Işık Teoman
Sındırgı’da nostalji var
Yaşı 40’ın üzerinde olanlar iyi bilir Sındırgı virajlarını, dinlenme tesislerini, sık aÄŸaçlar ile kaplı çam ormanlarını. Eski Manisa yolu üzerinden Akhisar’a kadar uzanan asfalt yol, yıllarca İstanbul - İzmir arasında giden onlarca otobüs ve kamyonun kahrını çekmiÅŸtir ve hiç sesini çıkarmamıştır. YaÄŸmurda çamurda delik deÅŸik olan asfalt yolun üzeri o yıllardaki koÅŸullar ile yamalı bohçaya dönmesine karşın uzun yıllar hizmet vermiÅŸtir. 1980 öncesi İstanbul’a yılda sadece iki kez giderdim. 1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’na ve Ekim Devrimi kutlamaları için Spor ve Sergi Sarayı’na. Ekim devrimi kutlamalarını o yıllarda, Genel BaÅŸkanlığı’nı Behice Boran’ın yaptığı Türkiye İşçi Partisi düzenlerdi. Otobüsümüz gece yarısı Basmane Dokuz Eylül Meydanı’ndaki fuar kapısının önünden kalkardı. DoluÅŸurduk otobüse doÄŸru İstanbul. Bornova’ya gidene kadar sanki saatler geçerdi. Ardından Manisa yolu içimi dışıma çıkarırdı. Bir de Akhisar’dan sonra Sındırgı virajları dayanılır gibi deÄŸildi. Döne döne ilerleyen otobüsün içinde kusmamak için kendimi zor tutar, uyumaya çalışırdım. Otobüs Kertil’i ve Mandıra Köyü’nü geçtikten sonra frenlerinden boÅŸalmış gibi kayıp giderdi yolun üzerinden ve virajların bitimindeki ışıl ışıl aydınlatılmış dinlenme tesislerinde mola verildiÄŸinde ben de derin bir nefes alır, kendimi tuvalete zor atardım.

Siyah/Beyaz günler
Ocak ayının soÄŸuk günlerinde son haftasında çok keyif aldığımız Sındırgı’ya çevirdik rotamızı. Balıkesir’in en büyük ilçeleri arasında yer alan Sındırgı hala geçmiÅŸinden sanki yitirmemeye çalıştığı siyah beyaz günleri barındırıyor bünyesinde, o nedenle çok seviyoruz bu bölgeyi. Yeni kapalı pazaryeri bölgedeki köylülerin cumartesi günleri alışveriÅŸ yaptıkları cıvıl cıvıl bir mekana dönüyor. Ama biz yine de Sındırgı’ya geldiÄŸimizde çarşının içindeki 50 yıllık belki de daha eski bir mekan olan köfteciye gider karnımızı doyurur, eski pazaryerinden köylülerin getirdiÄŸi doÄŸal ürünlerden satın alır öyle yolumuza devam ederiz. Nasıl satın alınmaz ki köylülerin ürünleri; zeytinyaÄŸları yemyeÅŸil litresi altı lira. Kocaman yumurtalar hem de sokakta, tarlalarda gezinen, börtü böcek ve toprak kurtlarıyla beslenen tavukların yumurtaları 30 - 40 kuruÅŸ. Sebzeler derseniz öyle. Hem ucuz, hem organik.

Batıya açılan pencere
Sındırgı’nın sokaklarında gezinen alımlı genç kızları görürsünüz. Anadolu’da pek alışık olmadığımız görüntülerdir bunlar. Gençleri rahattır, meydandan çarşıya kadar uzanan yolda gelip giderler, Kimse kimseyi rahatsız etmez. Kimse kimseye dönüp bakmaz. Anadolu’nun batıya açılan penceresidir Sındırgı. Sındırgı pazarında alışveriÅŸ yaptıktan sonra meydana bakan yolun üzerindeki eski bir fırından evimize götürmek üzere günlerce yenmese bile bayatlamayan köy ekmeÄŸi satın aldık. Hem de kocaman ekmek 1.5 lira… Sındırgı bölgesine gezilerimizi yıl içinde o kadar sık yapıyoruz ki. Zaten bu yol üzerinden Simav’a, Selendi’ye kolayca ulaşılıyor.

Doğal güzellikler bu bölgede
Bizim kamp kurduÄŸumuz orman yolları da aynı güzergah üzerindedir. Alaçamlar, Gediz, Emet, Simav Gölcük, Martlı Åželaleleri ve daha nice güzellikleri barındıran doÄŸal ormanlık alanlar. Meslektaşım Engin Yavuz bir süre önce yıllarca kullandığı 1993 model arabasından ağır bir borç yüküne girip kurtuldu. Bize de yeni otomobilin keyfini çıkarmak düştü. Rahat bir yolculuÄŸun ardından 1800’lü yıllarda kurulduÄŸunu öğrendiÄŸimiz Kertil Köyü’ne vardığımızda karayolundan köyün uçlarına ve daÄŸ yamacındaki yeÅŸil ormanlara kadar uzanan beyaz örtü alabildiÄŸince gözümüzü aldı. Kertil’de Veli Amca ile eÅŸi Sevim Teyze’nin 60 yıldır iÅŸlettiÄŸi köy kahvesinde odun ateÅŸinde demlenmiÅŸ çaylarımızı yudumladık…

Köyün köpekleriyle oynaştık
Yazın patozların çalıştığı sapla samanın birbirinden ayrıldığı buÄŸday tarlası üzerinde yürüdük, ama bu kez karların üzerinde… Defalarca geçip gittiÄŸimiz Kertil Köyünün karla kaplı sokaklarını dolaÅŸtık. Köyün köpekleriyle oynaÅŸtık, koklaÅŸtık ve koÅŸuÅŸtuk. Damlarına dönen büyükbaÅŸ hayvanların içgüdüsel olarak evlerinin yolunu tutmalarını ilgiyle izledik. Köy çeÅŸmesinin buz gibi sularından içtik. Tezek kokularının odun kokularına karıştığı, bacalarından beyaz dumanların yükseldiÄŸi kerpiç sıvalı, karla kaplı damlarından yüzünü tek tük gösteren kırmızı kiremitli evlerinin doyumsuz güzelliÄŸini fotoÄŸraf makinelerimizle ölümsüzleÅŸtirdik.
Köy kahvesinde içtiÄŸimiz sıcak demli çaylar ile içimizi ısıttıktan sonra rotamızı Sındırgı’ya çevirdik. Sındırgı’da kardan nasibini almış ancak kent içinde etkisini oldukça kaybetmiÅŸ. Sındırgı’da kent içinden çıktıktan sonra Çaygören Barajı yolun sağında kaldı. Baraj son haftalardaki yağışlara karşın yatağından çekilmeye baÅŸlamış. Sular baraj yatağının ortasında yoÄŸunlaÅŸmış. Son geldiÄŸimizde baraj gölü neredeyse yola kadar yükseliyordu.

Virajlı ama doğal
Sındırgı-Simav arasında yol geniÅŸletme çalışmaları nedeniyle binlerce aÄŸaç kesilmiÅŸ, yine de doÄŸal güzelliÄŸi ile insanı büyülüyor Sındırgı-Simav kara yolu virajlı olmasına karşın 80 kilometrelik yolu almak iki saati buluyor. Simav’a girdiÄŸimizde yeni yaÄŸan kar nedeniyle yollar ve aÄŸaçların üzeri bembeyaz olmuÅŸ. SoÄŸuk hava nedeniyle ortalıkta kimse kalmamış. Simav’da çarşı giriÅŸindeki belediyenin saati 1 lira olan açık otoparkına bıraktık arabamızı. Çarşı’dan meÅŸhur tahin helvasından satın aldık. Helvacı dükkanında mekan sahibi helvaları tartarken o kadar bonkör ki, bize sürekli helva ikram ediyor. 10 liralık helva aldıysak 5 liralık helva yemiÅŸizdir.

Simav fasulyesi İzmir’de ucuzmuÅŸ
Aykut Fırat bu kez Simav fasulyesinden satın almadı. SöylediÄŸine göre İzmir’de daha ucuzmuÅŸ Simav fasulyesi! Günlerin yeni yeni uzamaya baÅŸladığı Ocak ayının son haftası. Saat akÅŸam beÅŸi gösterip karanlık çökmeye baÅŸladığında, bize de bu doÄŸal güzellikleri geride bırakarak İzmir’e dönüş yapmak düştü. Dönüşü Demirci üzerinden yaptık. Hafif atıştıran kar taneleri altında yolculuÄŸumuzu sürdürdüğümüz 1470 rakımlı Akçakerdik Geçidi’nde yol alırken, buzlanma nedeniyle korkmadık desek yalan olur. Ama karlı kaplı ormanların fotoÄŸraflarını çekerken, birkaç ay sonra bu bölgenin güzellikleri arasında yapacağımız orman kampını, kamp ateÅŸini ve mangal keyfini düşledik, düş dahi olsa buzlu rakılarımızı yudumladık, radyomuzdan yükselen müzik nameleri arasında…




























Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Yaşı 40’ın üzerinde olanlar iyi bilir Sındırgı virajlarını, dinlenme tesislerini, sık aÄŸaçlar ile kaplı çam ormanlarını. Eski Manisa yolu üzerinden Akhisar’a kadar uzanan asfalt yol, yıllarca İstanbul - İzmir arasında giden onlarca otobüs ve kamyonun kahrını çekmiÅŸtir ve hiç sesini çıkarmamıştır. YaÄŸmurda çamurda delik deÅŸik olan asfalt yolun üzeri o yıllardaki koÅŸullar ile yamalı bohçaya dönmesine karşın uzun yıllar hizmet vermiÅŸtir. 1980 öncesi İstanbul’a yılda sadece iki kez giderdim. 1 Mayıs kutlamaları için Taksim Meydanı’na ve Ekim Devrimi kutlamaları için Spor ve Sergi Sarayı’na. Ekim devrimi kutlamalarını o yıllarda, Genel BaÅŸkanlığı’nı Behice Boran’ın yaptığı Türkiye İşçi Partisi düzenlerdi. Otobüsümüz gece yarısı Basmane Dokuz Eylül Meydanı’ndaki fuar kapısının önünden kalkardı. DoluÅŸurduk otobüse doÄŸru İstanbul. Bornova’ya gidene kadar sanki saatler geçerdi. Ardından Manisa yolu içimi dışıma çıkarırdı. Bir de Akhisar’dan sonra Sındırgı virajları dayanılır gibi deÄŸildi. Döne döne ilerleyen otobüsün içinde kusmamak için kendimi zor tutar, uyumaya çalışırdım. Otobüs Kertil’i ve Mandıra Köyü’nü geçtikten sonra frenlerinden boÅŸalmış gibi kayıp giderdi yolun üzerinden ve virajların bitimindeki ışıl ışıl aydınlatılmış dinlenme tesislerinde mola verildiÄŸinde ben de derin bir nefes alır, kendimi tuvalete zor atardım.

Siyah/Beyaz günler
Ocak ayının soÄŸuk günlerinde son haftasında çok keyif aldığımız Sındırgı’ya çevirdik rotamızı. Balıkesir’in en büyük ilçeleri arasında yer alan Sındırgı hala geçmiÅŸinden sanki yitirmemeye çalıştığı siyah beyaz günleri barındırıyor bünyesinde, o nedenle çok seviyoruz bu bölgeyi. Yeni kapalı pazaryeri bölgedeki köylülerin cumartesi günleri alışveriÅŸ yaptıkları cıvıl cıvıl bir mekana dönüyor. Ama biz yine de Sındırgı’ya geldiÄŸimizde çarşının içindeki 50 yıllık belki de daha eski bir mekan olan köfteciye gider karnımızı doyurur, eski pazaryerinden köylülerin getirdiÄŸi doÄŸal ürünlerden satın alır öyle yolumuza devam ederiz. Nasıl satın alınmaz ki köylülerin ürünleri; zeytinyaÄŸları yemyeÅŸil litresi altı lira. Kocaman yumurtalar hem de sokakta, tarlalarda gezinen, börtü böcek ve toprak kurtlarıyla beslenen tavukların yumurtaları 30 - 40 kuruÅŸ. Sebzeler derseniz öyle. Hem ucuz, hem organik.

Batıya açılan pencere
Sındırgı’nın sokaklarında gezinen alımlı genç kızları görürsünüz. Anadolu’da pek alışık olmadığımız görüntülerdir bunlar. Gençleri rahattır, meydandan çarşıya kadar uzanan yolda gelip giderler, Kimse kimseyi rahatsız etmez. Kimse kimseye dönüp bakmaz. Anadolu’nun batıya açılan penceresidir Sındırgı. Sındırgı pazarında alışveriÅŸ yaptıktan sonra meydana bakan yolun üzerindeki eski bir fırından evimize götürmek üzere günlerce yenmese bile bayatlamayan köy ekmeÄŸi satın aldık. Hem de kocaman ekmek 1.5 lira… Sındırgı bölgesine gezilerimizi yıl içinde o kadar sık yapıyoruz ki. Zaten bu yol üzerinden Simav’a, Selendi’ye kolayca ulaşılıyor.

Doğal güzellikler bu bölgede
Bizim kamp kurduÄŸumuz orman yolları da aynı güzergah üzerindedir. Alaçamlar, Gediz, Emet, Simav Gölcük, Martlı Åželaleleri ve daha nice güzellikleri barındıran doÄŸal ormanlık alanlar. Meslektaşım Engin Yavuz bir süre önce yıllarca kullandığı 1993 model arabasından ağır bir borç yüküne girip kurtuldu. Bize de yeni otomobilin keyfini çıkarmak düştü. Rahat bir yolculuÄŸun ardından 1800’lü yıllarda kurulduÄŸunu öğrendiÄŸimiz Kertil Köyü’ne vardığımızda karayolundan köyün uçlarına ve daÄŸ yamacındaki yeÅŸil ormanlara kadar uzanan beyaz örtü alabildiÄŸince gözümüzü aldı. Kertil’de Veli Amca ile eÅŸi Sevim Teyze’nin 60 yıldır iÅŸlettiÄŸi köy kahvesinde odun ateÅŸinde demlenmiÅŸ çaylarımızı yudumladık…

Köyün köpekleriyle oynaştık
Yazın patozların çalıştığı sapla samanın birbirinden ayrıldığı buÄŸday tarlası üzerinde yürüdük, ama bu kez karların üzerinde… Defalarca geçip gittiÄŸimiz Kertil Köyünün karla kaplı sokaklarını dolaÅŸtık. Köyün köpekleriyle oynaÅŸtık, koklaÅŸtık ve koÅŸuÅŸtuk. Damlarına dönen büyükbaÅŸ hayvanların içgüdüsel olarak evlerinin yolunu tutmalarını ilgiyle izledik. Köy çeÅŸmesinin buz gibi sularından içtik. Tezek kokularının odun kokularına karıştığı, bacalarından beyaz dumanların yükseldiÄŸi kerpiç sıvalı, karla kaplı damlarından yüzünü tek tük gösteren kırmızı kiremitli evlerinin doyumsuz güzelliÄŸini fotoÄŸraf makinelerimizle ölümsüzleÅŸtirdik.
Köy kahvesinde içtiÄŸimiz sıcak demli çaylar ile içimizi ısıttıktan sonra rotamızı Sındırgı’ya çevirdik. Sındırgı’da kardan nasibini almış ancak kent içinde etkisini oldukça kaybetmiÅŸ. Sındırgı’da kent içinden çıktıktan sonra Çaygören Barajı yolun sağında kaldı. Baraj son haftalardaki yağışlara karşın yatağından çekilmeye baÅŸlamış. Sular baraj yatağının ortasında yoÄŸunlaÅŸmış. Son geldiÄŸimizde baraj gölü neredeyse yola kadar yükseliyordu.

Virajlı ama doğal
Sındırgı-Simav arasında yol geniÅŸletme çalışmaları nedeniyle binlerce aÄŸaç kesilmiÅŸ, yine de doÄŸal güzelliÄŸi ile insanı büyülüyor Sındırgı-Simav kara yolu virajlı olmasına karşın 80 kilometrelik yolu almak iki saati buluyor. Simav’a girdiÄŸimizde yeni yaÄŸan kar nedeniyle yollar ve aÄŸaçların üzeri bembeyaz olmuÅŸ. SoÄŸuk hava nedeniyle ortalıkta kimse kalmamış. Simav’da çarşı giriÅŸindeki belediyenin saati 1 lira olan açık otoparkına bıraktık arabamızı. Çarşı’dan meÅŸhur tahin helvasından satın aldık. Helvacı dükkanında mekan sahibi helvaları tartarken o kadar bonkör ki, bize sürekli helva ikram ediyor. 10 liralık helva aldıysak 5 liralık helva yemiÅŸizdir.

Simav fasulyesi İzmir’de ucuzmuÅŸ
Aykut Fırat bu kez Simav fasulyesinden satın almadı. SöylediÄŸine göre İzmir’de daha ucuzmuÅŸ Simav fasulyesi! Günlerin yeni yeni uzamaya baÅŸladığı Ocak ayının son haftası. Saat akÅŸam beÅŸi gösterip karanlık çökmeye baÅŸladığında, bize de bu doÄŸal güzellikleri geride bırakarak İzmir’e dönüş yapmak düştü. Dönüşü Demirci üzerinden yaptık. Hafif atıştıran kar taneleri altında yolculuÄŸumuzu sürdürdüğümüz 1470 rakımlı Akçakerdik Geçidi’nde yol alırken, buzlanma nedeniyle korkmadık desek yalan olur. Ama karlı kaplı ormanların fotoÄŸraflarını çekerken, birkaç ay sonra bu bölgenin güzellikleri arasında yapacağımız orman kampını, kamp ateÅŸini ve mangal keyfini düşledik, düş dahi olsa buzlu rakılarımızı yudumladık, radyomuzdan yükselen müzik nameleri arasında…




























Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...
