SALTA / Güzin TÜMER
Güzin TÜMER

Güzin TÜMER

SALTA



Salta’dayım. Yazmaya uzun bir ara verdikten sonra bugün tekrar bilgisayarımın başındayım. Cusco’dan sonra La Paz- Cochabamba üzerinden Santa Cruz’a geldim. Santa Cruz, Bolivya’nın en zengin ÅŸehirlerinden biri. Aynı zamanda narkotik trafiÄŸinin önemli merkezlerinden biriymiÅŸ. Yarı tropikal bir iklimi var. Bunun bana çok iyi geldiÄŸini söyleyebilirim. Deniz seviyesinin 500 metre üzerine kurulmuÅŸ bir ÅŸehir. Bolivya’nın diÄŸer ÅŸehirleri ile karşılaÅŸtırıldığında oldukça farklı olduÄŸunu söylemek mümkün. Santa Cruz’dan otobüsle Arjantin’e geçmek mümkün ama ben uçağı tercih ettim. EÄŸer otobüsle gelseydim yine çok uzun bir yolculuk yapacaktım. Bunun için enerjim kalmamıştı. Bir de bu yolculuÄŸun Bolivya’daki otobüs ÅŸirketlerince yapıldığını dikkate aldığımda bu yolculuk imkansız göründü. Sonuçta Santa Cruz’dan Salta’ya bir buçuk saat içinde kondum.


Salta'nın en büyük meydanı, "Plaza 9 de Julio". Bu meydanın ortasında çok güzel ağaçların olduğu bir park var. Burada kaldığım sürece her akşam bir konser vardı. Rock, folk ve tango... Çok keyif aldım. Oturduğum kafeden gelen müzik sesi her seferinde Salta'ya daha çok ısınmama neden oldu.

Salta'ya geldiÄŸimde birdenbire her ÅŸey deÄŸiÅŸti. Renkler, kokular, insanlar ve tavırlar. Bolivya’da yaklaşık bir ay kaldıktan sonra bu benim için hoÅŸ bir karşılamaydı. Havaalanından ÅŸehir merkezine gelmek için taksi ücretini sorduÄŸumda biraz pahalı geldi. Taksi ücretini paylaÅŸabilirdim. Bunun için etrafıma bakınırken sırt çantalı bir Fransız gördüm. Ona teklif ettim. Hemen kabul etti. O arada baÅŸka bir Fransız sırt çantası ile taksi bakınıyordu. Ona da teklif ettik. Bir kiÅŸiyken birdenbire üç olduk. Taksi içindeki kısa sohbetten sonra ÅŸehir merkezine gitmekten vazgeçtik ve kendimizi otobüs terminalinde bulduk. Pumarmarka’ya gitmeye karar vermiÅŸtik. Çünkü Fransız oÄŸlan (böyle yazmak hoÅŸuma gitmiyor ama ÅŸu an adını hatırlayamadım neyse..) dokuz aydır yollardaydı ve en sevdiÄŸi yeri sorduÄŸumda düşünmeden Pumarmarka dedi. Belki onun orayı o kadar çok sevmesinin nedeni bir folk ÅŸarkıcısına gönül kaptırmasaydı. Sonuçta Anna (Fransız kız) ve terminalde karşılaÅŸtığımız onun iki kız arkadaşıyla üçken beÅŸ kiÅŸi olarak San Salvador Jujuy otobüsündeydik. Pumamarka’ya gitmek için önce San Salvador Jujuy’a gitmek zorundaydık. Salta’dan yaklaşık iki buçuk saat mesafede olan Jujuy’a vardığımızda genel olarak atmosfer daha çok Bolivya’yı andırıyordu.

Kuzey Arjantin’deki büyük problemlerden biri çok sayıda Bolivyalının Arjantin’e gelmesiymiÅŸ. Tüm Latin Amerika ülkelerinde yaÅŸayanlar sadece kimlik kartı ile ülkeden ülkeye rahatlıkla geçebiliyorlar. Bolivya ve Paraguay gibi fakir ülkelerden gelen insanlar için Arjantin gerçekten bir cennet. Zira Bolivya’da geliÅŸmiÅŸ bir ulusal saÄŸlık sistemi yok. Çocuklar ve yaÅŸlılar ancak bedava saÄŸlık hizmeti alma ÅŸansına sahipler. Arjantin’e geldiklerinde Arjantililere saÄŸlanan her olanaktan kolaylıkla yararlanabiliyorlar. Arjantin'deki görece hayat standartlarının yüksekliÄŸi çok sayıdaki Bolivyalı için burayı çekici hale getirmiÅŸ.

Pumarmarka yolculuÄŸuna dönersek.. Jujuy’dan sonra baÅŸka bir otobüsle yaklaşık bir buçuk saat süren bir yolculukla Pumarmarka’ya gittik. Tamamen Bolivya havasında bir yerdi. Aslında ben ÅŸehirde kalmak istiyordum. Artık gelmiÅŸtim ve bir gece kalacaktım. Fransız arkadaÅŸ sevdiÄŸi kızın peÅŸinden oraya gitmek istedi. Ann ve ben de onun peÅŸinden…

Ancak Pumarmarka’da katıldığım gece bana “iyi ki oraya gitmiÅŸim” dedirtti. Son derece güzel folk ÅŸarkıları eÅŸliÄŸinde Arjantinli gençler çok güzel dans etti. Ertesi gün güzel anılarla Salta’ya döndüm. O geceden bir kaç fotoÄŸraf...













Daha önce de söz etmiÅŸtim. Seyahati, paylaÅŸmayı seven insanların kurduÄŸu www.couchsurfing.com adlı siteye üyeyim. Zaman zaman bu web sitesi aracılığı ile insanlarla iliÅŸki kuruyorum. Salta’da yaÅŸayan -couchsurfing aracılığı ile iliÅŸki kurduÄŸum- gazeteci bir çiftin -Luciana ve Marisa- evinde kaldım. Gerçekten çok nazik ve yardım severlerdi.


Luciana. "Thank you very much Luciano and Marisa"


Yolculuğum sırasında kimi zaman o bölgede yaşayan insanlarla ilişki kurmak gittiğim yerlere bir başka gözle bakmama neden oldu. Bu durum beni turist olma duygusundan kurtardı. Yolculuğumun keyifli yanlarından biri olduğunu kolaylıkla söyleyebilirim.


Marisa'nın doğum günü partisinden.. Geleneksel "asado" partisi.. Ev sahibi küçük bir domuzcuğu kesmeye çalışırken..


Salta'da belki bütün Arjantin'de büyük bir Arap topluluğu olduğu söylendi. 1920'li yıllarda buraya Türk pasaportu ile geldikleri için "Turco" diye adlandırılıyorlar.

Bir çok Arap lokantası var. Buralıların da gözde lokantalarından. Marisa'nın doğum günü nedeni ile bir arkadaşlarının evindeki toplantıya katıldım. Orada kökenleri Lübnan ve Suriye'den olan insanlarla karşılaştım. Kendilerini Arjantinli olarak kabul ediyorlar. Ancak ilginç bir bilgi verdiler bana. Arjantin'de yaşayan Müslüman ve Hıristiyan Arapların büyük kısmı evlenmek için memleketlerine gidiyorlarmış. Evlendikten sonra geri dönüyorlarmış. Birkaç kuşaktır bu topraklarda yaşamalarına rağmen evlenecekleri kadını orijinleri olan ülkeden seçmeyi tercih ediyorlarmış. Bu da bir durum tespiti olsun..

Salta, ben de oldukça iyi bir ÅŸehir izlenimi bırakmasına raÄŸmen kentte yaÅŸayanlar buranın, Arjantin’in fakir ÅŸehirlerinden biri olduÄŸunu söylediler.

Bu yolculuğum sırasında hemen hemen tüm ziyaret ettiğim yerlerde küçük şehirler dahil olmak üzere bir meydan geleneği var. Bu meydanda da büyük bir kilise ya da birden fazla kilise bulunmakta.. Bu bir Latin Amerika klasiği. Sanırım bu gelenek İspanyol'lardan kalma..





Bir meydan ama burada bir kilise yoktu. Aslında bir parktı. Ortasında büyük bir heykel vardı. Salta'nın önemli bir kahramanıymış. Ben arkadan çekmeyi seçtim. Bir farklılığı yoktu, yani bütün kahraman heykelleri gibi :)) Salta oldukça yeşil. Sanırım bunu iklimine borçlu. Burada da iki mevsim var. Kuru ve yağışlı mevsim. Hava her daim çok güneşli. Çok güzel ağaçlar var. Eminim yağışlı mevsimde her yer rengarenk çiçek oluyordur. Bence bu park bu heykel nedeni ile değil ama ağaçlarıyla oldukça güzeldi.


San Martin Parkı...



San Bernardo Tepesi’nde bendeniz...


Tüm ziyaret ettiÄŸim ÅŸehirlerde iyi bir ÅŸehir planı vardı. Åžehirler kare ÅŸeklinde adalar üzerine yerleÅŸtirilmiÅŸ. Bu da ÅŸehri çok kısa sürede gezme kolaylığı veriyor ve kaybolmayı engelliyor. Ben İstanbul’da gezerken daha çok kaybolduÄŸumu söyleyebilirim! :)



Salta’da bu düzgün ÅŸehirleÅŸmeden nasibini almış kolonyal bir ÅŸehir… Çok sayıda kolonyal bina var. Eski yeni biraz birbirine karışmış ama rahatsız edici deÄŸil.




Yine San Bernardo Tepesi..


Salta’dan birçok outdoor aktivitesine de katılmak mümkün. Ama ben biraz ÅŸehir özlediÄŸim için Salta’da güzel kafelerde oturarak vakit geçirmek hoÅŸuma gitti. Buradan yapılabilecek aktivitelerden biri de “death tren” (train to clouds) diye adlandırılan trene binmek... Yaklaşık 300 kilometrelik bir rotası var. Ama oldukça pahalı olduÄŸunu söyleyebilirim. Hem enerjim hem de paramın giderek azalması nedeni ile bu fırsatı deÄŸerlendiremedim.

Salta’da yaklaşık dört gün kaldım. Güzel anılarla buradan ayrılıyorum. Bu gece Cordoba’ya gidiyorum.

AÄŸustos 2009


Güzin TÜMER




1 Kasım 2009 Pazar / 4236 okunma



"Güzin TÜMER" bütün yazıları için tıklayın...