Zuhal ÖZÜGÜL
ÇOCUKLAR MI KORUNUYOR (!?)
OÄŸuz Atay 1973 yılında “Korkuyu Beklerken” isimli hikâyesini yazmıştı. Bunun, ya tartışmalara yol açacağını ya da görmezden gelineceÄŸini bilmekteydi. Ama 2010 yılında böyle bir uygulamaya neden olacağını aklının ucundan bile geçirmezdi herhalde. Bugünlerde hikâye tiyatroya uyarlanıyor ve “Öteki Tiyatro”da sahnelenmeÄŸe baÅŸlıyor. Oyundan, oyunculardan önce “Sigara Yasağı” ile giriyor gündeme. Eyvah sahnede sigara içiliyor! Ya salonda çocuk varsa!
Yerinde incelemek için bir gün iki amca “Öteki Tiyatro”ya geliyor. İki bilet alıyor önlerden. Perde yavaşça açılıyor. Amcalar heyecanla sahneyi tarıyor gözleriyle. Sigara arıyorlar. İşte kahraman sigara paketini çıkardı. Yak, yak, hadi yak. Ooooh yaktı. Biir.
Amcalar oyunda sıkıldı, ama kaç sigara içildiğini tespit etmek için sonuna kadar kalmak zorundalar. Ertesi gün: Yaz kızım! Gereği düşünüldü; görülen lüzum üzerine şu yasanın şu maddesinin şu paragrafına istinaden YASAKTIR. Çocukları koruyoruz ya. Durum, oyunu kaldırmaya, tiyatroyu kapatmaya kadar varıyor.
Anlatılan, toplumdan uzaklaşan, evine kapanan, dört duvar arasında korkuyla korkuyu bekleyen bir kişi. Başta dış dünya ile tek teması bakkaldan sigara almak. Sigara ne övülüyor ne de özendiriliyor. Sadece diğer eşyalar: bardak, sandalye, kalem, ayna gibi bir araç.
Geçenlerde bir söyleÅŸi izledim. Özetle, bir gazete yazarı tiyatroya, sinemaya hiç gitmediÄŸini, çok da tehlikeli bulduÄŸunu arz etti. Åžaşıran sunucu neden tehlikeli olduÄŸunun yanıtını mantıklı bulmayınca, kurtuluÅŸu soruyu deÄŸiÅŸtirmekte buldu. “Neyse, ÅŸu ‘Balyoz’ planına ne dersiniz?” “Öteki Tiyatro” iÅŸte bunlarla uÄŸraşıyor.
Bazı TV kanallarında ise filmlerde ağızlarında çiçeklerle dolaşanlar var. (Yakında izleyicilerin kafalarına huni takma zorunluluğu gelecek bu gidişle!) Oyuncuların sigaraları ya çiçeklerle kapatılıyor ya karartılıyor. Çete reisi odaya giriyor. Tabancasını ateşliyor, karşısındaki yere yıkılıyor. Cebinden çakmağını çıkartıyor, sigarasını yakıyor, hop ağızda bir çiçek. Ancak yandan ince bir duman kıvrıla kıvrıla yükseliyor. Çok şükür hiç anlaşılmadı. Çocuklar korunuyor.
Anne ve çocuk film izliyorlar. Çocuk: “Anne, adamın aÄŸzında neden çiçek var?” Anne: “ Åžey o oÄŸlum. Çocuklar etkilenmesin diye Åžeyi kapatıyorlar” Çocuk: “Babamda yok ama..” Anne: “Yeter artık sorduÄŸun. Kapatacağım ÅŸimdi.” Çocuk: “Sen hep sor diyorsun.” Anne düşünüyor: “Çocuk bile anlıyor sigara olduÄŸunu. İnsanı aptal yerine koyuyorlar!” Çocuk düşünüyor: “Hemen anladım sigara olduÄŸunu. Ben aptal mıyım.”
Bazı filmler vardır. Sigarası, dumanı bol. İlk aklıma gelen Godart’ın “Serseri Aşıklar”ı. Jean Paul Belmondo sürekli sigara içer, dumana boÄŸulurdu. Bugünlerde ise Mad Men dizisi. Oyuncuların bir elinde sigara, bir elinde içki kadehi. Onlar da zincirleme tiryaki. Bu filmleri çiçeklerle, karartmalarla, kapatmalarla izlemeyi düşünemiyorum bile, gözlerim kararıyor!
OÄŸuz Atay yaÅŸama dönse, bugünlerdeki tartışmaları nasıl karşılardı acaba? Üzülür müydü? Sinirlenir miydi? Yoksa ÅŸaşırır mıydı? Romanlarını, hikâyelerini yazarken yasaksız, özgür, hoÅŸgörülü bir gelecek, sanata deÄŸer veren bir toplum düşlemiÅŸti ama. Åžaşırmazdı, “33 yılda. hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸmemiÅŸ” derdi.
Bendeniz de dumansız bir yaşamı tamamen destekliyorum. Ama böyle değil !!
Oğuz Atay kitapları : Tutunamayanlar- Tehlikeli Oyunlar- Korkuyu Beklerken- Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan- Oyunlarla Yaşayanlar.
Zuhal ÖZÜGÜL
"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...
OÄŸuz Atay 1973 yılında “Korkuyu Beklerken” isimli hikâyesini yazmıştı. Bunun, ya tartışmalara yol açacağını ya da görmezden gelineceÄŸini bilmekteydi. Ama 2010 yılında böyle bir uygulamaya neden olacağını aklının ucundan bile geçirmezdi herhalde. Bugünlerde hikâye tiyatroya uyarlanıyor ve “Öteki Tiyatro”da sahnelenmeÄŸe baÅŸlıyor. Oyundan, oyunculardan önce “Sigara Yasağı” ile giriyor gündeme. Eyvah sahnede sigara içiliyor! Ya salonda çocuk varsa!
Yerinde incelemek için bir gün iki amca “Öteki Tiyatro”ya geliyor. İki bilet alıyor önlerden. Perde yavaşça açılıyor. Amcalar heyecanla sahneyi tarıyor gözleriyle. Sigara arıyorlar. İşte kahraman sigara paketini çıkardı. Yak, yak, hadi yak. Ooooh yaktı. Biir.
Amcalar oyunda sıkıldı, ama kaç sigara içildiğini tespit etmek için sonuna kadar kalmak zorundalar. Ertesi gün: Yaz kızım! Gereği düşünüldü; görülen lüzum üzerine şu yasanın şu maddesinin şu paragrafına istinaden YASAKTIR. Çocukları koruyoruz ya. Durum, oyunu kaldırmaya, tiyatroyu kapatmaya kadar varıyor.
Anlatılan, toplumdan uzaklaşan, evine kapanan, dört duvar arasında korkuyla korkuyu bekleyen bir kişi. Başta dış dünya ile tek teması bakkaldan sigara almak. Sigara ne övülüyor ne de özendiriliyor. Sadece diğer eşyalar: bardak, sandalye, kalem, ayna gibi bir araç.
Geçenlerde bir söyleÅŸi izledim. Özetle, bir gazete yazarı tiyatroya, sinemaya hiç gitmediÄŸini, çok da tehlikeli bulduÄŸunu arz etti. Åžaşıran sunucu neden tehlikeli olduÄŸunun yanıtını mantıklı bulmayınca, kurtuluÅŸu soruyu deÄŸiÅŸtirmekte buldu. “Neyse, ÅŸu ‘Balyoz’ planına ne dersiniz?” “Öteki Tiyatro” iÅŸte bunlarla uÄŸraşıyor.
Bazı TV kanallarında ise filmlerde ağızlarında çiçeklerle dolaşanlar var. (Yakında izleyicilerin kafalarına huni takma zorunluluğu gelecek bu gidişle!) Oyuncuların sigaraları ya çiçeklerle kapatılıyor ya karartılıyor. Çete reisi odaya giriyor. Tabancasını ateşliyor, karşısındaki yere yıkılıyor. Cebinden çakmağını çıkartıyor, sigarasını yakıyor, hop ağızda bir çiçek. Ancak yandan ince bir duman kıvrıla kıvrıla yükseliyor. Çok şükür hiç anlaşılmadı. Çocuklar korunuyor.
Anne ve çocuk film izliyorlar. Çocuk: “Anne, adamın aÄŸzında neden çiçek var?” Anne: “ Åžey o oÄŸlum. Çocuklar etkilenmesin diye Åžeyi kapatıyorlar” Çocuk: “Babamda yok ama..” Anne: “Yeter artık sorduÄŸun. Kapatacağım ÅŸimdi.” Çocuk: “Sen hep sor diyorsun.” Anne düşünüyor: “Çocuk bile anlıyor sigara olduÄŸunu. İnsanı aptal yerine koyuyorlar!” Çocuk düşünüyor: “Hemen anladım sigara olduÄŸunu. Ben aptal mıyım.”
Bazı filmler vardır. Sigarası, dumanı bol. İlk aklıma gelen Godart’ın “Serseri Aşıklar”ı. Jean Paul Belmondo sürekli sigara içer, dumana boÄŸulurdu. Bugünlerde ise Mad Men dizisi. Oyuncuların bir elinde sigara, bir elinde içki kadehi. Onlar da zincirleme tiryaki. Bu filmleri çiçeklerle, karartmalarla, kapatmalarla izlemeyi düşünemiyorum bile, gözlerim kararıyor!
OÄŸuz Atay yaÅŸama dönse, bugünlerdeki tartışmaları nasıl karşılardı acaba? Üzülür müydü? Sinirlenir miydi? Yoksa ÅŸaşırır mıydı? Romanlarını, hikâyelerini yazarken yasaksız, özgür, hoÅŸgörülü bir gelecek, sanata deÄŸer veren bir toplum düşlemiÅŸti ama. Åžaşırmazdı, “33 yılda. hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸmemiÅŸ” derdi.
Bendeniz de dumansız bir yaşamı tamamen destekliyorum. Ama böyle değil !!
Oğuz Atay kitapları : Tutunamayanlar- Tehlikeli Oyunlar- Korkuyu Beklerken- Bir Bilim Adamının Romanı: Mustafa İnan- Oyunlarla Yaşayanlar.
Zuhal ÖZÜGÜL
"Zuhal ÖZÜGÜL" bütün yazıları için tıklayın...
