VAZİYET DURUMLARI / Ahmet Zeki YEŞİL
Ahmet Zeki YEŞİL

Ahmet Zeki YEŞİL

VAZİYET DURUMLARI



Vaziyet durumları hem kritik, hem de analitik. Ne eski kaldı, ne de eskiden kimse. Eski mevsimler ve eski tatlar hayatımızdan sessizce çekildi. Adı konulmamış hassasiyetin duvarları yıkılıyor. Lokal irkilmeler baÅŸladı. Oyunlardayız... Allah sonumuzu hayır etsin. Bal kabağı gibi ortada duran durum, ortasından çatladı. Gaz kaçağı var. Tabiri caizse bünyeye zehir akıyor. Üç maymunlar, mezarlıkta ıslık çalıyor. Faydası yok, tereyağından kıllar çoktan çekildi. Katalog suçlarla katalog pozlar birbirine karışmış durumda. GerçeÄŸe ulaÅŸmak, mahiyeti gereÄŸi mümkün deÄŸil. Her durumdan bir örgüt çıkıyor. Gazeteler hep aynı durumları yazdığı halde ÅŸaşırıyoruz. Ne kadar saçma durum varsa, “Ne zararı var?” diyerek yapıyoruz. Minimum ÅŸeylerden maksimum durumlar çıkarıyoruz. Bu, akıl ile açıklamakta zorlanılan bir durum. Danışman çok, danışacak muhterem yok. BilirkiÅŸi bile bir ÅŸey bilmiyor. Üstelik “Beni de tatmin etmedi” diyor. O tatmin olmadıysa, biz nasıl olalım?

Keyifsiz bir filmin 2. yarısındayız sanki. Temiz hava koridorları kirli. Hikayesi kötü kokuyor. Her koku mutsuz bir zaman. Kasvet var, acı pompalıyoruz içimize. Kapsama alanımız sıfır. Farkındalık musluklarımız da kapalı. İnsanın çıldırası geliyor, çıldıramıyor. Demek ki zamanı deÄŸil. Zaman henüz aşınmadı. Bu nedenle “Korktuk ulan, bu filmden!” diyen yok. Sessiz kalma lüksümüzü kullanıyoruz galiba. Geri dönüp bakamıyoruz. Gülmeye yüzümüz kalmadı. Kalpte bir kuru gürültü. Sağır kulaklar duymuyor. Eski sazlar yok, kırıldı onlar. Sesin sesine bile kayıtsız kalmaktayız. Palavra sürüsü lafların büyüsüne kapılıp iyice efsunlaÅŸtık. Kamunun Vicdan’ı suskun, Leyla’sı ÅŸarkı söylüyor. Biz de eski bir ÅŸarkıyı dinler gibi dinliyoruz. Gayet nazik bir ÅŸekilde tansiyonumuz düşürülüyor. Kime kısmet, kime niyet okumayı gerektirecek bir durum yok. Her ÅŸey 4’er, 4’er gidiyor. Memur zammı oranı 4+4… EÄŸitim sistemi 4+4+4… Dörtlü oyunlara devam, biraz kül, biraz duman. O, biziz iÅŸte…

En kötü durum hazır ama o noktada deÄŸil, bu noktadayız. Bu durumda, Auster gelse ne olur, gelmese ne olmaz? Durum konsepti Türkiye’ye uyarlı deÄŸil. Senaryoda plan yok. Kanaat var, ortada deli yok. Ortada fol yok, yumurta var. Delil yoksa suç var. MeÄŸerse bu, olaÄŸan bir durummuÅŸ. Åžimdi rahatız çekyat koltuklarımızda, vicdanımızla yüzleÅŸinceye kadar. Görünüşte çok mutluyuz, Allah bozmasın. Ancak, derinlere inince iÅŸ deÄŸiÅŸiyor. Derin analizler ve bol sıfırlı istatistiklere göre, felaket olunca bilinç artıyor(muÅŸ). Bilincimizin artması için felaketimizi bekliyoruz. İyi felaketler dileyelim de Sinop, FukuÅŸimo olmasın. Çünkü sonsuz deÄŸil yaÅŸam. Delil sayılan hayatımız kısa, davalar uzun. Ülkemiz güzel. İnsanımız güzel. Yine de kabahatin çoÄŸu bizde desem ağır olacak. Ne yazık ki, öyle… Her deÄŸiÅŸim soru sormakla baÅŸlasaydı keÅŸke. Horultumuz deÄŸil, sorular uykumuzdan uyandırsaydı. Labirentin sonuna peynir yerine neyin konduÄŸunu bilebilirdik belki de...


Ahmet Zeki YEŞİL




19 Mart 2012 Pazartesi / 4052 okunma



"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...