Seyfi GÜL
BEDRİ RAHMİ’Yİ ANARKEN (21 EYLÜL)
Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
.................
Yar yar!...
Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isen dalımsın salkım saçak
Petek isen balımsın ağulum
Günahımsın vebalimsin
............
1932 yılında Paris’te baÅŸlayan ve daha sonra Türkiye ve Romanya arasında birkaç yıl mektuplarla süren, 1936 yılında evliliÄŸe ulaÅŸan büyük bir aÅŸk öyküsüydü Bedri Rahmi EyüboÄŸlu ile Ernestino Letoni arasında ki. Eren EyüboÄŸlu adını alan karısına büyük bir aÅŸk beslediÄŸi aÅŸikardı. Ancak birkaç yıl sonra bir baÅŸka kadına daha tutulmuÅŸtu. Yukarıda ki dizeleri de bu kadın için, akademide heykel derslerine katılan Mari Gerekmezyan adlı misafir öğrenci için yazmıştı. Öyle ki tanık olanları kulaktan kulaÄŸa bir sevda masalı anlatır olmuÅŸtu onlar için.
Sonra Mari Gerekmezyan’ın 1946 yılında menenjit-tüberküloz’a yakalanması, savaÅŸ ortamının maddi zorluklarıyla, tedavi ve ilaçlar için Bedri Rahmi’nin tablolarını satması, bütün çabalarına raÄŸmen tedavinin sonuçsuz kalması ve Mari’nin ölümüyle biten hüzünlü bir hikaye.
Her ÅŸeyi bilen, çok kırgın olmasına raÄŸmen oÄŸlu için evliliÄŸini devam ettiren ve onu hayata baÄŸlayan, sanata döndüren, bu uÄŸurda Mari’nin yaptığı Bedri Rahmi büstünü bile evinin baÅŸ köşesinde bulundurma yürekliliÄŸini gösteren Eren EyüboÄŸlu’nun yıllar sonra “Karadut” ÅŸiirini okurken, Bedri Rahmi’nin Mari için aÄŸlamasına bir kez daha dayanamayarak kendisini terk etmesiyle süren...
Sonra özverili karakteri ve sevgisinin baskın geldiği, ölümüne kadar birlikte çalışıp, ürettikleri, yaşamı paylaştıkları, bu günün televizyon dizilerine senaryo olabilecek her bakımdan dolu dolu bir hayat öyküsü..

Bedri Rahmi EYÜBOÄžLU’nun, 1911 yılında Görele’de doÄŸumuyla baÅŸlayan hayat yolculuÄŸu, 21 Eylül 1975 tarihinde İstanbul’da biter.
Bir ÅŸiirinde;
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne ÅŸu ne busun
OÄŸlum MemiÅŸ
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun
derken, ÅŸiirlerinde; bir sempozyumda “Bedri Rahmi EyuboÄŸlu’nun ÅŸiirlerinde meyveler” baÅŸlığıyla bildiri sunulacak kadar, “Hiçbir ÅŸair onun kadar meyvelerden söz etmemiÅŸ ve ÅŸiirinde yararlanmamıştır” denilecek kadar fazlaca, meyvelere yer vermiÅŸtir. Karabiber ÅŸiirinde ise karabiberin ne olduÄŸuna bir türlü karar veremez.
İzmir’de bir aÄŸaç gördüm
Adı karabiberdi karabiber
Yaprağının ucunu ısırdım
Tadı karabiberdi karabiber
..........
İzmir’de bir aÄŸaç gördüm
Adı karabiberdi
Ya karabiber türküsü Allah’ım
Necati Cumalı söylerdi
Soba borusu gibi bir sesi vardı
Karabiberim derdi, karabiberim
Candarmalar geliyor kalk gidelim
Bir çınar boyunca karabiber
İnsanın başı döner
Çiçek mi, tohum mu, meyve mi nedir
Nar tanesi gibi pırıl pırıl
Çingene pembesinden sıcak.
Bedri Rahmi; Anadolu Halk sanatlarından esinlenerek yaptığı gravür, heykel, seramik ve mozaik panoları, resim, ÅŸiir, gezi ve deneme yazıları gibi deÄŸiÅŸik alanlarda kendine özgü eserleri ile Türk Sanat’ının ölümsüzleri arasında yerini aldı. Yurt içi ve dışındaki müzelerde resimleri, Uluslar arası Brüksel sergisi için yaptığı 272 metrekarelik, NATO binası için yaptığı 50 metrekarelik mozaik panoları, uluslar arası yarışmalarda ülkemiz adına kazandığı ödüller, ÅŸarkılara dökülmüş ÅŸiirleri, atölyesinde yetiÅŸtirdiÄŸi öğrencileri ve aklımıza gelmeyenleri ile büyük sevdaların adamı olarak gönlümüzde yaÅŸamaya devam etmektedir.
21 Eylül 2007
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
Önde zeytin ağaçları arkasında yar
Sene 1946
Mevsim
Sonbahar
.................
Yar yar!...
Seni kara saplı bir bıçak gibi sineme sapladılar
Karadutum, çatal karam, çingenem
Nar tanem, nur tanem, bir tanem
Ağaç isen dalımsın salkım saçak
Petek isen balımsın ağulum
Günahımsın vebalimsin
............
1932 yılında Paris’te baÅŸlayan ve daha sonra Türkiye ve Romanya arasında birkaç yıl mektuplarla süren, 1936 yılında evliliÄŸe ulaÅŸan büyük bir aÅŸk öyküsüydü Bedri Rahmi EyüboÄŸlu ile Ernestino Letoni arasında ki. Eren EyüboÄŸlu adını alan karısına büyük bir aÅŸk beslediÄŸi aÅŸikardı. Ancak birkaç yıl sonra bir baÅŸka kadına daha tutulmuÅŸtu. Yukarıda ki dizeleri de bu kadın için, akademide heykel derslerine katılan Mari Gerekmezyan adlı misafir öğrenci için yazmıştı. Öyle ki tanık olanları kulaktan kulaÄŸa bir sevda masalı anlatır olmuÅŸtu onlar için.
Sonra Mari Gerekmezyan’ın 1946 yılında menenjit-tüberküloz’a yakalanması, savaÅŸ ortamının maddi zorluklarıyla, tedavi ve ilaçlar için Bedri Rahmi’nin tablolarını satması, bütün çabalarına raÄŸmen tedavinin sonuçsuz kalması ve Mari’nin ölümüyle biten hüzünlü bir hikaye.
Her ÅŸeyi bilen, çok kırgın olmasına raÄŸmen oÄŸlu için evliliÄŸini devam ettiren ve onu hayata baÄŸlayan, sanata döndüren, bu uÄŸurda Mari’nin yaptığı Bedri Rahmi büstünü bile evinin baÅŸ köşesinde bulundurma yürekliliÄŸini gösteren Eren EyüboÄŸlu’nun yıllar sonra “Karadut” ÅŸiirini okurken, Bedri Rahmi’nin Mari için aÄŸlamasına bir kez daha dayanamayarak kendisini terk etmesiyle süren...
Sonra özverili karakteri ve sevgisinin baskın geldiği, ölümüne kadar birlikte çalışıp, ürettikleri, yaşamı paylaştıkları, bu günün televizyon dizilerine senaryo olabilecek her bakımdan dolu dolu bir hayat öyküsü..

Bedri Rahmi EYÜBOÄžLU’nun, 1911 yılında Görele’de doÄŸumuyla baÅŸlayan hayat yolculuÄŸu, 21 Eylül 1975 tarihinde İstanbul’da biter.
Bir ÅŸiirinde;
En azından üç dil bileceksin
En azından üç dilde ana avrat dümdüz gideceksin
En azından üç dil
Çünkü sen ne tarih ne coğrafya
Ne ÅŸu ne busun
OÄŸlum MemiÅŸ
Sen otobüsü kaçırmış bir milletin çocuğusun
derken, ÅŸiirlerinde; bir sempozyumda “Bedri Rahmi EyuboÄŸlu’nun ÅŸiirlerinde meyveler” baÅŸlığıyla bildiri sunulacak kadar, “Hiçbir ÅŸair onun kadar meyvelerden söz etmemiÅŸ ve ÅŸiirinde yararlanmamıştır” denilecek kadar fazlaca, meyvelere yer vermiÅŸtir. Karabiber ÅŸiirinde ise karabiberin ne olduÄŸuna bir türlü karar veremez.
İzmir’de bir aÄŸaç gördüm
Adı karabiberdi karabiber
Yaprağının ucunu ısırdım
Tadı karabiberdi karabiber
..........
İzmir’de bir aÄŸaç gördüm
Adı karabiberdi
Ya karabiber türküsü Allah’ım
Necati Cumalı söylerdi
Soba borusu gibi bir sesi vardı
Karabiberim derdi, karabiberim
Candarmalar geliyor kalk gidelim
Bir çınar boyunca karabiber
İnsanın başı döner
Çiçek mi, tohum mu, meyve mi nedir
Nar tanesi gibi pırıl pırıl
Çingene pembesinden sıcak.
Bedri Rahmi; Anadolu Halk sanatlarından esinlenerek yaptığı gravür, heykel, seramik ve mozaik panoları, resim, ÅŸiir, gezi ve deneme yazıları gibi deÄŸiÅŸik alanlarda kendine özgü eserleri ile Türk Sanat’ının ölümsüzleri arasında yerini aldı. Yurt içi ve dışındaki müzelerde resimleri, Uluslar arası Brüksel sergisi için yaptığı 272 metrekarelik, NATO binası için yaptığı 50 metrekarelik mozaik panoları, uluslar arası yarışmalarda ülkemiz adına kazandığı ödüller, ÅŸarkılara dökülmüş ÅŸiirleri, atölyesinde yetiÅŸtirdiÄŸi öğrencileri ve aklımıza gelmeyenleri ile büyük sevdaların adamı olarak gönlümüzde yaÅŸamaya devam etmektedir.
21 Eylül 2007
Seyfi GÜL
"Seyfi GÜL" bütün yazıları için tıklayın...
