Işık Teoman
Kıbrıs
Karmi Köyü’nün tadını İngilizler çıkarıyor…
1993 yılında yine böyle dokuz günlük uzun bir tatilden yararlanıp Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tatilimi geçirmiÅŸtim. Girne’de Bingöl isimli otelde konaklamış, tatilin beÅŸ gününü Kıbrıs’ta, kalan bölümünü de Akdeniz’i boydan boya gezerek tamamlamıştım. YeÅŸiline, doÄŸasına, kokusuna mimarisine bayılmıştım Kıbrıs’ın. O yıl, feribot ile iki saat süren bir yolculuktan sonra Girne Limanı’na ulaÅŸmış, “Ben bu adada yaÅŸarım “ demiÅŸtim.

Karmi Köyü
Beyaz yeÅŸili yutuyor
Kıbrıs tatilimi yine beÅŸ gün olarak planladım. Çünkü bayramın ilk günü ve dönüşlerin yapılacağı son günlerini yoÄŸunluk nedeniyle hiç sevmiyorum. O nedenle pazartesi akÅŸamına gidiÅŸ, cuma gününe de dönüş için bilet ayırttım internet ortamında, parayı da yine aynı koÅŸullarda kredi kartı ile ödedim. 19.45’te Adnan Menderes Hava Limanı’ndan, Ercan’a bir saat 10 dakikalık yolculuÄŸun ardından ulaÅŸtık. Uçak alçalmaya baÅŸladığında 17 yıl sonra Kıbrıs’ın çok büyüdüğünü, sahil kesiminin ışıl ışıl olduÄŸunu gördükten sonra, bu doÄŸal güzelliÄŸin bir 17 yıl sonra yok olacağının garantisini verebilirim. Bunu neden söylüyorum. Girne’yi kuÅŸbakışı seyretmek için gittiÄŸimiz Bellapais Manastırı’ndan baktığımda, beyazların yeÅŸili yavaÅŸ yavaÅŸ yok etmeye baÅŸladığını gördüm, üzüldüm ve tarım alanlarına dikilen binlerce sterlinlik binaların virüs gibi yayıldığını ve yayılmaya devam edeceÄŸinin iÅŸaretlerini aldım.

Girne'de yeÅŸil beyazlara teslim oluyor
Lapta yeni yerleşim alanlarıyla dolmuş
Ercan Hava Limanı’nda bizi Lapta’da The Cabin Beach isimli restoranı iÅŸleten İlham Bolatcan karşıladı. Ercan’dan Lapta’ya bir saatlik yolculuk gerçekleÅŸtirdik. Yol boyunca gidiÅŸ-geliÅŸ otoyolların yenilendiÄŸini, yeni mahalleler eklendiÄŸini, limon bahçelerinin villalar ile dolduÄŸunu gözlemledim. Oto yollarda lüks arabalar cirit atıyor ve her biri hız denemesi yapıyor. Sanırım o nedenle kentin önemli noktalarına radar yerleÅŸtirmiÅŸler. Radarlar limiti aÅŸan araçların fotoÄŸrafını çekiyor ve birkaç gün içinde de evinize postacı ceza makbuzunu getiriyor. Bu yüzden sürücüler, radarı gördükten sonra yavaÅŸlıyor, ardından gaza basıp gözden kayboluyor. Lapta’da, İlham ile Songül’ün yaÅŸamlarını sürdürdükleri havuzlu bahçeli villanın kapısına geldiÄŸimizde saat 23.00’ü gösteriyordu. Kapıda bizi Songül karşıladı. Evin içine girer girmez, altı ayı daha yeni dolduran Deniz Jujan’ın uyuduÄŸu yatak odasına doluÅŸtuk. Gürültüye uyanan minik Jujan ile çok keyifli bir beÅŸ gün geçirdik.

Zafer’in ızgara balıkları
Bayramın birinci günü Kıbrıs’ın ünlü Hellim peyniri ve yöre reçelleri ile birlikte muhteÅŸem bir kahvaltı ettik. Kahvaltının ardından, İlham’ın ailesinin yaÅŸadığı Karpas yolu üzerindeki Derince Köyü’ne hareket ettik. Çok keyifli iki gün geçirdiÄŸimiz bu köyde İlham’ın küçük kardeÅŸi Zafer’in zıpkın ile vurduÄŸu her biri kiloluk Sarpa balıklarını afiyetle yedik. Biraz kurban eti, ciÄŸer ızgara ve yöreye ait salatalar eÅŸliÄŸinde tamamladığımız bayram yemeÄŸine ailenin hemen hemen tüm bireyleri katıldı. Sofrada bir kiÅŸi eksikti. O da dört yıl önce talihsiz bir trafik kazasında yaÅŸamını yitiren İlham’ın annesi Zarife Teyze idi…

Zafer'in zıpkın ile avladığı balıkları mangalda afiyetle yedik

Sönüp giden dostlukları düşündük
Sabah kalktığımızda köyün çevresini turladık, Rumların 1974 yılında terk ettikleri evlerini ve ibadetlerini gerçekleÅŸtirdikleri Manastır’ın çevresini dolaÅŸtık. O yıllarda düşman bile olsa yaÅŸanan komÅŸulukları, kız alıp vermeleri, aÅŸkları, düşleri, umutları ve sönüp giden dostlukları düşündük. Ve Derince’de Türkiye’den taşınıp getirilen yaÅŸamları ve kurulan yeni düzeni konuÅŸtuk. Çay içmek için gittiÄŸimiz köy kahvesinde İlham’ın öğretmen aÄŸabeyi Ali Bolatcan ile karşılaÅŸtık. Bizi insan eli deÄŸmemiÅŸ ve koruma altına alınmış olan TaÅŸlıca sahiline götürdü. Uçsuz bucaksız sahilin ince kumları, turkuaz renkli denizi, pek çok giriÅŸimcinin aÄŸzını sulandırıyordur. Umarım bu güzellikler, limon bahçeleri gibi villalar ile dolup taÅŸmaz ve gelecek nesillere bu haliyle ulaşır. İnce kumların üzerinde dolaÅŸtık ve doÄŸal güzelliÄŸin keyfini çıkardık.

Taşlıca Sahilleri

İsrailli firmanın inşaatı süren marinası yörenin talihini değiştirecek
İsrail’den marina
Ertesi gün Türkiye sahillerine bakan Erenköy’de dev bir liman inÅŸaatı bizi oldukça ÅŸaşırttı. İsrailli bir firma bölgede dev bir marina inÅŸa ediyor. ÖğrendiÄŸimiz kadarıyla firma, İsrail vatandaÅŸlarının rahat ve güvenli tatil yapmalarını saÄŸlamak amacıyla marinanın daÄŸa bakan yamacına ayrıca dev bir oteller zinciri kurmayı planlıyormuÅŸ. Bakir kalan bu bölgede marinanın inÅŸaatının tamamlanmasının ardından önemli bir rant kapısı olacak gibi görünüyor. Zaten marina inÅŸaatının ardından çevrede onlarca villa yapılmış ve satışa sunulmuÅŸ bile…


Kıbrıs üç beş günde gezilmiyor
Kıbrıs’ı üç beÅŸ günde gezmek mümkün deÄŸil. Ege ve Akdeniz’in önemli büyük adalarından. Çepeçevre dolaÅŸmak herhalde günleri alır. BeÅŸ Parmak daÄŸları dikkatimizi çekiyor. İki yıl önceki yangının ardından yeÅŸillendirme çalışmaları meyvelerini vermeye baÅŸlamış ve fidanlar boy atmışlar. Kıbrıs gezisi sırasında benim en çok keyif aldığım bölge adı ÅŸimdi Karaman olarak deÄŸiÅŸtirilen ve sadece İngiliz vatandaÅŸlarının yaÅŸadığı Karmi Köyü… BeÅŸ Parmak DaÄŸları’nın eteklerinde kurulmuÅŸ, daracık sokakları, rengarenk begonvilleri ile abartısız villaların yer aldığı bu özel bölgeye imrendim. Karmi’nin yönetimi bile özel olarak kurulmuÅŸ bir ekip tarafından yürütülüyor. Manastırı bakımlı. Yolları sorunsuz, evlerin bahçeleri tertemiz, insanlar güler yüzlü. SessizliÄŸin hakim olduÄŸu Karmi Köyü’nün keyfini İngiliz vatandaÅŸları çıkarıyor.


Dar sokakları eski yapılarıyla Bellapais
Tatilimizin bitmesine iki gün kala yine Girne’ye hakim bir tepede kurulu Bellapais’i ÅŸimdiki adı Beylerbeyi olan bölgeyi ziyaret ettik. Beyaz GiymiÅŸ Meryem Ana Kilisesi’nin bulunduÄŸu Bellapais’te Dutlu Kahve’de yorgunluk çıkardık. AkÅŸamına ise Girne’nin en iÅŸlek caddesi üzerinde yer alan bir Kafeterya’da biralarımızı yudumladık, karnımızı doyurduk ve Girne limanını turladık. Çarşıdan hediyelik eÅŸyalar satın aldık. İnanmayacaksınız ama Türkiye’de 36 TL’ye satılan 70’lik rakı burada 11 TL… Ülkemizde alkolden oldukça önemli oranda vergi kesildiÄŸi için 11 liraya içmemiz gereken rakıya neredeyse dört katı para ödüyoruz. Akaryakıt da aynı ÅŸekilde. Benzin ve mazotun fiyatı iki lira civarında, bizdeki fiyatların yarısı kadar. İnsan sinir oluyor ve haksızlığa isyan ediyor. Canımı sıkan bir diÄŸer konu ise emeklilerin aldıkları maaÅŸlar. İlkokul mezunu emekli bir işçi ayda iki bin lira maaÅŸ alıyor. İnanın aÄŸzımın suyu aktı. Biz yarısını bile alamıyoruz.


Girne Atatürk Meydanı
Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın ikizi
Bayram tatilinin son günü rotamızı LefkoÅŸa’ya çevirdik. Bizim Kemeraltı Çarşısı’nın bir benzeri olan içinde Büyükhan ve Kilise’den bozma muhteÅŸem Selimiye Camisi’nin yer aldığı LefkoÅŸa ülkemizdeki büyük kentlere benzemiÅŸ. Arka sokakları ise İzmir’in Basmane, DönertaÅŸ, Anafartalar, İkiçeÅŸmelik gibi semtlerini andırıyor. Oralarda da dar gelirli insanlar yaşıyor. Ama yaÅŸadıkları evlerin hemen hepsi eski yapılardan oluÅŸuyor. Çarşının tam ortasında Lokmacı Gümrük Kapısı var. Yani çarşıyı gezerken bir anda gümrük polisleri ile burun buruna geliyorsunuz. Pasaportunuz ve ÅŸengen vizeniz var ise durmak yok. Rum kesimine geçip yürüyüşü sürdürebilirsiniz. Çok renkliliÄŸin yaÅŸandığı Kıbrıs’ta BengaldeÅŸli ve Filipinli kadınlar, erkekler ve öğrenciler mekanlarda çalışıyor. Asgari ücretin iki bin lira olduÄŸu Kıbrıs’ta ucuz iÅŸgücü bunlar…

Lefkoşa Gümrük kapısı
Kıbrıs’ı kimse tutamaz
Kıbrıs’ta kaldığım beÅŸ gün boyunca ÅŸunu gördüm. Artık Kıbrıs almış başını gidiyor. Ne karşılıklı görüşmeler, ne Annan planları, ne de baÅŸka planlar Kıbrıs halkını pek ilgilendirmiyor. Görünen o ki, Kıbrıslı artık zengin. Toprağı para etmeye baÅŸlamış. İngilizler Kıbrıs’ı mesken tutmuÅŸ. O nedenle tarım alanları binlerce villa ile dolmuÅŸ. Oteller ardı ardına açılıyor. Kumar turizmi de hatırı sayılır bir ÅŸekilde ilgi odağı olmaya devam ediyor. Barlar, kafeteryalar, lokantalar, oteller birbiri ardına açılıyor. Kıbrıs’ı bu saatten sonra kimse tutamaz. Bir gün mutlaka Rum kesimi ile bir ortak yaÅŸam noktası bulunacak. İşte o gün geldiÄŸinde; Kıbrıs turizm pastasından en büyük payı alacak. Bugün kolayca gidip geldiÄŸimiz yavru vatana adım atmak pek kolay olmayacak. Çünkü Kıbrıs üzerinde onlarca yıldızın yer aldığı mavi bayrakta yerini almış, bir Avrupa ülkesinden farkı olmayacak. Gelin ÅŸimdilik bu daha tam bozulmamış adanın keyfini çıkaralım, güzelliklerin tadına varalım.

Dört kez kemer çıkardık
Kıbrıs hava limanları da bizim limanlar gibi x-Ray cihazları ile donatılmış. Türkiye’de olduÄŸu gibi pantolon kemerleri uçaÄŸa binene kadar iki kez çıkarılıyor. İki kez de İzmir’de olunca dört kez kemer çıkarmak zorunda kaldık. Tepeden tırnaÄŸa kontrol yapılıyor. Bir de buradan alacağınız alkol ürünlerini İzmir’den çıkarmak oldukça sıkıntılı. Ercan’da ürünlerini satmak isteyen mekanlar içkide kiÅŸi başı üç beÅŸ ÅŸiÅŸeden söz ediyor. Biz de bunları güvenip aldığımız rakıların önemli bir bölümünü Adnan Menderes Hava Limanı’nda bırakmak zorunda kaldık. Onun için sıkı denetimlerin yapıldığını ve kiÅŸi başına bir litre rakı ve bir kilogram çikolata alınabildiÄŸini hatırlatmak istedik.

Trafik soldan akıyor
Ayrıca Rum kesimine geçmek isteyenlerin mutlaka ÅŸengen vizesi almaları gerekiyor. Bir de çok önemli bir nokta; Kıbrıs’ta trafik bize göre soldan akıyor. Araçlarda direksiyonlar saÄŸda. Ben yaklaşık yüz kilometreden fazla araç kullandım. Soldan gitmek ve saÄŸlamak ve buna alışmak oldukça zor. Araç ile gidenler veya orada araç kiralayanların çok dikkat etmeleri gereken bir konu. Gidip de Hellim peyniri almadan dönmeyin, tercihiniz Kooperatif markası olsun, rakıyla iyi gidiyor.

Büyükhan

Büyükhan gece
Büyükhan
Tarih ve mimari deÄŸerler bakımından LefkoÅŸa’daki Türk eserlerinin başında Büyük Han geliyor. 1572 yılında adanın ilk Osmanlı Valisi Beylerbeyi Muzaffer PaÅŸa tarafından yaptırılan han bizim tarihi Kemeraltı Çarşısı’ndaki MirkelamoÄŸu Hanı’nın ikizi kadar benzeri. Yapı dörtgen bir plan üzerine, iki katlı inÅŸa edilmiÅŸ geniÅŸ bir avlunun çevresinde sıralanan odalar kemerli ve kubbeli bir sundurmaya açılıyor. Büyük Han çeÅŸitli yapılardan ve yerlerden alınmış taÅŸlardan yapılmış.

Selimiye Cami
Selimiye Cami
(Selimiye cami) KATEDRAL, Kıbrıs'taki en büyük, en görkemli ibadethane ve en önemli Gotik mimari eser olarak kabul ediliyor. Daha önce aynı yerde bulunan Hagia Sophia adlı bir Bizans Kilisesi’nin üzerine kurulduÄŸu söyleniyor. Latin BaÅŸpiskoposu Eustorge de Montaigu tarafından 1208 yılında yapımına baÅŸlanmış ve 1326 yılında katedral kutsanarak ibadete açılmış. Kıbrıs'ın en önemli kilisesi olduÄŸundan, Luzinyan krallarının taç giyme törenleri burada yapılıyormuÅŸ. Yapı, 1373 yılında Cenevizliler, 1426 yılında Memlükler tarafından yaÄŸmalanmış ve birkaç depremde zarar görmüş. 1491 yılındaki yer sarsıntıları sonucu, Katedral’in doÄŸu bölümü yıkılmış ve Venedikliler tarafından onarılırken, eski bir Lüzinyan kralının (2. Hugh ) mezarı ortaya çıkmış. Fransız mimar ve ustaları tarafından inÅŸa edilen katedral Orta ÇaÄŸ Fransız mimarisinin çok güzel bir örneÄŸi. Osmanlılar tarafından cami minareleri oturtulmuÅŸ.


Antikacılar Sokağı

Bellapais


Girne Barış Meydanı

Girne Limanı

Sıcak iklim nedeniyle kaktüs dev boyutlara ulaşmış

Karmi Köyü’nde Manastır

LefkoÅŸa’da eski evler

Karmi Köyü

Karmi Köyü

































Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Karmi Köyü’nün tadını İngilizler çıkarıyor…
1993 yılında yine böyle dokuz günlük uzun bir tatilden yararlanıp Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nde tatilimi geçirmiÅŸtim. Girne’de Bingöl isimli otelde konaklamış, tatilin beÅŸ gününü Kıbrıs’ta, kalan bölümünü de Akdeniz’i boydan boya gezerek tamamlamıştım. YeÅŸiline, doÄŸasına, kokusuna mimarisine bayılmıştım Kıbrıs’ın. O yıl, feribot ile iki saat süren bir yolculuktan sonra Girne Limanı’na ulaÅŸmış, “Ben bu adada yaÅŸarım “ demiÅŸtim.
Beyaz yeÅŸili yutuyor
Kıbrıs tatilimi yine beÅŸ gün olarak planladım. Çünkü bayramın ilk günü ve dönüşlerin yapılacağı son günlerini yoÄŸunluk nedeniyle hiç sevmiyorum. O nedenle pazartesi akÅŸamına gidiÅŸ, cuma gününe de dönüş için bilet ayırttım internet ortamında, parayı da yine aynı koÅŸullarda kredi kartı ile ödedim. 19.45’te Adnan Menderes Hava Limanı’ndan, Ercan’a bir saat 10 dakikalık yolculuÄŸun ardından ulaÅŸtık. Uçak alçalmaya baÅŸladığında 17 yıl sonra Kıbrıs’ın çok büyüdüğünü, sahil kesiminin ışıl ışıl olduÄŸunu gördükten sonra, bu doÄŸal güzelliÄŸin bir 17 yıl sonra yok olacağının garantisini verebilirim. Bunu neden söylüyorum. Girne’yi kuÅŸbakışı seyretmek için gittiÄŸimiz Bellapais Manastırı’ndan baktığımda, beyazların yeÅŸili yavaÅŸ yavaÅŸ yok etmeye baÅŸladığını gördüm, üzüldüm ve tarım alanlarına dikilen binlerce sterlinlik binaların virüs gibi yayıldığını ve yayılmaya devam edeceÄŸinin iÅŸaretlerini aldım.
Lapta yeni yerleşim alanlarıyla dolmuş
Ercan Hava Limanı’nda bizi Lapta’da The Cabin Beach isimli restoranı iÅŸleten İlham Bolatcan karşıladı. Ercan’dan Lapta’ya bir saatlik yolculuk gerçekleÅŸtirdik. Yol boyunca gidiÅŸ-geliÅŸ otoyolların yenilendiÄŸini, yeni mahalleler eklendiÄŸini, limon bahçelerinin villalar ile dolduÄŸunu gözlemledim. Oto yollarda lüks arabalar cirit atıyor ve her biri hız denemesi yapıyor. Sanırım o nedenle kentin önemli noktalarına radar yerleÅŸtirmiÅŸler. Radarlar limiti aÅŸan araçların fotoÄŸrafını çekiyor ve birkaç gün içinde de evinize postacı ceza makbuzunu getiriyor. Bu yüzden sürücüler, radarı gördükten sonra yavaÅŸlıyor, ardından gaza basıp gözden kayboluyor. Lapta’da, İlham ile Songül’ün yaÅŸamlarını sürdürdükleri havuzlu bahçeli villanın kapısına geldiÄŸimizde saat 23.00’ü gösteriyordu. Kapıda bizi Songül karşıladı. Evin içine girer girmez, altı ayı daha yeni dolduran Deniz Jujan’ın uyuduÄŸu yatak odasına doluÅŸtuk. Gürültüye uyanan minik Jujan ile çok keyifli bir beÅŸ gün geçirdik.
Zafer’in ızgara balıkları
Bayramın birinci günü Kıbrıs’ın ünlü Hellim peyniri ve yöre reçelleri ile birlikte muhteÅŸem bir kahvaltı ettik. Kahvaltının ardından, İlham’ın ailesinin yaÅŸadığı Karpas yolu üzerindeki Derince Köyü’ne hareket ettik. Çok keyifli iki gün geçirdiÄŸimiz bu köyde İlham’ın küçük kardeÅŸi Zafer’in zıpkın ile vurduÄŸu her biri kiloluk Sarpa balıklarını afiyetle yedik. Biraz kurban eti, ciÄŸer ızgara ve yöreye ait salatalar eÅŸliÄŸinde tamamladığımız bayram yemeÄŸine ailenin hemen hemen tüm bireyleri katıldı. Sofrada bir kiÅŸi eksikti. O da dört yıl önce talihsiz bir trafik kazasında yaÅŸamını yitiren İlham’ın annesi Zarife Teyze idi…
Sönüp giden dostlukları düşündük
Sabah kalktığımızda köyün çevresini turladık, Rumların 1974 yılında terk ettikleri evlerini ve ibadetlerini gerçekleÅŸtirdikleri Manastır’ın çevresini dolaÅŸtık. O yıllarda düşman bile olsa yaÅŸanan komÅŸulukları, kız alıp vermeleri, aÅŸkları, düşleri, umutları ve sönüp giden dostlukları düşündük. Ve Derince’de Türkiye’den taşınıp getirilen yaÅŸamları ve kurulan yeni düzeni konuÅŸtuk. Çay içmek için gittiÄŸimiz köy kahvesinde İlham’ın öğretmen aÄŸabeyi Ali Bolatcan ile karşılaÅŸtık. Bizi insan eli deÄŸmemiÅŸ ve koruma altına alınmış olan TaÅŸlıca sahiline götürdü. Uçsuz bucaksız sahilin ince kumları, turkuaz renkli denizi, pek çok giriÅŸimcinin aÄŸzını sulandırıyordur. Umarım bu güzellikler, limon bahçeleri gibi villalar ile dolup taÅŸmaz ve gelecek nesillere bu haliyle ulaşır. İnce kumların üzerinde dolaÅŸtık ve doÄŸal güzelliÄŸin keyfini çıkardık.
İsrail’den marina
Ertesi gün Türkiye sahillerine bakan Erenköy’de dev bir liman inÅŸaatı bizi oldukça ÅŸaşırttı. İsrailli bir firma bölgede dev bir marina inÅŸa ediyor. ÖğrendiÄŸimiz kadarıyla firma, İsrail vatandaÅŸlarının rahat ve güvenli tatil yapmalarını saÄŸlamak amacıyla marinanın daÄŸa bakan yamacına ayrıca dev bir oteller zinciri kurmayı planlıyormuÅŸ. Bakir kalan bu bölgede marinanın inÅŸaatının tamamlanmasının ardından önemli bir rant kapısı olacak gibi görünüyor. Zaten marina inÅŸaatının ardından çevrede onlarca villa yapılmış ve satışa sunulmuÅŸ bile…
Kıbrıs üç beş günde gezilmiyor
Kıbrıs’ı üç beÅŸ günde gezmek mümkün deÄŸil. Ege ve Akdeniz’in önemli büyük adalarından. Çepeçevre dolaÅŸmak herhalde günleri alır. BeÅŸ Parmak daÄŸları dikkatimizi çekiyor. İki yıl önceki yangının ardından yeÅŸillendirme çalışmaları meyvelerini vermeye baÅŸlamış ve fidanlar boy atmışlar. Kıbrıs gezisi sırasında benim en çok keyif aldığım bölge adı ÅŸimdi Karaman olarak deÄŸiÅŸtirilen ve sadece İngiliz vatandaÅŸlarının yaÅŸadığı Karmi Köyü… BeÅŸ Parmak DaÄŸları’nın eteklerinde kurulmuÅŸ, daracık sokakları, rengarenk begonvilleri ile abartısız villaların yer aldığı bu özel bölgeye imrendim. Karmi’nin yönetimi bile özel olarak kurulmuÅŸ bir ekip tarafından yürütülüyor. Manastırı bakımlı. Yolları sorunsuz, evlerin bahçeleri tertemiz, insanlar güler yüzlü. SessizliÄŸin hakim olduÄŸu Karmi Köyü’nün keyfini İngiliz vatandaÅŸları çıkarıyor.
Dar sokakları eski yapılarıyla Bellapais
Tatilimizin bitmesine iki gün kala yine Girne’ye hakim bir tepede kurulu Bellapais’i ÅŸimdiki adı Beylerbeyi olan bölgeyi ziyaret ettik. Beyaz GiymiÅŸ Meryem Ana Kilisesi’nin bulunduÄŸu Bellapais’te Dutlu Kahve’de yorgunluk çıkardık. AkÅŸamına ise Girne’nin en iÅŸlek caddesi üzerinde yer alan bir Kafeterya’da biralarımızı yudumladık, karnımızı doyurduk ve Girne limanını turladık. Çarşıdan hediyelik eÅŸyalar satın aldık. İnanmayacaksınız ama Türkiye’de 36 TL’ye satılan 70’lik rakı burada 11 TL… Ülkemizde alkolden oldukça önemli oranda vergi kesildiÄŸi için 11 liraya içmemiz gereken rakıya neredeyse dört katı para ödüyoruz. Akaryakıt da aynı ÅŸekilde. Benzin ve mazotun fiyatı iki lira civarında, bizdeki fiyatların yarısı kadar. İnsan sinir oluyor ve haksızlığa isyan ediyor. Canımı sıkan bir diÄŸer konu ise emeklilerin aldıkları maaÅŸlar. İlkokul mezunu emekli bir işçi ayda iki bin lira maaÅŸ alıyor. İnanın aÄŸzımın suyu aktı. Biz yarısını bile alamıyoruz.
Tarihi Kemeraltı Çarşısı’nın ikizi
Bayram tatilinin son günü rotamızı LefkoÅŸa’ya çevirdik. Bizim Kemeraltı Çarşısı’nın bir benzeri olan içinde Büyükhan ve Kilise’den bozma muhteÅŸem Selimiye Camisi’nin yer aldığı LefkoÅŸa ülkemizdeki büyük kentlere benzemiÅŸ. Arka sokakları ise İzmir’in Basmane, DönertaÅŸ, Anafartalar, İkiçeÅŸmelik gibi semtlerini andırıyor. Oralarda da dar gelirli insanlar yaşıyor. Ama yaÅŸadıkları evlerin hemen hepsi eski yapılardan oluÅŸuyor. Çarşının tam ortasında Lokmacı Gümrük Kapısı var. Yani çarşıyı gezerken bir anda gümrük polisleri ile burun buruna geliyorsunuz. Pasaportunuz ve ÅŸengen vizeniz var ise durmak yok. Rum kesimine geçip yürüyüşü sürdürebilirsiniz. Çok renkliliÄŸin yaÅŸandığı Kıbrıs’ta BengaldeÅŸli ve Filipinli kadınlar, erkekler ve öğrenciler mekanlarda çalışıyor. Asgari ücretin iki bin lira olduÄŸu Kıbrıs’ta ucuz iÅŸgücü bunlar…
Kıbrıs’ı kimse tutamaz
Kıbrıs’ta kaldığım beÅŸ gün boyunca ÅŸunu gördüm. Artık Kıbrıs almış başını gidiyor. Ne karşılıklı görüşmeler, ne Annan planları, ne de baÅŸka planlar Kıbrıs halkını pek ilgilendirmiyor. Görünen o ki, Kıbrıslı artık zengin. Toprağı para etmeye baÅŸlamış. İngilizler Kıbrıs’ı mesken tutmuÅŸ. O nedenle tarım alanları binlerce villa ile dolmuÅŸ. Oteller ardı ardına açılıyor. Kumar turizmi de hatırı sayılır bir ÅŸekilde ilgi odağı olmaya devam ediyor. Barlar, kafeteryalar, lokantalar, oteller birbiri ardına açılıyor. Kıbrıs’ı bu saatten sonra kimse tutamaz. Bir gün mutlaka Rum kesimi ile bir ortak yaÅŸam noktası bulunacak. İşte o gün geldiÄŸinde; Kıbrıs turizm pastasından en büyük payı alacak. Bugün kolayca gidip geldiÄŸimiz yavru vatana adım atmak pek kolay olmayacak. Çünkü Kıbrıs üzerinde onlarca yıldızın yer aldığı mavi bayrakta yerini almış, bir Avrupa ülkesinden farkı olmayacak. Gelin ÅŸimdilik bu daha tam bozulmamış adanın keyfini çıkaralım, güzelliklerin tadına varalım.
Dört kez kemer çıkardık
Kıbrıs hava limanları da bizim limanlar gibi x-Ray cihazları ile donatılmış. Türkiye’de olduÄŸu gibi pantolon kemerleri uçaÄŸa binene kadar iki kez çıkarılıyor. İki kez de İzmir’de olunca dört kez kemer çıkarmak zorunda kaldık. Tepeden tırnaÄŸa kontrol yapılıyor. Bir de buradan alacağınız alkol ürünlerini İzmir’den çıkarmak oldukça sıkıntılı. Ercan’da ürünlerini satmak isteyen mekanlar içkide kiÅŸi başı üç beÅŸ ÅŸiÅŸeden söz ediyor. Biz de bunları güvenip aldığımız rakıların önemli bir bölümünü Adnan Menderes Hava Limanı’nda bırakmak zorunda kaldık. Onun için sıkı denetimlerin yapıldığını ve kiÅŸi başına bir litre rakı ve bir kilogram çikolata alınabildiÄŸini hatırlatmak istedik.
Trafik soldan akıyor
Ayrıca Rum kesimine geçmek isteyenlerin mutlaka ÅŸengen vizesi almaları gerekiyor. Bir de çok önemli bir nokta; Kıbrıs’ta trafik bize göre soldan akıyor. Araçlarda direksiyonlar saÄŸda. Ben yaklaşık yüz kilometreden fazla araç kullandım. Soldan gitmek ve saÄŸlamak ve buna alışmak oldukça zor. Araç ile gidenler veya orada araç kiralayanların çok dikkat etmeleri gereken bir konu. Gidip de Hellim peyniri almadan dönmeyin, tercihiniz Kooperatif markası olsun, rakıyla iyi gidiyor.
Büyükhan
Tarih ve mimari deÄŸerler bakımından LefkoÅŸa’daki Türk eserlerinin başında Büyük Han geliyor. 1572 yılında adanın ilk Osmanlı Valisi Beylerbeyi Muzaffer PaÅŸa tarafından yaptırılan han bizim tarihi Kemeraltı Çarşısı’ndaki MirkelamoÄŸu Hanı’nın ikizi kadar benzeri. Yapı dörtgen bir plan üzerine, iki katlı inÅŸa edilmiÅŸ geniÅŸ bir avlunun çevresinde sıralanan odalar kemerli ve kubbeli bir sundurmaya açılıyor. Büyük Han çeÅŸitli yapılardan ve yerlerden alınmış taÅŸlardan yapılmış.
Selimiye Cami
(Selimiye cami) KATEDRAL, Kıbrıs'taki en büyük, en görkemli ibadethane ve en önemli Gotik mimari eser olarak kabul ediliyor. Daha önce aynı yerde bulunan Hagia Sophia adlı bir Bizans Kilisesi’nin üzerine kurulduÄŸu söyleniyor. Latin BaÅŸpiskoposu Eustorge de Montaigu tarafından 1208 yılında yapımına baÅŸlanmış ve 1326 yılında katedral kutsanarak ibadete açılmış. Kıbrıs'ın en önemli kilisesi olduÄŸundan, Luzinyan krallarının taç giyme törenleri burada yapılıyormuÅŸ. Yapı, 1373 yılında Cenevizliler, 1426 yılında Memlükler tarafından yaÄŸmalanmış ve birkaç depremde zarar görmüş. 1491 yılındaki yer sarsıntıları sonucu, Katedral’in doÄŸu bölümü yıkılmış ve Venedikliler tarafından onarılırken, eski bir Lüzinyan kralının (2. Hugh ) mezarı ortaya çıkmış. Fransız mimar ve ustaları tarafından inÅŸa edilen katedral Orta ÇaÄŸ Fransız mimarisinin çok güzel bir örneÄŸi. Osmanlılar tarafından cami minareleri oturtulmuÅŸ.
Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...
