ISSN 1308-8483
TURİZM BARIŞI, HUZURU, GÜVENLİĞİ VE GÜZELLİĞİ SEVER / Sebahattin Karaca
  Yayın Tarihi: 14.2.2016    


TURİZM BARIŞI, HUZURU, GÜVENLİĞİ VE GÜZELLİĞİ SEVER



1976'nın kış mevsimiydi. Avusturya'da Alp Dağları’nın tepesinde bulunan, Kleine Walsertal kasabasında, bir otelde eşi ile beraber çalışan ve aynı zamanda arkadaşımız olan, Schwarz ailesini ziyarete gittik. Bu doğa harikası kasabada, eşimle birlikte, birkaç sene önce, biz de çalışmış ve yaşamıştık.

Kasaba dediğime bakmayın. Tam teşekküllü bir şehir gibiydi. Tiyatrosundan - sinemasına, kültür merkezinden - kütüphaneye, spor salonlarından - spor sahalarına kadar her şey vardı. Daha da önemlisi, çok miktarda kayak pistleri ile ün yapmıştı. Yaz aylarında, bizim Karadeniz gibi yemyeşil, kış aylarında ise en az 5-6 ay boyunca bembeyaz kar örtüsü ile kaplı olurdu. K. Walsertal hem yaz ve hem de kış aylarında çok turist çekerdi. Giderek, ziyaretçi sayısının attığını duyuyorum. Buna bağlı olarak, konaklama tesislerinin ve diğer turizm işletmelerinin çoğaldığının haberini alıyorum.



TURİZM BARIŞI SEVER

O gün, arkadaşlarımızın izin günüydü. Yakın dostumuz olan İsviçreli Herr Schwarze ve eşiyle birlikte, bir lokalde, şömine başında, Dünya’da turizm hareketi üzerine sohbet ediyorduk. Sohbet, dördümüz de aynı meslekten geldiğimiz, konu uluslararası turizmle ilgili olduğu için, giderek koyulaştı.

Bir ara Herr Schwarz:

-Bakın! Turizm, barışı ve güzelliği sever dedi ve devam etti.

-Bizim dördümüze ücretsiz uçak bileti gönderseler, otel ağırlama giderlerini üstlenseler, oraya gittiğimizde, özel bir rehber eşlik edecek olsa bile, savaş ortamının sürdüğü, Beyrut’a gider miyiz?

(O zaman Beyrut’ta acımasız bir iç savaş vardı.)

Soru hepimizi şaşırttı.

Cevabımız ani ve kesin oldu.

-Hayır !..

Herr Schwarz devam etti.

-Yani, hiçbirimiz iç savaşın ve kargaşanın olduğu bir ülkeye davetli de olsak, gitmeyiz. Çünkü insanoğlu için, en önemli şey, şüphesiz önce can güvenliğidir. Bombaların atıldığı, ölülerin sokaktan toplandığı, temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir ortamda, davetli dahi olsa, kimse tatile gitmez.

Bana göre de doğru söylüyordu. Gerçekten turizmi başlatan ülkeler; önce barışı, huzuru, güzelliği tesis etmeliler. Barış, huzur, güvenlik; tesis – haberleşme – yol – su – elektrik kadar önemlidir.

Lübnan'da yıllardır hüküm süren iç savaş, Vietnam için de geçerliydi. İran’da benzer şeyler oldu. Hatta, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi azalma yaşandı.



ŞİMDİ İSE RUSYA KRİZİ

2016 ve sonraki birkaç yıl, Türkiye turizmi, uçak düşürme olayı ile başlayan Rusya krizinden dolayı, bugüne kadar olmadığı biçimde, büyük darbe alacaktır.

Yukarıdan beri söylediğimiz ve verdiğimiz örneklerden de görüleceği gibi, barışı seven turizm, barıştan ne kadar çok uzaklaşılırsa, ülke turizmi için o kadar çok kötü oluyor.

Türkiye’ye bu yıl Rusya’dan daha az turistin geleceği kesindir. Türkiye’ye yılda yaklaşık dört milyon Rus turistin geldiği bilinmekteydi. Bu yüksek bir rakamdı. Şimdi bu sayının %75 azalacağını var sayarsak, ki durum onu gösteriyor. Rusya’dan gelecek turist sayısında 3 milyon azalma olacaktır.

Bu, olumsuz tabloya bir de ülke içinde yaşanan terör olayları da eklenirse, turist sayısı daha da azalacaktır. Ankara ve İstanbul’da patlayan bombaların turizm ekonomisine zararı dokunacaktır.

Paris’te vuku bulan terör saldırısından hemen sonra Eyfel Kulesi’ne ziyaretler azalmıştır. Bir yıl öncesine göre ziyaretçi sayısı %3 düşmüştür. Oysa normal koşullarda her yıl ortalama % 4-5 artıyordu. Eyfel Kulesi’ni işleten firma yetkilileri; bu çok büyük bir kayıptır. Kayıpları kapatmak için hemen çalışma başlattık, demişlerdir.



SONUÇ

İptaller nedeniyle, Antalya otelleri iç piyasaya dönmeye başladılar. Ön satışlarla doldurabilirlerse ne âla, dolduramazlarsa bu sefer işçi çıkarmaları söz konusu olacaktır. Sektörde çalışan bir milyondan fazla insan, işsiz kalacak. Tedarikçi firmaların çoğu, kepenkleri kapatacaktır. Zaten, Antalya bölgesinde geçen sene yaşanan olumsuzluklardan dolayı irili ufaklı onlarca otel, satışa çıkmıştı. Bu yaz sonunda eğer bir mucize olmazsa, çok daha fazla otelin sektör dışında atıl kalacağını düşünmekteyim. Umarım ben aldanırım.



KISACA

Son zamanlardaki yaşananlara baktığımda, aklıma 1976 yılında, Herr Schwarz ile yaptığım sohbet geliyor. Sanki bu günler için konuşmuşuz.

-Bir ülke, turizmle tanışmadan önce, barışla tanışmalıdır. Turizmde ne kadar çok gelişmek istiyorsa, ülke içinde ve dışında, o kadar çok barışı – huzuru – güvenliği ve güzelliği yaratması gerekir. Aksi taktirde, ülke turizmi her zaman olumsuz etkilenir. Bu olumsuzluğu ortadan kaldırmak için devlet politikaları üretmek şarttır. Ülkemizde ve bölgemizde barışın, huzurun, güzelliğin sağlanması ve korunması dileğiyle.




Sebahattin Karaca

sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

2190











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)