DAHA NE YAPSIN… / Seyfi GÜL
Seyfi GÜL

Seyfi GÜL

DAHA NE YAPSIN…



Reha Amca’mız bir gece ansızın çekti gitti.

Allah herhalde çok sevdiği kuluna böyle bir gidiş nasibeder.

Gündüz, neredeyse her yeri dolaşarak. Sevenine sevmeyenine takılarak. Her zamanki gibi düşündüğünü dobra dobra yüzlerine söyleyerek.

“Ey Atatürk’çüler çalışın, bir ÅŸeyler yapın. Çok geç kaldınız” diyerek.

Ve gece…

Kimselere eziyet etmeden, veda etmeden, ansızın.

AÄŸaçlar gibi, ayakta…

Kulaklarımda, vasiyet gibi sözleri…

“Ben daha çok ÅŸey yapmak istiyorum. Yer göstersinler. Dünyanın ilk anfi tiyatrosu burada, ama buranın çaÄŸdaÅŸ bir anfi tiyatrosu yok”

“Balıkçılar aÄŸlarını yol ortasında onarıyor. Hem onlar, hem gelip geçenler rahatsız. Aynı yerlerde denize doÄŸru bir platform yapalım. Herkes rahat etsin.”

“Bir nostaljik tren yapalım, Karakum plajından, İngiliz Burnu’na ring yapsın. Gelenler bir yere çöreklenip kalmasın. Foça’nın her yerine ulaÅŸsın. Her yerinde dolaÅŸsın. Her noktadaki esnafa faydası olsun”

“Çocuklar ah çocuklar. Onlara her yerde olmayan bir oyun parkı yapayım. En güzel en sıra dışı, modern oyun aletleriyle donatayım. İsterim ki Foça’nın tüm çocuklarının geleceÄŸi, geçeceÄŸi bir noktada olsun. Mesela; Annem’in, Bedia Midilli’nin adını taşıyan okulun arkasındaki meydan olsun. Orada hem annemi, hem ÅŸen çocukları göreyim”

“Yukarıda, Denizkent’te yıllardır çürüyen bir bina var. Burayı sosyal tesis yapayım. Toplantılar, düğün dernekler, buluÅŸmalar olsun burada. Millet ayaklarını uzatıp, adalara, Karaburun’a bakarak kahvesini yudumlasın”

“Reha Amca, bu teklifleri baÅŸkasına yapmak istemez misin” diyorum. “Mesela benim çocukluÄŸumun, gençliÄŸimin Bayraklı’sına bir ÅŸeyler yapamaz mısın”

“Olmaz” diyor. “Ben parayı bu topraklarda kazandım. Hala burada kazanıyorum. O para buranın insanına ait ve onlara dönecek. Her yerin para kazananı var. Herkes kendi toprağına, kendi insanına faydalı olsun”

Sanki ihtiyacı var gibi. Her sabah mesaiye gider gibi. Bürosuna gelmesi. Orada güne “Milliyet” gazetesini gözden geçirerek baÅŸlaması. Kendi eserlerinin önünden geçerken beliren gülümsemeyi, onlarla ilgili gazete haberlerini okurken de yüzüne kondurması. Her zaman birilerinin ziyaretiyle dolu büroda, çayların birbiri ardına dolup boÅŸalması. Ve, her zaman yapılacak yeni bir ÅŸeyler olduÄŸundan bahsetmesi, bana cesaret veriyor.

Dilimden; “Foça’da neredeyse bütün çeÅŸmeler Rum’lardan kalma. Sonradan kurulan mahallelerde de sokak çeÅŸmesi yok. İnsanlar uzak yerlerden ellerinde bidonlar su doldurmaya geliyorlar. Bu kadar hayra bir Reha Midilli ÇeÅŸmesi yakışmaz mı”, sözleri dökülüyor.

“Olur”diyor. “Bunu düşüneceÄŸim. Faydalı olacak iyi bir yer bulmam lazım”

…..

“Bürokrasiyi aÅŸmak zor. Belediye meclisinde dilekçem duruyor. VatandaÅŸa bir ayda cevap veriyorlar. Bana cevap yok. Ne yapayım.”

Daha ne yapsın…

Hastalandığında onun adını taşıyan hastaneye, saÄŸlık ocağına giden biz. Bir film seyredecek, tiyatro izleyecek, konser dinleyeceksek adımlarımızı onun kültür merkezine sıralıyoruz. Sadece biz deÄŸil Türkiye’nin sporcuları gelip spor salonunda ÅŸampiyonluk arıyorlar. Hangi yaÅŸta olursa olsun çocuklarımız, gençlerimiz her sabah onun adı yazılı bir okulda geleceÄŸe hazırlanmaya gidiyorlar. AkÅŸam onun yaptığı yurtta konaklanıyor. Bu yörenin yaÅŸlıları baÅŸkalarının imrenerek baktığı bir konumda huzur içinde yaÅŸatılıyorlar.

İsmi geçmese de alışveriÅŸ yaptığımız bir dükkan, yemek yediÄŸimiz bir restoran, gayrı menkul pazarlayan bir emlakçı, insanları konuÅŸturan bir telefoncu, giysici, gözlükçü, antikacı… Onun hayır iÅŸlerine su taşıyor.

O ise, Foça’ya kattıklarıyla herkesin deÄŸirmenine su taşıyor. O Foça’da ekmek yiyen herkesin yakını. Hiçbir Foçalı “Bana faydası yok” diyemez. Sadece faydanın farkında deÄŸildir belki…

KeÅŸke o gün, Foça’ya veda ederken, geçtiÄŸi sokaklarda, caddelerde, meydanlarda herkes 15 dakikalığına dükkanını kapatsaydı. Camına “Bir Yakınımızın Vefatı Dolayısıyla Kapalıyız” yazsaydı. Binlerce kiÅŸiyle birlikte o muhteÅŸem korteje katılsaydı.

Vicdanlar daha huzurlu olurdu.

Yazılı bir vasiyeti var mı bilmiyorum. Ama, onun dilekçeleri, yapmak istedikleri, ilgilisine vasiyettir.

Çeşme konusunu da hatırlatmaktan vazgeçmeyeceğim.

Kültürümüzün en önemli hayır eserlerinden biri “ÇeÅŸme”dir.

Yaptığı diÄŸer bütün hayırların tacı, adına yakışır heybetli bir çeÅŸme olacaktır. O çeÅŸmeden bir bardak su içen, evine bir bidon su götüren onu hayırla, rahmetle anacaktır. İhtiyacı olmasa da…

BaÅŸkan Aziz KocaoÄŸlu’nun dediÄŸi gibi.

“Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun.”

Ve. Reha Amca.

“Foça’ya hakkını helal etsin”


Seyfi GÜL




15 Mayıs 2012 Salı / 2910 okunma



"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...