“Uçuk Kaçık Fikirler” / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL

Zuhal ÖZÜGÜL

“Uçuk Kaçık Fikirler”



“Huzur” isimli bir toplantıda, mikrofonu kapıp konuÅŸan bir eÄŸitimcinin sözlerini kısaca hatırlatmakta fayda var: “Çocuklar doÄŸduktan sonra analizi yapılmalı, Vatana, Millete, bu ülkeye zararlı ise yürümeden yok edilsin” (Tüyler ürpertici)

1933 yılında Almanya’da iktidara gelen Nasyonal Sosyalist Partisi’nin ırkçı ideolojisi “temiz” (Ari) ırkı gerçekleÅŸtirmekti. İşkence kamplarında, kendilerince zararlı (!?) buldukları insanları ortadan kaldırılıyordu. Bu kamplarda aynı zamanda “güçlü insan” geliÅŸtirme deneyleri de yapılmaktaydı. Hâlâ “canavar doktor Mengele” insanların aklından çıkmış deÄŸil.

Münih Üniversitesi Gen TekniÄŸi ve Antropoloji fakülteleri mezunu, Josef Mengele kendi isteÄŸiyle SS’lere katılmış ve bir kampın başına geçmiÅŸtir. Deneylerini hamile kadınlar, ikizler üzerinde acımasızca yürütmüştür. İnsan aklının alamayacağı canavarca yöntemlerle vatana, millete, ülkesine yararlı (!) insanlar oluÅŸturmak için çalışmıştır. BebeÄŸin bir kolundan kan alırken öteki kolundan mikroplu iÄŸne yapıyor, ne kadar yaÅŸayacaklarını, nasıl öleceklerini, gözlemliyordu. Bebeklerin gözleri koyu renkse, maviye dönüşmesi için, gözlerine kendi buluÅŸu olan bir ilaç damlatıyor, çırpınarak ölmelerini izliyordu. Hamile kadınlardan, alınan kan ve öteki verilerle soya çekim “analizi” yapıyordu. Ona göre, “vatana, millete, ülkeye” zararlı oldukları için, 200 bin ile 300 bin kadın kısırlaÅŸtırıldı.

Nürnberg Mahkemesi’nde bu deneyleri, Mengele ile yürüten bir doktor şöyle diyordu: “TavÅŸanlara bile yapılamayacak deneyleri biz insanlara yaptık”

Nazilerin vahÅŸi ideolojisi, ırkçı bir doktrindi. Huzur konuÅŸmasındaki, “daha yürümeden yok edilmeli” söylemi tüm bu iÅŸkenceleri, katliamları ve dünyadaki sonuçlarını hatırlattı. Hele yanındaki “eÄŸitimcilerin” gülmeleri, bu sözleri hafife aldıklarını gösteriyor.

Yani hepsi aynı kafada!

Dikkat! İçimizdeler, çocuklarımızı eğitiyorlar(!)

****

Son günlerde ÅŸike ile yatıp kalktığımız için 4+4+4 formülünü duyunca hemen bilgiçlik yaparak “hangi futbol maçında uygulanacak” diye sordum. Bu iÅŸi iyi bilenler tarafından hemen düzeltildi. Futboldaki sistemlerin 4+5+1,4+4+2,4+3+3 olduÄŸunun altı çizildi.

Peki, bu 4+4+4 neydi? EÄŸitime getirilmek istenen yeni bir kesintisiz/zorunlu (!) sistemdi.

Kesintisiz mi?/zorunlu mu? İlkokul dört sınıf. Sonra bıçak gibi kesiliyor. Çocukların, gençlerin kaderi ebeveynlerinin iki dudağı arasında. Kentlerin varoÅŸlarında, Anadolu’nun kırsalında, doÄŸu bölgelerindeki çocukların özellikle kızların ebeveynleri tarafından, isteksizce okula gönderildiklerini (hatta gönderilmediklerini) biliyoruz. ÇYDD’nin kulaklarını çınlatıp, Türkan Saylan’ın kemiklerini sızlatmadan devam edelim. Onların, bir kız çocuÄŸunun okula gidebilmesi için kendilerini parçalamalarını izledik. Kızlarla babaları arasındaki diyalogu düşünüyorum da: “Sen 4 yıl okudun. Yeter. Otur evinde. Çeyizini hazırla. Kız kısmı okula mı gidermiÅŸ? Kocana hizmet etmeyi öğren” gibi cahilce sözlerle devam edecek.

Gençler ise “para kazanmaya” yöneltilecekler. Böylece ya kahvelerde ya da camilerde zaman geçirecekler. Mesleksiz, meteliksiz gençler yetiÅŸtirilecek. (Onları istediÄŸin gibi yönetebilirsin)

Son yıllarda oldukça “baÅŸ aÄŸrıtan” öğretmenlerden de kurtulma “sistemi” bu. “Sınıflar dolmuyor hocam, siz limon satmaya devam edin!” Ya da “Sizi Toki inÅŸaatlarında duvarcılığa versek?” Ya anaokulu öğretmenleri? Onlara da iÅŸ kalmayacak. Bebekler emeklemeyi bitirip ilk adımlarını sınıftan içeriye atacaklar.

Bazı tartışmalarda, Alman eÄŸitim sisteminin de böyle olduÄŸu söyleniyor. Ancak, orada toplumun ne kadar farklı, demokrasinin ne kadar geliÅŸmiÅŸ olduÄŸunu unutuyorlar. ÖrneÄŸin Türkiye’de, ileri demokrasiden söz ediliyorsa Almanya’dakine ne diyeceÄŸiz? Mega, süper demokrasi mi? Onlar sadece demokrasi diyorlar. Almanya’nın en ücra köşesinde bile kızların okula gönderilmemesi gibi bir düşünce insanların aklının ucundan geçmez.

Türkiye’de, sık sık gündeme gelen çocuk gelinleri unutmayalım. Bunları yapanların demokrasi kavramından haberlerinin bile olmadığı açık. Bu karanlık sistemde ampuller patlıyor. MeÅŸale mi yaksak ne?

Her iki uçuk kaçık fikrin duyulmasından sonra eğitimcilerin, öğretmenlerin, doktorların, ebeveynlerin, kadınların, erkeklerin, gençlerin, hatta çocukların ayağa kalkıp günlerce tozu dumana katmaları g e r e k i yo r.

Nedense aklıma, cezalı maçları dolduran kadınlar geliyor. Kalkıp taa nerelerden maça gelen, sesleri kısılana kadar bağıran, gözyaÅŸlarını tutamayan kadınlara bir hatırlatmam olacak. Bu fikirlerden sizler de, çocuklarınız da etkilenecek. Yani bol bol gol yiyeceksiniz. Savunmayı bırakın da hücuma geçin. Belki gol atarsınız…


Zuhal ÖZÜGÜL




9 Nisan 2012 Pazartesi / 3246 okunma



"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...