ORUÇLUYUM, ORUÇLUYUZ… / Zuhal ÖZÜGÜL
Zuhal ÖZÜGÜL

Zuhal ÖZÜGÜL

ORUÇLUYUM, ORUÇLUYUZ…



Kasabanın çarşısındaki dükkanların birinden top gibi biri sokağa fırladı. Şöyle bir silkelendi doğrulurken dükkana doğru bağırmaya başladı.
“Sizlerr, yalancı dindarlar. Oruçluyum der baÅŸkalarına çamur atarsınız. Asıl oruçlu benim. Hiç bir yıl aksatmadım.”
Karanlık dükkanın kapısından bir kişi göründü.
“Hadi oradan yalancı. Asıl oruçlu benim. Senin nasıl oruç tuttuÄŸunu biliriz biz.”
“Nasıl tutarmışım? Senin gibi, top patlamadan orucumu bozmam ben” (Rivayete göre, aaa top patladı der orucunu 10-15 dakika önce bozarmış)
Kapıdaki, bunu duyunca balıklama atladı üstüne. Yerlerde yuvarlanmaya başladılar. O sırada onları izleyenler ayırmaya davrandılar, ama yumruk yiyince onlar da yuvarlanmaya başladılar.
“Kim daha oruçluymuÅŸ göstereceÄŸim ÅŸimdi. Oruç tutmayı senden mi öğreneceÄŸim.”
Acilen çağırılan polis, düdüğünü öttüre öttüre yaklaştı.
“Durun, ayrılın. Hepimiz oruçluyuz. Bak ben de oruçluyum, bir de çalışıyorum. Düdüğü bile doÄŸru öttüremedim. Dağılın, alırım copu elime.”
Sanki hiç duymamış gibi devam ettiler. Oruç, oruç diye söylenmeleri dalga dalga yayılıyordu. Polis, bir ekibi yardıma çağırdı.
“Çabuk gelin. Oruç kavgası”
“Amirim, biz de burada oruç tartışmasını ayırmaya çalışıyoruz. Bu kaçıncı kavga. ArkadaÅŸlar da oruçlu. Sinirlerimiz laçka oldu.
Sokağın başından bağrışmalar, çığlıklar duyuldu. Kadınlar geliyordu. Polislerin etrafını çevirdiler. Birkaç tanesi, erkeklerin kollarından, bacaklarından çekiyorlardı.
“Erkeklerimizi oruçlu oruçlu bir de coplayacaklar.”
Polisler kadınlardan kurtulmaya çalışırken, bir tanesi ensesinden tutup kaldırdığı çocuğun elindeki taşları görünce tepesi attı.
“Ah ÅŸu yasalar olmasa gösterirdim sana. Beni oruçlu oruçlu günaha sokacaksınız.”
Çocuklar kurtulmaya çalışırken:
“Polis amca vallahi oruçluyum, bırak beni” diye yalvarıyorlardı.
Telsizden gelen tok ses polisi hazır ola geçirdi.
“Ne oluyor orada. Ne biçim insanlar bunlar. Ne ramazan ne oruç bilirler.”
“Oruçlular kapıştı Kaymakamım. Yatıştırmaya çalışıyoruz”
“Yalnız onlar mı oruçlu be. Tövbe tövbe aÄŸzımdan kötü bir laf çıkacak ÅŸimdi. Dağıtın ortalığı”
Kadınlar kaymakamı duyunca başladılar bağırmaya.
“Kaymakam buraya, kaymakam buraya.”
Polis copu gösterdi “ Kaymakam gelmeden yiyeceksiniz birkaç tane de akıllanacaksınız. Kaymakam niye gelecekmiÅŸ?”
“Söz vermiÅŸlerdi ya, hani Ramazanda paket, koli dağıtacaklar, iftar çadırı kuracaklardı. Kaç gün oldu hiçbir hareket yok. Oruçluyuz hepimiz. İftara ne piÅŸirelim diye düşünüyoruz bütün gün.”
Olayı uzaktan izleyen iki yaÅŸlı kafalarını salladılar. Her Ramazan aynı terane. Oruç sendromu. Parmakları sigaradan sararmış olanı “Bak ben kaç yaşındayım. Hiç bıraktım mı orucumu?”
Zayıf olanı içinden “senin ne olduÄŸunu iyi bilirim, söyletme beni. Daha düne kadar kırdığın cevizlerin sayısı az deÄŸil.”Hemen ekledi:
“Ben de çok şükür hiç aksatmadım bu güne kadar.”
Öteki içinden “At bakalım desteksiz. Senin gençliÄŸini gördüm ben. Åžimdi,güya mümin oldun. Oruç tutuyorsun.”
Biraz sonra hepsi dağıldılar. Çocuklar oynamaya, kadınlar mutfaklara, erkekler kahvelere gittiler. İftara şunun şurasında iki saat kalmıştı. Oruç tutarak sevaba giriyorlar günahlarını da affettiriyorlardı. Çok şükür.


Zuhal ÖZÜGÜL




14 AÄŸustos 2010 Cumartesi / 2269 okunma



"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...