ISSN 1308-8483
Günce: 06 mayıs / Tülin DURSUN
Tülin DURSUN    
  Yayın Tarihi: 19.5.2006    


Günce: 06 mayıs



DUYGULARIMA MEKTUBUMDUR


Günaydın Cici bebek,

Dün "Konuşma Teknikleri Dersi" hocamız bize duygularımızla ilgili bir konuşma yaptı. Ödev olarak ta "Aklınıza gelen tüm duyguları sıralayın" dedi.
Ben duygularımı o kadar sıradan kullanan bir yapıya sahip olmadığım ve biraz da bunların yaratıcılıkla ilgili olduğunu düşündüğümden mektup yazdım.
Neler mi yazdım? Okuyabiliyorsan oku bakiim!

Duygularıma mektubumdur
Siz benim asil, yüce,ulaşılması zor, bazen hiç kimsenin hayal edemiyeceği; güzel, edemiyeceği, Güzel, iyi, doğru, adi,
ahlaksız, kötü, vicdansız duygularım.

Size sesleniyorum! Benden uzak durun. Sizi kendime köle seçtiğimden beri benim esirimsiniz.İçselliğimde yaşadığım sizler; dilimin ucuna kadar gelip, kelime olarak ağzımdan çıktığınızda asıl kölenin ben olacağını da biliyorum.
Biliyor musunuz sahiplendiğim duygularım bana yıllarca neler çektirdiğinizi?

Daha ufacıkken, anne ve babamın çatışmaları, yüksek sesle kavgaları bende yaşamım boyunca yüksek sesten nefret etmeme neden oldu. Annemden,babamdan ayrı kalarak teyzemin yanında yaşamam bana özlemi, özellikle de " anne"özlemini öğretti.
Daha annemin kollarına,kucağına hasretim bitmeden ölümü gördüm.Ölüm korkusu sardı beni. Güzeller güzeli annemi uğurlarken; toprağın verişinin,canlandırışının olduğu gibi ölüme de kucak açışını gördüm.
Baharda yeşeren doğayı keşfederken, öğretmenlerimin ne kadar bilgili olduğunu görüp, onlara saygıyı öğrendim.
Yatılı okulda yalnızlığımı buldum.Okulum dört yıldı. Daha başladığımın dördüncü gününde;
"Bu okul, bu dört sene nasıl geçecek, ben ne olacağım?" diye düşünürken, koca yılları yeteneğile,aklımve gücümle, kararlılığımla,şansımla, sağlığımla, uyumluluğumla ve de en önemlisi özgüvenimle devirdim.

Yaşamın kendisiyle karşı karşıyaydım işte! Koca bir evren, beni yıkmasına asla izin vermediğim yaşam!
Acımasızlığın, kötümserliğin, yalnızlığın, korumasızlığın ortasındaydım. Savunulmaya, korunmaya gereksinimim varken bile ne kadar güçlü ve akıllı davranırsam o kadar da kazanacağımı biliyordum. Ben yapabilirdim. Bana kalıtımsal yolla verilen ve benim şekillendirip, yönlendirdiğim yetenekleri sihirli bir değnekle yaşama karşı kullanarak başaracaktım.

Ortaokul arkadaşım aşkım olmuştu. Sevgiyi, güvenmeyi, paylaş-
mayı öğrendim ve öğrettim. Lise yıllarımda katıldığım, nere-
deyse tüm şiir ve kompozisyon yarışmalarının ilk ikisinde olmam beni yüreklendirdi. Kimse elimden tutmadı ama gücümün ne olduğunu öğrendim.

Bu güce bilgiler katılmalıydı.Hedefimi seçmiştim. Sosyal bilimlerle uğraşmak, yazmak, insanları kucaklamak.
Avrupa'da hemşirelik yaparken diplomamdan ve bilgilerimden kaynaklanan üstünlüğümle, benimle aynı durumda olan kişilerin zavallılığına hayret ettim. Şef konumuna geldiğimde diğerlerinin kıskanç bakışlarını gölerinde yakaladım.Aynı zamanda saygınlığımın artması bana mutluluk olarak geri dönmesiydi. Onlar belki haklıydılar. Neticede ben orada bir yabancıydım, başlarında bulunuyordum.

Yurdumdan uzakta olmanın ikinci yılında hemen hergün et yiyebilen bu insanların senede bir gün çılgınlar gibi eğlenmesine şaşırdım. Canım Türkiye''min fakirliğine üzüldüm.
Kocamla ben, inatla daha yukarılarda olmamız gerektiğini düşünerek Avrupa''nın ortasında ilk şirketimizi kurduk.
İşimizi büyütürken, çocuğumuzu da büyütüyorduk.
Yabancı bir ülkede çocuğumuzun geleceği için endişe duyduk.
Öyle ya! Ağzında ciklet, dilinde nereden geldiği belli olmayan bir melodi, altında son model araba olan,gece yarılarına kadar sokaklarda bağırıp çağıran bir gençliğin üyesi değil; yurdumuza, kültürümüze, dinimize uygun , sevgi ve saygı,güzellik ve doğruluklarla yoğurulmuş bir çocuk olmalıydı kızımız. Bu çocuk ideallerimizin çocuğu olmalıydı.

En az iki lisan konuşmalı, dünyaya da açık olmalıydı.
Yurdumuza döndüğümüzde ikinci daha sonra da üçüncü çocuğumuz ailemizi genişletti. İşte şimdi bir ailem vardı.
Küçücükken hayalini kurduğum bu ailemin üzerine sevgimi serdim yorgan diye.

Evde kaldım bir, iki yıl. Ama işlerimden hiç kopmadım. Tekrar
okula başladım bıraktığım yerden.
Zaman geldi, çocuklarımla beraber endişelerim,kaygılarım,
üzüntülerim büyüdü. İlk diş çıkarışları,İlk adımları,
ilkokula başlayışları,ilk okumaları, kızlarımın menstrasyonla yani regl ile tanışmaları, oğlumun sünneti, büyük kızımın evlenişi,ilk flörtler, ilk yalanlar,ilk kaçamaklar bende heyecan ve mutluluk
yarattığı kadar, eve geç gelişleriyle ömrümün kısaldığı hissini de tattırdı.


devamı yarın


Tülin DURSUN



1580











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)