Işık Teoman
NASIL GEZGİN OLDUM
Yeni yerler keÅŸfetme merakım ilkokul yıllarında baÅŸladı. YeniÅŸehir semtinde oturuyorduk. Anneme belli etmeden Kemer tren istasyonuna giderdim, daha 11 yaşındaydım. Alsancak Garı’ndan kalkan buharlı tren homurdanarak, dumanlar, kıvılcımlar saçarak istasyona girerdi, buharlı lokomotifi izlemek bana büyük keyif veriyordu. GidiÅŸ-dönüş yeÅŸil kartondan bir öğrenci bileti alırdım. Trene atlardım doÄŸru İzmir’in banliyösü Seydiköy’e (Gaziemir) giderdim. Ama ne keyif, başımı pencereden içeri almazdım, Seydiköy’de inerdim. İstasyondan pek fazla uzaklaÅŸmadan trenin dönüş saatine kadar dolaşırdım ve aynı trenle eve dönerdim, annemin ruhu bile duymazdı. Seydiköy’de baÅŸladığım turlarımın ardından yıllar boyunca, DoÄŸu, GüneydoÄŸu, Akdeniz, Marmara ve Ege; 2008 yılının AÄŸustos ayında da Karadeniz gezisi yaparak Sarp Kapısı’na kadar uzandım.

Bir yolculuk sırasında mola. Aykut Fırat,İsmet Orhon,Engin Yavuz ve ben
AÄŸabeyimin tayinleri sayesinde
Yaz tatillerinde aklıma neresi gelirse, yanıma bir arkadaÅŸ alıp otostop yaparak mutlaka gider, yeni yerleri fazla para harcamadan dolaşırdım. İlk büyük gezimi hava astsubayı olan büyük aÄŸabeyimin Bandırma’ya tayini ile gerçekleÅŸtirdim. O bölgede gezmedik il ve ilçe bırakmadım. AÄŸabeyimin Diyarbakır’a tayini ile de Urfa, Gaziantep, Malatya, Mardin ve çevresini otostop yaparak dolaÅŸtım. Öğrencilik yıllarımda birlikte üniversitede okuduÄŸum Nebil Özgentürk’ün Adana’daki baba evinde bir haftalık bir tatil yaptım, Nebil bir hafta içinde hem çevreyi gezdirdi hem de KarataÅŸ ilçesinde nefis bir kamp yaptırdı.

Gözeden başlayan yolculuk aşağıda bir dere ve sonrasında şelale oluşturuyor
Kamyoncu dağın başında terk etti
Adana dönüşünü yine otostop ile sürdürdüm. Hatta Antalya civarında bindiÄŸim kamyonun sürücüsü, ÅŸarkı söylemediÄŸim için beni gece yarısı ormanlık bir alanda kamyondan aÅŸağı attı. Issız, karanlık, daÄŸ başında ve 12 Eylül öncesi yıllardaki gergin ortamda ne yapacağımı bilememiÅŸ, saatler sonra gelen bir otobüse güç bela atmıştım kendimi. Cebimdeki son para ile İzmir’e döndüm ve bir daha da otostop yapmadım. 1990’lı yılların başında gazeteci arkadaşım Engin Yavuz ile birlikte yeÅŸil turları sürdürmeye devam ettik. Haritayı önümüze açıyor, tartışıyor ve beÄŸendiÄŸimiz bir bölgede karar kılıyor ve hafta sonumuzu mutlaka o bölgede deÄŸerlendiriyorduk.

Eskişehir-Kütahya sınırında Sofça Gölü
Kartal Gölü’nün çevresinde bin yaşından büyük aÄŸaçlar var
Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde, köyler dahil abartmıyorum gitmediÄŸimiz yer kalmadı. Hem de defalarca gittiÄŸimiz kamp alanları var. Balıkesir Dursunbey Alaçamlar, yine aynı bölgede, DeÄŸirmeneÄŸrek her mevsimi yaÅŸadığımız bölgeler arasında yer alıyor. EskiÅŸehir - Kütahya sınırında Sofça Gölü ile Simav-Gölcük dört mevsim mutlaka gidilmesi gereken, yeÅŸil çam ormanlarının arasındaki doÄŸal güzellikler. Denizli - BeyaÄŸaç Topuklu Yaylası. Bin 700 metredeki bu yaylada hem yaz başında hem de kış sezonunda kamp kurduk. Topuklu Yaylası’nın hemen yanı başında Kartal Gölü, bu krater gölü görünüşüyle korkunç, insanın içi ürperiyor. Çevresindeki karaçamların yaşı asırları deÄŸil binleri geçmiÅŸ. Çok yaÅŸlı aÄŸaçlar.

Yaşı 1130. Yollar kötü ulaşmak zor ama anıt bir ağaca sarılmak çok farklı bir duygu yaratıyor insanda
Göllerin tadı bir başka
Göller yöresinde gitmediÄŸimiz göl kalmadı. EÄŸirdir, Eber ve AkÅŸehir Gölleri ayrıca Burdur’da Salda Gölü, Bolu Abant Gölü, Yedi Göller, Bodrum’da Bafa Gölü mutlaka gidilip kamp kurulması gereken doÄŸal ortamlar. Gezilerimiz arasında bizi en çok üzen İznik turumuzdu. MeslektaÅŸlarım Aykut Fırat, Engin Yavuz ve İsmet Orhon ile birlikte gittiÄŸimiz İznik Gölü’nün çevresinde çöplerden kamp için çadır kuracak boÅŸ bir alan bulamamıştık. Burnumuzu tıkayarak çöpleri temizleyip kendimize çadır alanı açmıştık. Sabah erkenden uyanıp arkamıza bile bakmadan uzaklaÅŸmıştık.

Altınoluk Sahili arkamda
Mıhlıçay ve Ayazma
Ege’de kuzey bölgesi özel alanları barındırıyor bünyesinde. AliaÄŸa üzerinde Eski ve Yeni Foça, Åžakran, Çandarlı ve çok özel bir plajı bulunan Denizköy, Dikili. Bizim bir güzergahımız var. İzmir’den çıkıyoruz. Menemen, AliaÄŸa üzerinden Bergama ve Kozak Yaylası, oradan Ayvalık ve devamında Burhaniye, Ören ve Altınoluk. Altınoluk’ta Mıhlıçay yerin yedi kat altında bir ÅŸelale çam ormanlarıyla çevrilmiÅŸ. Bugünlerde altıncıların maden açmak için ÅŸanslarını denedikleri eÅŸsiz Ayazma, yukarıda Assos ve Gökçeada, Karabiga, Güneyde Gökçukur Yaylası…

Assos Behramkale
Askeri bölgeden kibarca kovulduk
Denizli Honaz Ulusal Parkı’nda çok ilginç bir olay yaÅŸadık. Yine aynı ekip sabah erkenden yola koyulduk. Aralık ayı hava iyice soÄŸuk zirvede kar var. Denizli’de alışveriÅŸ yaptık gazeteci arkadaşımız Osman Ülkü’yü ziyaret ettik. Milli parka tırmanmaya baÅŸladık. Zirveye geldiÄŸimizde hava iyice karardı, apar topar çalı çırpı toplayıp kamp ateÅŸini yaktık. Çadırların kazıklarını çaktık ipleri gerdik. EÅŸyalarımızı araçtan indirdik ki, dağın zirvesinden bir askeri jeep geldi. Biz yolun 700 - 800 metre altındayız. Aracın içinden iki er ve bir binbaşı çıktı. Komutan bize seslendi. Engin Yavuz’u görevlendirdik. Engin beÅŸ dakika sonra yanımıza geldi ve kötü haberi verdi. Kamp kurduÄŸumuz alan milli park olmasına karşın askeri bölgede kalıyormuÅŸ. Terk etmek zorunda kaldık.

Kamp ateşi yakmak için uğraş veriyorum
Kamp hazırlıkları
Kamplarımızı genellikle hafta sonları kuruyoruz. Gideceğimiz yeri haritadan buluyoruz. Yeni alanlar olmasına dikkat ediyoruz. Kamp kurduğumuz alanların güvenilirliğine önem veriyoruz. Gitmeden önce orman bölge müdürlüklerini arayarak bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Cumartesi günü sabah 05.30 gibi buluşuyoruz. Yanımıza çadır, uyku tulumu, mat, battaniye, başlık, eldiven, el feneri, kömür, çekiç, çaydanlık, tava ve en önemlisi harita alıyoruz. Kamp alanına çıkmadan önce bir kasabada alışverişimizi yapıyoruz. Bize iki günlük yetecek kadar aldığımız malzemeler ile kamp alanına gidiyoruz. Mutlaka kamp ateşi yakıyoruz ve önlemimizi alıyoruz. Sabah yine erkenden kalkıyor, çevreyi geziyor, fotoğraf çekiyoruz. Dönüş yolculumuzda ise farklı bir güzergah izleyerek yeni yerler keşfediyoruz.

Beyağaç Karagöl,ama küresel ısınma bu gölü de vurmuş suları çekilmiş
Kazalar da yaşadık
BeÅŸ altı kez gittiÄŸimiz ve orada kamp yapmaktan büyük zevk aldığımız Simav Gölcük Yaylası’na, ağır kış koÅŸullarının yaÅŸandığı 2002 yılının Aralık ayında Engin Yavuz, Balçova Belediye BaÅŸkan Yardımcısı Zekeriya Dolar ile birlikte yola koyulduk. Sındırgı virajlarına geldiÄŸimizde buzlanma baÅŸladı ve zincirlerimizi taktık. Öğleden sonra karnımız acıktı ve Çavdarhisar yolunda mangalda sucuk yapacağımız ve ÅŸarap içeceÄŸimiz bir yer arıyoruz. Bu arada karşımızdan gelen tüm araçlarda zincir yok. Zekeriya Dolar da biz de çıkaralım gerek yok zincire dedi. O’na uyduk. BeÅŸ dakika sonra tırmanma ÅŸeridinde buzda kaydık ve on metrelik uçuruma karların üstünde kayak gibi kayarak yuvarlandık. Aracımız birkaç takla attı. O kazadan ufak tefek sıyrıklar ile kurtulduk.

Aykut Fırat Engin Yavuz ben ve arkamızda Turuva filmindeki at
Ama ne olursa olsun, hangi olumsuzlukları yaşarsak yaşayalım bendeki gezme ve keşfetme isteğini hiçbir güç engelleyemiyor.


Atçalı Kel Mehmet heykelinin önünde

Ayazma'daki gözeye kadar tırmandım. Minicik delikten başlayan yolculuk aşağıda dev bir şelaleye dönüşüyor

Denizli-Beyağaç Topuklu Yaylası

Kaz Dağları Ayazma

Sinop Cezaevi

Sular çekilince Karagöl'ün ortasına kadar yürüdüm

Topuklu Yaylası
Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Yeni yerler keÅŸfetme merakım ilkokul yıllarında baÅŸladı. YeniÅŸehir semtinde oturuyorduk. Anneme belli etmeden Kemer tren istasyonuna giderdim, daha 11 yaşındaydım. Alsancak Garı’ndan kalkan buharlı tren homurdanarak, dumanlar, kıvılcımlar saçarak istasyona girerdi, buharlı lokomotifi izlemek bana büyük keyif veriyordu. GidiÅŸ-dönüş yeÅŸil kartondan bir öğrenci bileti alırdım. Trene atlardım doÄŸru İzmir’in banliyösü Seydiköy’e (Gaziemir) giderdim. Ama ne keyif, başımı pencereden içeri almazdım, Seydiköy’de inerdim. İstasyondan pek fazla uzaklaÅŸmadan trenin dönüş saatine kadar dolaşırdım ve aynı trenle eve dönerdim, annemin ruhu bile duymazdı. Seydiköy’de baÅŸladığım turlarımın ardından yıllar boyunca, DoÄŸu, GüneydoÄŸu, Akdeniz, Marmara ve Ege; 2008 yılının AÄŸustos ayında da Karadeniz gezisi yaparak Sarp Kapısı’na kadar uzandım.

Bir yolculuk sırasında mola. Aykut Fırat,İsmet Orhon,Engin Yavuz ve ben
AÄŸabeyimin tayinleri sayesinde
Yaz tatillerinde aklıma neresi gelirse, yanıma bir arkadaÅŸ alıp otostop yaparak mutlaka gider, yeni yerleri fazla para harcamadan dolaşırdım. İlk büyük gezimi hava astsubayı olan büyük aÄŸabeyimin Bandırma’ya tayini ile gerçekleÅŸtirdim. O bölgede gezmedik il ve ilçe bırakmadım. AÄŸabeyimin Diyarbakır’a tayini ile de Urfa, Gaziantep, Malatya, Mardin ve çevresini otostop yaparak dolaÅŸtım. Öğrencilik yıllarımda birlikte üniversitede okuduÄŸum Nebil Özgentürk’ün Adana’daki baba evinde bir haftalık bir tatil yaptım, Nebil bir hafta içinde hem çevreyi gezdirdi hem de KarataÅŸ ilçesinde nefis bir kamp yaptırdı.

Gözeden başlayan yolculuk aşağıda bir dere ve sonrasında şelale oluşturuyor
Kamyoncu dağın başında terk etti
Adana dönüşünü yine otostop ile sürdürdüm. Hatta Antalya civarında bindiÄŸim kamyonun sürücüsü, ÅŸarkı söylemediÄŸim için beni gece yarısı ormanlık bir alanda kamyondan aÅŸağı attı. Issız, karanlık, daÄŸ başında ve 12 Eylül öncesi yıllardaki gergin ortamda ne yapacağımı bilememiÅŸ, saatler sonra gelen bir otobüse güç bela atmıştım kendimi. Cebimdeki son para ile İzmir’e döndüm ve bir daha da otostop yapmadım. 1990’lı yılların başında gazeteci arkadaşım Engin Yavuz ile birlikte yeÅŸil turları sürdürmeye devam ettik. Haritayı önümüze açıyor, tartışıyor ve beÄŸendiÄŸimiz bir bölgede karar kılıyor ve hafta sonumuzu mutlaka o bölgede deÄŸerlendiriyorduk.

Eskişehir-Kütahya sınırında Sofça Gölü
Kartal Gölü’nün çevresinde bin yaşından büyük aÄŸaçlar var
Ege, Marmara ve İç Anadolu bölgelerinde, köyler dahil abartmıyorum gitmediÄŸimiz yer kalmadı. Hem de defalarca gittiÄŸimiz kamp alanları var. Balıkesir Dursunbey Alaçamlar, yine aynı bölgede, DeÄŸirmeneÄŸrek her mevsimi yaÅŸadığımız bölgeler arasında yer alıyor. EskiÅŸehir - Kütahya sınırında Sofça Gölü ile Simav-Gölcük dört mevsim mutlaka gidilmesi gereken, yeÅŸil çam ormanlarının arasındaki doÄŸal güzellikler. Denizli - BeyaÄŸaç Topuklu Yaylası. Bin 700 metredeki bu yaylada hem yaz başında hem de kış sezonunda kamp kurduk. Topuklu Yaylası’nın hemen yanı başında Kartal Gölü, bu krater gölü görünüşüyle korkunç, insanın içi ürperiyor. Çevresindeki karaçamların yaşı asırları deÄŸil binleri geçmiÅŸ. Çok yaÅŸlı aÄŸaçlar.

Yaşı 1130. Yollar kötü ulaşmak zor ama anıt bir ağaca sarılmak çok farklı bir duygu yaratıyor insanda
Göllerin tadı bir başka
Göller yöresinde gitmediÄŸimiz göl kalmadı. EÄŸirdir, Eber ve AkÅŸehir Gölleri ayrıca Burdur’da Salda Gölü, Bolu Abant Gölü, Yedi Göller, Bodrum’da Bafa Gölü mutlaka gidilip kamp kurulması gereken doÄŸal ortamlar. Gezilerimiz arasında bizi en çok üzen İznik turumuzdu. MeslektaÅŸlarım Aykut Fırat, Engin Yavuz ve İsmet Orhon ile birlikte gittiÄŸimiz İznik Gölü’nün çevresinde çöplerden kamp için çadır kuracak boÅŸ bir alan bulamamıştık. Burnumuzu tıkayarak çöpleri temizleyip kendimize çadır alanı açmıştık. Sabah erkenden uyanıp arkamıza bile bakmadan uzaklaÅŸmıştık.

Altınoluk Sahili arkamda
Mıhlıçay ve Ayazma
Ege’de kuzey bölgesi özel alanları barındırıyor bünyesinde. AliaÄŸa üzerinde Eski ve Yeni Foça, Åžakran, Çandarlı ve çok özel bir plajı bulunan Denizköy, Dikili. Bizim bir güzergahımız var. İzmir’den çıkıyoruz. Menemen, AliaÄŸa üzerinden Bergama ve Kozak Yaylası, oradan Ayvalık ve devamında Burhaniye, Ören ve Altınoluk. Altınoluk’ta Mıhlıçay yerin yedi kat altında bir ÅŸelale çam ormanlarıyla çevrilmiÅŸ. Bugünlerde altıncıların maden açmak için ÅŸanslarını denedikleri eÅŸsiz Ayazma, yukarıda Assos ve Gökçeada, Karabiga, Güneyde Gökçukur Yaylası…

Assos Behramkale
Askeri bölgeden kibarca kovulduk
Denizli Honaz Ulusal Parkı’nda çok ilginç bir olay yaÅŸadık. Yine aynı ekip sabah erkenden yola koyulduk. Aralık ayı hava iyice soÄŸuk zirvede kar var. Denizli’de alışveriÅŸ yaptık gazeteci arkadaşımız Osman Ülkü’yü ziyaret ettik. Milli parka tırmanmaya baÅŸladık. Zirveye geldiÄŸimizde hava iyice karardı, apar topar çalı çırpı toplayıp kamp ateÅŸini yaktık. Çadırların kazıklarını çaktık ipleri gerdik. EÅŸyalarımızı araçtan indirdik ki, dağın zirvesinden bir askeri jeep geldi. Biz yolun 700 - 800 metre altındayız. Aracın içinden iki er ve bir binbaşı çıktı. Komutan bize seslendi. Engin Yavuz’u görevlendirdik. Engin beÅŸ dakika sonra yanımıza geldi ve kötü haberi verdi. Kamp kurduÄŸumuz alan milli park olmasına karşın askeri bölgede kalıyormuÅŸ. Terk etmek zorunda kaldık.

Kamp ateşi yakmak için uğraş veriyorum
Kamp hazırlıkları
Kamplarımızı genellikle hafta sonları kuruyoruz. Gideceğimiz yeri haritadan buluyoruz. Yeni alanlar olmasına dikkat ediyoruz. Kamp kurduğumuz alanların güvenilirliğine önem veriyoruz. Gitmeden önce orman bölge müdürlüklerini arayarak bilgi alışverişinde bulunuyoruz. Cumartesi günü sabah 05.30 gibi buluşuyoruz. Yanımıza çadır, uyku tulumu, mat, battaniye, başlık, eldiven, el feneri, kömür, çekiç, çaydanlık, tava ve en önemlisi harita alıyoruz. Kamp alanına çıkmadan önce bir kasabada alışverişimizi yapıyoruz. Bize iki günlük yetecek kadar aldığımız malzemeler ile kamp alanına gidiyoruz. Mutlaka kamp ateşi yakıyoruz ve önlemimizi alıyoruz. Sabah yine erkenden kalkıyor, çevreyi geziyor, fotoğraf çekiyoruz. Dönüş yolculumuzda ise farklı bir güzergah izleyerek yeni yerler keşfediyoruz.

Beyağaç Karagöl,ama küresel ısınma bu gölü de vurmuş suları çekilmiş
Kazalar da yaşadık
BeÅŸ altı kez gittiÄŸimiz ve orada kamp yapmaktan büyük zevk aldığımız Simav Gölcük Yaylası’na, ağır kış koÅŸullarının yaÅŸandığı 2002 yılının Aralık ayında Engin Yavuz, Balçova Belediye BaÅŸkan Yardımcısı Zekeriya Dolar ile birlikte yola koyulduk. Sındırgı virajlarına geldiÄŸimizde buzlanma baÅŸladı ve zincirlerimizi taktık. Öğleden sonra karnımız acıktı ve Çavdarhisar yolunda mangalda sucuk yapacağımız ve ÅŸarap içeceÄŸimiz bir yer arıyoruz. Bu arada karşımızdan gelen tüm araçlarda zincir yok. Zekeriya Dolar da biz de çıkaralım gerek yok zincire dedi. O’na uyduk. BeÅŸ dakika sonra tırmanma ÅŸeridinde buzda kaydık ve on metrelik uçuruma karların üstünde kayak gibi kayarak yuvarlandık. Aracımız birkaç takla attı. O kazadan ufak tefek sıyrıklar ile kurtulduk.

Aykut Fırat Engin Yavuz ben ve arkamızda Turuva filmindeki at
Ama ne olursa olsun, hangi olumsuzlukları yaşarsak yaşayalım bendeki gezme ve keşfetme isteğini hiçbir güç engelleyemiyor.


Atçalı Kel Mehmet heykelinin önünde

Ayazma'daki gözeye kadar tırmandım. Minicik delikten başlayan yolculuk aşağıda dev bir şelaleye dönüşüyor

Denizli-Beyağaç Topuklu Yaylası

Kaz Dağları Ayazma

Sinop Cezaevi

Sular çekilince Karagöl'ün ortasına kadar yürüdüm

Topuklu Yaylası
Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...
