ISSN 1308-8483
PUERTO NATALES'TEN PUERTO MONTT'A / Güzin TÜMER
Güzin TÜMER    
  Yayın Tarihi: 25.10.2009    


PUERTO NATALES'TEN PUERTO MONTT'A

13 Nisan

Bugün Navi-Mag adlı şirkete ait Puerto Eden feribotuyla Puerto Natales’den (Şili) Puerto Montt’a (Şili) gideceğim. Bu yolculuk üç gece dört gündüz sürecek. Kanalların arasından Patongonya’ya geçiş noktası olan Puerto Montt’a varacağız.



Puerto Natales'den geride Olga’yı (Çekoslovakya’dan) Sebastian’ı (Kolombiya’dan) Kate’i (Kanada’dan) ve Teresa’yı (Hostelin sahibi) bıraktım. Mutfakta birlikte yemekler yaptık, güldük. Rotalarımızı paylaştık. Onlar sayesinde bildiğim ama hiç denemediğim avakadoyu tattım. Böylesi bir lezzetle neden şimdiye kadar hiç ilgilenmediğimi de anlamadım. Türkiye’de pahalı mıdır ki? Artık benim hazırlayacağım soslarda ve salatalarda baş köşeyi alacağından eminim. Güzel anılarla Puerto Natales'den ayrılıyorum.

Şimdi geminin bekleme salonundayım. Saat yedide sırt çantalarını gemiye aldılar. Yolcuların binişi 23:00’da. Limandaki ilkel bekleme yerindeyim. Dışarısı soğuk ve rüzgarlı. Yolcular gidiyor geliyor. Teresa da (Puerto Natales'te kaldığım hostelin sahibi) burada. Sadece Teresa değil. Hostel sahipleri buradalar. “Acaba birkaç müşteri olur mu?” diye gemiden inecekleri bekliyorlar. Bir sürü kadın; soğuk, gece demeden buradalar. Hayat her yerde zor! Sıkıntılar ortak. Teresa beni de böyle bulmuştu. Onlar için son günler. Nisan’dan sonra Ekim'e kadar pek kimse olmazmış buralarda. Onlar da son müşterilerini yakalama peşinde. O kadar efendiler ki ısrar etmeden arayışı olana yaklaşıyorlar. Bizim gemi yolcularına gelince… Gemi üç öğün yemek veriyor. İçeriden bir şey almak pahalı mıdır bilmem! Öyle bir duyum var ki insanlar elleri kolları dolu geliyor. Evet sonunda saat on bir oldu. Haydi gemiye! Yuppi mutlu son!

Dört kişilik bir kamarada kalıyorum. Sevimli dört kızla. Kabinde dört ülke - Amerika, Hollanda, Türkiye ve İspanya- temsil edilmekte. Çok eğlenceli olduklarını söyleyebilirim.


14 Nisan

Sabah uyandığımda birinin çizmelerinin içinde şampanya şişeleri vardı. Bu sevimli görüntü kaldığımız -nerdeyse ayakkabı kutusu büyüklüğündeki- kabinin sıkışıklığını unutturdu bana. Şu an saat 13:00, Puerto Natales’den yeni ayrılıyoruz. Her yaş grubundan insan var. Birçoğu dünyayı geziyor. “Round World Ticket” denilen biletle. Bu bilet tipiyle kendi rotanı çiziyorsun. Bu rotayı kapsayan bileti aldıktan sonra dünya üzerinde zikzaklar çizmek kolay. Çok ekonomik olduğu söyleniyor. Biraz “interrail”e benzer bir uygulama. Bunun farkı uçakla olması ve tüm dünyayı kapsaması. Hani birbirimize sorduğumuz bir soru vardır. ”Çok paran olsa ne yaparsın?” diye. Çoğumuzun cevapları arasında “dünya” turu vardır. Aslında bunu yapmak için milli piyangodan para çıkmasını beklemeye gerek yok. Çok yapılabilir olduğuna tanığım. Bakalım buradaki deneyimimle bundan sonrası için beni neler bekliyor? Neyse gemi şimdi hareket etti. Muhteşem gökyüzü, inanılmaz güzellikteki dağlar beni bekliyor dışarıda.



Puerto Natales, aklımda hep çok güzel bir anı olarak kalacak. Tenekeden yapılmış, rengarenk boyanmış, omuz omuza duran evlerin olduğu, güler yüzlü insanların kasabası Puerto Natales’ten ayrılıyorum. Özleyeceğim. Burada tanıştığım insanları da.

Gemiye gelince her çeşit insan var. İnsanların giysileri tam kışlıktan tam yazlığa kadar değişiyor. Bu acaba Patagonya’da olmanın yarattığı bir şey mi diye düşünmekten kendimi alamadım. Hani hava soğuk ama biz sıcağız dercesine! Kalın outdoor giysileri altında tokyo en popüleri. İnsanlar çok kolay iletişim kuruyorlar. Bakalım günler ne getirecek! Azıcık uykuluyum. Belki dışarıda uykum açılır. Hava soğuk ama güneşli. Güneşi gören hemen soyunuyor. Ben hiç değiştirmeden standart giysimle oturuyorum. Ne de olsa kış! Ama bana göre. Yolcuların resmi mevsime aldırdıkları yok. Onlar kendi mevsiminde yaşıyor.

Akşamı bulduk. Sanki buralarda doğaya iltimas geçilmiş. Çok kez tekrarladığım gibi inanması güç.



Patongonya’da çok sayıda milli park var. Patongonya’nın kendisi çok büyük bir milli park olarak düşünülebilir. Bugün yunus balıkları geminin etrafında dans etti. Görsel şenlik! Çok ince kanalların içinden ilerleyerek yol alıyoruz. Bakalım yarın ne bekliyor beni, bizi!

15 Nisan

Hava sabah çok yağmurluydu. Şimdi yağmur yok ama kapalı. Bunun anlamı elbette iyi fotoğraf çekme şansımın çok düşük olması. Küçüklü büyüklü kanalların arasından geçiyoruz. Güzel demeye gerek yok. Daha önce de dediğim gibi Patangonya bölgesinde doğaya iltimas geçilmiş. And Dağları boşuna ünlenmemiş. Farklı bir görünümleri var. Tüm kıtayı kaplıyor. Bir dağ silsilesi And Dağları'nın uzantısı değilse mutlaka belirtiliyor. Dağlar, göller, çöller, sulu alanlar, buzullar, volkanlar ve büyük çeşitlilik gösteren ormanlar bu bölgeyi gerçekten unutulmaz kılıyor.



Geride bıraktığım her yer, daha yapacak çok şey vardı duygusu yaratıyor. Hani eksik kalmış bir şeyler gibi… Buralar çok kere ziyaret edilecek yerler. Her seferinde yeni bir şeyler bulmak mümkün.



Bugün sabah Puerto Eden adlı adanın açığında durduk. Rengarenk evler, yemyeşil bir adanın üzerine konmuş gibiydi. Hemen aklıma gelmişken yazmak isterim. Dürbün bu tarz gezilerin olmazsa olmazlarından. Ne yazık ki benim yok!


Puerto Eden



Puerto Eden


Bugün saat 18:30’dan itibaren Pasifik Okyanusu’nda açık denizde yolculuk yapacağız. Denizin dalgalı olacağı belirtildi. Deniz tutması olanlara ilaç alması önerildi. Ancak ilacın dalgalı bölgeye girilmeden iki saat önce alınması gerekiyormuş. Bu da genel bir anonsla duyurulacak. “Haydi ilaç zamanı” diye bu da komik bir anekdot olsun buradan.

Biraz önce bir gemi kalıntısının önünden geçtik.


60’lı yıllarda sigorta şirketini kandırmak için kurduğu komplo ayağına dolanmış bir kaptanın gemisi. O günden bugüne gemi orada tutuluyormuş. Kuşlara yuva, denizcilere ders olması için…! Bu demir yığınının önünden geçtik. Herkes fotoğrafını çekmek için yarış halindeydi. Nedendir bilinmez ama ben de! Sürü psikolojisi olmalı.


Sanırım bugünlük bu kadar olacak. Gemimiz birkaç saat sonra dalgaların içinde giderken ben ne yaparım bilemiyorum. Mavi yolculuklardaki deneyimlerimden sora pek etkilenmem sanıyorum. Ama yine de belli olmaz. Ne de olsa Pasifik Okyanusu'nda yol alıyoruz.

16 Nisan

Bu yolculukla ilgili daha büyük beklentim vardı. Havanın rüzgarlı ve yağmurlu olması nedeni ile kapalı yerde daha çok vakit geçirdim. Farklı ülkelerden gelen insanları tanıma şansım oldu. Lonely PLanet’den ve gemide verilen bilgilendirici açıklamalardan buranın outdoor aktiviteleri için bitmez tükenmez bir kaynak olduğunu anladım.



Gemiden indikten sonra Puerto Monnt’tan Puerto Varas’a geçeceğim. Bariloche, Arjantin’in göller bölgesi. Bu bölge de -Puerto Montt ve çevresi - Şili’nin Bariloche'si olarak adlandırılmakta. Çok sayıda göl ve volkan bir arada.



Bu bölge zamanında büyük depremlerden zarar görmüş. Yakın zamana kadar aktif olan volkanları varmış. Volkanların ve göllerin olduğu bölgeler milli park olarak kabul edilmiş. Bugün oturup okumaktan ya da insanlarla sohbet etmekten başka yapacak bir şey yok. Yarın sabah dokuz civarı Puerto Montt’ta olacağımız söylendi. Yani beklenenden daha önce.. Son gece olması nedeni ile bingo oynanıyor. Kimileri bingo kimileri iskambil oynuyor. Bingo yapanlar sahne alıp dans ediyorlar. Gemi tarafından ödül olarak “pisco sour” ikram ediliyor. Hafif alkollü, buraya özgü bir içki. Yarın nerde- nasıl olurum? Bu yolculuğun en keyifli yanlarından biri bu belirsizlik! Elbette bu belirsizlik beraberinde biraz da tedirginlik getiriyor...!

Nisan 2009


Güzin TÜMER



3045










   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)