ISSN 1308-8483

KAHROLSUN FAŞİZM
  Yayın Tarihi: 30.4.2013    


KAHROLSUN FAŞİZM


Gecenin ikinci yarısında acı acı çalan zil genç kadını uykusundan uyandırdı. Bu saate kim olabilir ki?
Çocuğunu emzirmiş, uyutmuş, uykuya dalmıştı. Yatakta doğruldu. Kocası yanında mışıl mışıl uyuyordu. Zil acı acı bir daha çaldı.
Kapı da ayrıca yumruklanıyordu. Hatta belki de tekme atılıyordu kapıya. Sanki yıkılacaktı. Hemen terliklerini ve geceliğini giydi acele.
Kapıya giderken kocasını da uyardı. Kapıyı açtığında üç karanlık yüzlü adam gördü. Gözleri nefret doluydu. Kapı açılır açılmaz hemen içeri girdiler.
Genç kadının "Ne oluyor? siz de kimsiniz?" Sözlerine kulak asmadan iri yarı, kara yüzlü olan cebinden bir kimlik çıkarmıştı.
"Biz polisiz, kocan nerede?"
Bir taraftan da şüpheli nazarlarla etrafı araştırıyordu. Bu sırada kocası pijamalı ve uykulu gözleriyle yatak odasının kapısında belirmiş;
"Ne uluyor burada? Ne bu gürültü?" "Biz polisiz" diyen o kara yüzlü adam:
-Kamil Sönmez sen misin?
-Evet benim. Siz kimsiniz?
-Bizim kim olduğumuz seni ilgilendirmez. Sen bizim sorularımıza cevap ver.
"Kamil Sönmez ha, kızıl olduğun için solmazsın öylemi?" dedi eli pardesüsünün cebinde duran diğeri.
Kamil Sönmez: "Ne demek istiyorsunuz? hiçbir şey anlamıyorum söylediklerinizden." "Yürü Merkeze gidiyoruz. Orada anlatırsın her bir şeyi.
Anlamazsan anlatırlar orada sana. Öyle değil mi arkadaşlar?" Diğer ikisi arkadaşlarının bu sözü üzerine sararmış dişlerini göstererek sırıttılar.
"Vallahi ablacığım hiçbir şey anlamadım. Gece yarısı aldılar götürdüler kocamı... Polisiz dediler... Bizim polisle ne işimiz olur? Hırsızlık etmedik, uğursuzluk etmedik. Kocamı görmeye gittim, görüştürmediler. "Biz sana haber veririz." Dediler. Kimim yok, kimsem yok. Bebemle kaldık ortada.
Geçen gecede Aysel öğretmenin kocasını götürmüşler, o da öğretmen, "solcuymuş" diyorlar. "Benimki de öğretmen. Şimdi benim kocam da mı solcu?
Ne demek bu solculuk?"
"Kızım kocan sana hiç anlatmadı mı bu konuları? Seni eğitimde mi hiç?" "Ne bileyim Abla, doğru dürüst konuşmazdık ki benle. Varsa yoksa kitaplar.
Başını hiç kaldırmazdı o kitaplardan. Elinde kitap olmazsa dergi olur, gazete olurdu. Ben de öğretmenler çok kitap okur. Yoksa nasıl belliyecekler çocukları okutmayı der, ses etmezdim." "Dün gece sabaha kadar uyuyamadım Abla. Kocama işkence etmişler. Sararmış, solmuş Kamil'im" "Senin kocan komünist, vatanı satacak düşmanlara." Dediler bana.
Ah ablacığım. Ne satması, ne vatanı? Benim kocam limon bile satamaz pazarda... Geçinemiyoruz. Bari pazarda limon satta ek gelir olur demiştim de "Ülkemizde altı buçuk milyon işsiz var." demişti. Geçenlerde acil paraya gereksinimimiz olmuştu da eski paltosu ve pantolonu vardı giymediği; bit pazarında sata şunları üç beş kuruş alır işimizi görürüz demiştim de: "Ben satamam."demişti. Bir de bana " Kocanın bir örgütle bağlantısı var" dediler. Ne bağlantısı? Ne örgütü? Örgüt ne demek? Kocamın ancak bana bağlılığı vardır. Kumrular gibi sevişerek evlendik biz.."
Genç kadın hıçkıra hıçkıra ağlıyor, nedir bu başımıza gelenler diyerek dövünüyordu. Bir ara aklına bir şey gelmiş gibi durdu; gözyaşlarının buğusunda soran bir ifadeyle "Faşist ne demek abla? Kamil bana "Faşistler bunlar. İşlerini yapacaklar." diye bir şey söyledi. Faşist ne demek? Bunlardan bir şey anlamadım abla... Bizim ne ilgimiz var bunlarla... Bizim kimsenin malında mülkünde gözümüz yok."
"Ama geçinemiyoruz. Yoksulluk çekiyoruz demiştin ya."
"Maaşımız yetmiyor ama, bu böyle devam etmez ki. Yakında maaşlara zam gelecek sonra ilerde maaşımız yükselince biz de rahat geçiniriz."
"O senin zam dediğin sizde çalınanların bir kısmını size geri vermektir. Onlar bir eliyle verdiklerini diğer elleriyle alırlar her zaman."
"Kim onlar?"
"Sizleri sömürenler."
"Bak abla.. Bir öğrenmişsiniz burjuvazi sömürü, işçi sınıfı. Ne demek bütün bunlar? Kamil'den de duyardım arada böyle laflar. Arkadaşlarıyla saatlerce konuşurlardı. Sanki Çince konuşuyorlarmış gibi hiç anlamadan bakardım ben de. Ne lüzumu var bunların. İşte bütün bu laflardan geldi başımıza ne geldiyse.. Devlete karşı gelinir mi? Allah devlete, millete zeval vermesin. O kadar işkence gördü kocam.. Kanlı çamaşırlarını yıkıyorum her gün. Falakaya yatırıyorlarmış. Beton taşların üstünde uyuyormuş. Hala "Kahrolsun faşistler." diye bağırıyormuş. Devletin görevlilerine böyle denir mi? Bu faşist ne demek, küfür gibi bir şey besbelli.. Aman abla, tutturmuşsunuz bir faşizm. Ben kocamı istiyorum. Suçsuz o... Karnıma doğru dürüst bir lokma girmiyordu ama yatağıma kocam giriyordu. Size göre hava hoş, alıyorsunuz kocalarınızı koynunuza, her gece her gece..."
Kamil'in tahliyesi yaklaşmıştı. Üç ay süren sorgulama, hapis sona ermişti. İki gün sonra çıkacaktı. Genç karısı bütün bu olan biteni unutmuş, kocasının çıkacağı günün heyecanıyla sarhoş bir halde kendine göre hazırlıklar yapıyordu.
Kocasının hapisten çıktığının ikinci günü genç kadın hem ağlıyor hem de anlatıyordu: "Ah abla... bir bilsen neler oldu. Kamil hapisten çıkacak diye hazırlandım. Benim onu özlediğim gibi o da beni özlemiştir diyordum. Banyo yaptım. Temizlendim. En sevdiği yemekleri pişirdim. Bir de şarap açmıştım. Yedik, içtik, söyleştik. Biraz sonra yatağa gireceğimizi düşündükçe hazdan titriyordum. Nihayet yatma vakti geldi. Soyundum, bir külot yatağa girdim. Ne o ne de dün gece hiçbir şey olmadı. Orasına elektrik vermişler. Alçak faşistler! Kahrolsun faşizm!

"Onlar ölmediler,
Güneşe gömüldüler.." -Nazım-

Yüksel GÜRPINAR




Okunma: 1196









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)