Işık Teoman
Yüreklerini bırakıp gittiler
19.Yüzyılın çağdaş kenti: Kayaköy
SavaÅŸ, Kayaköy’de dostça yaÅŸayan, iki toplumu birbirinden ayırmış, kentinden, evinden, anılarından koparılan insanlar pek çok acı yaÅŸamış.
Osmanlının son dönemlerinde tamamı Rum nüfustan oluÅŸan ve bir kasaba boyutuna gelen Kayaköy 1957 yılındaki deprem sırasında harabeye dönüşmüş olsa da canlı müze niteliÄŸi ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. KurulduÄŸu dönemlere Levissi ve Karmylassos olarak bilinen adı, yöre halkı tarafından zaman içinde Kayaköy’e dönüşen bu canlı müzenin sokaklarını biz de dolaÅŸtık. Kendimizce yaÅŸanması olası öyküler anlattık. 1923 Türkiye - Yunanistan Nüfus Mübadelesi ile Kayaköy halkı, yüzyıllardır yaÅŸadıkları topraklarını gözyaÅŸlarını ve umutlarını geride bırakarak terk etmiÅŸler.

Mübadelenin sessiz tanığı
Fethiye’ye her geldiÄŸimde mutlaka bir fırsat yaratır bir günümün önemli bir bölümünü Kayaköy’de geçiririm. AyÅŸe ile birlikte yine böyle bir gün yaÅŸadık. Kayaköy; ÅŸimdilerde çatıları, kapıları ve pencereleri bulunmayan evleriyle dayandığı yamaçta mübadele adı verilen dramın sesiz tanığı. Gerçekten sessiz tanığı, çünkü dili olsa neler anlatacak. Ne dramlar, ne öyküler dinleyeceÄŸiz. Düşünebiliyor musunuz? Yüzlerce yıl önce bizim tozlu topraklı yollarımızda kaÄŸnılar ile ulaşım saÄŸlanırken, kocakarı ilaçları ile deva bulunmaya çalışılırken Kayaköy’de iki eczane bulunuyormuÅŸ. Kayaköy`de eczanenin dışında Rumlardan kalma binden fazla taÅŸ ev, çeÅŸmeler, sarnıçlar, dükkânlar, 2 yel deÄŸirmeni, 14 ÅŸapel ve iki büyük kilisenin kalıntısı duruyor.

Uyum sağlayamamışlar
1922 yılında yapılan mübadele sonrasında köyde yaÅŸayan Rumlar Yunanistan’a gönderilirken, Yunanistan’daki Türkler de bu bölgeye yerleÅŸtirilmiÅŸ. Fakat köye yerleÅŸtirilen Türkler buraya uyum saÄŸlayamadığı için Fethiye Ovası’na yayılarak tarım ve hayvancılık ile uÄŸraÅŸarak yeni bir yerleÅŸim birimi oluÅŸturmuÅŸlar. Bir bölümü de Anadolu’nun çeÅŸitli kentlerinde kendilerine yeni yaÅŸamlar kurmuÅŸlar.

Ayakta kalmışlar
Kayaköy’deki binalar da terk edilmiÅŸliÄŸin acısıyla günümüze kadar ayakta kalarak direnebilmiÅŸ. Fethiye’nin adını hep muhteÅŸem deniziyle, dev tatil köyleriyle, koyları ve plajları ile biliyoruz. Bence tarihi güzellikleri de göz ardı edilmemeli. 19. Yüzyılda Türk ve Rum nüfusu ile birlikte, yörenin en önemli yerleÅŸim merkezlerinden biri olan Kayaköy'e iki yoldan gidilebilir. Birincisi, Fethiye Kalesi’nin arkasından güneye doÄŸru inen 7 kilometrelik orman yolu ki biz onu tercih ettik, yeÅŸillikler arasında keyifli bir yolculuk yaptık. diÄŸeri ise Hisarönü Köyü’nden devam eden on bir kilometrelik yol. Kaya Köy'e girdiÄŸimiz de ilk dikkatimizi çeken ÅŸey, insanların oturmuÅŸ oldukları kaya zemin ile bütünleÅŸmiÅŸ taÅŸ duvarlardan oluÅŸan, çatısız evlerin yarattığı hüzün. Bir kısmı da insan eli ile tahrip edilen, sayıları dört bine yaklaÅŸan bu evler, yıllar süren bekleyiÅŸin sessizliÄŸini hala taşıyorlar.

Hayalet şehir ama ürkütmüyor
Evleri, iki büyük kilisesi, kalıntılarını görebileceÄŸiniz eczanesi, dükkanları, sokakları ve meydanları ile Kayaköy, ÅŸu an bomboÅŸ haliyle bir hayalet ÅŸehri andırsa da nedense insana ürkütücü gelmiyor. Kayaköy’de evler iç içe, el ele fakat birbirinin güneÅŸini, görünüşünü kesmeyecek ÅŸekilde o dönemin mimarları tarafından planlamış. Sokaklarında dolaşırken hangi evin içine girseniz mutlaka güneÅŸi görüyorsunuz. 1922 yılına kadar yaklaşık 25.000 kiÅŸinin yaÅŸadığı köy, Trakya'daki Türkler ile Anadolu'daki Rumların deÄŸiÅŸimi sırasında tamamen boÅŸalmış. Köy, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından son dönemde koruma altına alınmış, köye bilet ücreti ödeyerek izinle giriliyor, bu da sevindirici bir uygulama. Kayaköy’ün önünde uzanan düzlükte ise Türk köylüleri yeni bir yaÅŸam birimi oluÅŸturmuÅŸ, gelip giden yerli ve yabancı turistleri gerçekten çok güzel ağırlıyorlar.

Dayanıklı yapısı
Kayaköy’ü gezerken dikkatimizi evlerin dayanıklı yapısı çekti. O dönemin teknolojik yapısına karşın hala dimdik ayakta duruyorlar. Kilisesinin önüne yukarda bir yere çıkıp baktığında yerlere tek tek döşenen taÅŸların nasıl bir sabır gerektirdiÄŸini görüyor insan. Ayrıca her evin yanında su sarnıçları bulunuyor. Sarnıçların içi aynı bugünkü gibi sıvalarla yapılmış. Bazı evler çok küçük ve dar, bazıları ise büyük, iki katlı hatta çevresi duvarlar ile çevrilmiÅŸ. O günün koÅŸullarında ekonomik durumu iyi olanlar en iyisini yapmaya çalışmışlar. Evlerin çoÄŸu tek odalı ve her birinde mutlaka mutfak bulunuyor. Ve tuvaletler evlerin dışında. Fethiye’ye gittiÄŸinizde veya o güzergahı kullandığınızda Kayaköy’e şöyle bir uÄŸrayın. Sokaklarında dolaşın, odaların pencerelerinden bir bakın, sönen ocaklardaki yaÅŸamı kafanızda canlandırın. Savaşın acı izlerini görecek ve lanet okuyacaksınız.

Levissi'li Rumlar ticaret ve el sanatları ile geçimlerini sağlamışlar. Marangoz, bakırcı, kalaycı, demirci gibi zanaatkarlar, Kayaköy'ün dışında mevsimlik olarak başka Türk köylerine çalışmaya gidiyorlarmış. Kadınlar genellikle ev işleri ile ilgilenir, boş zamanlarında dokuma yaparlarmış. Çocuklar için ilkokul zorunluymuş. Kızlar ve erkekler ayrı okullarda Rumca eğitim alırlarmış. Daha yüksek eğitim için ise öğrenciler Rodos, İstanbul veya Atina'ya gidiyorlarmış. Türkler ve Rumlar aynı kahvelere gider, birlikte vakit geçirir, ancak birbirlerinden kız alıp vermezlermiş.







Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
19.Yüzyılın çağdaş kenti: Kayaköy
SavaÅŸ, Kayaköy’de dostça yaÅŸayan, iki toplumu birbirinden ayırmış, kentinden, evinden, anılarından koparılan insanlar pek çok acı yaÅŸamış.
Osmanlının son dönemlerinde tamamı Rum nüfustan oluÅŸan ve bir kasaba boyutuna gelen Kayaköy 1957 yılındaki deprem sırasında harabeye dönüşmüş olsa da canlı müze niteliÄŸi ile yerli ve yabancı turistlerin ilgisini çekmeye devam ediyor. KurulduÄŸu dönemlere Levissi ve Karmylassos olarak bilinen adı, yöre halkı tarafından zaman içinde Kayaköy’e dönüşen bu canlı müzenin sokaklarını biz de dolaÅŸtık. Kendimizce yaÅŸanması olası öyküler anlattık. 1923 Türkiye - Yunanistan Nüfus Mübadelesi ile Kayaköy halkı, yüzyıllardır yaÅŸadıkları topraklarını gözyaÅŸlarını ve umutlarını geride bırakarak terk etmiÅŸler.

Mübadelenin sessiz tanığı
Fethiye’ye her geldiÄŸimde mutlaka bir fırsat yaratır bir günümün önemli bir bölümünü Kayaköy’de geçiririm. AyÅŸe ile birlikte yine böyle bir gün yaÅŸadık. Kayaköy; ÅŸimdilerde çatıları, kapıları ve pencereleri bulunmayan evleriyle dayandığı yamaçta mübadele adı verilen dramın sesiz tanığı. Gerçekten sessiz tanığı, çünkü dili olsa neler anlatacak. Ne dramlar, ne öyküler dinleyeceÄŸiz. Düşünebiliyor musunuz? Yüzlerce yıl önce bizim tozlu topraklı yollarımızda kaÄŸnılar ile ulaşım saÄŸlanırken, kocakarı ilaçları ile deva bulunmaya çalışılırken Kayaköy’de iki eczane bulunuyormuÅŸ. Kayaköy`de eczanenin dışında Rumlardan kalma binden fazla taÅŸ ev, çeÅŸmeler, sarnıçlar, dükkânlar, 2 yel deÄŸirmeni, 14 ÅŸapel ve iki büyük kilisenin kalıntısı duruyor.

Uyum sağlayamamışlar
1922 yılında yapılan mübadele sonrasında köyde yaÅŸayan Rumlar Yunanistan’a gönderilirken, Yunanistan’daki Türkler de bu bölgeye yerleÅŸtirilmiÅŸ. Fakat köye yerleÅŸtirilen Türkler buraya uyum saÄŸlayamadığı için Fethiye Ovası’na yayılarak tarım ve hayvancılık ile uÄŸraÅŸarak yeni bir yerleÅŸim birimi oluÅŸturmuÅŸlar. Bir bölümü de Anadolu’nun çeÅŸitli kentlerinde kendilerine yeni yaÅŸamlar kurmuÅŸlar.

Ayakta kalmışlar
Kayaköy’deki binalar da terk edilmiÅŸliÄŸin acısıyla günümüze kadar ayakta kalarak direnebilmiÅŸ. Fethiye’nin adını hep muhteÅŸem deniziyle, dev tatil köyleriyle, koyları ve plajları ile biliyoruz. Bence tarihi güzellikleri de göz ardı edilmemeli. 19. Yüzyılda Türk ve Rum nüfusu ile birlikte, yörenin en önemli yerleÅŸim merkezlerinden biri olan Kayaköy'e iki yoldan gidilebilir. Birincisi, Fethiye Kalesi’nin arkasından güneye doÄŸru inen 7 kilometrelik orman yolu ki biz onu tercih ettik, yeÅŸillikler arasında keyifli bir yolculuk yaptık. diÄŸeri ise Hisarönü Köyü’nden devam eden on bir kilometrelik yol. Kaya Köy'e girdiÄŸimiz de ilk dikkatimizi çeken ÅŸey, insanların oturmuÅŸ oldukları kaya zemin ile bütünleÅŸmiÅŸ taÅŸ duvarlardan oluÅŸan, çatısız evlerin yarattığı hüzün. Bir kısmı da insan eli ile tahrip edilen, sayıları dört bine yaklaÅŸan bu evler, yıllar süren bekleyiÅŸin sessizliÄŸini hala taşıyorlar.

Hayalet şehir ama ürkütmüyor
Evleri, iki büyük kilisesi, kalıntılarını görebileceÄŸiniz eczanesi, dükkanları, sokakları ve meydanları ile Kayaköy, ÅŸu an bomboÅŸ haliyle bir hayalet ÅŸehri andırsa da nedense insana ürkütücü gelmiyor. Kayaköy’de evler iç içe, el ele fakat birbirinin güneÅŸini, görünüşünü kesmeyecek ÅŸekilde o dönemin mimarları tarafından planlamış. Sokaklarında dolaşırken hangi evin içine girseniz mutlaka güneÅŸi görüyorsunuz. 1922 yılına kadar yaklaşık 25.000 kiÅŸinin yaÅŸadığı köy, Trakya'daki Türkler ile Anadolu'daki Rumların deÄŸiÅŸimi sırasında tamamen boÅŸalmış. Köy, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından son dönemde koruma altına alınmış, köye bilet ücreti ödeyerek izinle giriliyor, bu da sevindirici bir uygulama. Kayaköy’ün önünde uzanan düzlükte ise Türk köylüleri yeni bir yaÅŸam birimi oluÅŸturmuÅŸ, gelip giden yerli ve yabancı turistleri gerçekten çok güzel ağırlıyorlar.

Dayanıklı yapısı
Kayaköy’ü gezerken dikkatimizi evlerin dayanıklı yapısı çekti. O dönemin teknolojik yapısına karşın hala dimdik ayakta duruyorlar. Kilisesinin önüne yukarda bir yere çıkıp baktığında yerlere tek tek döşenen taÅŸların nasıl bir sabır gerektirdiÄŸini görüyor insan. Ayrıca her evin yanında su sarnıçları bulunuyor. Sarnıçların içi aynı bugünkü gibi sıvalarla yapılmış. Bazı evler çok küçük ve dar, bazıları ise büyük, iki katlı hatta çevresi duvarlar ile çevrilmiÅŸ. O günün koÅŸullarında ekonomik durumu iyi olanlar en iyisini yapmaya çalışmışlar. Evlerin çoÄŸu tek odalı ve her birinde mutlaka mutfak bulunuyor. Ve tuvaletler evlerin dışında. Fethiye’ye gittiÄŸinizde veya o güzergahı kullandığınızda Kayaköy’e şöyle bir uÄŸrayın. Sokaklarında dolaşın, odaların pencerelerinden bir bakın, sönen ocaklardaki yaÅŸamı kafanızda canlandırın. Savaşın acı izlerini görecek ve lanet okuyacaksınız.

Levissi'li Rumlar ticaret ve el sanatları ile geçimlerini sağlamışlar. Marangoz, bakırcı, kalaycı, demirci gibi zanaatkarlar, Kayaköy'ün dışında mevsimlik olarak başka Türk köylerine çalışmaya gidiyorlarmış. Kadınlar genellikle ev işleri ile ilgilenir, boş zamanlarında dokuma yaparlarmış. Çocuklar için ilkokul zorunluymuş. Kızlar ve erkekler ayrı okullarda Rumca eğitim alırlarmış. Daha yüksek eğitim için ise öğrenciler Rodos, İstanbul veya Atina'ya gidiyorlarmış. Türkler ve Rumlar aynı kahvelere gider, birlikte vakit geçirir, ancak birbirlerinden kız alıp vermezlermiş.







Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...
