
Sebahattin Karaca
BAKÜ BAKÜ
Hep batıya, hep batıya düşüncesiyle insan doÄŸuyu unutuyor. Bende de öyle oldu. Batı ülkelerine gidip gelmekten doÄŸuyu ihmal ettim. Aslında uzun yıllardan beri aklımın bir köşesinde Nepal ve Azerbaycan vardı. Nepal’in kendine has otantik bir dokusu, yaÅŸama biçimi olduÄŸunu yaptığım araÅŸtırmalardan biliyordu. Ama kardeÅŸ ülke Azerbaycan oldum olası ilgimi çok çekmiÅŸti. 1992’de Sovyetlerden özgürlüğüne kavuÅŸan Azerbaycan’a bir gün gitmeyi hayal etmiÅŸtim. O bugüne hasıl oldu. 3 Nisan’da, sabahın erken saatlerinde Sabiha Gökçen’den havalanan Azerbaycan Havayolları’na ait uçağın içindeydim. Yanımdaki koltukta eÅŸi Azerbaycanlı, kendisi de restoran iÅŸleten İstanbullu bir iÅŸadamı oturuyordu. Uzunca bir süre Bakü ve Azerbaycan hakkında beni bilgilendirdi. Onun da anlatımları doÄŸrultusunda var olan heyecanım biraz daha doruÄŸa tırmandı bu sayede. 70-80 sene Rusların yönetimi altında kalan 24 yıldır bağımsızlığını kazanan, ayrı devlet aynı millet olduÄŸumuz aynı dili konuÅŸtuÄŸumuz Azerbaycan halkı nasıl yaÅŸar, ne yer, ne içer, kültür, sanat, müziÄŸe nasıl ilgi duyar, ne ile uÄŸraşırlar, ekonomileri ne durumdadır gibi soruların cevabını kısmen aldım.

İlk ÅŸaÅŸkınlık, Haydar Aliyev Havaalanı’nda
2 saat 45 dakika havada süzülen uçak Bakü Havaalanı’na indi. Havaalanından içeriye adım atar atmaz gördüğüm manzara karşısında dondum. Bunca yıldır seyahat ederim, ben hayatımda hiç bu kadar temiz, gösteriÅŸli bir havaalanı görmedim. SaÄŸa sola bakarak yürürken ayaklarım birbirine dolaşıyordu. Abartmıyorum, emin olun aÄŸzım açık kaldı. Kapıda vize uygulaması kuyruÄŸunda yerimi aldım, basit bir form doldurarak pasaportumu verdim, 3-5 dakikalık iÅŸlemden sonra 60 günlük vizemi aldım. Polis kontrolünden sonra internet üzerinden ismini de bildiÄŸim taksi ÅŸoförü Timur ile buluÅŸtum. Timur 35-40 yaÅŸlarında bir Azeri vatandaşıydı. ”Timur, otele kadar yolculuÄŸumuz ne kadar sürecek” dedim. “Yarım saat abi” dedi. “Timur bana Bakü’yü anlat” dedim. “Bakü çok güzel ÅŸehir abi” dedi. “Nasıl güzel ÅŸehir “ dedim, ”abi” dedi; “Ruslardan kalan binaların çürüklerini yıkıyorlar, yenisini yapıyorlar, saÄŸlam olanlara dış cephe giydiriyorlar ve güzelleÅŸtiriyorlar. EstetiÄŸe, güzelliÄŸe ve saÄŸlamlığa çok önem veriliyor. 20 yılda Bakü dünyanın en güzel ÅŸehirlerinden biri oldu. Ama Bakü’nün dışında diÄŸer kasabalarda geliÅŸme, biraz yavaÅŸ gidiyor ” dedi. Taksi ilerlerken bir yandan Timur’u dinliyor, bir yandan da çevreyi izliyordum. Yolun sağında ve solunda öbek öbek, küme küme iki katlı evler vardı. Ama yol boyu örülen duvarla evlerin zemin katı görünmüyordu. Ben bu duvarların trafik gürültüsüne karşı yapıldığını düşündüm. Daha sonra öğrendim ki evleri kamufle etmiÅŸler. Ancak ÅŸehre girdikten sonra yol güzergahında saÄŸlı sollu gördüğüm her ÅŸey bana “bu kadar da” olmaz dedirtecek kadar güzeldi. Dört gidiÅŸ dört geliÅŸ yolda otelime doÄŸru ilerlerken sol tarafta gördüm düzenlenen rekreasyon alanları, saÄŸ tarafta muhteÅŸem binalar her ÅŸeyden önce temizliÄŸi ile beni ÅŸaşırttığı kadar büyülüyordu. Artık ne Timur’u dinliyordum, ne de baÅŸka bir ÅŸey düşünüyordum, sadece gördüğüm her ÅŸeyi yaÅŸamaya çalışıyordum. Otele vardım, yerleÅŸtim, güzeldi ancak geliÅŸmekte olan bir semtteydi. İzmir‘de gece baÅŸlayan yolculuÄŸumu burada noktalayıp, dinlenmek için kendimi yataÄŸa attım. İki saatlik dinlenmeden sonra sırt çantam omzumda resepsiyona indiÄŸimde giriÅŸte tatlı dili ve güler yüzü ile karşılayan Edile Hanım aynı sevecen yaklaşımıyla bana bugünün geriye kalan kısmında neler yapabileceÄŸimi anlattı. O’nun anlattıkları doÄŸrultusunda otelden çıktım, kısa sürede sahile ulaÅŸtım. Sahil saÄŸa ve sola doÄŸru kilometrelerce tertemiz düzenlenmiÅŸ haliyle önümde duruyordu. SaÄŸ tarafı Devlet Bayrak Alanı’na doÄŸru, sol tarafı da ÅŸehir merkezine gidiyordu. Åžehir merkezine doÄŸru yürüdüm. Bakü’ye giden herkese bu sahilde en az bir kere yürümesini tavsiye ederim. İnanılmaz güzeldi. Meydanlar, yürüme alanları, rekreasyon alanları, aÄŸaçlandırmalar, parklar, özenle yapılmış, tertemiz olan altgeçitler, yürüdükçe gördüklerimden dolayı beni ÅŸaşırtıyordu. Bir tarafında Hilton Oteli, diÄŸer tarafında hükümet binası olan meydana geldim. Meydanın ortasında durup 380 derece döndüm, gördüğüm her ÅŸeyi fotoÄŸrafladım. Ayaküstü birkaç insanla konuÅŸtum. Türkçe konuÅŸarak anlaÅŸabiliyorduk. Herkes gayet güzel Türkçe konuÅŸuyordu. Yarın otobüs ile yapmak istediÄŸim ÅŸehir turu için duraÄŸa gittim. Yetkiliden tur hakkında bilgi aldım. “9:20’de baÅŸlıyor birer saat aralıkla yapılıyor“ dedi. Broşür aldım, ayrıldım. Birkaç cadde, birkaç sokak yürüdükten sonra akÅŸam yemeÄŸi için Park Bulvar içindeki AbÅŸeron Cafe and Lounge‘da yerimi aldım ve akÅŸam yemeÄŸimi yedikten sonra, taksi ile otelime geldim.

Sabah kahvaltıdan sonra çok erken otelden ayrıldım. Yaklaşık bir buçuk saat boyunca kıyıdan ve Park Bulvar‘dan yürüye yürüye ve büyük keyif alarak otobüs durağına saatinde yetiÅŸtim. Saat geldi geçti ama otobüs gelmedi. Yanıma durumdan haberdar olan bir taksi ÅŸoförü yanaÅŸtı. “Selamün aleyküm, otobüsü bekliyorsan gelmeyecek“ dedi. Neden gelmeyeceÄŸini sorduÄŸumda, ”otobüs güzergahında yol kapalı, tamirat var” dedi. Zaman ayırıp araÅŸtırdım, doÄŸru söylüyordu. Bu durum üzerine kendisiyle anlaÅŸtım, bana hem rehberlik yapacak hem de ÅŸoförlük yapacaktı. Adı Namıq’tı. (Namık) AnlaÅŸtık. Bana ÅŸehri 3,5 saat boyunca hem gezdirdi hem anlattı. Karşılığında sadece 65 Türk Lirası aldı. Bana göre dolu dolu haketmiÅŸti. Åžehrin neresinde ne kadar gezilip görülecek nokta varsa ,ki onlar, Azatlık Meydanı, Port Bakü Ticaret Merkezi, Haydar Aliyev Merkezi, Modern Sanat Müzesi, Kız Kulesi ve İçeri Åžehir, Flame Towers, DoÄŸaüstü Park, Bahram Gür Heykeli, Devlet Bayrak Meydanı, Kukla Tiyatrosu ve Park Bulvar içindeki müzeler, hepsini tek tek gezdirdi. Turun arkasından “ÅŸehir hakkındaki bu güzel ve faydalı bilgileri Namık’la gezerek öğrendim“ dedim. Åžehir turunu otobüsle yapsaydım belki bu kadar özel ve faydalı olmayabilirdi. Namıq’tan memnun kaldığım için ertesi gün beni otelden almasını ve ÅŸehrin dışında bana birkaç kasaba gezdirmesini, aynı zamanda beni AteÅŸ Mabedi’ne götürmesini istedim. Kabul etti ve beni otele bıraktıktan sonra ayrıldı. DoÄŸrusu bugün bir buçuk saatlik sabah yürüyüşünden sonra, üç buçuk saat süren ÅŸehir turunun ardından pestilim çıkmıştı. Dinlenmek ve gördüklerimi hazmetmek için odama çekildim. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra konuÅŸtuÄŸumuz saatte Namıq otelin önünde belirdi. Taksiye bindim, teker dönmeye Namıq anlatmaya baÅŸladı. Azerbaycan’ın tarihinden iki devlet bir millet olmaktan baÅŸladı, İran’da yaÅŸayan 45 milyon Azeri’den devam etti. Bakü’nün gelecek on yılda kavuÅŸacağı kent siluetinin baÅŸtan baÅŸa deÄŸiÅŸeceÄŸinden, daha güzel olacağından bahsetti.
Bakü’ye gidildiÄŸinde görülmesi gereken en önemli yerler

KızKalesi (Qız Qalası)
Bakü’de varolan bir efsaneye göre, Kral savaÅŸa giderken, hamile olan eÅŸinden erkek çocuÄŸu bekler. SavaÅŸtan döndüğünde kız çocuÄŸu olduÄŸunu öğrenince onun öldürülmesi emrini verir. Prensesin dadısı onu kaçırır saklı bir yerde büyütür. Ancak bir gün kral 17 yaşına basmış güzeller güzeli kızı görünce ona aşık olur, onunla evlenmek ister. Bu durum kızın kabusu olmuÅŸtur. Kız zaman kazanmak için kraldan öyle bir kale ister ki yapımı yıllar sürer, buna raÄŸmen o gün gelip çattığında, kale tamamlandığında kız kaleye çıkar kendini Hazar denizine bırakır. Kale duvarlarına çarpan kız can verir. Baku’yü ziyaret edenlerin birinci sırada gördüğü yer olan Kız Kalesi (Qız Qalası) gerçekten görülmeye deÄŸer bir yerdir.

Ateşgah, Zeruştlar tapınağı
AteÅŸe, suya, topraÄŸa inananların, canlı cansız her ÅŸeyin içinde ateÅŸ olduÄŸunu düşünenlerin tapınağı olarak 17. yy’da inÅŸa edilmeye baÅŸlanmış, bugünkü halini ise 19. yy’da almış. O dönemde bu bölgede yaÅŸayan insanlar “ZerduÅŸt” olarak anılırlardı. AteÅŸe ve onun kutsal olduÄŸuna inanır, burada ibadet yaparlardı. Surların içinde büyük ve yüksek bir avlu ve avlunun içerisinde onlarca bölümden oluÅŸmuÅŸ küçük küçük odacıklar vardır. Avlunun ortasında asırlardan beri yanan ateÅŸ yanmaya devam ediyordu. Azerbeycan İslamiyeti kabul edince, ZerduÅŸtlar Hindistan’a göçmüşler. Bugün artık benzer türde ibadet yapılmasa da geçmiÅŸi öğrenmek adına ziyaret edilmesi gereken önemli bir çekim merkezidir.

İçeri Şeher
İçeri Åžeher, kimi yerde İzmir’in Kızlar AÄŸası Hanı’nı, kimi yerde ÖdemiÅŸ’in Birgi’sini, kimi yerde Konya’da Mevlana Türbesini, kimi yerde BoÄŸazın Kız Kulesi’ni anımsatan yönleriyle, Dünya Unesco Listesi’ne girmeyi baÅŸarmış tarihi çekirdeÄŸidir. Bakü’nün en eski yerleÅŸim yeri olan İçeri Åžehir 12. yüzyılda kenti savunmak amacıyla etrafına gerdanlık gibi örülmüş sur duvarları olan en eski kent merkezidir. İçinde Kız Kulesi, ÅžirvanÅŸahlar Sarayı’nın yanı sıra pek çok tarihi mekanı, yeme içme alanları, otelleri, ve elbette hediyelik eÅŸya dükkanlarını barındırmaktadır. Bakü’nün göz bebeÄŸidir. Bu tarihi mekanda bulunan Meydan Restaurant’ta bir akÅŸam, Foça’da tanıdığım Sedef Kaynarkan ve Bakü’de tanıştığım Feridun bey ile yediÄŸim yemeÄŸin tadını ve yaptığımız keyifli sohbeti unutamam.

Bir daha gidebilirsem en az 2-3 hafta gitmek isterim. Türkçe konuÅŸulan, batı ÅŸehirleri kadar güzel olan Bakü’ye 3-4 gün yetmez.





Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

Hep batıya, hep batıya düşüncesiyle insan doÄŸuyu unutuyor. Bende de öyle oldu. Batı ülkelerine gidip gelmekten doÄŸuyu ihmal ettim. Aslında uzun yıllardan beri aklımın bir köşesinde Nepal ve Azerbaycan vardı. Nepal’in kendine has otantik bir dokusu, yaÅŸama biçimi olduÄŸunu yaptığım araÅŸtırmalardan biliyordu. Ama kardeÅŸ ülke Azerbaycan oldum olası ilgimi çok çekmiÅŸti. 1992’de Sovyetlerden özgürlüğüne kavuÅŸan Azerbaycan’a bir gün gitmeyi hayal etmiÅŸtim. O bugüne hasıl oldu. 3 Nisan’da, sabahın erken saatlerinde Sabiha Gökçen’den havalanan Azerbaycan Havayolları’na ait uçağın içindeydim. Yanımdaki koltukta eÅŸi Azerbaycanlı, kendisi de restoran iÅŸleten İstanbullu bir iÅŸadamı oturuyordu. Uzunca bir süre Bakü ve Azerbaycan hakkında beni bilgilendirdi. Onun da anlatımları doÄŸrultusunda var olan heyecanım biraz daha doruÄŸa tırmandı bu sayede. 70-80 sene Rusların yönetimi altında kalan 24 yıldır bağımsızlığını kazanan, ayrı devlet aynı millet olduÄŸumuz aynı dili konuÅŸtuÄŸumuz Azerbaycan halkı nasıl yaÅŸar, ne yer, ne içer, kültür, sanat, müziÄŸe nasıl ilgi duyar, ne ile uÄŸraşırlar, ekonomileri ne durumdadır gibi soruların cevabını kısmen aldım.

İlk ÅŸaÅŸkınlık, Haydar Aliyev Havaalanı’nda
2 saat 45 dakika havada süzülen uçak Bakü Havaalanı’na indi. Havaalanından içeriye adım atar atmaz gördüğüm manzara karşısında dondum. Bunca yıldır seyahat ederim, ben hayatımda hiç bu kadar temiz, gösteriÅŸli bir havaalanı görmedim. SaÄŸa sola bakarak yürürken ayaklarım birbirine dolaşıyordu. Abartmıyorum, emin olun aÄŸzım açık kaldı. Kapıda vize uygulaması kuyruÄŸunda yerimi aldım, basit bir form doldurarak pasaportumu verdim, 3-5 dakikalık iÅŸlemden sonra 60 günlük vizemi aldım. Polis kontrolünden sonra internet üzerinden ismini de bildiÄŸim taksi ÅŸoförü Timur ile buluÅŸtum. Timur 35-40 yaÅŸlarında bir Azeri vatandaşıydı. ”Timur, otele kadar yolculuÄŸumuz ne kadar sürecek” dedim. “Yarım saat abi” dedi. “Timur bana Bakü’yü anlat” dedim. “Bakü çok güzel ÅŸehir abi” dedi. “Nasıl güzel ÅŸehir “ dedim, ”abi” dedi; “Ruslardan kalan binaların çürüklerini yıkıyorlar, yenisini yapıyorlar, saÄŸlam olanlara dış cephe giydiriyorlar ve güzelleÅŸtiriyorlar. EstetiÄŸe, güzelliÄŸe ve saÄŸlamlığa çok önem veriliyor. 20 yılda Bakü dünyanın en güzel ÅŸehirlerinden biri oldu. Ama Bakü’nün dışında diÄŸer kasabalarda geliÅŸme, biraz yavaÅŸ gidiyor ” dedi. Taksi ilerlerken bir yandan Timur’u dinliyor, bir yandan da çevreyi izliyordum. Yolun sağında ve solunda öbek öbek, küme küme iki katlı evler vardı. Ama yol boyu örülen duvarla evlerin zemin katı görünmüyordu. Ben bu duvarların trafik gürültüsüne karşı yapıldığını düşündüm. Daha sonra öğrendim ki evleri kamufle etmiÅŸler. Ancak ÅŸehre girdikten sonra yol güzergahında saÄŸlı sollu gördüğüm her ÅŸey bana “bu kadar da” olmaz dedirtecek kadar güzeldi. Dört gidiÅŸ dört geliÅŸ yolda otelime doÄŸru ilerlerken sol tarafta gördüm düzenlenen rekreasyon alanları, saÄŸ tarafta muhteÅŸem binalar her ÅŸeyden önce temizliÄŸi ile beni ÅŸaşırttığı kadar büyülüyordu. Artık ne Timur’u dinliyordum, ne de baÅŸka bir ÅŸey düşünüyordum, sadece gördüğüm her ÅŸeyi yaÅŸamaya çalışıyordum. Otele vardım, yerleÅŸtim, güzeldi ancak geliÅŸmekte olan bir semtteydi. İzmir‘de gece baÅŸlayan yolculuÄŸumu burada noktalayıp, dinlenmek için kendimi yataÄŸa attım. İki saatlik dinlenmeden sonra sırt çantam omzumda resepsiyona indiÄŸimde giriÅŸte tatlı dili ve güler yüzü ile karşılayan Edile Hanım aynı sevecen yaklaşımıyla bana bugünün geriye kalan kısmında neler yapabileceÄŸimi anlattı. O’nun anlattıkları doÄŸrultusunda otelden çıktım, kısa sürede sahile ulaÅŸtım. Sahil saÄŸa ve sola doÄŸru kilometrelerce tertemiz düzenlenmiÅŸ haliyle önümde duruyordu. SaÄŸ tarafı Devlet Bayrak Alanı’na doÄŸru, sol tarafı da ÅŸehir merkezine gidiyordu. Åžehir merkezine doÄŸru yürüdüm. Bakü’ye giden herkese bu sahilde en az bir kere yürümesini tavsiye ederim. İnanılmaz güzeldi. Meydanlar, yürüme alanları, rekreasyon alanları, aÄŸaçlandırmalar, parklar, özenle yapılmış, tertemiz olan altgeçitler, yürüdükçe gördüklerimden dolayı beni ÅŸaşırtıyordu. Bir tarafında Hilton Oteli, diÄŸer tarafında hükümet binası olan meydana geldim. Meydanın ortasında durup 380 derece döndüm, gördüğüm her ÅŸeyi fotoÄŸrafladım. Ayaküstü birkaç insanla konuÅŸtum. Türkçe konuÅŸarak anlaÅŸabiliyorduk. Herkes gayet güzel Türkçe konuÅŸuyordu. Yarın otobüs ile yapmak istediÄŸim ÅŸehir turu için duraÄŸa gittim. Yetkiliden tur hakkında bilgi aldım. “9:20’de baÅŸlıyor birer saat aralıkla yapılıyor“ dedi. Broşür aldım, ayrıldım. Birkaç cadde, birkaç sokak yürüdükten sonra akÅŸam yemeÄŸi için Park Bulvar içindeki AbÅŸeron Cafe and Lounge‘da yerimi aldım ve akÅŸam yemeÄŸimi yedikten sonra, taksi ile otelime geldim.

Sabah kahvaltıdan sonra çok erken otelden ayrıldım. Yaklaşık bir buçuk saat boyunca kıyıdan ve Park Bulvar‘dan yürüye yürüye ve büyük keyif alarak otobüs durağına saatinde yetiÅŸtim. Saat geldi geçti ama otobüs gelmedi. Yanıma durumdan haberdar olan bir taksi ÅŸoförü yanaÅŸtı. “Selamün aleyküm, otobüsü bekliyorsan gelmeyecek“ dedi. Neden gelmeyeceÄŸini sorduÄŸumda, ”otobüs güzergahında yol kapalı, tamirat var” dedi. Zaman ayırıp araÅŸtırdım, doÄŸru söylüyordu. Bu durum üzerine kendisiyle anlaÅŸtım, bana hem rehberlik yapacak hem de ÅŸoförlük yapacaktı. Adı Namıq’tı. (Namık) AnlaÅŸtık. Bana ÅŸehri 3,5 saat boyunca hem gezdirdi hem anlattı. Karşılığında sadece 65 Türk Lirası aldı. Bana göre dolu dolu haketmiÅŸti. Åžehrin neresinde ne kadar gezilip görülecek nokta varsa ,ki onlar, Azatlık Meydanı, Port Bakü Ticaret Merkezi, Haydar Aliyev Merkezi, Modern Sanat Müzesi, Kız Kulesi ve İçeri Åžehir, Flame Towers, DoÄŸaüstü Park, Bahram Gür Heykeli, Devlet Bayrak Meydanı, Kukla Tiyatrosu ve Park Bulvar içindeki müzeler, hepsini tek tek gezdirdi. Turun arkasından “ÅŸehir hakkındaki bu güzel ve faydalı bilgileri Namık’la gezerek öğrendim“ dedim. Åžehir turunu otobüsle yapsaydım belki bu kadar özel ve faydalı olmayabilirdi. Namıq’tan memnun kaldığım için ertesi gün beni otelden almasını ve ÅŸehrin dışında bana birkaç kasaba gezdirmesini, aynı zamanda beni AteÅŸ Mabedi’ne götürmesini istedim. Kabul etti ve beni otele bıraktıktan sonra ayrıldı. DoÄŸrusu bugün bir buçuk saatlik sabah yürüyüşünden sonra, üç buçuk saat süren ÅŸehir turunun ardından pestilim çıkmıştı. Dinlenmek ve gördüklerimi hazmetmek için odama çekildim. Ertesi sabah kahvaltıdan sonra konuÅŸtuÄŸumuz saatte Namıq otelin önünde belirdi. Taksiye bindim, teker dönmeye Namıq anlatmaya baÅŸladı. Azerbaycan’ın tarihinden iki devlet bir millet olmaktan baÅŸladı, İran’da yaÅŸayan 45 milyon Azeri’den devam etti. Bakü’nün gelecek on yılda kavuÅŸacağı kent siluetinin baÅŸtan baÅŸa deÄŸiÅŸeceÄŸinden, daha güzel olacağından bahsetti.
Bakü’ye gidildiÄŸinde görülmesi gereken en önemli yerler

KızKalesi (Qız Qalası)
Bakü’de varolan bir efsaneye göre, Kral savaÅŸa giderken, hamile olan eÅŸinden erkek çocuÄŸu bekler. SavaÅŸtan döndüğünde kız çocuÄŸu olduÄŸunu öğrenince onun öldürülmesi emrini verir. Prensesin dadısı onu kaçırır saklı bir yerde büyütür. Ancak bir gün kral 17 yaşına basmış güzeller güzeli kızı görünce ona aşık olur, onunla evlenmek ister. Bu durum kızın kabusu olmuÅŸtur. Kız zaman kazanmak için kraldan öyle bir kale ister ki yapımı yıllar sürer, buna raÄŸmen o gün gelip çattığında, kale tamamlandığında kız kaleye çıkar kendini Hazar denizine bırakır. Kale duvarlarına çarpan kız can verir. Baku’yü ziyaret edenlerin birinci sırada gördüğü yer olan Kız Kalesi (Qız Qalası) gerçekten görülmeye deÄŸer bir yerdir.

Ateşgah, Zeruştlar tapınağı
AteÅŸe, suya, topraÄŸa inananların, canlı cansız her ÅŸeyin içinde ateÅŸ olduÄŸunu düşünenlerin tapınağı olarak 17. yy’da inÅŸa edilmeye baÅŸlanmış, bugünkü halini ise 19. yy’da almış. O dönemde bu bölgede yaÅŸayan insanlar “ZerduÅŸt” olarak anılırlardı. AteÅŸe ve onun kutsal olduÄŸuna inanır, burada ibadet yaparlardı. Surların içinde büyük ve yüksek bir avlu ve avlunun içerisinde onlarca bölümden oluÅŸmuÅŸ küçük küçük odacıklar vardır. Avlunun ortasında asırlardan beri yanan ateÅŸ yanmaya devam ediyordu. Azerbeycan İslamiyeti kabul edince, ZerduÅŸtlar Hindistan’a göçmüşler. Bugün artık benzer türde ibadet yapılmasa da geçmiÅŸi öğrenmek adına ziyaret edilmesi gereken önemli bir çekim merkezidir.

İçeri Şeher
İçeri Åžeher, kimi yerde İzmir’in Kızlar AÄŸası Hanı’nı, kimi yerde ÖdemiÅŸ’in Birgi’sini, kimi yerde Konya’da Mevlana Türbesini, kimi yerde BoÄŸazın Kız Kulesi’ni anımsatan yönleriyle, Dünya Unesco Listesi’ne girmeyi baÅŸarmış tarihi çekirdeÄŸidir. Bakü’nün en eski yerleÅŸim yeri olan İçeri Åžehir 12. yüzyılda kenti savunmak amacıyla etrafına gerdanlık gibi örülmüş sur duvarları olan en eski kent merkezidir. İçinde Kız Kulesi, ÅžirvanÅŸahlar Sarayı’nın yanı sıra pek çok tarihi mekanı, yeme içme alanları, otelleri, ve elbette hediyelik eÅŸya dükkanlarını barındırmaktadır. Bakü’nün göz bebeÄŸidir. Bu tarihi mekanda bulunan Meydan Restaurant’ta bir akÅŸam, Foça’da tanıdığım Sedef Kaynarkan ve Bakü’de tanıştığım Feridun bey ile yediÄŸim yemeÄŸin tadını ve yaptığımız keyifli sohbeti unutamam.

Bir daha gidebilirsem en az 2-3 hafta gitmek isterim. Türkçe konuÅŸulan, batı ÅŸehirleri kadar güzel olan Bakü’ye 3-4 gün yetmez.





Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
"Sebahattin Karaca" bütün yazıları için tıklayın...