ISSN 1308-8483
ATIN BAŞKANI DENİZE, DERİNLERE GİTSİN !.. / Sebahattin Karaca
  Yayın Tarihi: 3.5.2017    


ATIN BAŞKANI DENİZE, DERİNLERE GİTSİN !..

2015 yılının Temmuz’unda, turizm üzerine makaleler yazan Özgen Acar’ın, basında çıkan bir anısını okumuştum. Özgen Acar, 1963 Temmuz’unda Ege kıyılarında dolaşırken, dönemin Kuşadası Kaymakamı Özer Türk ile tanışır. Tanıştığı kaymakamdan sitayişle bahseder. Kuşadası’nda Clup Med’i açmış ve KuşTur Tatil Sitesi’ni kurmuş, Burhaniye Kaymakamlığı sırasında da Artur’u hizmete sokmuş. Muğla Valiliği’nde de, Bodrum ve Datça’da da, Aktur Tatil siteleri ile birlikte ilin çeşitli yerlerinde marinalar yapılmasına önayak olmuş, “turizm yöneticisi” gibi çalışan, ülkenin turizm yoluyla kalkınabileceğine inanan bir kaymakamdır.

Yeter ki gemiler gelsin!

Kuşadası‘ndaki görevi sırasında, turist gemilerinin Yunan Adalarına giderken, aynı gemilerin Kuşadası’na uğramamalarını içine sindiremeyen Kaymakam Özer Türk, kolları sıvamış, turist gemileri yöneticilerini ikna etmek için girişimler başlatmış, Efes’i ve Meryem Ana Kilisesi’ni gerekçe göstererek, gemilerin Kuşadası’na gelip açıkta demirlemeleri halinde, kıyıdan gönderilecek küçük motorlarla turistlerin alınabilecekleri yönünde kendilerini ikna etmişti. Çünkü ilçedeki iskele, değil bu gemilerin, 15-20 metrelik teknelerin bile yanaşmasına uygun değildi.

İlk gemi Kuşadası’na geldiğinde, Kaymakam Özer Türk’ün yakınında bulunan Özgen Acar, o günü şöyle anlatıyordu: Kuşadası ilk geminin heyecanı içindeydi. Kaymakam Türk ve bazı görevlilerle birlikte ben de iskelede bekliyordum. Gemi körfeze girdi, kıyıda heyecan arttı. Gemiden indirilen sürat teknesi ile bir görevli iskeleye çıktı. Görevli elindeki telsiz ile gemi kaptanına, geminin demirleyeceği yeri anlatmaya başladı. O günün Kuşadası Liman Müdürü, görevlinin (süvarinin) yanına yaklaştı, elindeki telsizi kaptı, hiç Türkçe bilmeyen adama “seni, telsiz kanununa muhalefetten tutukluyorum!” deyince, 1.90’lık kaymakam, telsizi alıp görevliye vermekle kalmadı, bir omuz darbesi ile Liman Müdürü’nü suya attı!.. Yıl 1963.

Liman, aynı liman. Kafa, aynı kafa!..

Bugünlere gelindiğinde, Booking.com’un kapatılmasına sebep olanları, kaymakamın felsefesi ile suya değil, denizin derinliklerine atmak gerek. Çünkü o dönemde, ülke turizminin kalkınması için çabalayan bir kaymakam varken, aynı dönemde, içi zafiyetlerle dolu telsiz kanununun bir maddesine sarılarak, henüz daha ülke sathında yeni başlatılmış turizmin gelişmesine engel koyan, zihniyetler de bulunmaktaydı. O günden bugüne durum değişmedi. Yani, Türk turizminin kalkınması için fedakarca çalışan, çabalayan, özveri ile beyin ve bedenini yoran onca insanın yanı sıra, yarım asırdan beri özel kanunlarla kurularak varlığını sürdüren, muhtelif birlikler var. Ancak, onlardan “bir tanesi” çok büyük ve güçlü bir birlik olmasına karşın, “Dünya Turizm Hareketliliği“ içinde, gözle görülür, elle tutulur bir başarı elde etmemiştir. Bu anlamda, Türkiye’ye fayda sağlamış yeterli icraatı yoktur veya Türkiye Turizmi’ni sürdürülebilir seviyelere çekecek girişimde bulunmamıştır.

Buna karşın Booking’e, Türkiye’den erişimi durdurmayı, bir çırpıda başarmışlardır.

Talihsiz bir başarı…

Talihsiz bir başarı, çünkü bugün, Türk turizminin içinde bulunduğu kötü durumu bilmeyen görmeyen yok. 1960’lı yıllarda adeta seferberlik ile başlatılmış turizm, zaman zaman krizler yaşamış ve bir yolunu bularak, krizlerden sıyrılmayı bilmiştir. Ancak, bu defa krizler üst üste gelmiş ve içinden çıkılamaz duruma dönüşmüştür. Kısa vadede çözülemeyecek gibi görünmektedir.

Her yıl kendini bir miktar yenilemek zorunda olan tesisler, yakında, imkansızlıktan ötürü bakımsızlıktan çürüyecektir. Belleklerden silinen Türkiye algısını yeniden yaratmak, kolay olmayacaktır. Sektörde çalışanların ve bugün işsiz kalan insanların perişan halleri devam edecek, sektöre ürün tedarik eden firmaların işleri, otelcilerin durumundan farklı olmayacaktır.

Durum zaten birkaç senedir böyle iken, Booking’e Türkiye’den erişimi durdurmak için karar çıkartmak esasında bir başarı değil, aşağıya doğru gitmekte olan olumsuzlukları hızlandırmak veya birkaç tane acenta için, binlerce otelin, tesisin, dolayısıyla da sektörden geçimini sağlayan çalışanın veya sektöre ürün temin eden tedarikçinin, işini veya yaşamını daha da zorlaştırmaktan başka bir şey değildir.

Özgen Acar’ın yaşadığı ve paylaştığı anısının üzerinden yarım asır geçmesine karşın, ülkemiz turizminde söz sahibi pek çok yöneticinin turizme bakış açısında ve düşünce yapısında hiçbir şeyin değişmediğini, maalesef hala görüyoruz.

Bu bakımdan ülke turizminin gelişmesine engel olan, geri gitmesine yol açan ne kadar kişi ve kuruluş varsa, atın denize gitsin!..

Tıpkı 1963’de Kuşadası’nda olduğu gibi.


Sebahattin Karaca

sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

2227











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)