Karamsarlık + Kararsızlık = Kabulleniş / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL

Zuhal ÖZÜGÜL

Karamsarlık + Kararsızlık = Kabulleniş



Kabul etmek, “bir ÅŸeye isteyerek razı olmak” der sözlükte. KabulleniÅŸ ise bir ÅŸeyi OLDUÄžU gibi kabul etmek, hatta teslim olmak anlamına geliyor.

Savaşta iki elini kaldırır, düşmana teslim olur asker. Ölmekten önceki son duraktır. Belki de kendisi ile hesaplaşmamıştır bu kararı vermeden önce. Bir başkasını öldürmeye de karar vererek savaşa katılmamıştır. Gönüllü değildir ama bu da kabulleniştir.

Üstünde durmak istediğim günümüzdeki toplumsal kabulleniş.

Ülkemizde gördüğümüz, duyduÄŸumuz kabulleniÅŸleri belki hayretle izleyebiliyoruz. Birkaç köşe yazarının, “halkım teslim olma!” diye yalvarmalarını, çırpınışlar diye deÄŸerlendiriyorum. Çünkü bir kiÅŸinin kabulleniÅŸi önce iç dünyasında baÅŸlar. Zaten gücü kalmadığı, “deÄŸiÅŸtirmekten” umudunu kestiÄŸi için, teslim olmaktadır. Olanı olduÄŸu gibi kabullenmektedir.

EÄŸer, dış dünya ile uyum saÄŸlamazsa deyim yerindeyse “iyot gibi açığa çıkacaktır.” GeçmiÅŸte tepki duyduÄŸu olaylar daha da kötüye gitse bile, onlardan “iyi” ÅŸeyler çıkarmaya çalışır. En çok duyduÄŸum bir söz “şükret, daha kötüsü olabilirdi.” Neden daha iyisini deÄŸil de kötüsünü düşünüyoruz önce.

Bu kötümser ve haklı olarak kararsız kiÅŸinin yardımına koÅŸacak Partiler, Sivil Toplum örgütleri olmalıdır. KuruluÅŸ amaçları zaten budur. KiÅŸi tepkisini ortaya koyarken arkasına baktığında göreceÄŸi, güveneceÄŸi bir insan topluluÄŸudur. Hatta onun dertlerini dile getirdiÄŸinde, tek başına kalmaması için bu örgütler onun ve onun gibi düşünenlerin öncüsü, sözcüsü olmalıdır. Bugünlerde, “kafası tamamen karışmış” kiÅŸinin gözünün önünde, bire bir yaÅŸadığı sorunlar vardır. Hem de yüzlerce: EkmeÄŸin gramajının küçültüldüğü ancak fiyatının deÄŸiÅŸmediÄŸi; Eczacı ile hükümet arasındaki itiÅŸ kakışın hastaları etkilediÄŸi; Emeklilerin aylıklarının artırılmadığı; Öğrencilerin ve öğretmenlerin çaresizliÄŸi; Benzin fiyatının sürekli arttığı; Gıda skandalları. En yenisi sütlerdeki hileler. Elektrik ödemelerindeki kazıklamalar. Kesintisiz(!?) eÄŸitim.

Tek tek saymaya gerek yok. Bireyler, yaÅŸam koÅŸullarının derinden etkilendiÄŸini biliyorlar ancak “şükredelim daha kötüsü olmasın” diye düşünüyorlar. Ya da bir nefes alıp “hakkımızda hayırlısı olsun” diyor.

O zaman bu haksızlıkları göstermek için partiler ve sivil toplum örgütleri, bu “can alıcı” konularda sürekli bilgilendirme, uyandırma toplantıları yapmalılar. Üyesi olsun olmasın kiÅŸilere “bak biz buradayız” demeliler. Ancak, ne yazık ki onlar da “kabulleniÅŸ” modundalar. Neden? Devrim yapmayacaklar, açlık grevine girmeyecekler, taÅŸkınlık yapmayacaklar. Etkinliklerle, sorulması gerekenleri ortaya çıkaracaklar. DoÄŸru yanıtları bulacaklar. Ancak bu ÅŸekilde kiÅŸilerin, iç dünyasının demir kapısını açmaya baÅŸlarlar. Yoksa bu sorunlar, onlar için “uÄŸraÅŸmaya” deÄŸmiyor mu? Nedir bu teslimiyetçilik?

Mecliste, parti genel başkanının konuşmalarını dinlemek artık hiç de inandırıcı gelmiyor. Yukarıda söylenenlerle tabandaki uygulamalar çok farklı. Peki, piramidin en altı ne yapıyor? Kendilerine bu soruyu bir sorsalar, evet soru sorsalar, pasiflikten kurtulacaklar.

Sadece tepeden aÅŸağıya “fetva” mı geliyor? DoÄŸrusu, aÅŸağıdan yukarıya bir iletiÅŸim deÄŸil mi? Günümüzde katı kuralcılığın dışına çıkmak, kabuÄŸunu kırmak gerekiyor. Seçilenin seçene karşı görevi olduÄŸu göz ardı ediliyor.

Teknoloji ilerledikçe de üyelerle, duygudaşlarla yüz yüze konuşmak çok zor geliyor anlaşılan.

YaÅŸasın SMS, yaÅŸasın facebook, twitter, yaÅŸasın e-posta. Gönder kısa mesajı. “Üyelerimle iletiÅŸim kuruyorum de!” (Sen öyle zannet!) Bu uygulamanın ve üyeleriyle haşır neÅŸir olmayan yöneticilerin, ilçelerden baÅŸlayarak tepeye kadar, hemen deÄŸiÅŸtirilmesi gerekir.

“Durum bu Hocam, yapacak bir ÅŸey yok!”

Çok yakında, yaÅŸadığım “endiÅŸeli” dakikaları, burada anlatmadan geçmeyeceÄŸim.

Bir kanalda, tüzük meselesi üzerine CHP’nin kıdemli bir üyesi ve eski milletvekilinin (ÅŸimdi muhalif) sorulara verdiÄŸi yanıtlar sırasında yüz ifadesinden, genel baÅŸkan ve öteki üyeleri küçümser sözlerinden, salt ben biliyorum havasından, parmağını sallayarak konuÅŸmasından irkildim, hem de çok huzursuz oldum. KonuÅŸma bitince: “iyi ki bunlar artık yoklar” diye düşündüm.

Not: Bugün tüzük kurultayında, beni yerimden hoplatan Kadın kotasının yükseltilmesiydi.

Haydi tozlu rafları temizleyin, işe koyulun!!!


Zuhal ÖZÜGÜL




27 Åžubat 2012 Pazartesi / 2583 okunma



"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...