Nurdan ÇAKIR TEZGİN
Yaşlılık sanrıları / "Bi'şeyim yok benim!"
Yaşlılık üzerine kurulan düşler pek çok gereksiz fantezi içerir!
Yaşlılık hallerine ön hazırlık olsun diye etrafındaki yaşlıları yakın markaja alan bazı insanlar, yaşlılar ile aralarında sessiz ittifak kurarlar. İçlerinde bir yerde yaşlılık mevhumuna ilişkin özel bir sayfa hep açık durur. Kayıt edilecek ne çok yeni davranış biçimi vardır, bu gibi durumlarda sıradan haller bile kayıt altına alınca yeni keşiftir ya!
Belki bu yüzden yaşlıca insanlar hep gözlemimdedir. Bugün dostlarla oturduğumuz kafede, kalabalık bir grup yaşlı hanım dikkatimi çekti. Arkadaşlarla yaş ortalamalarını tahmin etmek üzere konuşuyorduk ki, içlerinden en genç ve şık görünümlü olanı kalkıp yanımıza geldi ve dillendiremediğimiz sorularımıza, sanki tahmin etmiş gibi yüksek sesle yanıtlar verdi!
Pat diye; “merak ettiÄŸinizin farkındayım, yaÅŸ ortalamamız 80” dedi ÅŸaşırdık, çünkü; ben de 78 – 80 civarı tahmininde bulunmuÅŸtum!
Narlıdere Dinlenme Evi’nden geldiklerini söyleyen Zehra hanım, yaÅŸadıkları dinlenme evini yerlere göklere sığmayan bir beÄŸeni ile yüceltti. Öyle coÅŸkuyla anlatıyordu ki, sanırsınız beÅŸ yıldızlı bir otelde sonsuz bir tatildeler! Öyledir aslında, bu tür yerler sonsuzluÄŸa yolculuÄŸun son durakları deÄŸil midir?
YaÅŸadıkları dinlenme evinin kültür ve gezi baÅŸkanı olduÄŸunu ifade eden Zehra Hanım, yıllarca Foça’da oturduÄŸunu ve arada sırada evini dolaÅŸmaya geldiÄŸini söylerken etrafında tanıdığı pek çok eski ahbabına sevgi dolu gülücükler atıyordu. Hanım arkadaÅŸlarını göstererek “onlar dönecekler az sonra Narlıdere’ye, ben buradaki evimde birkaç gün kalacağım” derken yaÅŸama olan baÄŸlılığını adeta haykırıyordu. Masadaki arkadaÅŸlarımızla maÅŸallah çekip gıptayla izledik Zehra Hanımı…
Az sonra, sürgülü kapılı bir minibüs yolu kapatacak ÅŸekilde çarşının orta yerinde durdu ve gördüğümüz bütün yaÅŸlı hanımlar yavaÅŸ hareketlerle birer birer arabaya bindiler… Zehra Hanım, arkadaÅŸlarını yolcu etmenin telaşıyla gözümüzün önünde öyle bir tökezledi ki, “ah nazar deÄŸdirdik kadına” der demez kaldırıma boylu boyunca uzandı!
Hepimiz fırladık yerimizden. Kan revan içinde kalan yaÅŸlı kadın; “yok bir ÅŸey, yok bi’ÅŸey beyaz saçlı gence takılacaktım ben senden gencim diye” mırıldanırken, adeta bir mantra gibi tekrarlayıp duruyor aynı sözcükleri! O da ÅŸokta, biz de. Düşmenin verdiÄŸi panikle, pek çok iniÅŸ çıkışı aynı anda yaÅŸayan yaÅŸlı kadının o yalnızlığı içime öylesine dokundu ki…
Bir eliyle alnını tutuyor, her yanına bulaşan kanını silmeye çalışıyor ve nedense bir an önce oradan kaçıp gitme isteğiyle zorla oturttuğumuz saldalyeden kalkmaya yelteniyor! Bu nasıl bir içgüdü?
“Yok bir ÅŸeyim giderim ben, kusuruma bakmayın, ay sizlere de zahmetler verdim, yok bi’ÅŸeyim” diye mırıldanarak, etrafını velveleye vermenin kaygısını taşıyan 80 yaşındaki hanımın çocuksu çaresizliÄŸi karşısında, bütün her ÅŸey bir anlığına durdu.
YaÅŸlılık üzerine düşler kurmak da neyin nesi? İşte her ÅŸey ortada; düş ve gerçek…
Dakikalar önce objektifime gülüşerek poz verdiler , gidiÅŸlerini; anaokulu çocuklarını sevecenlikle birer birer servis arabasına bindiren öğretmenler gibi izledik …
Yaşam, yaşlılık.
Hepsi an içinde…
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
"Nurdan ÇAKIR TEZGİN" bütün yazıları için tıklayın...
Yaşlılık üzerine kurulan düşler pek çok gereksiz fantezi içerir!
Yaşlılık hallerine ön hazırlık olsun diye etrafındaki yaşlıları yakın markaja alan bazı insanlar, yaşlılar ile aralarında sessiz ittifak kurarlar. İçlerinde bir yerde yaşlılık mevhumuna ilişkin özel bir sayfa hep açık durur. Kayıt edilecek ne çok yeni davranış biçimi vardır, bu gibi durumlarda sıradan haller bile kayıt altına alınca yeni keşiftir ya!
Belki bu yüzden yaşlıca insanlar hep gözlemimdedir. Bugün dostlarla oturduğumuz kafede, kalabalık bir grup yaşlı hanım dikkatimi çekti. Arkadaşlarla yaş ortalamalarını tahmin etmek üzere konuşuyorduk ki, içlerinden en genç ve şık görünümlü olanı kalkıp yanımıza geldi ve dillendiremediğimiz sorularımıza, sanki tahmin etmiş gibi yüksek sesle yanıtlar verdi!
Pat diye; “merak ettiÄŸinizin farkındayım, yaÅŸ ortalamamız 80” dedi ÅŸaşırdık, çünkü; ben de 78 – 80 civarı tahmininde bulunmuÅŸtum!
Narlıdere Dinlenme Evi’nden geldiklerini söyleyen Zehra hanım, yaÅŸadıkları dinlenme evini yerlere göklere sığmayan bir beÄŸeni ile yüceltti. Öyle coÅŸkuyla anlatıyordu ki, sanırsınız beÅŸ yıldızlı bir otelde sonsuz bir tatildeler! Öyledir aslında, bu tür yerler sonsuzluÄŸa yolculuÄŸun son durakları deÄŸil midir?
YaÅŸadıkları dinlenme evinin kültür ve gezi baÅŸkanı olduÄŸunu ifade eden Zehra Hanım, yıllarca Foça’da oturduÄŸunu ve arada sırada evini dolaÅŸmaya geldiÄŸini söylerken etrafında tanıdığı pek çok eski ahbabına sevgi dolu gülücükler atıyordu. Hanım arkadaÅŸlarını göstererek “onlar dönecekler az sonra Narlıdere’ye, ben buradaki evimde birkaç gün kalacağım” derken yaÅŸama olan baÄŸlılığını adeta haykırıyordu. Masadaki arkadaÅŸlarımızla maÅŸallah çekip gıptayla izledik Zehra Hanımı…
Az sonra, sürgülü kapılı bir minibüs yolu kapatacak ÅŸekilde çarşının orta yerinde durdu ve gördüğümüz bütün yaÅŸlı hanımlar yavaÅŸ hareketlerle birer birer arabaya bindiler… Zehra Hanım, arkadaÅŸlarını yolcu etmenin telaşıyla gözümüzün önünde öyle bir tökezledi ki, “ah nazar deÄŸdirdik kadına” der demez kaldırıma boylu boyunca uzandı!
Hepimiz fırladık yerimizden. Kan revan içinde kalan yaÅŸlı kadın; “yok bir ÅŸey, yok bi’ÅŸey beyaz saçlı gence takılacaktım ben senden gencim diye” mırıldanırken, adeta bir mantra gibi tekrarlayıp duruyor aynı sözcükleri! O da ÅŸokta, biz de. Düşmenin verdiÄŸi panikle, pek çok iniÅŸ çıkışı aynı anda yaÅŸayan yaÅŸlı kadının o yalnızlığı içime öylesine dokundu ki…
Bir eliyle alnını tutuyor, her yanına bulaşan kanını silmeye çalışıyor ve nedense bir an önce oradan kaçıp gitme isteğiyle zorla oturttuğumuz saldalyeden kalkmaya yelteniyor! Bu nasıl bir içgüdü?
“Yok bir ÅŸeyim giderim ben, kusuruma bakmayın, ay sizlere de zahmetler verdim, yok bi’ÅŸeyim” diye mırıldanarak, etrafını velveleye vermenin kaygısını taşıyan 80 yaşındaki hanımın çocuksu çaresizliÄŸi karşısında, bütün her ÅŸey bir anlığına durdu.
YaÅŸlılık üzerine düşler kurmak da neyin nesi? İşte her ÅŸey ortada; düş ve gerçek…
Dakikalar önce objektifime gülüşerek poz verdiler , gidiÅŸlerini; anaokulu çocuklarını sevecenlikle birer birer servis arabasına bindiren öğretmenler gibi izledik …
Yaşam, yaşlılık.
Hepsi an içinde…
Nurdan ÇAKIR TEZGİN
"Nurdan ÇAKIR TEZGİN" bütün yazıları için tıklayın...
