ISSN 1308-8483

Öykü
  Yayın Tarihi: 6.5.2013    


Öykü


Denizde uzun süre yüzdüm. Kumda güneşlendim. Daha sonra acıkan midemin sesini susturmak için tenha bir yerde, bir kıyı lokantasına oturdum. Üçüncü sınıf, ancak şirin bir lokantaydı. Manzarası ve esintili masalarıyla kafasını dinlemek ve de ucuzundan karın doyurmak isteyenler için uygun bir yerdi. Boş masalardan birine oturdum. Masaların dolu olanı yoktu aslında. Garsona yemek istediklerimi söyledim. Bu arada çevremi gözetliyor, bu keşfedilmemiş köşenin tadını çıkarmaya çalışıyordum. Bir de güzel bir müzik dolduruyor kulaklarımı; Hem yemeğimi yiyor hem de gelip geçenlere, denizden dönenlere bakıyorum. Karşıdan ayağında şort, üstü çıplak, boynunda havlu, şakakları ağarmış, alnı biraz açılmış, bürokrat görünümlü bir adam yaklaşıyor. Bir Alman turist olduğunu ağzından mırıltı halinde çıkan sözcüklerden anlıyorum. Türklerin yabancı dil bilmediği ön yargısı taşıyor olacak ki, konuşmadan el işareti ile istiyor istediklerini. Meyve suyu istediğini garson hemen anladı ve Alman'ın oturduğu masaya getirip koydu.O sırada yoksul giyimli,tuhaf davranışlı,bir adam Almanın tam karşısındaki masaya oturdu. Saçları asker saçı gibi kısa kesilmiş, kara bir adam. Gün karası mı, gön karası mı seçilemiyor. Davranışlarında dengesizlik var. Gözleri yuvalarında dönüyor. Hem bana, hem de Almana bakıyor sık sık. Bir tabağı tutuyor, bir bardağı... Garsona bir salata istediğini söyledi. Sadece salatayla yetinmesi yoksulluğundan mı? Bir ara gelecek salatayı beklerken, cebinden bir sigara çıkardı. Sonra sigarayı yakmaktan vazgeçip masaya bıraktı. Tedirginliği, aceleciliği açlığından kaynaklanıyor olmalı. Hem Almana hem de bana bakmaya devam ediyor. Her ikimiz hakkında da bir fikir edinmiş değil. Bakışlarındaki anlamsızlıktan anlıyorum bunu. Arada sırada da kendi kendine konuşuyor gibi. Salatası geldi. Biz de gözetlenmekten kurtulduk. Kelimenin tam anlamıyla bir aç kurt gibi saldırdı salataya. Çok acıkmış olmalı. Bir gözü salata da,bir gözü ekmek sepetindeki dilimlenmiş ekmeklerde. Ekmeği katığa denk getirmek çabasında. Salata ve ekmeğe bakmadığı zamanlarda bize bakıyor. Ağzını kapatmadan yediği için, salatanın yağı dudaklarında parlıyor. Çatalla yemeği bıraktı; şimdi salatayı kaşıklıyor. Ekmeği ağzının alacağı büyüklükte sokuyor. İştahı görüntüyü hesaba katmazsanız, özendirici.

Bu arada önümüzden geçen grup durdu. İki kadın iki erkek. Kadınların biri genç ve güzel, diğeri şişman ve orta yaşlı. Adres soruyorlar. Adres sordukları adama bir kağıt uzattılar. Gözleri etrafta. Genç ve güzel olanı şile bezi elbise giymiş; iç çamaşırları görünüyor. Davranışları davetkar. Onlar da salata kaşıklayan adama bakıyorlar. Adam habire atıştırıyor. Kadınlara hiç bakmadan. Midesinin açlığı cinsel açlığını bastırmış olmalı. Garson adresi tarif etti. Kadınlar gittiler. Salata atıştıran adamın hızı kesildi. Şimdi su içiyor. Açlığının çokluğuyla, yediğinin azlığı beni şaşırtıyor. Acaba başka yemek yemeye parası yok mu? Adam o sırada oradan geçmekte olan bir tanışını gördü, bağırdı: "Kamil Abi! Buyur yemek yiyelim. Bak oğlum abim ne istiyor? Donat masayı!"
"...?!..."

Alanya-Kalearkası 1983

Yüksel GÜRPINAR




Okunma: 1073









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)