ISSN 1308-8483
Arılar ve onların küçük dünyaları / Binnaz GEVREK
Binnaz GEVREK    
  Yayın Tarihi: 17.10.2009    


Arılar ve onların küçük dünyaları


Arı daha çok sokması ile hatırlanır. Onları gördüğümüzde bize zarar vermesinden korkarız. Hiçbirimiz onların iç dünyalarını merak edip düşünmeyiz. Hayattaki yoğun uğraşlarımızdan, onları ve benzeri diğer canlıları düşünmek için fırsatımız kalmaz.

Babam merak edip, bir arı kovanı alana kadar ben de onların nasıl bir varlık olduklarını, iç dünyalarını, nasıl yaşadıklarını bilmiyordum.

Bir süredir yakından takip ettiğim bal arılarını size anlatacak olursam, öncelikle; onların sevinebildiklerini, gülümseyebildiklerini, sinirlendiklerini, tedirgin olduklarını, onların da bir ailesi olduğunu… söyleyerek başlamam gerekir.

Fransa’da bir arı çiftliğinde yapılan araştırmalarda, yaylımdan bereketle dönen bir arının, diğer arıların karşısında ağzını açarak ve polen dolu bacaklarını göstererek güldüğü gözlemlenmiş.

Ve buradan; o küçük canlıların da insanlar gibi bolluk zamanında sevindiklerini düşünebiliriz.

Kovanlarda yaşayan bal arılarının, bir tane “Ana arı”sı var. Onların yönetimini, işçilerini, yaylımcılarını, polencilerini, haritacılarını ve bilmediğimiz birçok görevi yerine getiren, kovanın yöneticisi, ana arı.

Türkiye’de en yaygın ana arı türü Kafkas Anası’dır. Bu ana arının en önemli özelliği tüylerinin biraz daha uzun ve sarı olmasıdır. Her ana arının iğnesi vardır, ama ana arı insanı sokmaz, iğnelerini sadece kendi rakibi olan ana arıları öldürmekte kullanırlar.

Bir kovanda yaklaşık 30 – 300 arasında bulunan erkek arıların iğnesi yoktur. Bir kovanda sayıları 10 ila 100 bin arasında değişen işçi arılar dişidir. Dişi arıların iğnesi vardır ve insanı sokan bu arılardır. Bu arıların bahar ve yaz aylarındaki ömrü 50 – 60 günü geçmez. Bunun nedeni mütemadiyen çalışmalarıdır. Kovandaki tüm işleri bu arılar yaparlar.

Peki, üç dört kilometreye kadar uçuş sahaları olduğunu biliyor muydunuz? Evet, üç dört kilometreye kadar uçup geri kovanlara döndüklerinde, yumurtalı çıtalar üzerine haritasını çizerek, diğer arılara polen bölgesini tarif ederler ve ertesi gün işçi arılardan da bir bölümünü yaylıma birlikte götürürler.

Bu da onların ne kadar sistemli ve gurup halinde çalıştıklarını gösterir.

Bir diğer yönleri de çok inatçı olmalarıdır. Karar verdikleri zaman kolay kolay saldırdıkları şeyin peşini bırakmazlar. Kurbanının üzerine kendini çarparak sokar ve zarar verme içgüdüsü ile kendi hayatlarına da son verirler. Arıların iğneleri arka taraflarında bulunmakta ve bu iğne bağırsak ucuna bağlı olduğundan, arı herhangi bir varlığı soktuğunda, iğne bağırsaktan kopar ve arı üç dakika içinde ölür.

Zor değil, bunları siz de görebilirsiniz;
Ama gerçekten baktığınızda…


Binnaz GEVREK



1923











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)