İki köyde iki öykü / Işık Teoman
Işık Teoman

Işık Teoman

İki köyde iki öykü



ÖdemiÅŸ’in Dereuzunyer Köyü’nde yaÅŸayanlar bundan 50 yıl önce gelen bir haber ile ata topraklarını terk etmeye baÅŸladı.

ÖdemiÅŸ’ten Üzümlü Köyü rotasını takip ederek ulaÅŸtığımız Lütbey Köyü’nde tarih sanki durmuÅŸ gibi. 1700’lü yılları anımsatan görüntüler karşısında insanın içi ürperiyor.




Aralarında birkaç kilometre mesafe bulunan iki köy, ama iki ayrı öykü. Birinin başına talih kuÅŸu kondu. DiÄŸerine ise baraj havzası içinde kalacağının duyulmasıyla birlikte 50 yıldır tek bir çivi bile çakılmadı. Lütbey ve Dereuzunyer köylerinden söz ediyorum. İzmir’e 130 kilometre uzaklıktaki ÖdemiÅŸ’in Dereuzunyer Köyü’nde yaÅŸayanlar bundan 50 yıl önce gelen bir haber ile ata topraklarını terk etmeye baÅŸladı.



İzmir’in en verimli tarım alanları arasında yer alan Dereuzunyer Köyü’nün öyküsü 1960’lı yıllarda yazıldı. Köy hizmetleri sulama amaçlı kullanılmak üzere bölgede baraj yapılacağını ve baraj havzasının Dereuzunyer Köyü’nü içine alacağını duyurdu. Bu haberin ardından köydeki binalara tek bir çivi çakılmadı. Bakımsızlık nedeniyle eski yapılar teker teker çökmeye ve köylüler tarafından terk edilmeye baÅŸlandı. Yıllar içinde köydeki yapıların tamamına yakını boÅŸaltıldı. Barajın yapım iÅŸi yılan hikayesine dönerken, toprakları bu nedenle para etmeyen köylülerin belirsiz bekleyiÅŸi sürüyor.


Baraj Havzası


Dereuzunyer Köyü’nden görüştüğümüz ve yaÅŸamını sürdüren birkaç aileden biri olan İsmail Turgut, 50 yıldır bekleyiÅŸin devam ettiÄŸini, hiçbir evin onarım görmediÄŸini ve kimsenin arazisini satamadığından yakındı. Turgut, “1960’lı yıllarda bölgeye sulama amaçlı baraj yapılacağı söylentisi yayıldı. Ancak bununla ilgili ne bir proje gördük, ne de bir çalışma baÅŸlatıldı. Ama söylenti çıktıktan sonra geri dönüş olmadı. Her geçen sene köyü terk edenlerin ardından birkaç aile yaÅŸamaya baÅŸladık. Köyümüzün baraj havzası içinde kaldığı söyleniyor. Ama ne zaman baÅŸlar, bilen yok” diye konuÅŸuyor.



Turizm merkezi olacak

Öte yandan İzmir’in ÖdemiÅŸ ilçesinde tarihi, antik çaÄŸlara kadar giden 1000 metre rakımlı Lütbey (Lübbey) Yaylası'nda baraj gölü havzasını kuÅŸbakışı gören Lütbey Köyü’nün başına talih kuÅŸu konuyor. Bir İngiliz firmasının 300 yıllık geçmiÅŸi bulunan yapıların restore edilerek turizme kazandırılması için giriÅŸimlerde bulunduÄŸunu öğreniyoruz. ÖdemiÅŸ Kaymakamlığı’na yapılan baÅŸvurunun akibeti belli deÄŸil, ama Lütbey’den Çamyayla’ya göçenlerin umutlu bekleyiÅŸi sürüyor. Lütbey Köyü’nde ise yaÅŸları bir hayli ilerlemiÅŸ, çocuklukları ve gençlikleri köyde geçmiÅŸ, askere gitmiÅŸ, evlenmiÅŸ, torun sahibi olmuÅŸ yaÅŸlılar turizm giriÅŸimini pek umursamıyor gibi görünüyor. Köyde gündelik yaÅŸam sürüyor. Çobanın getirdiÄŸi sürüler köydeki sahipli evlere dağılıyor. Gece karanlığında ise sessizlik iyice çörekleniyor köyün üstüne.



Yaylanın çok eski tarihlere dayanan bir geçmiÅŸinin olduÄŸunu söyleyen Emekli Öğretmen Behiç Galip Yavuz’dan bölge ile ilgili bilgiler alıyoruz. ÖdemiÅŸ’in BozdaÄŸlar’a bakan güney yönünde yer alan Çamyayla ve Lütbey'de yapılacak kazılarla çok önemli bulgular elde edilebileceÄŸini belirten Yavuz, "Böyle bir durumda bölgenin turistik önemi artacaktır" diyor.



ÖdemiÅŸ’ten Üzümlü Köyü rotasını takip ederek ulaÅŸtığımız Lütbey Köyü’nde tarih sanki durmuÅŸ gibi. 1700’lü yılları anımsatan görüntüler karşısında insanın içi ürperiyor. Evlerin önemli bir bölümü hala ayakta ve saÄŸlam. Çatıları çöken, duvarları yerle bir olan evler de var ancak, öylesine saÄŸlam taÅŸ temeller yapılmış ki, birkaç yüz yıl daha dayanırlar gibi görüntüleri var.



İngilizlerin giriÅŸimi gerçek olur ve Lütbey Köyü’nde restorasyon çalışmaları tamamlanırsa, Bilecik’in Gölpazarı, Bursa’nın Cumalıkızık ve Adapazarı’nın Taraklı İlçesi gibi önemli bir turizm merkezi daha kazanılır. Åžuna inanıyorum ki, Lütbey Köyü’nde boÅŸ oda bulmak için birkaç yıl öncesinden rezervasyon yaptırılır. Çünkü doÄŸanın içinde 300 yaşın üstündeki ahÅŸap yapılarda gecelemek ve sabah kuÅŸ sesleri arasında muhteÅŸem bir doÄŸaya bakarak uyanmak isteyen çok sayıda Avrupalı Lütbey Köyü’nün yolunu tutacak.



Lütbey Köyü ile ilgili bilgileri araştırdığımızda Helenistik döneme kadar uzanıyoruz. 1894'de yaylaya gelen araştırmacı Karl Buresch, yörede yapılacak arkeolojik bir araştırma ve kazının önemli bulguları gün yüzüne çıkaracağını belirtmiş. Lütbey'in antik dönemde bir yerleşim birimi olduğunu vurgulayan en önemli kanıtlar ise antik mezarlar. Yörede modern Çamyayla köylülerinin tarım çalışmaları sırasında rastlantıyla buldukları seramik kaplar, taş yazıtlar, madeni sikkeler yörenin yerleşim birimi olduğunun diğer kanıtları.

Yine bölgenin tarihi ile ilgili ÖdemiÅŸli tarih öğretmeni Yavuz’un bilgilerine baÅŸvuruyoruz. Yaylanın Osmanlı İmparatorluÄŸu döneminde eÅŸkıyalar için stratejik bir önem taşıdığını anlatan Yavuz ÅŸunları söylüyor:



Eşkıyalar saklanırdı

“Osmanlı döneminde Lütbey Yaylası’ndaki eski köyde yaÅŸayanlar ÖdemiÅŸ yöresinde rastlanılmayacak özgünlükte bir yerleÅŸim tasarımı uyguladılar. TaÅŸ, kerpiç ve çamur sıva strüktürden oluÅŸan evler yan yana bitiÅŸik düzende oluÅŸturuldu ve dış yüzlerine pencere, kapı delikleri pek açılmadığı için neredeyse ufak bir kale görünümü ortaya çıktı.. Köyün içinde evler arasındaki yollar bir eÅŸek ya da beygir arabasının sığamayacağı darlıkta. Kimi evlere birbirinden geçilebiliyor. GüvenliÄŸin kıt olduÄŸu bir dönemde, güvenlik düşünülerek tasarlanmış bu köy, Anadolu'nun tarihi geçmiÅŸinde bu anlamdaki kimi yerleÅŸimlerle benzerlik gösterir. Lütbey eskiden “EÅŸkıya Köyü” olarak bilinirdi. Köyün bu adı, Lütbey'den çok eÅŸkıya çıkmasından deÄŸil, ovada olay çıkarmış eÅŸkıyaların hızla bu köye çekilerek geceyi savunma kolaylığı olan Lütbey'e sığınarak geçirmelerinden aldığı söylenir. Köyün bu yerleÅŸim ÅŸeklinin en kötü yanı bir yangın çıkması durumunda bitiÅŸik evleri ve dar sokakları ile korunaksız oluÅŸu. Çıkacak bir yangın köyü bir uçtan, öbür ucuna yakıp geçebilir. Lütbey köylüleri ÅŸimdilerde Çamyayla Köyü'nde güvenlik içindeler. Eski köyde yalnızca birkaç aile kaldı. Yöremizde, üstelik bölgemizde kolay rastlanılmayacak ilginç bir yerleÅŸim biçimine sahip eski Lütbey Köyü yapılarının hızla koruma altına alınarak yaÅŸatılması zorunlu.”



Turizme açılmalı

Lütbey’i terk ederek Çamyayla Köyü’ne yerleÅŸen Hüseyin Ender ise “Köyümüzde daha önce su yoktu, tarım arazileri Çamyayla’da daha fazla idi. Oraya giden geri dönmeyince, köyü terk edenlerin sayısı arttı. Çamyayla’da su bol. Arazi tarıma daha müsait. Bu zorunlu göç oldu. Köyü terk ettik ama köyümüzün çeÅŸmesi akmaya baÅŸladı” dedi.



Köyün karşıdan görünüşünün çok ilginç bir manzara oluÅŸturduÄŸunu ifade eden Ender, “Konuya ÖdemiÅŸ Kaymakamlığı ve Valilik el atarsa, burası daÄŸcılar ve doÄŸa yürüyüşçüleri için yürüyüş ve konaklama mekânları olarak deÄŸerlendirilebilir. Hatta doÄŸal bir film platosu haline getirilebilir. Yapılacak restorasyon ile hem tarihi dokusu korunmuÅŸ olur, hem de doÄŸal ortamda konaklama imkânı saÄŸlanabilir. Ben Åžirince Köyü’nü de gördüm. Ancak burası Åžirince Köyü’nden daha güzel. Åžirince bizim köyümüz kadar etkileyici deÄŸil. Bu nedenle Lütbey Köyü turizme açılmalı” dedi.






































Işık Teoman

isikteoman@gmail.com



7 Haziran 2012 PerÅŸembe / 5114 okunma



"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...