HOŞÇAKAL TARÇIN MERHABA ATOS / Güzin TÜMER
Güzin TÜMER

Güzin TÜMER

HOŞÇAKAL TARÇIN MERHABA ATOS



Tarçın, Meczup, Reis, Beethoven, Atos, Portos, Zilli, Tanya ve birçok isimsiz sevgili dostum, bu yazının konusu..
Bu köpek dostlarımın bana çaÄŸrıştırdıklarının başında vefa geliyor. Ben de vefa sahibi bir insan olarak bu yazımda sevgili dostlarımdan söz edeceÄŸim. Vefa ve sadakat ! Neydi bunların arasındaki fark? Vefa “kadir kıymet bilmek” sadakat “ baÄŸlılık”diye tanımlanabilir. Elbette en yalın haliyle! Vefa ve sadakat aslında belki birbirinin içinden çıkmış, sanki birbirinin aynısıymış gibi gözüken iki duygu. Aslında vefanın olduÄŸu yerde her zaman sadakat olmayabilir. Ama bu duyguların birbirini beslediÄŸi de açıktır. Köpek dostlarımda bu duyguların varlığını gözlemlemek onları daha bir sevilesi kılıyor bence... Tabii böylesi özellikler, sahiplere de belki iktidar duygusunun tadını yaÅŸatıyor bence..



Bazı sahiplerin köpekleri ile kurdukları iliÅŸki adeta iktidar iliÅŸkisi.. “Sen benimsin bana itaat edeceksin" cinsinden Bu da köpek ve sahip iliÅŸkileri adına bir gözlem. Böylesi bir görüntüyle karşılaÅŸtığımda sahibin durumuna gülerken sevimli dostlarım adına üzüntü duyarım. Hemen dostumun sözcüsü olmaya çalışırım. Çünkü o ne söylemem gerektiÄŸini gözleriyle söyler bana. Ama bu söylem anlayana!
Siz köpek sever pardon köpek bakar olarak hiç böyle şeyler yapmazsınız bilirim?
Gelelim benim sevgili arkadaÅŸlarımı tarih sırasına göre anmaya. Benim Foça’daki tarihim Tarçın ve Meczup’la (yerlilerin Bıdık’ıyla) baÅŸlar. Yaklaşık dört sene öncesinde.. Tarçın önemlidir benim için. Neden derseniz yıllardır kendimi bir kedi sever olarak bilirken Tarçın’la beraber bu kedi severlik konusunda kafamda soru iÅŸaretleri oluÅŸmaya baÅŸladı. Tüm köpekleri kedilerden daha dost ve daha sevilesi görmeye baÅŸladığımı fark ettim. Onun için Tarçın yaÅŸamımdaki milatlardan biridir.
Yıllarca kedilerin kimseye müdanası olmayan tavırlarının ayrıcalık olduğunu düşünürken onları vefa sahibi olmamakla suçlamaya başladım.
Ya Tarçın nasıldı? Vefalı, sadık ve hiç kaybedilmek istenmeyen bir dost! Kızıl kahve sürmeli gözleriyle her ÅŸeyi söylüyordu. DiÄŸer bütün köpeklere bakışımı deÄŸiÅŸtiren Foça’daki ilk arkadaşımdı Tarçın.

İnsan bir sokak köpeğini özler miymiş! Evettt!
İnsan sadece bir sokak köpeğini görmek için sokağa çıkar mıymış? Evettt!
Hani sevgilinizden yeni ayrılmışınızdır hala onu seviyorsunuzdur da sokaklarda onu görmek için dolanırsınız ya işte benim tarçınla ilişkim böyleydi.
Bir av köpeği gibiydi. tarçın bir marka mıydı? Neden cins değil de marka? Cinslerin belirlediği ciddi bir hiyerarşi var.. Dolayısıyla bazı cinsler günümüz terminolojisi ile marka olmuş kimileri o şansa erişememiş. Tarçın bir marka değildi ama kendi markasını kendi yaratan kahverengi sürmeli gözlü bir bal köpekti. Evden çıktığımda sokağın başında beni karşılardı ve merkeze gidene kadar bana eşlik ederdi. Dönerken de aynı şekilde. Sonra genç bir (pardon geç!) bir hanıma eşlik etmenin hafifliğiyle tekrar sokaklara dönerdi.
Kafelere oturduğumuz zaman Tarçın yakınımıza bir yere kıvrılırdı. Biz onun varlığını sıcaklığını hissederdik adeta onun da masada bir iskemlesi varmış gibi.. Verdiğimizi şeyleri yer gözleri ile teşekkür ederdi.

Ya kediler!!! Foça’nın toraman kedileri her an bizi taciz etmek için bir potansiyele sahip. Her lokmamızın midemize iniÅŸ serüvenini yakından izlerler, kendileri için bir lokma koparmanın peÅŸindedirler.Bir ÅŸey yerken biz onlarla göz göze gelmemek için gözlerimizi kaçırırız ama Foça’mızın o sevimli kedileri delici bakışlarıyla tacize devam ederler. Ben eski kedi sever yeni köpek sever olarak nasıl yazıyorum böyle ÅŸeyleri bilmiyorum! Ama yazıyorum. Onun için yazdırana bakmak lazım!

Tarçın’dan kedilere geldik. Tarçın sizin de fark ettiÄŸiniz gibi geçmiÅŸte kaldı. Her ÅŸey çok güzel giderken bir gün Tarçın ortadan kayboldu. Aradım bulamadım. Birkaç gün sonra ortaya çıktı. Görüntüsü kahrediciydi. Her yeri paralanmış, gözünün feri kaçmış, yara bere içindeydi. Ne olmuÅŸtu benim dostuma.Aynı kıza aşık iki arkadaÅŸ kavga etmiÅŸ, benim arkadaşım bu savaÅŸtan yenik çıkmıştı.Yorgundu ve gözleriyle ÅŸikayet ediyordu durumundan. Sessiz bir anlaÅŸma vardı aramızda. Ona yardım edememiÅŸtim. Ertesi gün ve ondan sonraki hiçbir gün onu görmedim. Üzerinden çok zaman geçmesine raÄŸmen onu unutmadığımı söylemek isterim. Ona benzeyen her köpeÄŸe tarçın diye baktığımı da..

Tüm köpek dostlarımdan tek tek bahsetmek zor ama. Birkaç tanesi ile ilgili anılarımı paylaÅŸmaya devam ediyorum. Bir diÄŸer arkadaşım, Tarçın’la aynı zamanda tanıştığım Meczup (yerlilerin Bıdık’ı)Buraya taşındığımızda kumsalda oturup bira içmek en büyük keyfimizdi. Bugün oturmak için tercih ettiÄŸimiz yer Menendi Kafe. Oturma mekanlarında deÄŸiÅŸiklik oldu ama Foça ile ilgi hissiyatımızın aynı olduÄŸunu söylemeliyim! Neyse biz sahilde oturduÄŸumuzda Meczup yanımıza kıvrılır, oturma süresince öylece kalırdı. Biz ona Meczup adını koymuÅŸtuk. Çünkü bize bu adı çaÄŸrıştırmıştı. Yersiz, yurtsuz ve sefil görünüyordu. Tüyleri seyrekleÅŸmiÅŸ, pislik içinde bir köpek! Biz onu çok sevdik. Foça’lı da onu çok seviyor. Hala ayaklarımızın altında. YaÅŸlanmasına ve yorgun görünmesine raÄŸmen gözünün ışığını hiç kaybetmedi.

Reis Foça’lıların aslında yakından tanıma fırsatını bulamadıkları asil bir köpek. Sevgili dostlarım Nurdan ve Turgay’ın dört ayaklı, tüylü çocukları.. Annesi babası tarafından çok sevilen bir köpek Reis.


Beni gördüğü zaman tasını kapıp gelmesi görülmeye değer. O bunu yapmakla haksız değil. Zira misafir eli boş gider mi!


Reis


Tezgin ailesinin çocuÄŸu olduÄŸu her ÅŸeyinden belli! Merak ettiyseniz Reis’i siz de ziyaret edebilirsiniz. Bal rengi gözlerinden nasibinize düşeni alır, ayrıldıktan sonra bir süre onu düşünmeden kendiniz alamazsınız. Nasıl bu kadar güzel bakılır bilmem ki! Kıskanılası!

Beethoven, özgür ama yaban olmayan, koca kafalı, kısa bacaklı, yaÅŸlı bir sosis köpek. Adına yakışır bir ağırlığı olan baÅŸka bir dost.. O sıklıkla çay bahçelerinin etrafında gözükmez. Ben onu ya yürüyüş yaparken ya da salı günleri pazarda görürüm. Ve her salı o pazardadır. Sanki pazar onun için gidilmesi gereken bir yer! Her Foça’lı gibi! O da Foça’lı olduÄŸuna göre ÅŸaşıracak birÅŸey yok. Beethowen tüm tezgahlara ağır telaÅŸsız bakar, sanki domatesin ucuzunu ve kalitelisini arıyormuÅŸ gibidir. Bu hali beni güldürür. Elbette pazarda sadece dolaÅŸmaz. Hatırları sorulması gereken dostlar vardır. Tabii misafir gittiÄŸiniz yerden de eliniz boÅŸ dönmezsiniz. Foça’da pazarın kurulduÄŸu salı günleri bizler için kutsaldır. Eminim Beethoven içinde şükretme günü!

Tanya ve Zilli’ye gelince onlar arkadaÅŸ köpekleri! Tanya, siyah, olabildiÄŸince çirkin bir havlu köpek. Bu çirkin köpek kendini bana çok kısa zamanda sevdirdi. “Çirkinler de sever” cümlesini deÄŸiÅŸtiriyorum “ Çirkinler de sevilir” diyorum, hem de çok! Neden diye kendimi soruyorum! Mutlak bir özelliÄŸi olmalı. Evet beni hissediyordu,ben de onu! İletiÅŸimin olduÄŸu yerde sevgi vardır sözünü doÄŸrulatırcasına!

Zilli'ye gelince… Zengin evin şımarık köpeÄŸi gibi. Annesini paylaÅŸmak istemeyen, kara, zeytin gözlü dünya tatlısı baÅŸka bir köpek Zilli. İnsanlaÅŸmış! Ay çekirdeÄŸi seven, ( bir de içini kendi çıkarabilseydi!) sizin kabuÄŸunu çıkarmanızı sabırla bekleyen uzun tüylü, kısa bacaklı bir cin o benim için. Onunla ilk tanıştığım gün ona uzun bir yürüyüş yaptırmıştım. Yürüyüş srasında her karşılaÅŸtığım insana yalvaran gözlerle “beni bu kadının elinden kurtarın” diye baktığını hatırlıyorum. Zilli annesinin kıymetlisi. Bizler için de her zaman merak edilen ve özlenen bir dost.

Evet şimdi de sıra son gözdelerim olan Atos ve Portos'da.. Neden Atos ve Portos?


Atos

Onlar bizim sokağımızda doÄŸdular. Ve dört kardeÅŸtiler. Dört silahşör gibi sürekli beraberdiler.Ve bir gün ikisi kayboldu. (Sanırım Belediyenin gazabına uÄŸradılar.) Åžimdi iki silahşör olarak hayatlarını sürdürüyorlar. Tüm sokak sahiplerinin bu “köpekler gitmeli” dediÄŸi ama beslemekten de kendilerini alamadıkları köpekler! Onlar için kemiklerin kaynatıldığı, tavukların satın alındığı, sokağımızın ÅŸenliÄŸi olan Atos ve Portos görülesi, öpülesi, koklanılası!


Atos ve Portos

Artık sokağın başında coşkuyla karşılanıyoruz Atos ve Portos tarafından. Beyaz tüylü, kahverengi gözlü, narin yapılı iki köpeğimiz var. Umarım bizle daha uzun süre birlikte olurlar. Tüm sokak sakinlerine karşı çok sevecen olan köpeklerimiz çocuklardan çok hoşlanmıyor. Belki de kendilerine rakip gördükleri için. Atos ve Portos geceleri çok bağırsa da kimi zaman çocukları huzursuz etse de sokak sakinlerinin gönlüne çoktan taht kurdular.

Köpek dostlarımdan dilimin döndüğü kadar söz ettim. Bir de Foça insanın hayvan sevgisinden söz etmek isterim.Foça’ya ait gözlemelerimin başında Foça’lıların ciddi birer hayvan sever olduklarıyla ile ilgili. Sokakta yaÅŸayan köpek ve kediler için bir ÅŸeyler hazırlayıp bunu günlük yaÅŸamın doÄŸal bir parçası haline getiren çok sayıda insan tanıdım. Foça’lılardan duyduÄŸum bir hikayede ise bir yabancının kediye ayağı ile vurması sonucu denize düşmesinin ardından yaÅŸanılanlar oldukça ilginçti benim için.. Adeta gerçek bir hayvan severlik dersi gibiydi. Foçalı gerçek bir hayvan severdir. Bu tavrıyla Foça’lı olmayana da model olur. Foça ile ilgili birkaç ÅŸey söylemek gerekirse kedi ve köpekler bunun başında yer alır.

2.MART.2008


Güzin TÜMER




30 Nisan 2008 Çarşamba / 5765 okunma



"Güzin TÜMER" bütün yazıları için tıklayın...