Işık Teoman
Altın aramak serbest, hamak kurmak yasak…
Türkiye’nin deÄŸeri hiçbir ÅŸey ile ölçülemeyecek güzellikteki ormanlarında altın aramak, maden ocağı iÅŸletmek, HES’ler kurmak, gecekondu yapmak, yakacak odun kesmek serbest. Bakanın bir imzasına bakar çok ÅŸey. ÇED raporları falan hak getire. Karar verildi mi uygulanır. Ama Türkiye ormanlarında iki aÄŸaç arasına hamak germek, orman içinde çadır kurup doÄŸallığın keyfini çıkarmak yasak. “Neden “diye sorduÄŸunuzda ise;“AÄŸaçların kabukları zarar görüyor. Hamak kurmak o nedenle yasak “ diye yanıt alırsınız. Ama bu yasağın size iletildiÄŸi sırada hemen ormanın derinliklerinden motorlu testere sesleri gelmekte ve onlarca aÄŸaç boylu boyunca doÄŸup büyüdüğü mekanlara arkadaÅŸlarının ayaklarının dibine serilmektedir.

Aksilikler bitmek bilmiyor
Uygulama böyle, ÅŸaka gibi geliyor insana deÄŸil mi? Ama aynen böyle. DoÄŸal güzellikleri keÅŸfediyoruz, geziyoruz, kamp kuruyoruz. Çok çeÅŸitli olaylar ve sıkıntılar ile karşılaşıyoruz . Ama böylesini ilk defa yaşıyoruz. Geçen yıllarda yine Kaz DaÄŸları’nda kamp kurmak istedik, bize öyle bir rehberlik faturası çıkardılar ki, ÅŸaÅŸtık kaldık. Yüzlerce kilometre yolu geri tepmek zorunda kaldık. Yine bir gezimizde Tetik Yaylası’nda kendini bilmez bir orman iÅŸletme müdürü yüzünden, kamp kuramamış ve sabaha karşı eve dönmüştük. Israr etmiÅŸ 15 gün sonra Tetik Yaylası’nda sedir aÄŸaçlarının altında muhteÅŸem bir kamp yaÅŸamını gerçeÄŸe dönüştürmüştük. Ama böylesini hiç görmemiÅŸtik.

Türkelli Köyüne kadar durmak yok
Kaz DaÄŸları’nın doÄŸal güzelliklerini saymakla bitiremeyiz. Her köşesine gitmeye ise ömrünüz yetmez. Yine de her ÅŸeye karşın AyÅŸe ile birlikte sabah 05.30 da yola koyulduk. Eski Foça’nın tam karşısındaki Türkelli Köyü’ne kadar yolda hiç durmadık. Türkelli Köyü’nün hemen giriÅŸindeki güler yüzlü dost insanların iÅŸlettiÄŸi kahvede çay eÅŸliÄŸinde karnımızı doyurduk. Sonra hiç mola vermedik, erkenden Darıdere’ye ulaÅŸmak için direksiyon salladık. Yorulunca AyÅŸe kullandı ve Edremit’te Kipa’ya kadar yol yaptık. Kipa’nın parkına aracımızı bıraktıktan sonra sıkı bir alışveriÅŸ yaptık. Hiçbir ÅŸey unutmadan alışveriÅŸ arabasına doldurduk ve zaman yitirmeden yola koyulduk.

Narlı girişini kaçırmayın
Altınoluk levhasını gördükten sonra Narlı Köyü giriÅŸini kaçırmamaya çalıştık. Zaten Narlı Köyü’ne kocaman bir Tak’ın arasından geçerek giriyorsunuz. Levhayı görünce Çanakkale yolundan saÄŸa döndük ve Narlı Köyü’nün içinden geçerek topraklı daÄŸ yoluna saptık. Darıdere Mesire Alanı 13 kilometre levhasını gördükten sonra yaklaşık bin metre yüksekliÄŸindeki alana ulaÅŸmak için geride bir toz bulutu bırakarak devam ettik. Bir anda oksijen deposunun içinde bulduk kendimizi. Karşımızda Darıdere Mesire Alanı ve elinde biletleri ile görevli bize yaklaÅŸtı. Oksijen kokusu ile görevlinin sanırım, sıkıntıdan olacak ardı ardına içtiÄŸi sigara kokusu birbirine karıştı. Mesire alanına 8 TL ücret ödedik. Ve giriÅŸ yaptık. Bizi alanın iÅŸletmesini üstlenen soyadını öğrenmeyi akıl edemediÄŸimiz Mustafa Bey karşıladı.

Etrafı ormanlar ile çevriliyken güneşin ortasına çadır kurulur mu?
Çırılçıplak alana kamp
Çevreyi gezmemizi, tanımamızı ve ondan sonra konaklama konusunda yardımcı olacağını söyledi. Çevreye göz attık. Çadır kuracağımız alan, kaba tabirle güneşin alnı kabağındaydı. Sanırım burada amaç, gelen insanları tesise yönlendirmek ve doğal olarak para kazanmak. Kampçılar, özellikle göz ardı edilmiş gibi bir his doğdu Ayşe ile benim içime. Ancak, binbir çeşit bitkiyi barındıran bu doğal güzelliklerin içinde çadır kurmak ve doğal ortamda uyanmak isterdik.

Deve hendekten atlamaya başlıyor
Mustafa Bey, deveyi hendekten atlatmaya baÅŸladı: ”AÄŸaçların arasına hamak kurmak yasak, çünkü aÄŸacın kabuklarına zarar veriyor. Ormanın içine çadır kurmak kesinlikle yasak, çünkü orman iÅŸletmesi izin vermiyor. DoÄŸadaki otları toplamak yasak, çünkü sadece bana izin veriliyor.” Biz öneriyoruz: ”Åžu sık çam aÄŸaçlarının arasına kuralım” yanıt: ”Yasak” Biz baÅŸka alternatifler geliÅŸtiriyoruz. “Dere kenarına kuralım” “Yasak.” Sizin restoranın çimlerine kuralım” Mustafa Bey direniyor: ”Yasak” Ama iÅŸin ilginci biz bu konuÅŸmaları yaparken, orman içlerinden motorlu testere sesleri geliyor ve kesim yapılıyordu. Daha sonra gidip bunu gözlerimizle gördük. Yani bir sürü yasakların yer aldığı bir alanda asırlık çam aÄŸaçları bir bir kesiliyor ve boylu boyunca yere seriliyordu.

İnsafa geldi
Neyse Mustafa Bey insafa geldi. Bize bir masaya oturabileceğimizi ve bir mangal karşılığında da 20 TL ödeyerek piknik yapabileceğimizi buyurdu. Oksijen deposu çam ağaçlarının arasında, sessiz bir ortamda mangalda tavukları pişirdik, birer kadeh rakı içtik. Bu güzellikleri ölümsüzleştirmek amacıyla suyun aktığı yolu izleyerek mini bir tur yaptık. Geniş bir yatağa sahip olan dere kenarındaki yolculuğumuzu, taş ve kayaların geçit vermediği sınıra kadar sürdürdük. Dere yatağında, asırlık çam ağaçlarının gövdeleri, kayalar ve önüne ne gelirse sürükleyip getirdiği rengarenk taşlar insanı ürkütüyor. Bu bölgeye özellikle yağışların bol olduğu sonbahar mevsiminde gelmek gerekiyor.

Altınoluk kamp alanında Zeytin ağacı ve incir ağacı bir bütün oluşturmuş. O ağacın altında çadırımızı kurduk
Asırlık zeytin ağaçlarının altına çadır kurduk
Mesire alanının giriÅŸinde, ”Kazdağı-İda Darıdere A Tipi Mesire Yeri, DaÄŸ Evi, Çadır ve Karavan Kamp Alanı” yazıyor. Ama çadırı illaki, güneÅŸin ortasında kurmak gerekiyor. DoÄŸal olarak kurmadık. AkÅŸama kadar oyalandık ve Altınoluk’a geri dönerek, asırlık zeytin aÄŸaçlarının yer aldığı bir kamp alanına çadırımızı kurduk. Çadırımızı kurduÄŸumuz aÄŸaç yaklaşık 150 yaşında bir zeytin aÄŸacı. Ancak yıllar önce bir incir aÄŸacından gelen tohum zeytin aÄŸacının tepesine yerleÅŸmiÅŸ ve orada çimlenmiÅŸ ve aÄŸaca dönüşmüş. Zeytin aÄŸacının üzerini kaplayan incir aÄŸacı meyve vermeye baÅŸlamış. Yani bir aÄŸaç düşünün; zeytin aÄŸacı ama gövdesi incir aÄŸacı ile kaplı. AÄŸacın üzerinde hem zeytin hem de incirin meyvesi var. Bu melez aÄŸaç bizi günboyu yakıcı güneÅŸten korudu ve çadırımızda güneÅŸi hiç hissetmedik. Küçükkuyu’dan Dikili’ye kadar uzanan kilometrelerce sahil boyunca insanlar yüzüyor ve mavi bayraklı bu sahillerin keyfini çıkarıyor. Biz de çıkardık ama aklımız ve gönlümüz Kaz DaÄŸları’ndan Darıdere Mesire Alanı’nda kaldı.

Zeytin ve incir meyvesi ikisi
Darıdere:
Kuzey ve batıdan Mıhlı Çayı, doÄŸu ve güneyden ise Kazdağı Milli Parkı ile çevrili. Çevredeki orman arazisinin dik ve sarp olmasına karşın Kazdağı-İda Darıdere, düze yakın bir arazide konumlanmış durumda. Arazinin toplamda % 40’ını oluÅŸturan 4 hektarlık kısmı, eÄŸimli ve aÄŸaçlarla kaplı. Geri kalan 6 hektarlık alan ise düz ve açıklık arazi ÅŸeklinde ve 1992 yılına kadar Orman İşletme Müdürlüğü’nce Orman İçi Fidan Üretim Merkezi olarak kullanılmış. Darıdere’de hakim aÄŸaç türü Karaçam ve Kestane. Kiraz, Ceviz ve Elma aÄŸaçlarının yanısıra, kuÅŸburnu gibi bitkiler de bulunuyor.

Homeros ve rehberi
Homeros’un İliada ve Odysseus destanlarında uzun uzun anlattığı KazdaÄŸları-İda, yaÅŸlı dünyamızda, güzellik yarışması gibi tarihte ilklerin yaÅŸandığı görkemli bir karasal ekosistemimizdir. Homeros’un ”Ana İDA”, “Çok Pınarlı İDA” veya kimilerinin “Bin Pınarlı İDA” diye adlandırdığı bu coÄŸrafya, tarihsel süreçte birçok uygarlığa yaÅŸam ortamı oluÅŸturmuÅŸ. Söz gelimi dünya tarihinin en eski ve en kanlı savaÅŸları ve acıları ile insanlık tarihinin en çok konuÅŸulan aÅŸkları ve olayları bu topraklarda yaÅŸanmış. Örnek mi? Aristo ilk felsefe okulunu bu yörede açmış, Athena Tapınağı burada yapılmış, Büyük İskender tarafından üç kez iÅŸgal edilmiÅŸ, BaÅŸ Tanrı Zeus karısı Hera ile bu daÄŸda evlenmiÅŸ. Aslında Truva Kralı Priamos’un oÄŸlu olan ancak terk edildiÄŸi için bu daÄŸlarda çobanlık yapan Paris, Zeus’un önerdiÄŸi güzellik yarışmasında Sparta Kralı Menelaos’un güzel karısının aÅŸkı uÄŸruna, Hera ve Athena’yı bir yana bırakarak, Aphrodit’i en güzel seçip, Altın Elmayı kendisine verdiÄŸi için diÄŸer iki tanrıçanın lanetini bu daÄŸda kazanmış. Bu lanet üzerine Truva kentini yerle bir eden, o acılarla yüklü 10 yıl süren ve Anodolu’da emperyalizme karşı verilen ilk savaşı da Tanrı Zeus, yine bu dağın eteklerinde kurulu Gargara’daki (Küçükkuyu) kendi adına yaptırılan Sunak’tan izleyip yönetmiÅŸ.

Truva atı bu dağlardan
Dahası Odysseus, Truva halkının kılıçtan geçirilmesine neden olan ve dünya siyasi tarihine “Truva Atı Hilesi” olarak geçen, o ünlü tahta atı, bu daÄŸlardan kestirdiÄŸi Kazdağı Göknarı’nın (Abies Equi Trojani) kerestesinden yaptırmış.

Oksijen deposu
Balıkesir ili- Edremit ilçesine baÄŸlı Altınoluk, mitolojide (IDA) diye geçen, bugünkü adı ile Kazdağı’nın güney yamaçları ve Edremit Körfezi'nin kuzeyinde kurulmuÅŸ mavi ile yeÅŸilin birbirine karıştığı ender güzellikleri barındıran ÅŸirin bir belde merkezi. Alpler'den sonra dünyanın oksijen oranı en yüksek yeri olan Altınoluk birçok doÄŸal ve tarihi güzelliÄŸe ev sahipliÄŸi yapmakta. "oksijen deposu" diye de adlandırılan Altınoluk, büyük kentlerden kaçan, özellikle solunum rahatsızlığı çekenlerin en çok tercih ettikleri yerler arasında birinci sırada. Kucakladığı tarihi tanımlarsak, İda Dağı’nın eteklerinde antik bir ÅŸehir Antandros diyebiliriz. Troia Savaşı zamanında önemli tersane konumunda olmasından dolayı tarihi araÅŸtırmaların odaklarından biri haline geldi.













Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Türkiye’nin deÄŸeri hiçbir ÅŸey ile ölçülemeyecek güzellikteki ormanlarında altın aramak, maden ocağı iÅŸletmek, HES’ler kurmak, gecekondu yapmak, yakacak odun kesmek serbest. Bakanın bir imzasına bakar çok ÅŸey. ÇED raporları falan hak getire. Karar verildi mi uygulanır. Ama Türkiye ormanlarında iki aÄŸaç arasına hamak germek, orman içinde çadır kurup doÄŸallığın keyfini çıkarmak yasak. “Neden “diye sorduÄŸunuzda ise;“AÄŸaçların kabukları zarar görüyor. Hamak kurmak o nedenle yasak “ diye yanıt alırsınız. Ama bu yasağın size iletildiÄŸi sırada hemen ormanın derinliklerinden motorlu testere sesleri gelmekte ve onlarca aÄŸaç boylu boyunca doÄŸup büyüdüğü mekanlara arkadaÅŸlarının ayaklarının dibine serilmektedir.

Aksilikler bitmek bilmiyor
Uygulama böyle, ÅŸaka gibi geliyor insana deÄŸil mi? Ama aynen böyle. DoÄŸal güzellikleri keÅŸfediyoruz, geziyoruz, kamp kuruyoruz. Çok çeÅŸitli olaylar ve sıkıntılar ile karşılaşıyoruz . Ama böylesini ilk defa yaşıyoruz. Geçen yıllarda yine Kaz DaÄŸları’nda kamp kurmak istedik, bize öyle bir rehberlik faturası çıkardılar ki, ÅŸaÅŸtık kaldık. Yüzlerce kilometre yolu geri tepmek zorunda kaldık. Yine bir gezimizde Tetik Yaylası’nda kendini bilmez bir orman iÅŸletme müdürü yüzünden, kamp kuramamış ve sabaha karşı eve dönmüştük. Israr etmiÅŸ 15 gün sonra Tetik Yaylası’nda sedir aÄŸaçlarının altında muhteÅŸem bir kamp yaÅŸamını gerçeÄŸe dönüştürmüştük. Ama böylesini hiç görmemiÅŸtik.

Türkelli Köyüne kadar durmak yok
Kaz DaÄŸları’nın doÄŸal güzelliklerini saymakla bitiremeyiz. Her köşesine gitmeye ise ömrünüz yetmez. Yine de her ÅŸeye karşın AyÅŸe ile birlikte sabah 05.30 da yola koyulduk. Eski Foça’nın tam karşısındaki Türkelli Köyü’ne kadar yolda hiç durmadık. Türkelli Köyü’nün hemen giriÅŸindeki güler yüzlü dost insanların iÅŸlettiÄŸi kahvede çay eÅŸliÄŸinde karnımızı doyurduk. Sonra hiç mola vermedik, erkenden Darıdere’ye ulaÅŸmak için direksiyon salladık. Yorulunca AyÅŸe kullandı ve Edremit’te Kipa’ya kadar yol yaptık. Kipa’nın parkına aracımızı bıraktıktan sonra sıkı bir alışveriÅŸ yaptık. Hiçbir ÅŸey unutmadan alışveriÅŸ arabasına doldurduk ve zaman yitirmeden yola koyulduk.

Narlı girişini kaçırmayın
Altınoluk levhasını gördükten sonra Narlı Köyü giriÅŸini kaçırmamaya çalıştık. Zaten Narlı Köyü’ne kocaman bir Tak’ın arasından geçerek giriyorsunuz. Levhayı görünce Çanakkale yolundan saÄŸa döndük ve Narlı Köyü’nün içinden geçerek topraklı daÄŸ yoluna saptık. Darıdere Mesire Alanı 13 kilometre levhasını gördükten sonra yaklaşık bin metre yüksekliÄŸindeki alana ulaÅŸmak için geride bir toz bulutu bırakarak devam ettik. Bir anda oksijen deposunun içinde bulduk kendimizi. Karşımızda Darıdere Mesire Alanı ve elinde biletleri ile görevli bize yaklaÅŸtı. Oksijen kokusu ile görevlinin sanırım, sıkıntıdan olacak ardı ardına içtiÄŸi sigara kokusu birbirine karıştı. Mesire alanına 8 TL ücret ödedik. Ve giriÅŸ yaptık. Bizi alanın iÅŸletmesini üstlenen soyadını öğrenmeyi akıl edemediÄŸimiz Mustafa Bey karşıladı.

Çırılçıplak alana kamp
Çevreyi gezmemizi, tanımamızı ve ondan sonra konaklama konusunda yardımcı olacağını söyledi. Çevreye göz attık. Çadır kuracağımız alan, kaba tabirle güneşin alnı kabağındaydı. Sanırım burada amaç, gelen insanları tesise yönlendirmek ve doğal olarak para kazanmak. Kampçılar, özellikle göz ardı edilmiş gibi bir his doğdu Ayşe ile benim içime. Ancak, binbir çeşit bitkiyi barındıran bu doğal güzelliklerin içinde çadır kurmak ve doğal ortamda uyanmak isterdik.

Deve hendekten atlamaya başlıyor
Mustafa Bey, deveyi hendekten atlatmaya baÅŸladı: ”AÄŸaçların arasına hamak kurmak yasak, çünkü aÄŸacın kabuklarına zarar veriyor. Ormanın içine çadır kurmak kesinlikle yasak, çünkü orman iÅŸletmesi izin vermiyor. DoÄŸadaki otları toplamak yasak, çünkü sadece bana izin veriliyor.” Biz öneriyoruz: ”Åžu sık çam aÄŸaçlarının arasına kuralım” yanıt: ”Yasak” Biz baÅŸka alternatifler geliÅŸtiriyoruz. “Dere kenarına kuralım” “Yasak.” Sizin restoranın çimlerine kuralım” Mustafa Bey direniyor: ”Yasak” Ama iÅŸin ilginci biz bu konuÅŸmaları yaparken, orman içlerinden motorlu testere sesleri geliyor ve kesim yapılıyordu. Daha sonra gidip bunu gözlerimizle gördük. Yani bir sürü yasakların yer aldığı bir alanda asırlık çam aÄŸaçları bir bir kesiliyor ve boylu boyunca yere seriliyordu.

İnsafa geldi
Neyse Mustafa Bey insafa geldi. Bize bir masaya oturabileceğimizi ve bir mangal karşılığında da 20 TL ödeyerek piknik yapabileceğimizi buyurdu. Oksijen deposu çam ağaçlarının arasında, sessiz bir ortamda mangalda tavukları pişirdik, birer kadeh rakı içtik. Bu güzellikleri ölümsüzleştirmek amacıyla suyun aktığı yolu izleyerek mini bir tur yaptık. Geniş bir yatağa sahip olan dere kenarındaki yolculuğumuzu, taş ve kayaların geçit vermediği sınıra kadar sürdürdük. Dere yatağında, asırlık çam ağaçlarının gövdeleri, kayalar ve önüne ne gelirse sürükleyip getirdiği rengarenk taşlar insanı ürkütüyor. Bu bölgeye özellikle yağışların bol olduğu sonbahar mevsiminde gelmek gerekiyor.

Asırlık zeytin ağaçlarının altına çadır kurduk
Mesire alanının giriÅŸinde, ”Kazdağı-İda Darıdere A Tipi Mesire Yeri, DaÄŸ Evi, Çadır ve Karavan Kamp Alanı” yazıyor. Ama çadırı illaki, güneÅŸin ortasında kurmak gerekiyor. DoÄŸal olarak kurmadık. AkÅŸama kadar oyalandık ve Altınoluk’a geri dönerek, asırlık zeytin aÄŸaçlarının yer aldığı bir kamp alanına çadırımızı kurduk. Çadırımızı kurduÄŸumuz aÄŸaç yaklaşık 150 yaşında bir zeytin aÄŸacı. Ancak yıllar önce bir incir aÄŸacından gelen tohum zeytin aÄŸacının tepesine yerleÅŸmiÅŸ ve orada çimlenmiÅŸ ve aÄŸaca dönüşmüş. Zeytin aÄŸacının üzerini kaplayan incir aÄŸacı meyve vermeye baÅŸlamış. Yani bir aÄŸaç düşünün; zeytin aÄŸacı ama gövdesi incir aÄŸacı ile kaplı. AÄŸacın üzerinde hem zeytin hem de incirin meyvesi var. Bu melez aÄŸaç bizi günboyu yakıcı güneÅŸten korudu ve çadırımızda güneÅŸi hiç hissetmedik. Küçükkuyu’dan Dikili’ye kadar uzanan kilometrelerce sahil boyunca insanlar yüzüyor ve mavi bayraklı bu sahillerin keyfini çıkarıyor. Biz de çıkardık ama aklımız ve gönlümüz Kaz DaÄŸları’ndan Darıdere Mesire Alanı’nda kaldı.

Darıdere:
Kuzey ve batıdan Mıhlı Çayı, doÄŸu ve güneyden ise Kazdağı Milli Parkı ile çevrili. Çevredeki orman arazisinin dik ve sarp olmasına karşın Kazdağı-İda Darıdere, düze yakın bir arazide konumlanmış durumda. Arazinin toplamda % 40’ını oluÅŸturan 4 hektarlık kısmı, eÄŸimli ve aÄŸaçlarla kaplı. Geri kalan 6 hektarlık alan ise düz ve açıklık arazi ÅŸeklinde ve 1992 yılına kadar Orman İşletme Müdürlüğü’nce Orman İçi Fidan Üretim Merkezi olarak kullanılmış. Darıdere’de hakim aÄŸaç türü Karaçam ve Kestane. Kiraz, Ceviz ve Elma aÄŸaçlarının yanısıra, kuÅŸburnu gibi bitkiler de bulunuyor.

Homeros ve rehberi
Homeros’un İliada ve Odysseus destanlarında uzun uzun anlattığı KazdaÄŸları-İda, yaÅŸlı dünyamızda, güzellik yarışması gibi tarihte ilklerin yaÅŸandığı görkemli bir karasal ekosistemimizdir. Homeros’un ”Ana İDA”, “Çok Pınarlı İDA” veya kimilerinin “Bin Pınarlı İDA” diye adlandırdığı bu coÄŸrafya, tarihsel süreçte birçok uygarlığa yaÅŸam ortamı oluÅŸturmuÅŸ. Söz gelimi dünya tarihinin en eski ve en kanlı savaÅŸları ve acıları ile insanlık tarihinin en çok konuÅŸulan aÅŸkları ve olayları bu topraklarda yaÅŸanmış. Örnek mi? Aristo ilk felsefe okulunu bu yörede açmış, Athena Tapınağı burada yapılmış, Büyük İskender tarafından üç kez iÅŸgal edilmiÅŸ, BaÅŸ Tanrı Zeus karısı Hera ile bu daÄŸda evlenmiÅŸ. Aslında Truva Kralı Priamos’un oÄŸlu olan ancak terk edildiÄŸi için bu daÄŸlarda çobanlık yapan Paris, Zeus’un önerdiÄŸi güzellik yarışmasında Sparta Kralı Menelaos’un güzel karısının aÅŸkı uÄŸruna, Hera ve Athena’yı bir yana bırakarak, Aphrodit’i en güzel seçip, Altın Elmayı kendisine verdiÄŸi için diÄŸer iki tanrıçanın lanetini bu daÄŸda kazanmış. Bu lanet üzerine Truva kentini yerle bir eden, o acılarla yüklü 10 yıl süren ve Anodolu’da emperyalizme karşı verilen ilk savaşı da Tanrı Zeus, yine bu dağın eteklerinde kurulu Gargara’daki (Küçükkuyu) kendi adına yaptırılan Sunak’tan izleyip yönetmiÅŸ.

Truva atı bu dağlardan
Dahası Odysseus, Truva halkının kılıçtan geçirilmesine neden olan ve dünya siyasi tarihine “Truva Atı Hilesi” olarak geçen, o ünlü tahta atı, bu daÄŸlardan kestirdiÄŸi Kazdağı Göknarı’nın (Abies Equi Trojani) kerestesinden yaptırmış.

Oksijen deposu
Balıkesir ili- Edremit ilçesine baÄŸlı Altınoluk, mitolojide (IDA) diye geçen, bugünkü adı ile Kazdağı’nın güney yamaçları ve Edremit Körfezi'nin kuzeyinde kurulmuÅŸ mavi ile yeÅŸilin birbirine karıştığı ender güzellikleri barındıran ÅŸirin bir belde merkezi. Alpler'den sonra dünyanın oksijen oranı en yüksek yeri olan Altınoluk birçok doÄŸal ve tarihi güzelliÄŸe ev sahipliÄŸi yapmakta. "oksijen deposu" diye de adlandırılan Altınoluk, büyük kentlerden kaçan, özellikle solunum rahatsızlığı çekenlerin en çok tercih ettikleri yerler arasında birinci sırada. Kucakladığı tarihi tanımlarsak, İda Dağı’nın eteklerinde antik bir ÅŸehir Antandros diyebiliriz. Troia Savaşı zamanında önemli tersane konumunda olmasından dolayı tarihi araÅŸtırmaların odaklarından biri haline geldi.













Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...
