Çeşme Yarımadasının Çatısı Alaçatı / Nurdan ÇAKIR TEZGİN
Nurdan ÇAKIR TEZGİN

Nurdan ÇAKIR TEZGİN

Çeşme Yarımadasının Çatısı Alaçatı



     ÇeÅŸme yarımadasına gitmiÅŸliÄŸim birçok kereler vakidir. Eskiden, tabiri caiz ise kıl atın öldüğü ırak bir noktasıydı İzmir’in. ÇeÅŸme’ye gidiÅŸin, mecburi dönüşünü özletmesinden baÅŸka neler kalmıştı belleÄŸimde o eski ziyaretlerimden!

     Anakaranın denizle noktalandığı bütün ada ve yarımadalarda hissettiÄŸim o sınırlılık duygusu sarıyor ruhumu gerilere gittiÄŸimde. Bir ÇeÅŸme serüvenim geliyor aklıma, sene 1992 veya 93 olmalı, fotoÄŸraf grubumla bol bol çekim yapmıştık... ÇeÅŸme’ye giderken aldığımız sulandırılmış benzin sayesinde sürekli öksüren Lada’mızın bizi yolda bırakması ve o dönemlerdeki dini bir bayramın ikinci gecesini, ÇeÅŸme oto tamircileri sanayi sitesinde geçirmiÅŸ olduÄŸumuzu anımsıyorum. Yine anımsadığım; ÇeÅŸme Emniyet Müdürlüğü centilmen polis memurlarının yardımseverliÄŸiydi, gece yarısı tamirci bulmamıza yardımcı olmuÅŸlardı.


Alaçatı’nın çakıl taşı mozaikleriyle bezeli tarihi Pazar yeri çarşısı.


     O vakitler Alaçatı henüz Âlâ çatı olmamıştı tabi. PaÅŸa paÅŸa önce ÇeÅŸme kalesini gezip sonra, Kaptan-ı Derya Cezayirli Hasan PaÅŸa'nın kaplanlı heykeliyle endamlarımızı boy boy fotoÄŸraflamıştık. Ilıca’da denizden kaynayan sıcak suya ayaklarımızı sokmuÅŸ, birkaç kilometre içerideki Alaçatı köyünde (o vakitler tipik bir köydü) bol bol kapı tokmağı fotoÄŸrafı çektiÄŸimizi anımsıyorum, haa bir de köyün meydanındaki cami ve bedestenin avlusundaki yer mozaiklerini fotoÄŸraflamıştık…

     Çiftlik Köy ve Dalyan Köy’e daha sonraki yıllarda gitmiÅŸtim fakat bunca geliÅŸ gidiÅŸ zamanlarında her nedense Alaçatı’nın iskelesini keÅŸfedemeden dönüp durmuÅŸum ÇeÅŸme Yarımadasında!


Alaçatı İskele plajı.


     Oysa son derece ilginç bir konumu olan Alaçatı İskelesi ve Yumru Limanı, yetersiz tabela ve işaretlendirme sayesinde fark edilmeden geçilen, gizil koy olarak kalıyor yarımadada.

     Foça’dan alışkın olduÄŸumuz kent giriÅŸi abartısını her yerde arıyor muyuz ne!

     Öyle ya, Foça’nın ÅŸehirlerarası yoldan giriÅŸi öyle birdenbiredir ki, o hızla denizin içine düşeceksiniz sanırsınız! Foça denizin içinde yaÅŸayan bir kenttir aslında, yazın sıcak günlerinde eÄŸer Foça dışına çıktıysanız dönüşte kenti görmenizle denizin içine düşme isteÄŸiniz aynı saniyeler içinde vuku bulur. Sıcak kentlerin tozu toprağından ve kızgınlığından kurtulurcasına cooozzz diye atlamak istersiniz denizi gördüğünüz kısa yamaç yolun başında.


Alaçatı İskelesi (Rüzgar sörfü cenneti)


     İnsanoÄŸlu seyahatlerinde alışkanlıklarını da beraberinde götürüyor, her kentin konumu aynı tarzda sarıp sarmalayacak deÄŸil elbet kiÅŸileri. Bazı kent ve yerleÅŸimler farklı sürprizlerle karşılar gelenleri. Bilmeyenlerce görmeden geçip gitme ihtimali yüksek olan Alaçatı İskelesi’ne ulaÅŸabilmek belki bu yüzden kolay deÄŸildi! Alaçatı’nın Ilıca’ya olan yol baÄŸlantıları nedeniyle, Ilıca’yı Alaçatı’nın sahil ÅŸeridi olma yanılgısına düşürüyor ilk gelenleri. Çünkü; Hiçbir yerde “Alaçatı İskele” diye yazan doÄŸru düzgün bir kavÅŸak tabela ve iÅŸaretleme sistemi mevcut deÄŸil. Sheraton ÇeÅŸme Hotel'in devasa külliyatını uzaktan görmesek, Ilıca'ya gelmiÅŸ olduÄŸumuzu da farketmiyecektik...


Alaçatı’nın simgesi tarihi rüzgar deÄŸirmenleri


     Alaçatı Belediye binasının önüne geldiğinizde merkezi işaret eden görünür bir levhaya da rastlayamadık fakat, aynı dönemeci birkaç defa turlayınca asıl merkezi bulduk! Eski yel değirmenleri neredeyse gözümüze batacakmış!

     Başta Çeşme Belediyesi olmak üzere, Alaçatı, Şifne, Ilıca, Ildırı Belediyelerinin yön gösteren tabelalara pek rağbet etmemeleri Çeşme Yarımadası'nda oldukça göze batmakta. Karayollarının ana arter tabela sistemleri de olmasa, gelen turist epey eziyet çekecek...


Alaçatı'da o ne renk cümbüşü öyle…


     Alaçatı’da daha önceki gidiÅŸlerimde fark etmediÄŸim renklerle karşılaşınca bu defa ÅŸaÅŸkınlığımı gizleyemedim. Bu kadar kısa sürede nasıl bir deÄŸiÅŸim bu! İskemlelerin mor, leylak, saks mavi, çivit mavi, kırmızı, pembe ve yeÅŸil tonları alışkın olduÄŸumuz Efes Pilsen’li kahverengi tahta iskemle masa furyasından sonra, bir Renoir tablosunun içine girmiÅŸsiniz de az sonra sardunyaları dansa kaldıracakmışsınız hissine kaptırıyor insanı. Alaçatı’da plastik sandalye ve masaya rastlamadığımı ifade etmeme gerek yok sanırım, darısı bütün turizm merkezlerimizin başına diyelim...


Alaçatı sokakları


     Dar sokaklı taÅŸ evlerin dış yüzeyleri aslında o kadar çok örtüşüyor ki Ege denizi ve adalar mimarisiyle …

      ÇeÅŸme yarımadasındaki evler ile Foça evleri, Ayvalık-Cunda evleri ve sardunyaları o kadar akraba ki biribirlerine… Ne var ki, Foça’da bütün sokaklar denize taÅŸar, kafanızı uzattığınız her pencere her kapı giriÅŸi, çapkınca bir mavilikle buluÅŸturur sizi sokak ucundan. Foça'da her taÅŸ ev özellikle yazın sıcaktan, kışın soÄŸuk poyraz ve rüzgardan korunacak ÅŸekilde yapılandırılmıştır vaktiyle…

     Alaçatı’da da, tıpkı Åžirince’de olduÄŸu gibi “deniz nerede?” sorusunu aklından uzaklaÅŸtıramıyor insan. Gerçekte Alaçatı, Åžirince’nin ağırbaÅŸlı ve aristokrat büyükannesi konumunda olsa da, aralarındaki benzeÅŸlik tartışılabilir zira mimari açıdan tamamen farklılar, sözünü ettiÄŸim Åžirince’deki absürd çarşı başıbozukluÄŸudur. Bu tür bir çarşıya Alaçatı’da rastlamanız olanaksızdır, diyorum ya; Alaçatı vakur ve aristokrat bir büyükannedir…

     Alaçatı’nın, rüzgarla dans edip ÅŸarkılar söyleyen perilerinin öyküsünü anlatmaya baÅŸlamadan önce, ÇeÅŸme yarımadasının meÅŸhur sakız dondurmasını yememe izin verir misiniz? Perileri, yel deÄŸirmenleri arasında mı arıyorsunuz? Yanlış adres. Yarımadanın simgesi haline gelen yalancı karabiber aÄŸaçlarının salkımları arasında gizleniyorlar
s a k ı n     k i m s e y e     s ö y l e m e y i n...


Nurdan ÇAKIR TEZGİN




13 Mayıs 2007 Pazar / 8137 okunma



"Nurdan ÇAKIR TEZGİN" bütün yazıları için tıklayın...