
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
Egosal çýðlýklar !
Egonun sesiyle iþ görmek nasýl bir çýkarýmdýr?
Egosu güçlü ve keskin olan insanlarý güçlü gibi görme alýþkanlýðýmýz vardýr, gerçekte de öyle midirler? Ego neyi temsil eder? Kimler egolarýnýn sesiyle hareket ederler, kimler egonun buyurgan tavrýyla haklý çýkmanýn savaþýmý içinde kývranýrlar?
Ego (ben) nasýl bir duygu verir insana ki, an içindeki varoluþ sessizliðini görmezden gelir yaþanýlmaz kýlar, soluksuz ve saldýrgan yapar? Ego ki, ayný id gibi insana özgü dediðimiz fakat, insan ruhuna ve bedenine hiç de ilaç olmayan þey, nedir bu ego?
Yýllar öncesi, 2001 Uluslararasý Ýstanbul Bienal'inin konusu da ego üzerine kuruluydu. "Egokaç", ego'dan kaçýþ temasý iþlenmiþ herkes binbir yorum getirmiþti. Kavramsal sanatýn saçmalýðý diyenler de vardý, doðu ile batýnýn kesiþme hazýmsýzlýðý diyenler de, oryantalizm yaftasý asýlmýþ mekanlarda video þovu diyenler de... Ego-fugal'in anlamý üzerine þöyle diþe dokunur bir çözümleme-çalýþma okuduðumu anýmsamýyorum...
Peki neydi ego? Ýçten dýþa doðru mu, dýþtan içe doðru mu tariflemeli onu. Bileþen ve kesiþenlerini bulmak için çýkýþ noktasý ne olmalý? Herhangi bir þeyin ne olduðunu anlamak için, ne olmadýðýný tanýmlama çabalarý çoðu zaman iþe yarar. Yoksa Freud'ca süper ego icadýna da mý deðinsek. Egolarýmýz olmasaydý nasýl bir varlýk olurduk acaba? Ego, gerçekten kötü bir iç tepi mi? Egonun sesiyle iþ görmek insana nasýl bir duygu verir, veriyor? Ne çok soru var aklý çelen...
Belki bu ego meselesine basitçe yaklaþmak gerek, ne ki ego basit bir tepi olmasa da. Tepi, iç tepi, tepki, tepelemek, tekmelemek, haydi bakalým tekme tokat hurraaa. Ýþin latifesi diyelim ve tekme tokata geçmeden dilin medeniyeti içinde uygar bir yol bulalým iç tepilerimize. Ne egodan kaçalým, ne egoyu kaçýralým bir baþka yere.
Aðýr geliyor egolarýmýz, öyle aðýr ki ayaklarýmýza dolaniyor, kollarýmýzý, omuzlarýmýzý çökertiyor, sýrtýmýzý kamburlaþtýrýyor, gözlerimizi karartýyor, ruhlarýmýzý çürütüyor, kalplerimizi mengeneyle sýkýyor, üzüyor, yýpratýyor, hiddetlendiriyor, hasta ediyor.
Haklý çýkacaðýz illa da! Benim benim senin benini döver, ötmese de horozum tepelidir. Yok öyle susmak. Sustukça sýra bize gelecek ya, öyle belledik ya hak aramanýn düsturunu. Oysa öðretemedik, öðrenemedik yeri geldiðinde susmanýn, konuþmayý bilenlerin erdemi olduðunu!
Þunu da denemek gerek belki; Egonun o iç gýcýklayan, tepen, tepiþtiren sesini hissettiðinizde derin bir soluk alýp bir süre öylece durmayý. Durup o þeyi tahlil etmeyi, o þeyin bize verdiði duyguyu bedenimizde dolaþtýrýp, benliðimize iyi gelip gelmediðini gözlemlemeyi.
Ani çýkýþlar yapmadan önce egonun sesini duymazdan gelmek, hatta içimizde zýpýr bir çocuk varmýþ da onu susturmaya çalýþýyormuþuz gibi egoyu þeker isteyen küçük bir çocuða benzetmek ve þekerin zararlý olduðunu bildiðimizden ona o þekeri vermemek. Neden olmasýn...
Ya da egonun sesine kulak vermek için onu kýþkýrtýp þaha kaldýrmak, verdiði baþetme, altetme, hakkýndan gelme, haklý çýkma güdülerini sivriltmek. Hepsi biz insanlar içindir, ister egonun akýl, mantýk, matematiksel þekliyle, ister özü sevgi olan kalbin sesiyle seçelim, sonuçta o seçim hakký bizimdir.
Yeter ki; özgürlük hiç eksilmesin pencerelerimizden.
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com
Egonun sesiyle iþ görmek nasýl bir çýkarýmdýr?
Egosu güçlü ve keskin olan insanlarý güçlü gibi görme alýþkanlýðýmýz vardýr, gerçekte de öyle midirler? Ego neyi temsil eder? Kimler egolarýnýn sesiyle hareket ederler, kimler egonun buyurgan tavrýyla haklý çýkmanýn savaþýmý içinde kývranýrlar?
Ego (ben) nasýl bir duygu verir insana ki, an içindeki varoluþ sessizliðini görmezden gelir yaþanýlmaz kýlar, soluksuz ve saldýrgan yapar? Ego ki, ayný id gibi insana özgü dediðimiz fakat, insan ruhuna ve bedenine hiç de ilaç olmayan þey, nedir bu ego?
Yýllar öncesi, 2001 Uluslararasý Ýstanbul Bienal'inin konusu da ego üzerine kuruluydu. "Egokaç", ego'dan kaçýþ temasý iþlenmiþ herkes binbir yorum getirmiþti. Kavramsal sanatýn saçmalýðý diyenler de vardý, doðu ile batýnýn kesiþme hazýmsýzlýðý diyenler de, oryantalizm yaftasý asýlmýþ mekanlarda video þovu diyenler de... Ego-fugal'in anlamý üzerine þöyle diþe dokunur bir çözümleme-çalýþma okuduðumu anýmsamýyorum...
Peki neydi ego? Ýçten dýþa doðru mu, dýþtan içe doðru mu tariflemeli onu. Bileþen ve kesiþenlerini bulmak için çýkýþ noktasý ne olmalý? Herhangi bir þeyin ne olduðunu anlamak için, ne olmadýðýný tanýmlama çabalarý çoðu zaman iþe yarar. Yoksa Freud'ca süper ego icadýna da mý deðinsek. Egolarýmýz olmasaydý nasýl bir varlýk olurduk acaba? Ego, gerçekten kötü bir iç tepi mi? Egonun sesiyle iþ görmek insana nasýl bir duygu verir, veriyor? Ne çok soru var aklý çelen...
Belki bu ego meselesine basitçe yaklaþmak gerek, ne ki ego basit bir tepi olmasa da. Tepi, iç tepi, tepki, tepelemek, tekmelemek, haydi bakalým tekme tokat hurraaa. Ýþin latifesi diyelim ve tekme tokata geçmeden dilin medeniyeti içinde uygar bir yol bulalým iç tepilerimize. Ne egodan kaçalým, ne egoyu kaçýralým bir baþka yere.
Aðýr geliyor egolarýmýz, öyle aðýr ki ayaklarýmýza dolaniyor, kollarýmýzý, omuzlarýmýzý çökertiyor, sýrtýmýzý kamburlaþtýrýyor, gözlerimizi karartýyor, ruhlarýmýzý çürütüyor, kalplerimizi mengeneyle sýkýyor, üzüyor, yýpratýyor, hiddetlendiriyor, hasta ediyor.
Haklý çýkacaðýz illa da! Benim benim senin benini döver, ötmese de horozum tepelidir. Yok öyle susmak. Sustukça sýra bize gelecek ya, öyle belledik ya hak aramanýn düsturunu. Oysa öðretemedik, öðrenemedik yeri geldiðinde susmanýn, konuþmayý bilenlerin erdemi olduðunu!
Þunu da denemek gerek belki; Egonun o iç gýcýklayan, tepen, tepiþtiren sesini hissettiðinizde derin bir soluk alýp bir süre öylece durmayý. Durup o þeyi tahlil etmeyi, o þeyin bize verdiði duyguyu bedenimizde dolaþtýrýp, benliðimize iyi gelip gelmediðini gözlemlemeyi.
Ani çýkýþlar yapmadan önce egonun sesini duymazdan gelmek, hatta içimizde zýpýr bir çocuk varmýþ da onu susturmaya çalýþýyormuþuz gibi egoyu þeker isteyen küçük bir çocuða benzetmek ve þekerin zararlý olduðunu bildiðimizden ona o þekeri vermemek. Neden olmasýn...
Ya da egonun sesine kulak vermek için onu kýþkýrtýp þaha kaldýrmak, verdiði baþetme, altetme, hakkýndan gelme, haklý çýkma güdülerini sivriltmek. Hepsi biz insanlar içindir, ister egonun akýl, mantýk, matematiksel þekliyle, ister özü sevgi olan kalbin sesiyle seçelim, sonuçta o seçim hakký bizimdir.
Yeter ki; özgürlük hiç eksilmesin pencerelerimizden.
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com
"Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN" bütün yazýlarý için týklayýn...