Ahmet Zeki YEŞİL
GODOT’U BOÅžUNA BEKLERKEN
Neredesin Godot? Hani, nereye gitsem benden önce orada olacaktın. BoÅŸu boÅŸuna beklettin. Bunu bana nasıl yaparsın? Oysa “Kimsin, necisin?” diye sormamıştım. Kimselere söylemeden beklemiÅŸtim seni. İçimde, gelirsin diye bir umut vardı ve mutlu, mutlu yaÅŸardı. Öküzün trene baktığı gibi bakarken yollarına, varsayımların peÅŸinden koÅŸtum. Sen gelmedin… Zaman su gibi aktı, ben yoruldum.
Gelseydin, keyfim gelecek ve her ÅŸey deÄŸiÅŸecekti. Adalet tecelli edecekti. Fahriye Abla sevinecekti. Bahar gelecekti. Ayçiçekleri bize doÄŸru dönecekti. Gözyaşında deÄŸil, nisan yaÄŸmurlarında ıslanacaktık. GökkuÅŸağının altından geçecektik. İçimizde sancı, kafamızda endiÅŸeler olmayacaktı. Hasret mektupları okumayacaktık. Dilimiz, kalbimizin yalancı ÅŸahidi olmayacaktı. Bitti denilen yerde baÅŸlayacaktı aÅŸk. İçimiz “pır, pır” edecekti. Çocuklar bayram sabahlarına uyanacaktı. Birlikte uçurtma uçuracaktık. Tozpembe hayalleri gerçek sanmayacaktık. Gün gelip, kendi yalanlarımıza inanmayacaktık. Karanlık ve soÄŸuk olmayacaktı hayatımız. Sis çökmeyecekti gözlerimize. Yollarında gölgemiz cansız yatmayacaktı. Bir güvercinin ruh tedirginliÄŸinde yaÅŸamayacaktık. İçimizdeki ürperti sesimize yansımayacaktı. Kaderimiz birbirine benzemeyecek, acılarımız bize yol gösterecekti. Tünelin sonundaki ışığa koÅŸacaktık hep birlikte. Kapladığımız yer bizim olacaktı. Bahane deÄŸil, sebep arayacaktık. Her sigarada yanıp küle dönmeyecektik. SavaÅŸlardan önceki “Barıştan yanayım” yalanlarına kanmayacaktık. Ve sırtımızı sevgiye, hoÅŸgörüye dayayacaktık.
İşte böyle Godot? Beni kandırdın ya, helal olsun sana. Artık “İyi ki varsın” demeyeceÄŸim. Hep bir eksik vardır aslında. En çok da sol yanımızda. Bu saatten sonra gelmesen de olur. Çünkü mevzuata takılırsın. Döneklerin dönekliÄŸi başını döndürür. Rakibin kafanı karıştırır, aldanırsın. Fırıldak gibi dönemezsin. Nabza göre ÅŸerbet veremezsin. Alım gücün düşer. BoÅŸ sahada top koÅŸturamazsın. BoÅŸ yere kürek çekemezsin. BoÅŸ yere çıkan yangınlarda çıtır, çıtır yanarsın. Ortalık delillerle dolu olsa da bize inanmazsın. Dizi manyağı olursun da ruhun duymaz. Siyasette seviye bulamazsın. Düşünsene bir kere, senin gibi düşünmeyenler iÅŸaret parmağını sallayarak “Sen görürsün!” derse ne yaparsın. Sabahın köründe kapın çalınsa, sütçü geldi sanırsın. Yanılırsın…
Anladım Godot! Sen haklısın. KeÅŸke burada yaÅŸasaydın muhabbeti yapmayacağım. Buralar sana göre deÄŸil. Buralarda laf çok, icraat yoktur. Bir yanımız koyundur, sen “Meee”leyemezsin. Varsın yüreÄŸimde fırtınalar kopsun. Susturacağım saati, dursun zaman. Gökyüzünü ve toprağı sevmekten vazgeçmeyeceÄŸim. Adını “Vefasız” diye anacağım. Seni beklemeyeceÄŸim. Gelme Godot!
Ahmet Zeki YEŞİL
"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...
Neredesin Godot? Hani, nereye gitsem benden önce orada olacaktın. BoÅŸu boÅŸuna beklettin. Bunu bana nasıl yaparsın? Oysa “Kimsin, necisin?” diye sormamıştım. Kimselere söylemeden beklemiÅŸtim seni. İçimde, gelirsin diye bir umut vardı ve mutlu, mutlu yaÅŸardı. Öküzün trene baktığı gibi bakarken yollarına, varsayımların peÅŸinden koÅŸtum. Sen gelmedin… Zaman su gibi aktı, ben yoruldum.
Gelseydin, keyfim gelecek ve her ÅŸey deÄŸiÅŸecekti. Adalet tecelli edecekti. Fahriye Abla sevinecekti. Bahar gelecekti. Ayçiçekleri bize doÄŸru dönecekti. Gözyaşında deÄŸil, nisan yaÄŸmurlarında ıslanacaktık. GökkuÅŸağının altından geçecektik. İçimizde sancı, kafamızda endiÅŸeler olmayacaktı. Hasret mektupları okumayacaktık. Dilimiz, kalbimizin yalancı ÅŸahidi olmayacaktı. Bitti denilen yerde baÅŸlayacaktı aÅŸk. İçimiz “pır, pır” edecekti. Çocuklar bayram sabahlarına uyanacaktı. Birlikte uçurtma uçuracaktık. Tozpembe hayalleri gerçek sanmayacaktık. Gün gelip, kendi yalanlarımıza inanmayacaktık. Karanlık ve soÄŸuk olmayacaktı hayatımız. Sis çökmeyecekti gözlerimize. Yollarında gölgemiz cansız yatmayacaktı. Bir güvercinin ruh tedirginliÄŸinde yaÅŸamayacaktık. İçimizdeki ürperti sesimize yansımayacaktı. Kaderimiz birbirine benzemeyecek, acılarımız bize yol gösterecekti. Tünelin sonundaki ışığa koÅŸacaktık hep birlikte. Kapladığımız yer bizim olacaktı. Bahane deÄŸil, sebep arayacaktık. Her sigarada yanıp küle dönmeyecektik. SavaÅŸlardan önceki “Barıştan yanayım” yalanlarına kanmayacaktık. Ve sırtımızı sevgiye, hoÅŸgörüye dayayacaktık.
İşte böyle Godot? Beni kandırdın ya, helal olsun sana. Artık “İyi ki varsın” demeyeceÄŸim. Hep bir eksik vardır aslında. En çok da sol yanımızda. Bu saatten sonra gelmesen de olur. Çünkü mevzuata takılırsın. Döneklerin dönekliÄŸi başını döndürür. Rakibin kafanı karıştırır, aldanırsın. Fırıldak gibi dönemezsin. Nabza göre ÅŸerbet veremezsin. Alım gücün düşer. BoÅŸ sahada top koÅŸturamazsın. BoÅŸ yere kürek çekemezsin. BoÅŸ yere çıkan yangınlarda çıtır, çıtır yanarsın. Ortalık delillerle dolu olsa da bize inanmazsın. Dizi manyağı olursun da ruhun duymaz. Siyasette seviye bulamazsın. Düşünsene bir kere, senin gibi düşünmeyenler iÅŸaret parmağını sallayarak “Sen görürsün!” derse ne yaparsın. Sabahın köründe kapın çalınsa, sütçü geldi sanırsın. Yanılırsın…
Anladım Godot! Sen haklısın. KeÅŸke burada yaÅŸasaydın muhabbeti yapmayacağım. Buralar sana göre deÄŸil. Buralarda laf çok, icraat yoktur. Bir yanımız koyundur, sen “Meee”leyemezsin. Varsın yüreÄŸimde fırtınalar kopsun. Susturacağım saati, dursun zaman. Gökyüzünü ve toprağı sevmekten vazgeçmeyeceÄŸim. Adını “Vefasız” diye anacağım. Seni beklemeyeceÄŸim. Gelme Godot!
Ahmet Zeki YEŞİL
"Ahmet Zeki YEŞİL" bütün yazıları için tıklayın...
