ISSN 1308-8483
Bir Deli Taş Atmış, Kırk Akıllı Bulamamış! / Nilgün ÖZARAR
Nilgün ÖZARAR    
  Yayın Tarihi: 15.1.2009    


Bir Deli Taş Atmış, Kırk Akıllı Bulamamış!

Uzunca bir süredir hepimizin televizyonlarda haberlerden ve basından sanki dizi seyreder gibi izlediğimiz Ergenekon soruşturması!

Nedir bu Ergenekon?

Bu sorunun cevabı: Başlıkta kullandığım cümlenin içinde saklı.
Bir deli taş atmış, kırk akıllı bulamamış!

Ülkemin saygın köşe yazarları, bilim insanları, terör uzmanları, siyasiler, kuvvet komutanları hepsi birlik olmuşlar. Yurt dışında yaşayan kendini 007 Cames Bond sanan birinin attığı taşı bulmaya çalışıyorlar. Bir de hafızasını kaybetmiş biri var ki akıllara ziyan!

Siyasi emellere yataklık eden bu soruşturmanın yeterli ve tutarlı bir iddianamesi olmadığından bir kuyu açtılar içine ne bulurlarsa atıyorlar. Şimdi size bir hikaye anlatacağım;

“Adamın eşeği kuyuya düşmüş, nasıl düşer diye sormayın. Eşek bu, düşmüş işte. Hayvancık saatlerce anırmış, sesini duyurmaya çalışmış. Derken eşeğin sahibi gelmiş kuyunun başına. Eşek kuyunun dibinde melül mahzun bakınıyor. Üstelik de yaralı. Bir hal çaresi düşünürken bir koşu gidip köylüleri yardıma çağırmak gelmiş aklına.

Ne yapsak, ne etsek de şu eşeği kuyudan çıkarsak derken, bakmışlar ki hayvan zaten yaralı, belki de kırık çıkığı da var, çok acı çektiği de belli, artık kurtarılsa da işe yaramaz düşüncesiyle çıkarmaktan vazgeçmişler ve üzerini toprakla doldurmaya karar vermişler. Herkes eline geçirebildiği ne varsa başlamışlar kuyuyu toprakla doldurmaya.

Eşek, üzerine gelen toprakları her seferinde silkinerek üzerinden atmış. Onlar yukarıdan atmış, eşek silkelenerek her defasında toprağı altına almış. Ayaklarının altına aldığı toprak sayesinde her defasında biraz daha yükselmiş ve giderek yukarıya çıkmaya başlamış.”

Şimdi ben çok merak ediyorum, bu Ergenekon kuyusundan bir süre sonra ayağının altına aldığı toprakla yukarı gün ışığına çıkacak olan eşeği ne yapacağız ?

“Ah… canım, sen miydin?” Diye boynuna sarılıp, onun sırtına yükü vurup devam mı edeceğiz, yoksa “bu zaten artık bir işe yaramaz hem yaralı hem de ayağı kırık” deyip, çekip vurup yok mu edeceğiz?

Yok mudur? Bu ülkede akil adamlar!Kurtaracak bahtı kara maderini. Neden sürekli olarak detaylarla uğraşıp, o dedi , bu dedi, ben yapmadım, o yaptı safsatalarıyla bizi oyalayıp duruyorlar. Biri bize bunu anlatsın, zaten yeteri kadar kafamız karışık, yarını nasıl çıkaracağız diye ekmek kavgasının peşinde sürüklenirken bunlar kafada akıl da bırakmadılar.

Toplu halde akıl sağlığımız konusunda endişe duymaya başladım.

Kim akıllı kim deli bunu nasıl ayırt edeceğiz. Bu şöyle oluyormuş;

“Adamın biri akıl hastanesindeki yakınını ziyaret ederken baş hekime rastlayınca sormuş,
Bir insanın akıl hastanesine yatıp yatmayacağını nasıl belirliyorsunuz?

Doktor: - Bir küveti su ile dolduruyoruz. Sonra
hastaya üç şey veriyoruz. Bir kaşık, bir fincan ve bir kova. Sonra
da kişiye bu küveti nasıl boşaltmayı tercih ettiğini soruyoruz.
Siz ne yapardınız?
Adam:
-Ooo ! Anladım. Normal bir insan kovayı tercih eder.
Çünkü kova kaşık ve fincandan büyük.
- Hayır, der doktor.
Normal bir insan küvetin tıpasını çeker.”

Bu haftaki Ergenekon dizisinde neler olacağını çok merak ediyorum. Bakalım küvetin tıpasını kim çekecek. Siz de merak ediyorsanız izleyin, ama şunu aklınızdan hiç çıkarmayın,
”Akıl sadece bize sunulanların dışında çözüm bulmaktır!”

Anneannemin bir lafı vardır çok severim;

“Dam altındaki deliden değil, dışarıdaki deliden kork” derdi.



Nilgün ÖZARAR

nilgun.ozarar@gmail.com


1519











   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)