
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
Kasaba günleri
Artýk geceleri inlemeler duyulmuyor. Yaþlý komþu teyzenin aðrýsý acýsý sonsuza dek bitti! Öte alemi bilmesek de bitmiþtir herhalde. Hasta ve yaþlýlara ölünce acýlarý son buldu denir ya hep…
Küçük kasabalarda ölümün rüzgârý her kapýyý yalayýp geçiyor ve birer küçük pusula býrakýyor, görünmez pusulalarda hep ayný sözcükler; “bir gün sýra sana da gelecek.” Kýsa ve net. Filozofik kitaplar devirmeye gerek kalmýyor galiba! Ölüm kadar tekâmül sürecini hýzlandýran baþka bir itici güç yok. Ölüme gösterdiðimiz ulviyeti yaþama göstersek hiç mutsuz insan kalmaz. Yine zeytinyaðlý taze fasulye kokuyor ortalýk, gel yaþam kokusu gel gözünü seveyim, yanýna çoban salata ya da cacýk da yapsýnlar bol sarýmsaklý. Sarýmsak kokusu Azrail’i kaçýrtýrmýþ biliyor muydunuz?
Muhtemelen kasaba insanlarýnýn nasýl yaþadýðýný da bilmezsiniz siz, bilmeseniz de duyuyorsunuzdur mutlaka; sokaklarýn hakkýný veren tüm kasabayý yaþamlarýnýn içine dahil eden ahalinin arasýnda yaþarken çok þey öðreniyor insan. Sokaklarýn caný var mýdýr? Vardýr var, hem de ne can… Apartmanlaþmayan, yüksek katlara taþýnmayýp ayaðý topraða yakýn insanlarýn yaþama tutunuþlarý da daha sakin ve onarýcý oluyor. Kedileri, köpekleri, cam önü sardunyalarý, kapý önü yaseminleri, begonvilleri, nane, mercanköþkleri, biberiye çitleri, sýra sýra hercai ve þebboylarý ile sabah akþam sýký fýký iliþkileri sokaðýn canlýlýðýný haykýrýr yüzünüze… Sulanan çiçeklerin suyuna sarkýntýlýk eden kedileri güya paylarken sevmenin o tatlý naifliði, kuyruðunu sallayan köþebaþý köpeklerinin bir parça ekmek için kulaklarýný düþürüp göz kaçýrmalarý yok mu?
Ya o kapý önü sohbetlerinin hiç bitmeyen kasaba dedikodularý, gelen geçenle yarenlikler, hastalarýn güneþ banyosu için tekerlekli sandalye seanslarý, yürüteçli yürüme adýmlarý her sokaðýn yaþam çýðlýklarýdýr ki henüz çocuklara sýra bile gelmedi. Çocuk cývýltýlarý sebepsiz aðlayýp zýrlamalarý bile tüm senfoninin birer parçasý. Ta ki saatler gece yarýsýný geçip herkes uykuya çekildiðinde sokak köpeklerinin serenadý baþlar. Onlar gece nöbetine geçince mahalleler arasý gezen köpek çeteleri her gece kendi filmlerini çevirir. Grup gezerler ki, sokaðýn bekçi köpekleri bir maraza çýkarmasýn! Köpek ulumalarý, havlayýp gürültülü boðuþmalar hep bizim güvenliðimiz için. Ninni gibi gelir o sesler kasabayý seviyorsanýz eðer…
Her sokaðýn yaþlýsý genci, hastasý ustasý, engelli koþucusu, pusetli bebesi, ayaklanmýþ cimcimesi illa ki vardýr. Ege’de kasaba hayatýnýn içinden geçip etrafýna bakýnan þehirliler sokaða asýlýp güneþlenen çamaþýrlarý anlayamaz, sokaktaki masa sandalyeyi de anlayamaz, kilitsiz öylece duran bisikleti, scooteri, kovayý, balýk aðlarýný, paragatlarý, sele sepeti de anlamasý mümkün deðildir.
Duvarlar yakýndýr yan komþuyla, týk deyip yetiþin desen koþaný çoktur mahallelinin. Ýnlemesi bitti yaþlý komþumuzun. Oysa akþamdan ne güzel oturuyordu tekerlekli sandalyesiyle kapý önünde… Bir varmýþ bir yokmuþ. Artýk inlemeleri duyulmuyor, tüm sokak yolcu etti yaþlý komþuyu öte aleme. Ardýndan taziyeler, birlik dayanýþma ve “kalanlara saðlýk” dilekleri uçuþtu sokaðýn sesleri arasýnda. Derken soðanýn kavruluþu sýzdý pencerelerimizden, birisi fasulyeyi çok seviyor ama kim? Kýþýn en çok etli kurufasulye ve nohut kokusu alýyorum sokaktan, yazýn da taze fasulye, balýk kýzartmasýný saymýyorum o zaten sahil kasabalarýnýn olmazsa olmazý…
Oysa bizim çocukluðumuzda patlýcan biber kýzartmasý yayýlýrdý sokaklara, apartmanlarýn merdiven boþluklarýna; hele o patates kýzartmasý yok mu inþallah bizim evdendir bu koku diye girerdik evlerimize akþam olunca. Apartman çocuðuyduk vaktiyle. Kasabalarý geç keþfettik. Þimdilerde ne kadar kasaba adeti usulü varsa uygulayasým var. Kapý önünde ot ve sebze ayýklamaktan çok hoþlanýyorum. Gelen geçenle yarenlik etmekten de… Kediler sürtünüyor ayaklarýma, aç deðiller biliyorum, balýkçý komþum taze balýkla besliyor her gün onlarý, sevgi istiyorlar dertleri sevgi. Kimin deðil ki!
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com

Artýk geceleri inlemeler duyulmuyor. Yaþlý komþu teyzenin aðrýsý acýsý sonsuza dek bitti! Öte alemi bilmesek de bitmiþtir herhalde. Hasta ve yaþlýlara ölünce acýlarý son buldu denir ya hep…
Küçük kasabalarda ölümün rüzgârý her kapýyý yalayýp geçiyor ve birer küçük pusula býrakýyor, görünmez pusulalarda hep ayný sözcükler; “bir gün sýra sana da gelecek.” Kýsa ve net. Filozofik kitaplar devirmeye gerek kalmýyor galiba! Ölüm kadar tekâmül sürecini hýzlandýran baþka bir itici güç yok. Ölüme gösterdiðimiz ulviyeti yaþama göstersek hiç mutsuz insan kalmaz. Yine zeytinyaðlý taze fasulye kokuyor ortalýk, gel yaþam kokusu gel gözünü seveyim, yanýna çoban salata ya da cacýk da yapsýnlar bol sarýmsaklý. Sarýmsak kokusu Azrail’i kaçýrtýrmýþ biliyor muydunuz?
Muhtemelen kasaba insanlarýnýn nasýl yaþadýðýný da bilmezsiniz siz, bilmeseniz de duyuyorsunuzdur mutlaka; sokaklarýn hakkýný veren tüm kasabayý yaþamlarýnýn içine dahil eden ahalinin arasýnda yaþarken çok þey öðreniyor insan. Sokaklarýn caný var mýdýr? Vardýr var, hem de ne can… Apartmanlaþmayan, yüksek katlara taþýnmayýp ayaðý topraða yakýn insanlarýn yaþama tutunuþlarý da daha sakin ve onarýcý oluyor. Kedileri, köpekleri, cam önü sardunyalarý, kapý önü yaseminleri, begonvilleri, nane, mercanköþkleri, biberiye çitleri, sýra sýra hercai ve þebboylarý ile sabah akþam sýký fýký iliþkileri sokaðýn canlýlýðýný haykýrýr yüzünüze… Sulanan çiçeklerin suyuna sarkýntýlýk eden kedileri güya paylarken sevmenin o tatlý naifliði, kuyruðunu sallayan köþebaþý köpeklerinin bir parça ekmek için kulaklarýný düþürüp göz kaçýrmalarý yok mu?
Ya o kapý önü sohbetlerinin hiç bitmeyen kasaba dedikodularý, gelen geçenle yarenlikler, hastalarýn güneþ banyosu için tekerlekli sandalye seanslarý, yürüteçli yürüme adýmlarý her sokaðýn yaþam çýðlýklarýdýr ki henüz çocuklara sýra bile gelmedi. Çocuk cývýltýlarý sebepsiz aðlayýp zýrlamalarý bile tüm senfoninin birer parçasý. Ta ki saatler gece yarýsýný geçip herkes uykuya çekildiðinde sokak köpeklerinin serenadý baþlar. Onlar gece nöbetine geçince mahalleler arasý gezen köpek çeteleri her gece kendi filmlerini çevirir. Grup gezerler ki, sokaðýn bekçi köpekleri bir maraza çýkarmasýn! Köpek ulumalarý, havlayýp gürültülü boðuþmalar hep bizim güvenliðimiz için. Ninni gibi gelir o sesler kasabayý seviyorsanýz eðer…
Her sokaðýn yaþlýsý genci, hastasý ustasý, engelli koþucusu, pusetli bebesi, ayaklanmýþ cimcimesi illa ki vardýr. Ege’de kasaba hayatýnýn içinden geçip etrafýna bakýnan þehirliler sokaða asýlýp güneþlenen çamaþýrlarý anlayamaz, sokaktaki masa sandalyeyi de anlayamaz, kilitsiz öylece duran bisikleti, scooteri, kovayý, balýk aðlarýný, paragatlarý, sele sepeti de anlamasý mümkün deðildir.
Duvarlar yakýndýr yan komþuyla, týk deyip yetiþin desen koþaný çoktur mahallelinin. Ýnlemesi bitti yaþlý komþumuzun. Oysa akþamdan ne güzel oturuyordu tekerlekli sandalyesiyle kapý önünde… Bir varmýþ bir yokmuþ. Artýk inlemeleri duyulmuyor, tüm sokak yolcu etti yaþlý komþuyu öte aleme. Ardýndan taziyeler, birlik dayanýþma ve “kalanlara saðlýk” dilekleri uçuþtu sokaðýn sesleri arasýnda. Derken soðanýn kavruluþu sýzdý pencerelerimizden, birisi fasulyeyi çok seviyor ama kim? Kýþýn en çok etli kurufasulye ve nohut kokusu alýyorum sokaktan, yazýn da taze fasulye, balýk kýzartmasýný saymýyorum o zaten sahil kasabalarýnýn olmazsa olmazý…
Oysa bizim çocukluðumuzda patlýcan biber kýzartmasý yayýlýrdý sokaklara, apartmanlarýn merdiven boþluklarýna; hele o patates kýzartmasý yok mu inþallah bizim evdendir bu koku diye girerdik evlerimize akþam olunca. Apartman çocuðuyduk vaktiyle. Kasabalarý geç keþfettik. Þimdilerde ne kadar kasaba adeti usulü varsa uygulayasým var. Kapý önünde ot ve sebze ayýklamaktan çok hoþlanýyorum. Gelen geçenle yarenlik etmekten de… Kediler sürtünüyor ayaklarýma, aç deðiller biliyorum, balýkçý komþum taze balýkla besliyor her gün onlarý, sevgi istiyorlar dertleri sevgi. Kimin deðil ki!
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com
"Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN" bütün yazýlarý için týklayýn...