Huzur arayanların buluştuğu adres: Karabiga / Işık Teoman
Işık Teoman

Işık Teoman

Huzur arayanların buluştuğu adres: Karabiga



Bir yanında deniz, ilerde ormanlar ve tarihi kalıntılar, altın renginde kumları kıyıda balıkçı tekneleri, parke taşlı geniş meydanı, cepheleri teneke kaplı eski evleri, dev çınar ağaçları ve salaş kahvehaneleriyle huzur arayanların buluştuğu sessiz bir kasaba Karabiga

Çanakkale ve Balıkesir civarında dolaÅŸmayı pek seviyoruz. Kaz DaÄŸları, Ayazma, Mıhlıçay, Ayvalık, Cunda Adası, Assos ve diÄŸer güzellikler. Ama epeydir aklımızda, daha da yukarılara uzanmak vardı. Yaz mevsiminin geçmesini bekliyorduk. Sessiz, sakin ve huzurlu bir yaÅŸamın sürdüğünü duyduÄŸumuz Karabiga’ya sonbaharda gidip, çadır kurup bir hafta sonu geçirmeye karar verdik.

Rotamız Balya

Akhisar yolunda sarı sarı uzun kocaman KırkaÄŸaç kavunlarının sergilendiÄŸi tezgahları geride bırakarak Balıkesir’den Balya istikametine yöneldik. Hava gri renge dönüştü. Bulutlar iyice doldu ama yağıp yaÄŸmamak arasında gidip geliyordu. GüneÅŸ artık yüzünü iyice sakladı. Yolumuz çok uzun, çadırları yaÄŸmur altında kuracağız, durum öyle gösteriyor. İvrindi sapağına geldiÄŸimizde Gökçeyazı’yı biraz geçtikten sonra Balya’ya çevirdik rotamızı. Buradan yaklaşık 19 kilometre sonra Balya’ya ulaÅŸtık.


Balya


Sırılsıklam olmadan

Balya-Çan ve Biga bu güzergah doÄŸanın cömert davrandığı ve her türlü rengini insanlara sunduÄŸu bir bölge. Yol kenarlarında dev çınar aÄŸaçları, yeÅŸilden, kırmızıya, kahverengiye ve sarıya dönen yapraklar rüzgarla savruluyor saÄŸa sola… Bu güzellikler arasında Yenice’yi geride bıraktık. Kömür ocaklarıyla kaplı Çan ve oradan Biga. Burada karnımızı TekirdaÄŸ köftesiyle doyurduk. Ve yola koyulduk, yaÄŸmur damlaları cama hızla atıştırmaya baÅŸladı. İyice sırılsıklam olmadan kamp alanına ulaÅŸmayı düşlüyoruz.


Kilittaşı ile kaplanmış meydanı bozulmadan korunmuş


Karabiga bol rüzgar alıyor

Biga’da alışveriÅŸimizi de yaptık. Lapseki yolundan Karabiga levhasını görünce saÄŸa dönüp devam ediyoruz az bir yolumuz kaldı. Pirinç tarlalarıyla çevrilmiÅŸ dar bir asfalt yolda ilerledik, hava iyice karardı, yaÄŸmur kendini hissettirmeye baÅŸladı. Nihayet Karabiga’ya ulaÅŸtık. Çanakkale boÄŸazının çıkışında kurulan Karabiga bol rüzgar alıyor. Dört bin nüfuslu bir balıkçı kasabası. Kasabanın kıyısında Karabiga kaleleri MÖ. Yedinci yüzyılın ilk yarısında kurulmuÅŸ ve bölge SİT alanı ilan edilmiÅŸ.


Havanın ani olarak kararması ve yağmurun ardından çadırlarımızı sahile kurmak zorunda kaldık


Plaja çadır kurduk

Bu arada hızlı bir şekilde çadırlarımızı kurmak için alan arıyoruz. Ormanlık bir bölge bulmak mümkün değil, karanlık iyice yerleşti. Yağmur artık sağanak yağıyor. Sahilde bir restoranın önündeki plaj alanı uygun görünüyor. Yağmur altında Aykut, Engin ve ben birbirimize yardım edip, rüzgara karşı direnerek çadırlarımızı kurduk. Restoran sahibi de lambayı yakıp bize yardımcı oldu. Çadır işi tamamlanınca sıra mangal yakmaya geldi. Zor da olsa odunları tutuşturduk ve kömürler köz haline geldi. Bu arada yağmur ve rüzgar hızını iyice artırdı.


Karabiga'da teneke kaplı evlerden çok az kalmış. Onlar da koruma altında tutuluyor


Bagaj kapağının altında

Kısa sürede Engin Yavuz’un Skoda Favorit’inin havaya kaldırılmış bagaj kapağının altında mükellef bir akÅŸam sofrası hazırladık. Mis gibi kızarmış incik, salata, tulum peyniri, helva ve Burgaz rakısı. YemeÄŸin ardından odun ateÅŸinde çaylarımızı da yudumladık ve çadırlarımıza çekildik. Gece poyraz ÅŸiddetini iyice artırdı, çadırlarımızı yerinden sökmek için epey uÄŸraÅŸ verdi. Bu koÅŸullarda altında sabahı zor ettik. SalaÅŸ bir kahvede kahvaltımızı ettikten sonra, limanı, kaleyi ve sokak aralarını dolaÅŸtık. 24 kulesi ve iki limanı olduÄŸu belirtilen Pegai kalesinden geriye kalıntılar kalmış. Onlar da SİT alanı içine alınmış.


24 kulesi ve iki limanı bulunan Pegai Kalesi'nden geriye bu kalıntılar kalmış


Zeytinyağlı baklava

Öğrendik ki, bu bölgede yaÅŸayanlar yıllarca evlerinin duvarlarını yaparken kaleden malzeme alıp götürmüşler. SalaÅŸ kahvede veda çaylarını içtikten sonra Lapseki-Çanakkale üzerinden İzmir’e dönüşe geçtik. Çanakkale’de savaÅŸlarda kullanılan mühimmatın sergilendiÄŸi asker müzesini gezdik, birkaç parça anı eÅŸya satın aldık. Ve bu bölgeye yaptığımız her gezinin ardından olduÄŸu gibi, Ayvalık Çarşısı’na uÄŸrayıp zeytinyaÄŸlı baklava yemeyi ihmal etmedik.


Balya yolu üzerinde tarlasında ürettiği meyve ve sebzeyi gelip geçenlere satmaya çalışan Nuriye Teyze'den biz de birkaç kavun satın aldık



Bu bölgede doğa çok cömert. Piknik yapılabilecek çok güzel köşeler var. İşte bunlardan biri Aykut Fırat ile keyfini çıkardık



Dönüşte Çanakkale askeri müzeyi gezdik. Nusrat Mayın gemisi Çanakkale Savaşlarında önemli görevleri yerine getirmiş



Yağmur hızını artırınca arabanın bagaj kapağını kaldırarak altında nefis bir ziyafet çektik



Yol üzerinde dikilen çınar ağaçları arasından yol almak bir hayli keyifli




Işık Teoman

isikteoman@gmail.com



7 Kasım 2008 Cuma / 6632 okunma



"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...