Işık Teoman
Yarımadadan adaya…
Yunanistan adalarının bazıları kıyılarımıza o kadar yakın ki, neredeyse sabah öten horozların sesleri bile birbirine karışacak. Özellikle Bodrum’un karşısında Kos ve KuÅŸadası’ndaki Samos adaları el ile tutulacak mesafede gibi. AÄŸabeyimin yazlığı Seferihisar’da, her gittiÄŸimde güneÅŸin batışını izlerim. GüneÅŸ, Midilli adasının hemen üzerinden batıp gidiyor yaz aylarında. Hep merak etmiÅŸimdir oradaki yaÅŸamı, gelenekleri ve görenekleri. Çünkü Sakız adasına da gittiÄŸimde o kadar çok benzer gelenekler ve yemekler ile karşılaÅŸtım ki, sanırsınız Türk toprakları.

Her şey internet ortamında
Samos için de böyle düşünürken, pasaportumda bir süre daha vize olduÄŸunu görünce bir anda karar verdim. Tüm iÅŸlemlerimi internet ortamında çözümledim. KuÅŸadası’ndaki Azim Tur’a mesaj attım ve on dakika içinde biletlerim gidiÅŸ-dönüş ayrıldı. Booking.com adlı siteye girdim yüzlerce otel, motel ve pansiyon adresleri,fiyatları,özellikleri ve fotoÄŸrafları yer alıyor. Mesaj attım ve on dakika sürmeden odamı ayırdılar. Cumartesi sabahı zaman kazanmak için aÄŸabeyimin Seferihisar’daki evine Cuma akÅŸamından gittim ve orada yattım. Sabah erkenden kalktım doÄŸru KuÅŸadası. Aracımı uygun bir sokaÄŸa park ettikten sonra Azim Tur firmasının bürosuna gittim biletimi aldım. Limana giriÅŸ yaptıktan sonra giriÅŸteki bir kafeteryada kahvaltı ettim. Her ÅŸey yolunda gitti.

KuÅŸadası Limanı’nda çok renklilik
Saat 08.30 gibi gümrük kapısı açıldı giriÅŸ iÅŸlemlerimiz kısa sürede yapıldı. Bu arada KuÅŸadası Limanı’na sekiz on katlı kruvaziyer gemiler yanaÅŸmış yolcu indiriyorlar. Her milletten, her dilden insanlar yanımdan geçip gidiyor. Çok renklilik yaÅŸanıyor limanlarda. YaÅŸlı ve hasta turistler üç tekerlekli bisikletlere binerek çıkış kapısına kadar gidiyorlar. Bizi Samos’a taşıyacak olan teknenin adı Sultan, daha gelmemiÅŸ, birkaç dakika sonra görünüyor kıçıyla limana yanaşıyor. Aynı tekne ile yolculuk yapacak olanlar teknenin baÄŸlanmasını bekliyoruz. Böyle bir tekne ile 30 yıl önce Erdek’ten AvÅŸa adasına geçmiÅŸtim. Korkunç dalgalar ve rüzgar ile boÄŸuÅŸan teknede içim dışıma çıkmıştı. Ama AvÅŸa adasında iki keyifli gün geçirmiÅŸtim.

Kuşadası-Samos arası 1.5 saat
Yine aynı sıkıntıları yaşamamak için gökyüzüne ve ufuk çizgisine bakıyorum. Hava tertemiz, masmavi ve deniz çok durgun. Sultan tekne kısa sürede demir aldı ve yola koyuldu. Güvercin adasının yanından teğet geçiyoruz, sabahın erken saatleri olmasına karşın kıyıda güneşlenenler ve denize girenler var, çünkü hava sabahtan sıcak ve çok nemli. Kuşadası-Samos arası 1.5 saat sürüyor. Adaya yaklaşırken minik adacıkların arasından süzülüp gidiyor tekne.
Samos adasına yaklaÅŸtıkça tek tük evler görünmeye baÅŸlıyor. Adanın KuÅŸadası’na bakan bölümünde pek aÄŸaç yok. Ancak burnu döndükten sonra muhteÅŸem bir güzellik karşılıyor insanı. Koyun sağı ve solu yeÅŸillikler içinde kırmızı kiremitler ile kaplanmış bir boyda ve güzellikteki rengarenk boyalı evler hemen dikkat çekiyor. Sanki birinden örnek yapılmış ve diÄŸerleri farklı renklere boyanmış ve üretilmeye baÅŸlanmış gibi görünüyor evler, görsel güzellik büyülüyor.

Alaçatı-Çeşme veya eski Foça gibi
On beÅŸ dakika içinde teknemiz limana yanaÅŸtı. Gümrükte güler yüzlü kadın görevliler bizi karşıladı ve laf olsun diye öylesine çantalarımıza baktılar ve geçiÅŸ izni verdiler. Gümrükten çıktıktan sonra çevreme bakındım. Sanki Alaçatı, ÇeÅŸme veya eski Foça’ya gelmiÅŸim gibi bir hisse kapıldım. Bir meydana bakıyorum ÇeÅŸme, bir sokaÄŸa dönüyorum Alaçatı, bir koya yürüyorum eski Foça, karşımda kocaman bir beyaz bina sanki Urla. Zakkumlar, dut aÄŸaçları ve hemen her evin önünde, merdiven kenarlarında sardunyalar, zeytin aÄŸaçları, begonviller, sakız sardunyalar mis gibi kokuyor. Binlerce beyaz güvercin ayaklar altında dolaşıyor, insanlardan ürkmüyor ve korkmuyor, sokak kedileri gibi her yerde onlar var. Bir taksiciye kalacağım otelin adresini sordum ve bana yürürsem kısa sürede oteli göreceÄŸimi söyledi. BeÅŸ dakika içinde otele ulaÅŸtım. Ama otelin sahibini en az yarım saat beklemek zorunda kaldım.

Ada sıcak ve nemli
Adanın sıcağı ve nemi o kadar yoğun ki kan ter içinde kaldım bir anda. Otelin lobisinde beklerken defalarca lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Neysi ki, otel sahibi geldi de odama zor attım kendimi, duşun altına girdim ve dakikalarca soğuk suyun altında bekledim. Kaldığım otelin arka penceresinden baktığımda zümrüt gibi yeşil bir tablo ile karşılaştım. Otelin hemen altından başlayan turunçgiller onlarca dönümlük alanı kaplamış. Yeşilliklerin hemen ardından yine rengarenk boyalı evler ve onların bitiminde de çam ormanları başlıyor. Fotoğraf çekeceğim o kadar çok görsel güzellik var ki adada. Üstümü değiştirdikten sonra şortumu giydim ve başladım sokakları dolaşmaya. Adanın bir ucundan başlayıp yürüdüm. Sokak aralarında terk edilmiş çok sayıda ev bulunuyor ve bunların kapılarına asma kilit vurulmuş.

Bir sokaktan iki kez geçtim
Her sokağın bitiminde bir üst sokaÄŸa geçerek sonuna kadar gittim. Dönüşü yine bir üst sokaktan yaparak akÅŸama kadar adada gitmediÄŸim, geçmediÄŸim sokak kalmadı diyebilirim. Hatta yanılarak bazı sokaklardan iki gez geçtiÄŸim bile oldu. Ada hala 1970’li yılları yaşıyor, turistlere yönelik bir hizmet görünmüyor gibi. Sanki her ÅŸey kendiliÄŸinden yürüyor. Latin alfabesine geçilmemiÅŸ. O nedenle sokak isimlerini ve gidilecek yerleri okumak mümkün deÄŸil. Çarşı içinde levhalar var, ancak onlar da yeterli deÄŸil. Ada halkı çok sigara içiyor. AB kriterleri sanki burada geçerli deÄŸil. Açık ve kapalı tüm mekanlarda herkes sigara içiyor. Kaldığım otelde kahvaltı yapmaya indiÄŸim salonda bile sigara içiliyordu. Mesafeler kısa olduÄŸu için motorsiklet kullanımı bir hayli yaygın durumda. Ancak kask kullanımı hemen hemen yok gibi. Balık restoranlar düşündüğüm gibi çok sayıda çıkmadı karşıma. Ağırlıklı olarak tavuk ve domuz eti üzerine yiyecekler bulunuyor.

Döner pek revaçta
Döner pek revaçta ve sulvaki dedikleri bizim ÅŸiÅŸ kebaba benzeyen bir yiyecek çok tüketiliyor. Ben de genel olarak tavuk döner yiyerek iki günümü geçirdim. Adanın hemen her yerinde küçük de olsa koylar var ve ben de bol bol denize girdim, yüzdüm keyfini çıkardım. Zamanımın az olması nedeniyle durmadan yürüdüm ve parmaklarım su topladı ama deÄŸdi doÄŸrusu, iyi ki gelmiÅŸim. Adada bir karı kocanın çalıştırdığı dondurmacı dükkanına defalarca gittim ve kocaman çanaklar içinde dondurma yedim. Samos hatırası olarak kendime ufak tefek eÅŸyalar satın aldım. Fiyatlar bize göre bir hayli pahalı, ancak sokak aralarında küçük dükkanlarda ucuz yiyecekler bulmak da mümkün. Samos adasında saatler 14.00’ü gösterdiÄŸinde sokakta insan bulmak mümkün deÄŸil. Sadece kediler ve güvercinler dolanıyor ortalıkta. Dükkanların hemen hepsi kapalı ve siesta zamanı. Gördüğüm kadarıyla sadece dondurma ve pasta satan dükkanlar açık tutuluyor. Ancak saatler 19.30’a geldiÄŸinde canlılık baÅŸlıyor, mekanlar birer birer açılıyor, insanlar sokaklara dökülmeye baÅŸlıyor ve bu canlılık gece yarısını geçene kadar sürüp gidiyor.

Dönüş zamanı
Cumartesi sabahı çıkıp, pazar akÅŸamı dönüş yaptığım Samos Adası gezisinden oldukça memnun kaldım. İlk kez tek başıma yurtdışı gezisi yaptım ve bir sıkıntı çekmeden geri döndüm. Ve tüm iÅŸlerimi internet ortamında hallettim. Bileti KuÅŸadası’ndan aldım ama Samos adasında yer ayırttığım otelde ne gibi sorunlar ile karşılaÅŸacağımı yol boyunca düşündüm durdum. Ve hiçbir sıkıntı yaÅŸamadan KuÅŸadası’na döndüm. KuÅŸadası gümrüğünü geçtikten sonra bir litrelik Yunan Uzosu satın aldım. Uzolar gümrüklerde daha ucuz çünkü. Aracımı park ettiÄŸim yerde buldum ve keyifli bir hafta sonu geçirmenin mutluluÄŸu ile İzmir’e döndüm.




































Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Yunanistan adalarının bazıları kıyılarımıza o kadar yakın ki, neredeyse sabah öten horozların sesleri bile birbirine karışacak. Özellikle Bodrum’un karşısında Kos ve KuÅŸadası’ndaki Samos adaları el ile tutulacak mesafede gibi. AÄŸabeyimin yazlığı Seferihisar’da, her gittiÄŸimde güneÅŸin batışını izlerim. GüneÅŸ, Midilli adasının hemen üzerinden batıp gidiyor yaz aylarında. Hep merak etmiÅŸimdir oradaki yaÅŸamı, gelenekleri ve görenekleri. Çünkü Sakız adasına da gittiÄŸimde o kadar çok benzer gelenekler ve yemekler ile karşılaÅŸtım ki, sanırsınız Türk toprakları.

Her şey internet ortamında
Samos için de böyle düşünürken, pasaportumda bir süre daha vize olduÄŸunu görünce bir anda karar verdim. Tüm iÅŸlemlerimi internet ortamında çözümledim. KuÅŸadası’ndaki Azim Tur’a mesaj attım ve on dakika içinde biletlerim gidiÅŸ-dönüş ayrıldı. Booking.com adlı siteye girdim yüzlerce otel, motel ve pansiyon adresleri,fiyatları,özellikleri ve fotoÄŸrafları yer alıyor. Mesaj attım ve on dakika sürmeden odamı ayırdılar. Cumartesi sabahı zaman kazanmak için aÄŸabeyimin Seferihisar’daki evine Cuma akÅŸamından gittim ve orada yattım. Sabah erkenden kalktım doÄŸru KuÅŸadası. Aracımı uygun bir sokaÄŸa park ettikten sonra Azim Tur firmasının bürosuna gittim biletimi aldım. Limana giriÅŸ yaptıktan sonra giriÅŸteki bir kafeteryada kahvaltı ettim. Her ÅŸey yolunda gitti.

KuÅŸadası Limanı’nda çok renklilik
Saat 08.30 gibi gümrük kapısı açıldı giriÅŸ iÅŸlemlerimiz kısa sürede yapıldı. Bu arada KuÅŸadası Limanı’na sekiz on katlı kruvaziyer gemiler yanaÅŸmış yolcu indiriyorlar. Her milletten, her dilden insanlar yanımdan geçip gidiyor. Çok renklilik yaÅŸanıyor limanlarda. YaÅŸlı ve hasta turistler üç tekerlekli bisikletlere binerek çıkış kapısına kadar gidiyorlar. Bizi Samos’a taşıyacak olan teknenin adı Sultan, daha gelmemiÅŸ, birkaç dakika sonra görünüyor kıçıyla limana yanaşıyor. Aynı tekne ile yolculuk yapacak olanlar teknenin baÄŸlanmasını bekliyoruz. Böyle bir tekne ile 30 yıl önce Erdek’ten AvÅŸa adasına geçmiÅŸtim. Korkunç dalgalar ve rüzgar ile boÄŸuÅŸan teknede içim dışıma çıkmıştı. Ama AvÅŸa adasında iki keyifli gün geçirmiÅŸtim.

Kuşadası-Samos arası 1.5 saat
Yine aynı sıkıntıları yaşamamak için gökyüzüne ve ufuk çizgisine bakıyorum. Hava tertemiz, masmavi ve deniz çok durgun. Sultan tekne kısa sürede demir aldı ve yola koyuldu. Güvercin adasının yanından teğet geçiyoruz, sabahın erken saatleri olmasına karşın kıyıda güneşlenenler ve denize girenler var, çünkü hava sabahtan sıcak ve çok nemli. Kuşadası-Samos arası 1.5 saat sürüyor. Adaya yaklaşırken minik adacıkların arasından süzülüp gidiyor tekne.
Samos adasına yaklaÅŸtıkça tek tük evler görünmeye baÅŸlıyor. Adanın KuÅŸadası’na bakan bölümünde pek aÄŸaç yok. Ancak burnu döndükten sonra muhteÅŸem bir güzellik karşılıyor insanı. Koyun sağı ve solu yeÅŸillikler içinde kırmızı kiremitler ile kaplanmış bir boyda ve güzellikteki rengarenk boyalı evler hemen dikkat çekiyor. Sanki birinden örnek yapılmış ve diÄŸerleri farklı renklere boyanmış ve üretilmeye baÅŸlanmış gibi görünüyor evler, görsel güzellik büyülüyor.

Alaçatı-Çeşme veya eski Foça gibi
On beÅŸ dakika içinde teknemiz limana yanaÅŸtı. Gümrükte güler yüzlü kadın görevliler bizi karşıladı ve laf olsun diye öylesine çantalarımıza baktılar ve geçiÅŸ izni verdiler. Gümrükten çıktıktan sonra çevreme bakındım. Sanki Alaçatı, ÇeÅŸme veya eski Foça’ya gelmiÅŸim gibi bir hisse kapıldım. Bir meydana bakıyorum ÇeÅŸme, bir sokaÄŸa dönüyorum Alaçatı, bir koya yürüyorum eski Foça, karşımda kocaman bir beyaz bina sanki Urla. Zakkumlar, dut aÄŸaçları ve hemen her evin önünde, merdiven kenarlarında sardunyalar, zeytin aÄŸaçları, begonviller, sakız sardunyalar mis gibi kokuyor. Binlerce beyaz güvercin ayaklar altında dolaşıyor, insanlardan ürkmüyor ve korkmuyor, sokak kedileri gibi her yerde onlar var. Bir taksiciye kalacağım otelin adresini sordum ve bana yürürsem kısa sürede oteli göreceÄŸimi söyledi. BeÅŸ dakika içinde otele ulaÅŸtım. Ama otelin sahibini en az yarım saat beklemek zorunda kaldım.

Ada sıcak ve nemli
Adanın sıcağı ve nemi o kadar yoğun ki kan ter içinde kaldım bir anda. Otelin lobisinde beklerken defalarca lavaboya gidip elimi yüzümü yıkadım. Neysi ki, otel sahibi geldi de odama zor attım kendimi, duşun altına girdim ve dakikalarca soğuk suyun altında bekledim. Kaldığım otelin arka penceresinden baktığımda zümrüt gibi yeşil bir tablo ile karşılaştım. Otelin hemen altından başlayan turunçgiller onlarca dönümlük alanı kaplamış. Yeşilliklerin hemen ardından yine rengarenk boyalı evler ve onların bitiminde de çam ormanları başlıyor. Fotoğraf çekeceğim o kadar çok görsel güzellik var ki adada. Üstümü değiştirdikten sonra şortumu giydim ve başladım sokakları dolaşmaya. Adanın bir ucundan başlayıp yürüdüm. Sokak aralarında terk edilmiş çok sayıda ev bulunuyor ve bunların kapılarına asma kilit vurulmuş.

Bir sokaktan iki kez geçtim
Her sokağın bitiminde bir üst sokaÄŸa geçerek sonuna kadar gittim. Dönüşü yine bir üst sokaktan yaparak akÅŸama kadar adada gitmediÄŸim, geçmediÄŸim sokak kalmadı diyebilirim. Hatta yanılarak bazı sokaklardan iki gez geçtiÄŸim bile oldu. Ada hala 1970’li yılları yaşıyor, turistlere yönelik bir hizmet görünmüyor gibi. Sanki her ÅŸey kendiliÄŸinden yürüyor. Latin alfabesine geçilmemiÅŸ. O nedenle sokak isimlerini ve gidilecek yerleri okumak mümkün deÄŸil. Çarşı içinde levhalar var, ancak onlar da yeterli deÄŸil. Ada halkı çok sigara içiyor. AB kriterleri sanki burada geçerli deÄŸil. Açık ve kapalı tüm mekanlarda herkes sigara içiyor. Kaldığım otelde kahvaltı yapmaya indiÄŸim salonda bile sigara içiliyordu. Mesafeler kısa olduÄŸu için motorsiklet kullanımı bir hayli yaygın durumda. Ancak kask kullanımı hemen hemen yok gibi. Balık restoranlar düşündüğüm gibi çok sayıda çıkmadı karşıma. Ağırlıklı olarak tavuk ve domuz eti üzerine yiyecekler bulunuyor.

Döner pek revaçta
Döner pek revaçta ve sulvaki dedikleri bizim ÅŸiÅŸ kebaba benzeyen bir yiyecek çok tüketiliyor. Ben de genel olarak tavuk döner yiyerek iki günümü geçirdim. Adanın hemen her yerinde küçük de olsa koylar var ve ben de bol bol denize girdim, yüzdüm keyfini çıkardım. Zamanımın az olması nedeniyle durmadan yürüdüm ve parmaklarım su topladı ama deÄŸdi doÄŸrusu, iyi ki gelmiÅŸim. Adada bir karı kocanın çalıştırdığı dondurmacı dükkanına defalarca gittim ve kocaman çanaklar içinde dondurma yedim. Samos hatırası olarak kendime ufak tefek eÅŸyalar satın aldım. Fiyatlar bize göre bir hayli pahalı, ancak sokak aralarında küçük dükkanlarda ucuz yiyecekler bulmak da mümkün. Samos adasında saatler 14.00’ü gösterdiÄŸinde sokakta insan bulmak mümkün deÄŸil. Sadece kediler ve güvercinler dolanıyor ortalıkta. Dükkanların hemen hepsi kapalı ve siesta zamanı. Gördüğüm kadarıyla sadece dondurma ve pasta satan dükkanlar açık tutuluyor. Ancak saatler 19.30’a geldiÄŸinde canlılık baÅŸlıyor, mekanlar birer birer açılıyor, insanlar sokaklara dökülmeye baÅŸlıyor ve bu canlılık gece yarısını geçene kadar sürüp gidiyor.

Dönüş zamanı
Cumartesi sabahı çıkıp, pazar akÅŸamı dönüş yaptığım Samos Adası gezisinden oldukça memnun kaldım. İlk kez tek başıma yurtdışı gezisi yaptım ve bir sıkıntı çekmeden geri döndüm. Ve tüm iÅŸlerimi internet ortamında hallettim. Bileti KuÅŸadası’ndan aldım ama Samos adasında yer ayırttığım otelde ne gibi sorunlar ile karşılaÅŸacağımı yol boyunca düşündüm durdum. Ve hiçbir sıkıntı yaÅŸamadan KuÅŸadası’na döndüm. KuÅŸadası gümrüğünü geçtikten sonra bir litrelik Yunan Uzosu satın aldım. Uzolar gümrüklerde daha ucuz çünkü. Aracımı park ettiÄŸim yerde buldum ve keyifli bir hafta sonu geçirmenin mutluluÄŸu ile İzmir’e döndüm.




































Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...
