Banu Bingör
Hayhuy Era
Yazın orta yerindeyiz kuzey yarıkürede. Ortanın az üstü enlemlerde böyleyse hava, aÅŸağıdakilerin vay haline! Fakat öte yandan ara sıra sosyal paylaşım sitelerinde, İngiltere’nin güneyinde yaÅŸayan arkadaÅŸlarımdan havanın bir türlü “düzelmediÄŸine” dair yakınmalar da okuyorum. 14- 16 C dereceler, bulutlar, yaÄŸmurlar… El alem bir damla güneÅŸe hasret, biz “yandık bittik kül olduk”… Velev ki kül olduk, karpuzu seven yaza katlanır, ötesi yok galiba…
Katlanacağız katlanmasına da iÅŸleri karıştıran sıcaktan ziyade, ÅŸu buÄŸu gibi tenimize yapışan hava, İstanbul’da. Tenimize yapışmakla kalmayıp, alt katmanlara iniyor, kana karışıp, beynimizi, duygularımızı da alabildiÄŸine yapışkanlaÅŸtırıyor. Ruh hallerinde dalgalanmalar, huzursuzlanmalar, soluksuzlanmalar…
Kış, yani soğuk, belki de yaşamı ve duyguları daha berrak algılamamızı sağlayacak temiz bir ortam sunuyor bize. Tabii donan popomuz, onun bu felsefik konforunu hemen farketmemize engel oluyor olabilir, ama ne gam?!
KarmaÅŸanın kökenini bilmesem de yazın ruh halimizde yarattığı etkiyi anlıyorum. Biliyorum diyemem, ama anlıyorum. Mevsimin hafifmeÅŸrepliÄŸine vermeli bunu diyeceÄŸim... Ama düşünüyorum da yazı karmaşık ve bazen çekilmez derecede “sıcak” yapan, onun ÅŸehirde geçen kısmı. Yani "hayat döngüsü" havayla belli ediyor temponun ne seyirde olması gerektiÄŸini, "yaz bu! yavaÅŸla!" diyor; ama "ÅŸehir döngüsü" temposunu hiçbir zaman tam anlamıyla düşürmüyor.
Hayhuy Era! Devir bu. Döngü, seyir dededen atadan kalma ‘yaylak-kışlaktan’ çıktı çıkalı hep bir hayhuy.
Yapacak fazla bir şey yok, kafaya takmamaktan (kır çiçekleri hariç*) başka...
Okudunuz, bitirdinizse yazıyı, haydi bakalım “girilebilir denizlerin kıyısı”nda yaÅŸayanlar, bir dalıp çıkın hatrımız için denize!
Biz koca şehirdekiler, bir su vuracağız yüzümüze.
İyi gelir.
Banu Bingör
bal@karafakiden.com
www.karafakiden.com
Yazın orta yerindeyiz kuzey yarıkürede. Ortanın az üstü enlemlerde böyleyse hava, aÅŸağıdakilerin vay haline! Fakat öte yandan ara sıra sosyal paylaşım sitelerinde, İngiltere’nin güneyinde yaÅŸayan arkadaÅŸlarımdan havanın bir türlü “düzelmediÄŸine” dair yakınmalar da okuyorum. 14- 16 C dereceler, bulutlar, yaÄŸmurlar… El alem bir damla güneÅŸe hasret, biz “yandık bittik kül olduk”… Velev ki kül olduk, karpuzu seven yaza katlanır, ötesi yok galiba…
Katlanacağız katlanmasına da iÅŸleri karıştıran sıcaktan ziyade, ÅŸu buÄŸu gibi tenimize yapışan hava, İstanbul’da. Tenimize yapışmakla kalmayıp, alt katmanlara iniyor, kana karışıp, beynimizi, duygularımızı da alabildiÄŸine yapışkanlaÅŸtırıyor. Ruh hallerinde dalgalanmalar, huzursuzlanmalar, soluksuzlanmalar…
Kış, yani soğuk, belki de yaşamı ve duyguları daha berrak algılamamızı sağlayacak temiz bir ortam sunuyor bize. Tabii donan popomuz, onun bu felsefik konforunu hemen farketmemize engel oluyor olabilir, ama ne gam?!
KarmaÅŸanın kökenini bilmesem de yazın ruh halimizde yarattığı etkiyi anlıyorum. Biliyorum diyemem, ama anlıyorum. Mevsimin hafifmeÅŸrepliÄŸine vermeli bunu diyeceÄŸim... Ama düşünüyorum da yazı karmaşık ve bazen çekilmez derecede “sıcak” yapan, onun ÅŸehirde geçen kısmı. Yani "hayat döngüsü" havayla belli ediyor temponun ne seyirde olması gerektiÄŸini, "yaz bu! yavaÅŸla!" diyor; ama "ÅŸehir döngüsü" temposunu hiçbir zaman tam anlamıyla düşürmüyor.
Hayhuy Era! Devir bu. Döngü, seyir dededen atadan kalma ‘yaylak-kışlaktan’ çıktı çıkalı hep bir hayhuy.
Yapacak fazla bir şey yok, kafaya takmamaktan (kır çiçekleri hariç*) başka...
Okudunuz, bitirdinizse yazıyı, haydi bakalım “girilebilir denizlerin kıyısı”nda yaÅŸayanlar, bir dalıp çıkın hatrımız için denize!
Biz koca şehirdekiler, bir su vuracağız yüzümüze.
İyi gelir.
Banu Bingör
bal@karafakiden.com
"Banu Bingör" bütün yazıları için tıklayın...
