Zuhal ÖZÜGÜL
HAYDİ DAYANIŞMAYA!!!
DAGENHAM KADINLARI/ WE WANT SEX
Yönetmen Nige Cole, komedi dram türünde olan bu filmde, İngiltere’de Dagenham ve Essex kentlerindeki Ford iÅŸletmelerinde işçi kadınların eÅŸit iÅŸe eÅŸit ücret savaşımını anlatır ve onları anıtlaÅŸtırır.
1968 yılında, araba koltuk döşemeleri diken kadınlar, nitelikli işçi ücretini almak için firma yönetimine baÅŸvururlar. Olumsuz yanıt gelmesi üzerine greve karar verirler. 186 kadını temsil etmek üzere, Rita O’Grady (Sally Hawkins) neredeyse arkadan itilerek, öne çıkarılır. İki çocuÄŸu olan Rita’nın ev iÅŸine, anneliÄŸine bir de grevciliÄŸi yüklenir. Kocası da aynı fabrikada çalışmaktadır. Bir süre önce kadınlar erkeklerin grevine canla baÅŸla destek verdiler. BaÅŸta kadınların bu grevi ve grevciler gülümsemeyle karşılanır. Ancak bazı iÅŸler aksamaya baÅŸladığında homurdanmalar, ses “yükseltmeler” baÅŸlar. Evlerdeki ÅŸikâyet, çamaşırların yıkanmaması, yemeklerin yapılmaması gibi, aslında bir erkeÄŸin de yapabileceÄŸi iÅŸlerdir. Bu arada kadınlara çok sıkı destek veren sendikacı Albert (Bob Hoskins) onları eÅŸit iÅŸe eÅŸit ücret almaları gerektiÄŸi konusunda da aydınlatır. Grev gittikçe geniÅŸler. Hükümet tedirgin olur. Kadınları başından atmak için çareler arar. Hükümetin devlet bakanı ve Çalışma Bakanı olan ve “ateÅŸ kırmızısı” (saçları) olarak tanınan Barbara Castle (Miranda Richardson) coÅŸku ve heyecanla işçi kadınların arkasında durur.
Sonuçta zaferle sonuçlanan bu eylem tüm Avrupa işçilerine örnek olur. 68 hareketlerinde, kadın erkek birlikte sokakları doldurup haklarını almak için yürüdüklerini heyecanla hatırlıyoruz. Ancak 1998 yılından sonra küreselleşme adı altında tüm kazanılan haklar ve değerler teker teker geri alınmakta, işçilerin çalışma, yaşam, kazanç koşulları, neredeyse, köleciliğe benzemektedir.
Dagehham’lı İngiliz kadınlarının Türkiye’deki kızlarını, torunları hatırlayalım: İlk aklıma gelen Türkân. Tam 117 gün tek başına çadırda, tüm zorluklara raÄŸmen grevini sürdürdü ve kazandı. Ne yazık ki daha yeni, komÅŸumuz Menemen’de 283 gündür direniÅŸ sürdüren kadınlardan haberim oldu. (BİRGÜN Gazetesi) Bir deri fabrikasında, kilolarca ağırlığı sırtında taşıyan, tüm gün kimyasal madde koklayan bu kadınlar sigortasız çalışmak istemedikleri için sendikaya üye oluyorlar. Hemen iÅŸten çıkarılıyorlar. Esra, Sevim, Songül, Åžerife ve diÄŸerleri fabrikanın yanında kurdukları çadırda iÅŸe geri dönme, haklarını kazanma savaşımı veriyorlar. Aslında, onların aÄŸzından dinlemeli yaÅŸam hikâyelerini. Ülkemizden bir yönetmenin çıkıp bizim işçi kadınlarımızı anıtlaÅŸtıran bir film yapmasını beklerim.

Kadınlar, erkeklerinin yanında da desteklerini her zaman sürdürürler. SaÄŸ olsunlar…
Zuhal ÖZÜGÜL
"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...
DAGENHAM KADINLARI/ WE WANT SEX
Yönetmen Nige Cole, komedi dram türünde olan bu filmde, İngiltere’de Dagenham ve Essex kentlerindeki Ford iÅŸletmelerinde işçi kadınların eÅŸit iÅŸe eÅŸit ücret savaşımını anlatır ve onları anıtlaÅŸtırır.
1968 yılında, araba koltuk döşemeleri diken kadınlar, nitelikli işçi ücretini almak için firma yönetimine baÅŸvururlar. Olumsuz yanıt gelmesi üzerine greve karar verirler. 186 kadını temsil etmek üzere, Rita O’Grady (Sally Hawkins) neredeyse arkadan itilerek, öne çıkarılır. İki çocuÄŸu olan Rita’nın ev iÅŸine, anneliÄŸine bir de grevciliÄŸi yüklenir. Kocası da aynı fabrikada çalışmaktadır. Bir süre önce kadınlar erkeklerin grevine canla baÅŸla destek verdiler. BaÅŸta kadınların bu grevi ve grevciler gülümsemeyle karşılanır. Ancak bazı iÅŸler aksamaya baÅŸladığında homurdanmalar, ses “yükseltmeler” baÅŸlar. Evlerdeki ÅŸikâyet, çamaşırların yıkanmaması, yemeklerin yapılmaması gibi, aslında bir erkeÄŸin de yapabileceÄŸi iÅŸlerdir. Bu arada kadınlara çok sıkı destek veren sendikacı Albert (Bob Hoskins) onları eÅŸit iÅŸe eÅŸit ücret almaları gerektiÄŸi konusunda da aydınlatır. Grev gittikçe geniÅŸler. Hükümet tedirgin olur. Kadınları başından atmak için çareler arar. Hükümetin devlet bakanı ve Çalışma Bakanı olan ve “ateÅŸ kırmızısı” (saçları) olarak tanınan Barbara Castle (Miranda Richardson) coÅŸku ve heyecanla işçi kadınların arkasında durur.
Sonuçta zaferle sonuçlanan bu eylem tüm Avrupa işçilerine örnek olur. 68 hareketlerinde, kadın erkek birlikte sokakları doldurup haklarını almak için yürüdüklerini heyecanla hatırlıyoruz. Ancak 1998 yılından sonra küreselleşme adı altında tüm kazanılan haklar ve değerler teker teker geri alınmakta, işçilerin çalışma, yaşam, kazanç koşulları, neredeyse, köleciliğe benzemektedir.
Dagehham’lı İngiliz kadınlarının Türkiye’deki kızlarını, torunları hatırlayalım: İlk aklıma gelen Türkân. Tam 117 gün tek başına çadırda, tüm zorluklara raÄŸmen grevini sürdürdü ve kazandı. Ne yazık ki daha yeni, komÅŸumuz Menemen’de 283 gündür direniÅŸ sürdüren kadınlardan haberim oldu. (BİRGÜN Gazetesi) Bir deri fabrikasında, kilolarca ağırlığı sırtında taşıyan, tüm gün kimyasal madde koklayan bu kadınlar sigortasız çalışmak istemedikleri için sendikaya üye oluyorlar. Hemen iÅŸten çıkarılıyorlar. Esra, Sevim, Songül, Åžerife ve diÄŸerleri fabrikanın yanında kurdukları çadırda iÅŸe geri dönme, haklarını kazanma savaşımı veriyorlar. Aslında, onların aÄŸzından dinlemeli yaÅŸam hikâyelerini. Ülkemizden bir yönetmenin çıkıp bizim işçi kadınlarımızı anıtlaÅŸtıran bir film yapmasını beklerim.

Kadınlar, erkeklerinin yanında da desteklerini her zaman sürdürürler. SaÄŸ olsunlar…
Zuhal ÖZÜGÜL
"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...
