Bir Konserin ardından… / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL

Zuhal ÖZÜGÜL

Bir Konserin ardından…



Åžubat’ın 18’i, Cuma günü, saat 17.30’a doÄŸru Foça pazar yerinde hareketlilik var. Sanatseverler toplanıyor. İzmir’de Konsere gidiyorlar. Üç kiÅŸi ötekilere göre biraz daha heyecanlı. Özellikle “otobüsten sorumlu” Ayla Hanım, sanki “asker yolu” bekler gibi yola bakıyor. Sık sık telefona sarılıyor sonra bize dönüp “ulaşılamıyor” diyor. Ben “giÅŸe ve bilet sorumlusu”, “gelir gelir merak etme” diye onu teselli ediyorum. “Åžahıslardan sorumlu” Macide Hanım gözleriyle yoklama yapıyor, gelenleri iÅŸaretliyor. Birden dalga dalga sesler yayıldı: “Geliyor, geliyor”. Evet, otobüsümüz geliyor. Ufak tefek, dışı Foça manzaralı sevimli otobüs! Osman Bey (ÅŸoförümüz) iniyor. “Sıkıştırmayın adamı, bir soluklansın, iÅŸten geliyor” diyor biri. Yerlerimizi alıyoruz. Malum soru: “Herkes tamam mı?” Tamam. (Åžimdiye kadar son saat iptaller oldu ama hiç geç kalan, bekleten olmadı. Tahtaya vuralım) Yola çıkıyoruz. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası’nın “Sevgililer Günü Özel Konseri”ne gidiyoruz. Konser, “komÅŸu kapısı” yaptığımız “Ahmet Adnan Saygun Kültür Merkezi”nde. Göztepe’de. Yolda hoÅŸ beÅŸ arasında yavaşça Osman Beye soruyorum: “Yeri biliyorsunuz deÄŸil mi?” “İlk açıldığında BaÅŸkanımızı götürmüştüm” yanıtını alınca bir yutkunuyorum. BildiÄŸim kadarıyla 2 yıl önce açılmıştı. Ses çıkarmıyorum. Bir ara önlerden bir ses, galiba Berrin Hanım, “biz yoksa Ahmet AYDIN Saygun’a mı gidiyoruz? Aydın istikametinde yol alıyormuÅŸuz da. Kahkahalar yükseliyor. Osman Bey de gülüyor “merak etmeyin, götüreceÄŸim sizi”. Gerçekten slalomlarla, saÄŸdan soldan, aralardan geçerek (ne de olsa Foça’dan geliyoruz!) varıyoruz.

Konser, Büyük Salon’da ve tıklım tıklım dolu. Orkestranın arkasında oturanlar, ayakta duranlar, hatta basamaklarda oturanlar bile var. İzmir Devlet Senfoni Orkestrası sanatçıları yerlerini aldılar. (Ah, tek tek isimlerini yazabilseydim) Åžef Naci Özgüç selâmladı izleyicileri. VOKALİZ grubu (Acapella türü müzik yapıyorlar) elemanları koÅŸarak girdiler sahneye. Canlı, neÅŸeli kiÅŸiler. Bizi bu akÅŸam “zaman tüneline” götüreceklerini söyledi aralarından biri. Birden aklıma (nedense) Merkez Bankası müdürünün bir cümlesi geldi. “Tünelin sonunda bir ışık görebileceÄŸiz”. Ne alaka dedim kendi kendime. Bu tünel baÅŸkaydı, neÅŸeli, hüzünlü, canlı anılar gidip geldi. “Delilah” ÅŸarkısını dinlerken “kaç yaşımdaydım ben” diye düşündüm. Yan gözle etrafıma baktım akranlarımın da öyle düşündüğüne emindim. Önümdeki sırada oturan iki genç kız için “bunlar bilmezler” diye düşünürken baktım baÅŸ baÅŸa vermiÅŸler söylüyorlar. Zaman tünelinden çıktık, bir sihirli halıya bindik. BaÅŸladık dolaÅŸmaya. Venezuella’ya uzandık, Michael Jakson’a uÄŸradık, Eurovision’a katılan sanatçılarımıza el salladık, Türk Film Müzikleri arasında, süzülüp yavaşça yere indik. Kâh alkışlarla, kâh mırıldanarak eÅŸlik ettik. Bazen coÅŸtuk, bazen fısıldadık.

Acı SON geldi. İstemeyerek çıktık. Otobüste malum soru: “tamam mıyız?” malum cevap : “Herkes yanındakine baksın.” Tamam.

Gülcan Hanım mikrofonu kaptı. Tarık Dursun K.’dan inciler anlattı. Güldük, andık. Selam yolladık Foçalı yazarımıza.

Åžimdi, diyeceksiniz ki, her seferinde anlatıyorsun. Biz sana “yediÄŸin içtiÄŸin senin olsun, gördüklerini anlat” mı diyoruz? Ben sadece size, ne zamandır yapamadıklarınızı, ertelediklerinizi hatırlatmak istiyorum. “Kaç yıl oldu tiyatro izlemeyeli, ben gençliÄŸimde hiç konser kaçırmazdım, operayı emekliliÄŸe bırakmıştım” gibi. Sonra aklınıza angaryalar gelir. Bilet ara, bul, taa oralara gidip dönmek. Ne yararı var ki, yorgunluk diye düşünürsünüz. Naçizane anlatmak isterim. 18 Åžubat Cuma günü sabah gazeteyi açtınız: kaÅŸlarınız çatıldı, radyoyu dinlediniz: suratınız asıldı, TV açtınız: omuzlarınız düştü. Güne ne harika(!) baÅŸladınız deÄŸil mi? Ancak akÅŸam konserde hepsini unutacaksınız. Taze kan, temiz oksijen alacaksınız. Alkol içmeden neÅŸeleneceksiniz. Hatta dönüşte yanınızdakine “dönüş daima daha kısadır” diyeceksiniz. Yanınızdaki afallasa da belli etmeyecek, hararetle başını sallayacak. Neden olmasın, diye düşünmeye baÅŸladınız bile. Kitap Kulübü’nden birilerini yolda görürseniz “gelecek programda ne var?” diye sorun. İşte yanıt:

Belediyenin bir etkinliÄŸi olan “Camille” tiyatro oyunu 5.3.2011’de Cumartesi günü Foça’da sergilenecek.

Haydi sanatseverler Reha Midilli Kültür Salonu’nu “tıklım tıklım” dolduralım.


Zuhal ÖZÜGÜL




1 Mart 2011 Salı / 2283 okunma



"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...