Gerçek meyve sebzelerimizi özlemek / Aþçý Fok<br>Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
Aþçý Fok<br>Nurdan ÇAKIR TEZGÝN

Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN

Gerçek meyve sebzelerimizi özlemek



Giderek artan bir yiyecek istilasý altýnda olup, kokusunu, lezzetini ve kendine has özelliklerini algýlayamadýðýmýz devasa sebze ve meyvelerle görsel olarak kendimizi kandýrma telaþýndayýz. Edepsiz ellerimiz her sebze meyvenin düzgün satýhlý, iri, sert ve albenili renkte olanýna uzanýyor! Hiç kimse eciþ bücüþ küçük ve þekilsiz meyveye uzatmýyor elini. Yumuþak domates ve þeftaliye dokunup geri býrakýyor tezgaha.

Üretici ne yapsýn, elleyip koyan müþterinin istekleri doðrultusunda tornadan çýkmýþçasýna düzgün ürün alabildiði hibrit fidan ve tohumlara yöneliyor ki, ürünü fire verip elinde patlamasýn!

Üretici kendi penceresinde haklý, tüketici reklamlardaki yeþil elmanýn düzgün sathýna meftun moda dergisindeki kostüm anlayýþýyla seçiyor meyvesini. Görselliðin önü alýnamaz tek düzeliði yaþamýn bütün alanlarýnda olduðu gibi yiyecek alanýnda da moda trenini devam ettiriyor. Ne kadar düzgün o kadar iyi, ne kadar renkli o kadar mükemmel ve pahalý düsturu hüküm sürmekte.

Oysa ki eski yerel lezzetlerin tadýný bilenler sürekli þikayetdeler; Eski domateslerin tadý yok, salatalýk hýyarýn kokusu hiç yok, þeftaliler ekþi, kayýsýlar saman gibi diye sýzlanýyorlar lakin çözüm için bir þeyler yapýlýyor mu?

Sýrf bu yüzden küçük ölçekli üreticiyi yüreklendirmeli diye düþünüyorum. Hiç üþenmeden sorun onlara; “Hani eskiden þöyle bir domates, biber, fasulye vardý onun tohumu yok mu elinizde, ekmiyor musunuz, yetiþtirseniz satýn alýrýz” gibi küçük sohbetler üreticiyi eski tohumlarý yeniden canlandýrmaya teþvik edecektir umuyorum. En azýndan biz tüketicilerin elinden bu kadarý gelmeli!



Foça Baðarasý'nýn sevilen bahçevan çifti; Fatma ve Naci Özcan

Geçtiðimiz Salý pazarýnda birkaç yerel üreticiyle sohbet etme imkâným oldu, emekleri olan yetiþtirdikleri sebze meyveyi parayla satýlan birer meta olarak görmeden önce, emekleri için onlara teþekkür etmeyi unutmasak diyorum... Çiftçi, köylü dediðimiz günümüz þartlarýnda giderek þehirlere göç eden emekçi kesimin özverili çalýþmasý sonucu ulaþýlan temel gýdalarýmýzýn saðlýklý bir þekilde sofralarýmýza ulaþmasý, arz ve taleplerimizin karþýlýklý olarak belirlenmesi sonucu gerçekleþir. Biz ne istediðimizi, çok fazla eleþtirmeden apaçýk ve sevecenlikle ifade edersek ve destekleyeceðimizin sözünü verirsek üretici de taleplerimiz doðrultusunda ürün yetiþtirecektir.

Þu da var ki; Tüketicinin önce kendini bilgilendirmesi ön koþuldur. Ocak, Þubat ve hatta Nisan ayýnda “bu domates tarla domatesi mi?” diye sorarsa pazarcýya, en baþtan kaybetmiþ olur. Bu soru, “karpuz kavun aðaçta mý yetiþiyor” sorusuyla ayný cehalette bir sorudur. Okullarda gereksiz bilgilere son verileceði, gýda üretimi ve doðanýn sürdürülebilirliði derslerine aðýrlýk verileceði zamanlara þiddetle ihtiyaç vardýr. Her þehirlinin köyde akrabasý olmayabilir, köy ve toprak yaþamýný, gerçek gýdanýn üretimini deneyimleme þansý olmayabilir. Ýþte bu noktada devreye eðitim girmeli ki, Ocak ayýnda patlýcan yememeyi, tarla domatesi sormamayý öðrenebilelim.

Hani bazý TV reklamlarýnda þöyle bir taným vardý; “Marketinizden ýsrarla sorunuz, eczacýnýzdan isteyiniz” gibi, evet pazarcýmýzdan alýþ veriþ yaptýðýnýz kocaman süper marketlerimizden ýsrarla lezzetli sebze ve meyve talep edebiliriz. Kof, saman gibi lezzetsiz, devasa irilikte ürünleri satýn almakta ýsrarlý olmanýn kime ne yararý vardýr? Hele daha ucuz diye tonlarca yetiþtirilen kimyevi ürünlerle topraklarýmýzý kirletmek daha da vahim!

Aný belleklerimizi devreye sokup zaman tünellerimizdeki meyvelerin tadýna yolculuklar mý yapsak gizlice?


Menemen'in Çavuþköy'ünden çiftçi Naim Es

Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN


www.ascifok.com



15 Haziran 2011 Çarþamba / 3029 okunma



"Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
" bütün yazýlarý için týklayýn...