Kitapların Büyülü Dünyası / Zerrin SOYSAL
Zerrin SOYSAL

Zerrin SOYSAL

Kitapların Büyülü Dünyası



Bu katıldığım kaçıncı kitap fuarıydı bilmem; saymadım, çetele tutmadım. Yıllar önce Tarlabaşı’ndaki fuara son katıldığımda kalabalıktan fenalık geçirmiÅŸ, bırakın incelemeyi kitapların yanına yaklaÅŸmak bile mümkün olmadığından bir daha gelmemeye karar vermiÅŸtim. İstanbul Kitap Fuarı Beylikdüzü’ne taşınınca sırf merakımdan, üstelik de sanat fuarıyla yan yana olduÄŸunu öğrendiÄŸim için fikrimi deÄŸiÅŸtirdim. Ferah, geniÅŸ bir mekandı. Oldukça da tenhaydı. Öyle ki Server Tanilli ile kısa da olsa sohbet etme olanağını yakalamıştım. Son üç yıldır fuar tarihini aylar öncesinden öğrenip planlarımı o tarihleri boÅŸ bırakacak ÅŸekilde yapıyorum.

Kitap Fuarı’nı benim için özel yapan, o günleri bir ÅŸenliÄŸe dönüştüren nedir? Bu sorunun yanıtını tam olarak veremiyorum. SevdiÄŸim yazarları görme, dinleme, kitaplarını kendi anlatımlarıyla deÄŸerlendirme olanağı bulmak mı beni böylesine heyecanlandıran? SevdiÄŸim bir kitabın yazarını tanımayı çok da arzulamam aslında. Yaratıyla yaratıcısını örtüştüremeyip düş kırıklığı yaÅŸamaktan korkarım.

Beni mutlu eden sanırım onca kitabın bir araya gelmesinin oluÅŸturduÄŸu görüntünün etkileyiciliÄŸi. Sayfalardan süzülen enerjinin fuar alanında yoÄŸunlaşıp farklı bir atmosfer oluÅŸturması. Her sözcüğün yoÄŸun bir emekle, bin sancıyla üretildiÄŸi düşünülürse aynı çatı altında toplanan binlerce kitabın içinde yatan düşünce üretiminin büyüsü… Birçok kitapseverin ortak tutkusu olan kitaba nesne olarak baÄŸlanıp sevmenin getirdiÄŸi güzel duygular da var elbette. Özellikle gerçek tasarımcıların elinden çıkmış sanat eseri kapaklara, sayfalara dokunmanın, kağıt kokusunu pahalı bir parfüm gibi içine çekmenin mutluluÄŸu…

Tanıdığım yazarlarla, yayıncılarla yaptığım konuÅŸmalar hiç iç açıcı deÄŸil. Bir dokun bin ah iÅŸit misali dert küpü hepsi de. Satışların inanılmaz düşüklüğü, okur sayısının azlığı yetmiyormuÅŸ gibi fuar alanında bile göz göre göre, alenen satılan korsan kitaplar bir yana, hepsinin anlatmakla bitmez türlü sıkıntısı var. Devletin kamuoyuna yönelik açıklamalarında okuma yazma seferberliÄŸi baÅŸlatmış gibi görünürken kitap basılmasını engellemek istercesine iÅŸi yokuÅŸa sürmesi, yayıncıların anasından emdiÄŸi sütü burnundan getirmesi, teÅŸvik bir yana yüklediÄŸi vergi yükü vs. vs… Fuarda organizasyon bozuklukları da had safhada. Öyle ki günler öncesinden söyleÅŸi programlarını inceleyip katılmak için heyecanla saat sayan insanlar salonları dolduruyor ama konuÅŸmacılar yok. Nedeni kendilerine haber verilmemiÅŸ olması. İnanılır gibi deÄŸil ama bir kitap fuarında bile hala bu kadar amatörce davranışlar sergilenebiliyor. Dershaneler memleketin en ücra köşelerine kadar yayıldıkları gibi kitap sergilerini de adım adım ele geçiriyorlar. Öyle sanıyorum ki bir ÅŸeyler yapılmaz, ciddi adımlar atılmazsa birkaç yıl sonra dershane yayınlarının arasında edebiyat ürünü arar hale geleceÄŸiz. Bir kitap fuarında dershane yayınlarının bulunması bile akıl karı deÄŸilken bu ur örneÄŸi yayılma ürkütücü. İlla orada olmaları gerekiyorsa hiç deÄŸilse binanın belli bir bölümünde toplanmaları saÄŸlanabilir diye düşünüyorum. Aynı ÅŸey çocuk yayınları ve eÄŸitim araçları için de geçerli. Hafta sonları çok kalabalık oluyor diye sakin kafayla, ilgimi çeken kitapları doyasıya inceleyebilmeyi umarak hafta arası gittiÄŸimde öğretmenleriyle gelmiÅŸ çocuk kalabalığıyla karşılaşınca hevesim kursağımda kaldı. Çocuklarımızın kitapla bu ÅŸekilde haşır neÅŸir olması elbette çok güzel ama bu hay huy ve kargaÅŸa içinde onlar bu gezilerden ne kadar yararlanabiliyorlar doÄŸrusu merak ediyorum.

Bütün bu saydığım eksikliklere, düzensizliklere karşın 1-9 Kasım arası çoÄŸu günümü Beylikdüzü’nde, kitapların arasında geçirdim. Yuvasına kışlık yiyeceÄŸini taşıyan karıncalar gibi sene boyunca okuyacağım kitapları torba torba eve taşıdım. YorulduÄŸumda Sanat Fuarı bölümüne geçip güzel resimlerle, heykellerle soluklandım. Kitapsız bir dünya düşünemediÄŸim gibi okumadan yaÅŸamayı da hayal bile edemiyorum. Bütün bu aktardığım sıkıntılarla bile olsa orada olmak güzeldi. Her zaman ve her yerde olduÄŸu gibi oradaki güzellikler de adını bilmediÄŸimiz birçok sessiz kahramanın özverili çalışmalarıyla baÅŸarılmıştı. Her fırsatta kitap düşmanlığının sergilendiÄŸi, kitabın bütün kötülüklerin anası gibi gösterilmeye çalışıldığı bu topraklarda bizleri kitapsız bırakmayanlara şükranlarımı sunuyor, herkese bol kitaplı, edebiyatla, sanatla zenginleÅŸmiÅŸ bir yaÅŸam diliyorum.


Zerrin SOYSAL




15 Kasım 2008 Cumartesi / 2152 okunma



"Zerrin SOYSAL" bütün yazıları için tıklayın...