
Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
Foça’da bir masal ev; “Aksel Evi"
İnsana hayaller kurduran ve o hayallerin gerçekleÅŸmesi için kiÅŸiye olaÄŸanüstü güçler yükleyen tılsımlı bir yerdir Foça. İnsanoÄŸlunun donanımında hiç açığa çıkmamış o gizil güçler, Foça çukurunda sihirli bir deÄŸnekle açığa çıkarlar sanki! Bunu anlayabilmek için “yaÅŸamak gerek” demek durumundayım…
O tılsımlı deÄŸneÄŸin ucundan tutup hayallerinin ötesine geçmiÅŸ bir Foçasever Aksel AÄŸan ile söyleÅŸtik geçtiÄŸimiz günlerde…
Aksel AÄŸan, İstanbul´da doÄŸup büyümüş, mesleÄŸiyle bir türlü barışamamış bir mimar. “Hiç inanmazdım birisi çıkıp çocukluÄŸumu ve gençliÄŸimi bırakıp İstanbul’u terk edeceÄŸimi söylese” diyor ve ekliyor “İstanbullu olmak bir ayrıcalıktı benim için, kendimi özel ve ÅŸanslı hissederdim öyle bir ÅŸehirde yaÅŸadığım için. Mutluydum da... Gün geldi, ÅŸehir bütün güzelliklerine raÄŸmen bedelini çok ağır ödetmeye baÅŸladı. Hafta sonları yakın bölgelere treking kaçamakları bile bu ağırlığı taşıyamaz oldu. Çalışma hayatının stresi, yaÅŸadığım apartman dairesinin üstüme gelen duvarları, trafikteki eziyet, her ÅŸeyden çok git gide daralan sürekli bir yarış halinde herkesi cansız ve ruhsuz birer kukla haline getiren günümüz koÅŸulları, yakınlarım ve hatta kendim de dahil herkesi birbirine yabancılaÅŸtıran iletiÅŸimsizlik ve daha bunun gibi pek çok olumsuzluk beni o güzelim İstanbul’dan soÄŸuttu.”
Pek çok insanın da ortak sorunu olan bu söyledikleri karşısında Aksel AÄŸan’a hak vermemek elde mi? İstanbul’dan sonra neden Foça, nasıl ve niçin Foça diye sormamak için güçlükle tutuyorum kendimi. O, kendi kendine konuÅŸur gibi biraz da içselleÅŸerek dönüyor o günlere...
“Kısacası mutsuzdum artık İstanbul’da. Åžehirde deÄŸildi belki de kabahat! Ben de sanırım bir ÅŸeyleri yanlış yapmıştım ve maalesef o ÅŸehir hata affetmiyor. Hele bir de yalnızsan yandın. Mümkün deÄŸil o kadar yükün altında kalabilmek. Nihayetinde, arayışlarım sonucu o koca ÅŸehirde beni mutlu eden bir ÅŸey keÅŸfettim. Evime yakın bir Halk EÄŸitim Merkezi’ne gittim ve resim kursuna baÅŸladım. SevdiÄŸim bir ÅŸeyleri yapmayı ne kadar da özlemiÅŸim… Oysa, yaÅŸamı devam ettirmek için para kazanmak da gerekiyor, sevdiÄŸim resim uÄŸraşısına yine ara vermek zorunda kaldım, çalışma hayatı bu resim sevdası bile olsa dinlemiyor!”
Ben hemen araya gireyim; AÄŸan’ın evinin duvarları pek çok sanat objesine evsahipliÄŸi yapıyor. “Sizin resimleriniz mi?” diye sorduÄŸumda son derece mütavazi bir ÅŸekilde “hep kendi resimlerimi asmak istemedim, baÅŸka ressamlarınki çoÄŸu” yanıtı onun ne denli hassas biri olduÄŸu konusunda yeterli ipucu veriyordu.
Ve Foça’ya geliÅŸ serüveni…
“Sene 2006… DeÄŸerli bir insanla tanıştım ve hayatımda bir dönüm noktası daha oluÅŸtu. Foça demek o demek benim için. Çünkü hiç bilmediÄŸim bu kasaba ile beni o tanıştırdı. O’na minnetimi hiçbir ÅŸekilde ifade edemem. Çünkü Foça benim can simidim oldu. İstanbul beni artık istemiyordu, kaçacak bir yer arıyordum. Elimde az bir miktar birikimim vardı ve yatırım yapacak bir ev satın almak istiyordum. İstanbul’da o kadarcık para ile gönlümce bir ev almak mümkün deÄŸildi. Hala ÅŸaÅŸkınım ne oldu, nasıl olduysa o birisi 2008 yılının o kara kışında buz gibi bir Åžubat günü sürükledi beni Foça’ya.
Yoldayken kar yağıyordu arkamızda, sonra önümüze geçti. Foça’ya kar getirdik İstanbul’dan. Çanakkale üzerinden gelmiÅŸtik sahil yolundan. Pek çok kasaba geçtik buraya gelene kadar. Hepsi de yazın kalabalığından uzak, sessiz sakindi. Bir İstanbullu için bu kadar sessizlik çok fazla!
Gece yolculuÄŸumuzun sabahında vardık Foça’ya. Foça’ya ilk giriÅŸteki seyir tepesindeki manzarayı görür görmez vuruldum. İşte hayal bile edemeyeceÄŸim bir cennet. Zaten çok heyecanlıydım. İçimdeki enerji ile yol boyunca hiç susmadan konuÅŸtum. DeÄŸiÅŸik bir deneyimdi benim için. Buraya ev almak için gelmemiÅŸtim aslında. Sadece Foça ile tanışmaya (güya) gelmiÅŸtim. Pazartesi iÅŸe dönmem gerekiyordu, eh iÅŸte deÄŸiÅŸik bir haftasonu olacaktı!
Gerçekten de çok farklı bir haftasonu oldu. Cuma gece yola çıktığımızda pazar gecesi dönmekti niyetimiz. Ama hiç beklemediğim bir şey oldu ve biz çarşamba günü elimde kapı gibi bir ev tapusu ile döndük!
İlk geldiğimiz gün Foça sokaklarını gezdikçe ve her edindiğim izlenimle daha da çok sevdikçe, burada yaşayabilmek heyecanı sardı içimi.
Acaba dedim!
Neden olmasın dedim...
Önce kiralasam bir evcik, baksam yapabiliyor muyum? Emekli maaşımla yaÅŸayıp giderim diye düşünürken pazar günü ÅŸansımıza açık bir emlakçıda bulduk kendimizi. Ne oldu, nasıl olduysa kiralık deÄŸil de, satılık ev sormuÅŸ bulunduk. Bize ilk gösterilen ev burasıydı. Zaten baÅŸka bakmadık. Sanki benim için bütün pürüzler birer birer yok oluyordu. Arkamdan itiyordu bir kuvvet, hiç göze alamayacağım ÅŸeyler kolaylaşıveriyordu. Elimdeki kısıtlı para burayı almaya yetti. Evimi çok seviyorum ama o ilk gördüğümdeki hali ile ilgisi yok ÅŸimdi evimin. Çok kısıtlı ÅŸartlar altında pansiyonlarda kalarak, bir yandan İstanbul’da çalışma hayatımı devam ettirerek bir yıl içinde evimin tadilatını tamamladım. Tam olarak bitmemiÅŸti taşındığımda. Duvarlar ıslak ıslak aÄŸlıyordu. Çok saÄŸlıklı olmasaydım yeni duvar ve sıvaların rutubeti beni de aÄŸlatabilirdi. Yatağımı duvara dayamamıştım, başım ıslanmasın diye.
Çok zorlu şartlar olmasına rağmen zevk ile her detayı defalarca düşünüp en ergonomik ve en ekonomik seçenekleri uygulayarak nihayet o viraneden bir yuva yarattım - yarattık. Canım arkadaşıma bana kendi hayallerini armağan ettiği için çok teşekkür ediyorum...
2008 ‘in ÅŸubatında aldığım canım evime 2009 Åžubat’ında taşındım. İstanbul ile baÄŸlarımı kopardım. Åžimdi İstanbul’a ziyaret için gidiyorum. PiÅŸman mıyım? Asla. İstanbul artık benim için puslu bir özlem sadece.”
Yola çıkma öykülerini dinlemekten hiç bıkmam, çünkü; her yolculuk öyküsüne bir ÅŸekilde kendimi de oturturum! Çantam çoktan hazırdır, ayakkabılarım kapı önünde amadedir her an yola… Yolların sonunda varılan yerlerin “bitti” noktası olmaması için binbir tören çadırı kurarım. O çadırdır iç hesaplaÅŸmaların adresi artık.
Aksel AÄŸan, kelebek hafifliÄŸindeki tatlı bir coÅŸkuyla dolaÅŸtırdı binbir emekle dokuduÄŸu evini. Akıl sepetimde yüzlerce soru, usulca adımlıyorum minicik dört duvarın sihirli deÄŸiÅŸimini. Önceki halini de bildiÄŸim bir ev bu. Kalın taÅŸ duvarların dile gelip “yaşıyorum ben” dediÄŸini duyuyorum…
Evet, yaÅŸayan bir evin duvarlarıydı aklımda kalan… Estetik duruÅŸu ve ruhu, insanda iyi duygular uyandıran bir ev. Biraz da, renk ve çizgi konuÅŸalım diyorum…
"Mesleğim ve çizgilerle anlatmak istediğime gelince...
Mimarlık mesleÄŸinin bana kattığı ÅŸeyleri yadsıyamam elbette ama daha önce de dediÄŸim gibi mesleÄŸimin doyumuna ulaÅŸtığım söylenemez. İstanbul’da yarıda kalan resim hevesimi Foça’da devam ettiriyorum. Zaten Foça’da yaÅŸamak ancak üretmekle güzel olur diye düşünüyorum. EÄŸer, resim ve yeni yeni merak sardığım cam mozaik yapıyor olmasaydım sanırım bütün güzelliklerine raÄŸmen sıkılabilirdim buradan.
Çizgilerimle yapmak istediğim şey sanırım yaşadığım herşeyin detaylı bir özeti. Acısıyla tatlısıyla tüm deneyimlerimin, pişmanlıklarımın, özlemlerimin, heyecanlarımın, hasretlerimin, umutlarımın ışıkları gölgeleri onlar. Amacım, bütün cesaretimi toplayabilirsem bir kişisel sergi açabilmek.
YaÅŸama coÅŸkunuzu öyle güzel saçıyorsunuz ki etrafınıza, dilerim bütün arzularınız gerçekleÅŸir... Foça’nın, insanın yaratı dürtülerini kamçılayan bir yanı vardır, eÄŸer ki geldiÄŸiniz o büyük kentlerde kendinizi mutlu eden bir uÄŸraşınız varsa ÅŸanslısınız; yoksa bir süre sonra, küçük kasaba ruhu o kendi dar sokaklarına hapseder sizi. Denize bakan yüzünüz o maviliÄŸi görmez olur zamanla. Evet, bir meÅŸguliyetiniz olmalı…
Foça’nın taÅŸ evleri, tarih fısıldayan sokakları ve bütün bu yaÅŸanmışlıklara anlam katan insanlarıyla bir bütün. Okumak, spor yapmak, film seyretmek güncelimizin birer parçası; Bunların dışında bir uÄŸraÅŸ, bütün bunların dışında bir coÅŸku gerek. Hele ki sanatın sınırsız renkleriyle uÄŸraÅŸmak nasıl da gönendirir ruhu.
Bütün suç ruhlarımızın!
Evet, tam da bu duygularla iliÅŸmiÅŸtim “Aksel Evi”nin misafirperver çay masasına. Salt taÅŸ bir evin soÄŸuk duvarlarına deÄŸildi onca methiye, bir bardak çayın ısıttığı bir taÅŸ ev insanla yuva oluyor. Güzel bir insanın hayallerini oturttuÄŸu sımsıcak bir yuva “Aksel Evi”.
Sıcak ve insansı…






Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
www.ascifok.com
İnsana hayaller kurduran ve o hayallerin gerçekleÅŸmesi için kiÅŸiye olaÄŸanüstü güçler yükleyen tılsımlı bir yerdir Foça. İnsanoÄŸlunun donanımında hiç açığa çıkmamış o gizil güçler, Foça çukurunda sihirli bir deÄŸnekle açığa çıkarlar sanki! Bunu anlayabilmek için “yaÅŸamak gerek” demek durumundayım…
O tılsımlı deÄŸneÄŸin ucundan tutup hayallerinin ötesine geçmiÅŸ bir Foçasever Aksel AÄŸan ile söyleÅŸtik geçtiÄŸimiz günlerde…
Aksel AÄŸan, İstanbul´da doÄŸup büyümüş, mesleÄŸiyle bir türlü barışamamış bir mimar. “Hiç inanmazdım birisi çıkıp çocukluÄŸumu ve gençliÄŸimi bırakıp İstanbul’u terk edeceÄŸimi söylese” diyor ve ekliyor “İstanbullu olmak bir ayrıcalıktı benim için, kendimi özel ve ÅŸanslı hissederdim öyle bir ÅŸehirde yaÅŸadığım için. Mutluydum da... Gün geldi, ÅŸehir bütün güzelliklerine raÄŸmen bedelini çok ağır ödetmeye baÅŸladı. Hafta sonları yakın bölgelere treking kaçamakları bile bu ağırlığı taşıyamaz oldu. Çalışma hayatının stresi, yaÅŸadığım apartman dairesinin üstüme gelen duvarları, trafikteki eziyet, her ÅŸeyden çok git gide daralan sürekli bir yarış halinde herkesi cansız ve ruhsuz birer kukla haline getiren günümüz koÅŸulları, yakınlarım ve hatta kendim de dahil herkesi birbirine yabancılaÅŸtıran iletiÅŸimsizlik ve daha bunun gibi pek çok olumsuzluk beni o güzelim İstanbul’dan soÄŸuttu.”
Pek çok insanın da ortak sorunu olan bu söyledikleri karşısında Aksel AÄŸan’a hak vermemek elde mi? İstanbul’dan sonra neden Foça, nasıl ve niçin Foça diye sormamak için güçlükle tutuyorum kendimi. O, kendi kendine konuÅŸur gibi biraz da içselleÅŸerek dönüyor o günlere...
“Kısacası mutsuzdum artık İstanbul’da. Åžehirde deÄŸildi belki de kabahat! Ben de sanırım bir ÅŸeyleri yanlış yapmıştım ve maalesef o ÅŸehir hata affetmiyor. Hele bir de yalnızsan yandın. Mümkün deÄŸil o kadar yükün altında kalabilmek. Nihayetinde, arayışlarım sonucu o koca ÅŸehirde beni mutlu eden bir ÅŸey keÅŸfettim. Evime yakın bir Halk EÄŸitim Merkezi’ne gittim ve resim kursuna baÅŸladım. SevdiÄŸim bir ÅŸeyleri yapmayı ne kadar da özlemiÅŸim… Oysa, yaÅŸamı devam ettirmek için para kazanmak da gerekiyor, sevdiÄŸim resim uÄŸraşısına yine ara vermek zorunda kaldım, çalışma hayatı bu resim sevdası bile olsa dinlemiyor!”
Ben hemen araya gireyim; AÄŸan’ın evinin duvarları pek çok sanat objesine evsahipliÄŸi yapıyor. “Sizin resimleriniz mi?” diye sorduÄŸumda son derece mütavazi bir ÅŸekilde “hep kendi resimlerimi asmak istemedim, baÅŸka ressamlarınki çoÄŸu” yanıtı onun ne denli hassas biri olduÄŸu konusunda yeterli ipucu veriyordu.
Ve Foça’ya geliÅŸ serüveni…
“Sene 2006… DeÄŸerli bir insanla tanıştım ve hayatımda bir dönüm noktası daha oluÅŸtu. Foça demek o demek benim için. Çünkü hiç bilmediÄŸim bu kasaba ile beni o tanıştırdı. O’na minnetimi hiçbir ÅŸekilde ifade edemem. Çünkü Foça benim can simidim oldu. İstanbul beni artık istemiyordu, kaçacak bir yer arıyordum. Elimde az bir miktar birikimim vardı ve yatırım yapacak bir ev satın almak istiyordum. İstanbul’da o kadarcık para ile gönlümce bir ev almak mümkün deÄŸildi. Hala ÅŸaÅŸkınım ne oldu, nasıl olduysa o birisi 2008 yılının o kara kışında buz gibi bir Åžubat günü sürükledi beni Foça’ya.
Yoldayken kar yağıyordu arkamızda, sonra önümüze geçti. Foça’ya kar getirdik İstanbul’dan. Çanakkale üzerinden gelmiÅŸtik sahil yolundan. Pek çok kasaba geçtik buraya gelene kadar. Hepsi de yazın kalabalığından uzak, sessiz sakindi. Bir İstanbullu için bu kadar sessizlik çok fazla!
Gece yolculuÄŸumuzun sabahında vardık Foça’ya. Foça’ya ilk giriÅŸteki seyir tepesindeki manzarayı görür görmez vuruldum. İşte hayal bile edemeyeceÄŸim bir cennet. Zaten çok heyecanlıydım. İçimdeki enerji ile yol boyunca hiç susmadan konuÅŸtum. DeÄŸiÅŸik bir deneyimdi benim için. Buraya ev almak için gelmemiÅŸtim aslında. Sadece Foça ile tanışmaya (güya) gelmiÅŸtim. Pazartesi iÅŸe dönmem gerekiyordu, eh iÅŸte deÄŸiÅŸik bir haftasonu olacaktı!
Gerçekten de çok farklı bir haftasonu oldu. Cuma gece yola çıktığımızda pazar gecesi dönmekti niyetimiz. Ama hiç beklemediğim bir şey oldu ve biz çarşamba günü elimde kapı gibi bir ev tapusu ile döndük!
İlk geldiğimiz gün Foça sokaklarını gezdikçe ve her edindiğim izlenimle daha da çok sevdikçe, burada yaşayabilmek heyecanı sardı içimi.
Acaba dedim!
Neden olmasın dedim...
Önce kiralasam bir evcik, baksam yapabiliyor muyum? Emekli maaşımla yaÅŸayıp giderim diye düşünürken pazar günü ÅŸansımıza açık bir emlakçıda bulduk kendimizi. Ne oldu, nasıl olduysa kiralık deÄŸil de, satılık ev sormuÅŸ bulunduk. Bize ilk gösterilen ev burasıydı. Zaten baÅŸka bakmadık. Sanki benim için bütün pürüzler birer birer yok oluyordu. Arkamdan itiyordu bir kuvvet, hiç göze alamayacağım ÅŸeyler kolaylaşıveriyordu. Elimdeki kısıtlı para burayı almaya yetti. Evimi çok seviyorum ama o ilk gördüğümdeki hali ile ilgisi yok ÅŸimdi evimin. Çok kısıtlı ÅŸartlar altında pansiyonlarda kalarak, bir yandan İstanbul’da çalışma hayatımı devam ettirerek bir yıl içinde evimin tadilatını tamamladım. Tam olarak bitmemiÅŸti taşındığımda. Duvarlar ıslak ıslak aÄŸlıyordu. Çok saÄŸlıklı olmasaydım yeni duvar ve sıvaların rutubeti beni de aÄŸlatabilirdi. Yatağımı duvara dayamamıştım, başım ıslanmasın diye.
Çok zorlu şartlar olmasına rağmen zevk ile her detayı defalarca düşünüp en ergonomik ve en ekonomik seçenekleri uygulayarak nihayet o viraneden bir yuva yarattım - yarattık. Canım arkadaşıma bana kendi hayallerini armağan ettiği için çok teşekkür ediyorum...
2008 ‘in ÅŸubatında aldığım canım evime 2009 Åžubat’ında taşındım. İstanbul ile baÄŸlarımı kopardım. Åžimdi İstanbul’a ziyaret için gidiyorum. PiÅŸman mıyım? Asla. İstanbul artık benim için puslu bir özlem sadece.”
Yola çıkma öykülerini dinlemekten hiç bıkmam, çünkü; her yolculuk öyküsüne bir ÅŸekilde kendimi de oturturum! Çantam çoktan hazırdır, ayakkabılarım kapı önünde amadedir her an yola… Yolların sonunda varılan yerlerin “bitti” noktası olmaması için binbir tören çadırı kurarım. O çadırdır iç hesaplaÅŸmaların adresi artık.
Aksel AÄŸan, kelebek hafifliÄŸindeki tatlı bir coÅŸkuyla dolaÅŸtırdı binbir emekle dokuduÄŸu evini. Akıl sepetimde yüzlerce soru, usulca adımlıyorum minicik dört duvarın sihirli deÄŸiÅŸimini. Önceki halini de bildiÄŸim bir ev bu. Kalın taÅŸ duvarların dile gelip “yaşıyorum ben” dediÄŸini duyuyorum…
Evet, yaÅŸayan bir evin duvarlarıydı aklımda kalan… Estetik duruÅŸu ve ruhu, insanda iyi duygular uyandıran bir ev. Biraz da, renk ve çizgi konuÅŸalım diyorum…
"Mesleğim ve çizgilerle anlatmak istediğime gelince...
Mimarlık mesleÄŸinin bana kattığı ÅŸeyleri yadsıyamam elbette ama daha önce de dediÄŸim gibi mesleÄŸimin doyumuna ulaÅŸtığım söylenemez. İstanbul’da yarıda kalan resim hevesimi Foça’da devam ettiriyorum. Zaten Foça’da yaÅŸamak ancak üretmekle güzel olur diye düşünüyorum. EÄŸer, resim ve yeni yeni merak sardığım cam mozaik yapıyor olmasaydım sanırım bütün güzelliklerine raÄŸmen sıkılabilirdim buradan.
Çizgilerimle yapmak istediğim şey sanırım yaşadığım herşeyin detaylı bir özeti. Acısıyla tatlısıyla tüm deneyimlerimin, pişmanlıklarımın, özlemlerimin, heyecanlarımın, hasretlerimin, umutlarımın ışıkları gölgeleri onlar. Amacım, bütün cesaretimi toplayabilirsem bir kişisel sergi açabilmek.
YaÅŸama coÅŸkunuzu öyle güzel saçıyorsunuz ki etrafınıza, dilerim bütün arzularınız gerçekleÅŸir... Foça’nın, insanın yaratı dürtülerini kamçılayan bir yanı vardır, eÄŸer ki geldiÄŸiniz o büyük kentlerde kendinizi mutlu eden bir uÄŸraşınız varsa ÅŸanslısınız; yoksa bir süre sonra, küçük kasaba ruhu o kendi dar sokaklarına hapseder sizi. Denize bakan yüzünüz o maviliÄŸi görmez olur zamanla. Evet, bir meÅŸguliyetiniz olmalı…
Foça’nın taÅŸ evleri, tarih fısıldayan sokakları ve bütün bu yaÅŸanmışlıklara anlam katan insanlarıyla bir bütün. Okumak, spor yapmak, film seyretmek güncelimizin birer parçası; Bunların dışında bir uÄŸraÅŸ, bütün bunların dışında bir coÅŸku gerek. Hele ki sanatın sınırsız renkleriyle uÄŸraÅŸmak nasıl da gönendirir ruhu.
Bütün suç ruhlarımızın!
Evet, tam da bu duygularla iliÅŸmiÅŸtim “Aksel Evi”nin misafirperver çay masasına. Salt taÅŸ bir evin soÄŸuk duvarlarına deÄŸildi onca methiye, bir bardak çayın ısıttığı bir taÅŸ ev insanla yuva oluyor. Güzel bir insanın hayallerini oturttuÄŸu sımsıcak bir yuva “Aksel Evi”.
Sıcak ve insansı…






Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
www.ascifok.com
"Aşçı Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGİN" bütün yazıları için tıklayın...