FOÇA, VİZYON SAHİBİ YÖNETİCİLERE İHTİYAÇ DUYMAKTADIR
Mayıs 1981 tarihinde Foça’ da yalnız iki adet otel var iken, üçüncü oteli açmak üzere ruhsat almak için ilgili makama gittiğimde, benden betonu bozuk sahil (kordon) yüzeyinin takriben 2000 M2 sini beton ile tesviye etmem istendi. Doğrusunu isterseniz bu bana genç yaşta tokat gibi gelmişti. Çünkü ortada turizm teşvik kanunları varken, elektrik, su, telefon, ulaşım konusunda devlet öncelikli yatırım yaparken ve hatta yatırım için arsa ve ucuz krediler verilirken, maruz kaldığım durum karşısında hayli şaşkındım. İlçemize otel açıyorsun diye teşvik - yardım ve destek beklerken, adeta bir cezai müeyyide ile karşı karşıya olduğum duygusuna kapıldım. Sonuç itibarı ile o günün koşullarında ne yapılması gerekiyor ise ben de onu yaptım. Oteli açtıktan sonra işletmenin yanı sıra sıkça kesilen elektrik, su, fosseptik ve vidanjör sorunları ile uğraşmak bizi çok yoruyordu. Elektrik tellerine kuş konduğunda elektrik kesilir, yağmur yağdığında toprak yumuşar, borular patlar, sular da kesilirdi. Bütün bunlar yetmiyormuş gibi, tamir ve onarım için gerek duyulan en ufak malzeme için bile Menemen veya İzmir’e gitmek durumunda kalıyorduk. Yine de turizm kökenli olduğumuzdan, yaptığımız işi ve Foça’yı sevdiğimizden dolayı her türlü sıkıntıya katlanıyorduk. Sonuçta yatırımcı veya işletmeci, olumsuzluklardan dolayı ıslanır-kurur. Bu huy ama, huy değildir. Ancak vizyon sahibi yönetenler, yatırımcıyı ve yatırımları doğru zamanda, doğru projelerde desteklerse, bu yolla yatırımları ve yatırımcıları yönettikleri yere çekmeyi başarabilirler.
ESKİ DÖNEM F0ÇA’SI
İzmir yolu bugünkünden daha dar, ana yol duble değil, gidiş- gelişli ve zordu. Çiğli’den Menemen’ e kadar yapılaşma olmadığından bomboş ve tenha idi. Özellikle özel arabası ile İzmir’e gidip - gelen Foçalılar, dönüş yolculuğunu gecenin karanlığına bırakmayı istemezlerdi. Çünkü herhangi bir aksaklık veya aracın bozulması halinde, yolların tenhalığı ve karanlığı ürkütücü olurdu. Yerleşik Foça’nın nüfusu yaklaşık 2850, elektrik ve su abonesi 750 civarında idi. Çöpler üstü açık traktör römorku ile taşınıyordu. Şimdiki Pehlivanoğlu’nun bulunduğu alan Foça Pazaryeri olarak kullanılıyordu ve yeterli idi. Yeni Foça – Foça arasındaki şimdiki yol yerine, dar ve toprak bir yol vardı. Bedesten’in yerinde, eski tuz depoları içinde belediye kömür dağıtır, kömürünü alan bayram sevinci yaşardı. Buna rağmen herkes mutluydu. Herkesin birbirini tanıdığı, birbiri ile akraba olduğu, yolda görünce güler yüzle selam verdiği, dayanışma, yardımlaşma, akşamları ailelerin birbirlerini ziyaret ettiği, kapıların kilitlenmediği bir Foça’ da yaşıyorduk ve mutluyduk. Aliağa neredeyse Foça’dan daha küçük bir ilçe idi.
BUGÜNLERE GELİNDİĞİNDE FOÇA
Foça göç aldı, yerleşim alanları genişledi. Belde ve köyleri birer mahallesi oldu büyükşehir hudutlarına dâhil edildi. İmar planları onama yetkisi büyükşehre geçti. Nüfus arttı, pazaryeri değişti, kısmen kanalizasyon yapıldı, arıtma devreye girdi. Büyükdeniz’de yat bağlama planlaması, balıkçı barınağı yapıldı. Elektrik, su ve telekomünikasyon altyapısı yenilendi. Uydu ve internet yayınları yaygınlaştı. Komşuluk ilişkileri azaldı, arkadaşlıklar yerini internete bıraktı. Araç sayısı çoğaldı, otopark talebi arttı. HERKES BİRBİRİNE ANONİM OLDU VE KAPILAR KİLİTLENDİ.
BUNDAN SONRA FOÇA’DA NE OLACAK
ÜÇ YÖNLÜ BASKI
1- Güneyden:
Foça kendi içinde bu değişikliği yaşarken, değişiklik Foça’nın dışında da tekâmül ediyordu. Son 20 yılda Çiğli ile Menemen arası konutlar ile dolup taştı. Şimdilerde Menemen – Buruncuk arası hızla yapılaşmaktadır. Yakın bir gelecekte Güneyden (İzmir’den) yoğun biçimde gelecek olan nüfus ve yapılaşma artışı, Foça’nın doğal güzelliklerini ve yaşama alışkanlıklarını, en başta tarım alanlarını, turizmini ve denizini tehdit etmeye başlayacaktır. İzmir nüfusunun türlü nedenlerle hızla artması Foça’nın büyükşehir hudutları dâhiline alınmış olması, güneyden gelecek baskıyı yoğunlaştıracak, karşı durulamaz hale getirecektir. Foça’nın yaşayabileceği sorunlar bununla da sınırlı kalmayacaktır. Foça esas baskıyı, başta Kozbeyli ve Yeni Foça olmak üzere kuzeyden gelen dayatma ile yaşayacaktır.
2- Kuzeyden:
Esasına bakılacak olursa, uzun zamandan beri Foça bu tehdit ile yaşamaktadır. 1970’li yıllarda Aliağa gelişim projesi planlandı. Plan içerisinde yer alan limanlar, gemi söküm tesisleri, demir ve çelik fabrikaları, Petkim tesisleri vardı. Planlamadan hemen sonra inşaat faaliyetleri başladı. Bu bölgede yaşayan sade vatandaşlar başta bu gelişmelerden çok memnundu. Çünkü toprakları değerlenmiş ve istihdam doğmuştu. Ancak topraklarını satan insanlar, açılan iş yerlerine istihdam edilmedikleri için hayal kırıklığına uğramışlardı. Ayrıca özellikle demir ve çelik fabrikalarının yıllarca baca yapmak yerine dumanı doğaya salmaları karşısında, yalnız insan sağlığını tehdit etmiyordu. Çiftçinin de başta zeytin olmak üzere her türlü tarım ürününe zarar veriyordu. Söz konusu, duman hakkında hala yapılması gereken çok iş vardır. Kurulan tesislerin üretimi için gerekli enerjinin temini noktasında, termik santral ve cüruf döküm alanlarına ihtiyaç doğması Foça ve çevresinde yaşayan insanlar için bardağı taşıran son damla olmuştur. Foça insanı termik santraline ve planlanan cüruf döküm alanlarına şiddetle karşıdır. Bugün Foça’nın tarımı, turizmi, denizi ve doğası için büyük bir tehdit olduğu artık gözle görülür durumdadır. Bu gelişmelere bile yeteri kadar direnemeyen Foça’yı başka dayatmalar ve tehlikeler de beklemektedir. Bunların başında Dünya’nın en büyük limanı olarak planlanan ve şu anda yapımı devam eden, Çandarlı limanı ve limanın yan etkileri olacaktır. Bilinen o ki Singapore, Rotterdam, South Loisiana, Shanghai, Hong Kong limanlarının yerleşim, işleyiş ve çevresine bakıldığında, malların nakliyesi için muazzam yol ağlarının olduğunu görürüz. Depolar, idari binalar, deniz nakliyat şirketleri, aracı kuruluşlar, tır ve konteynır parkları, çevrede yarı mamul imalathaneleri, oteller, yeme- içme, eğlence yerleri, yönetici, üst düzey yöneticilerinin ofisleri, araç parkları ve akla gelmeyecek yüzlerce değişik durumlar ve gelişmeler Aliağa, Çandarlı, Şakran, Yeni Şakran, Çaltıdere ve Ömerli Köyü ile beraber, kuzeyde Dikili’yi, güneyde Foça ve köylerini, kendi gelişim ve yayılma dinamikleri içerisinde sarıp sarmalayacaktır.
3- Doğudan
Bunun yanı sıra yapımı sürmekte olan İstanbul-İzmir otobanı bittikten sonra İzmir ile İstanbul arası 3.5 saate inecektir. 20 milyonluk şehrin İzmir aksına doğru daha da çoğalacak olan otomobil sayısı ile Foça’ya olan talep çok daha fazla olacaktır. Bu gelişmeler beklenenden çok hızlı gerçekleşecektir. Dolayısıyla Foça kuzey- güney ve doğudan üç boyutlu baskıya maruz kalacaktır.
BU GELİŞMELERE KARŞI, BUGÜNDEN NELER YAPMAK LAZIM!
Yukarıda pek çok eksiğine rağmen kaleme aldığım gerekçeler bir gerçektir. Bu gerçeklere karşın, 21.yy’ın temel ihtiyaçlarından bir tanesi, vizyon sahibi yöneticilerdir. Bu türden yöneticilere hayatın her alanında, dünden daha çok bu günlerde ihtiyaç vardır. Bizlere düşen vazife, vizyon sahibi olan, geleceği iyi analiz edip üzerine planlar yapabilmeyi becerebilen yöneticileri arayıp, bulup, seçip iş başına getirmektir. Bunun gereğine Foça ve çevresi için geçmiş yılara göre bu gün daha çok inanmaktayım. Çağdaş ve modern dünyada uzak diye bir mesafe kalmamıştır. Ancak küçük düşünceler maalesef hala hüküm sürmektedir. Bizler, Foça’da yaşayan insanlar olarak, bir yandan gelenek ve göreneklerimize Japonlar gibi sahip çıkarak, diğer yandan seçme ve yönetme yetenek ve marifetlerimizi geliştirerek, her türlü sivil toplum kuruluşlarını, özel kanun ile kurulmuş esnaf ve ticaret oda yöneticilerini, yerel yöneticileri seçerken özen ve ciddiyetle, vizyon sahibi insanları işbaşına getirmek zorunda olduğumuzu, ezber bozarcasına öğrenmemiz ve bilmemiz gerekmektedir. Dünyada ve çevremizde, her türlü gelişmeyi önceden sezerek yapılması gerekenleri zamanından çok önce tespit edip, planlayan, projelendiren, kaynaklarını bulan vizyon sahibi yöneticileri iş başına getirebilen halk, kendisinin ve yöresinin inkişafına katkı koyar, fayda sağlar. O bakımdandır ki seçimini doğru yapan beldeler, şehirler emsallerini geride bırakarak sosyal ve ekonomik düzeyde ileri gitmişlerdir. Bunun en canlı örneğini son yıllarda Alaçatı’da görmek mümkündür.
SONUÇ OLARAK:
Foça için gelecek 5-10 yıl arasında çevredeki gelişmeleri nazari dikkate alarak, belirlenecek hedefler doğrultusunda, yapılacak planlamalar uzun vadeli ve kalıcı olacak şekilde yapılmalıdır. Bu da ancak vizyon sahibi, memleket sevdalısı yöneticilerin iş başına gelmesi ile gerçekleşir. Bu ve benzer gerekçelerden dolayı, her Foçalı ister dernek, ister vakıf ve isterse yerel yönetime seçeceği insanlarda, memleket sevdası, iş aşkı, çalışma azmi ve vizyon sahibi vasıflara haiz olup olmadığını araştırmakla mükelleftir. Bir Foçalı seçimini ne kadar iyi yaparsa, memleketine karşı sorumluluğunu ne kadar iyi yerine getirirse, bilmelidir ki Foça’ya o kadar büyük iyilik yapar.
sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com
|