Foça’nın Güzel Kalpli Centilmen İnsanı Süleyman Ege ile Nostaljiye Yürüyüş <br> Foça’da 1940 – 1984 arası her ÅŸey… / Sebahattin Karaca
Sebahattin Karaca

Sebahattin Karaca

Foça’nın Güzel Kalpli Centilmen İnsanı Süleyman Ege ile Nostaljiye Yürüyüş
Foça’da 1940 – 1984 arası her ÅŸey…




İlk defa 1975 yılında Foça Belediyesi’nde gördüğüm ve tanıştığım Süleyman Ege’nin, (Belediye Eski BaÅŸkanı) o gün bende bıraktığı intiba ne ise, bugün de aynı. Yıllar Süleyman Ege’de hiçbir ÅŸey deÄŸiÅŸtiremedi. O, hep aynı kaldı. Süleyman Ege, her zaman bakımlı, iyi giyimli, tıraÅŸlı, kibar, dürüst, modern ve aynı zamanda dindar bir Foçalıdır. Yüksek sorumluluk anlayışı içinde yaÅŸamını çalışarak geçiren Süleyman Ege, Foça’nın en “centilmen” insanları arasında da hak ettiÄŸi yeri almayı baÅŸarmıştır.

Bu baÄŸlamda Foça halkının saygısını kazanmış, ilçemiz duayenlerinden biri olan Süleyman Ege ile yapmış olduÄŸum söyleÅŸiyi, büyük bir keyifle kaleme aldım. Aldım çünkü; kendisini dinlerken, ilçemiz Foça’da yaÅŸanılan çok ilginç konulara deÄŸinmesi ile beni geçmiÅŸe aldı götürdü. Anlatılanların Foça’nın bir dönemine ışık tutması sebebiyle muhakkak kaleme alınıp yayınlanarak, gelecek kuÅŸaklara aktarılması gerektiÄŸini düşündüm. Bu nedenle, sorulara verilen samimi cevapları noktasına, virgülüne dokunmadan aktarmak istedim.

Süleyman bey, baÅŸta mübadiller olmak üzere, Foça’nın tüm yerlileri sizi yakından tanırlar. Foça’ya sonradan yerleÅŸenler ile gençlerimizin, sizin anlatacaklarınız üzerinden, Foça’nın son 60 -70 yıllık yaÅŸamından öğreneceÄŸi çok ÅŸey olduÄŸunu düşünüyorum ve bu baÄŸlamda ilk sorumu soruyorum.

Mübadele yıllarında anne ve babanız ne zaman nereden ve hangi koÅŸullarda Foça’ya geldi?


Ben, Foça’da doÄŸduÄŸum için mübadele ve Foça’ya gelip, yerleÅŸme durumlarını babam, annem ve yakınlarımdan öğrendiÄŸim ÅŸekliyle anlatabilirim.

Babam Mustafa oÄŸlu Ahmet Hamdi, annem Süleyman kızı Hatice Kübra; Yunanistan’ın Limni adasında yaÅŸarlarken, savaÅŸ sonrası Yunan hükümeti ile hükümetimiz arasında yapılan anlaÅŸma üzerine, mübadeleye tabi tutularak Yunanistan’ın Limni adasından “Kırzada” isimli gemi ile 24 Mayıs 1924 tarihinde Foça’ya getirilmiÅŸler.

Kırzade isimli gemi o kadar eskiymiş ki, boş olarak gittiği dönüş yolunda batmış.

Annem ile babam o tarihte evli olmadıkları için ailelerin yanında Foça’ya geldiler. Limni’den gelirken ancak ÅŸahsi eÅŸyalarını getirebildiler, bunun dışında her ÅŸeyleri orada kalmış.

Annem ile babamı ailelerle birlikte geçici olarak, Foça’daki Rum Okulu’na yerleÅŸtirdiler. Orada bir müddet kaldıktan sonra, babamın ailesine FevzipaÅŸa mahallesinde, iki katlı bir taÅŸ ev verildi. Åžimdi orası iÅŸyeri olarak kullanılmaktadır. Annemin ailesine İsmetpaÅŸa Mahallesi’nde 173 sokakta 21 numaralı iki katlı taÅŸ ev verildi. Åžimdi üstler daire, alt katlar iÅŸyeri olarak kullanılıyor.

Ayrıca Limni’de bırakılan arazilere karşılık, Foça Atatürk Mahallesi’nde 8 dönüm, BaÄŸarası Köyü’nde 13 dönüm tarla verildi. Bu tarlalarda tütün ve buÄŸday ziraatı yapılıyordu.

Babam ve annem ailelerinin Limni’de bıraktıkları malların tam karşılığını Foça’da alamasalar da, hürriyete kavuÅŸup, canlarını kurtardıklarına dua etmiÅŸlerdir. Midilli, Kavala, Arnavutluk‘tan mübadilen veya mübadele dışı kaçak yollardan Foça’ya gelenler, Limnililerin Foça’ya yerleÅŸmesinde yardımcı olmuÅŸlardır.

Ne zaman doÄŸdunuz?

Babam Ahmet Hamdi Ege 1934 tarihinde, annem Hatice Kübra ile evlendiler. Bu evlilikten 1935 tarihinde ben doÄŸmuÅŸum, benden sonra 1939’da kız kardeÅŸim Hasibe NurÅŸen dünyaya geldi.

O zamanlarda Foça’da çocukluk nasıl bir ÅŸeydi, biraz bahseder misiniz?

Çocukluk yıllarına gelince, okul öncesi mahalle arkadaÅŸlarımla, o günkü alışılmış oyunlardan, köşe kapmaca, abarca, körebe, kaydırak, saklambaç, çelik çomak ve top oynardık. Lastik topumuz yoktu, terzi Tayyar Nuray’a bezden top diktirip onunla maç yapardık. O tarihlerde ne satılan lastik top, ne de onu alacak para vardı. Ayrıca, ilkokullar yaz tatiline girdiÄŸinde, o günkü alışkanlık ve uygulamaya göre, babalarımız bizleri sanat öğrenelim diye, sanatkarların yanına çırak olarak verirlerdi. Beni önce berber Mahmut Uçkun’un yanına verdiler. Orada iki yaz çalıştım. O iÅŸe intibak edemedim. Bir sonraki yaz tatilinde terzi Asaf Vural’ın yanına çırak olarak gittim. İlkokulu bitirinceye kadar orada çalıştım. TerziliÄŸi epeyce öğrendim. Asaf Vural’ın Foça’dan ayrılması sonucu ben de iÅŸten çıktım. Zaten ilkokulu da bitirmiÅŸtim.

Ortaokulu okumam için Ankara’da subay olan amcam Hasan Ege beni yanına aldı. Cebeci Ortaokulu’na yazıldım. Birinci ve ikinci sınıfı orada okuduktan sonra, amcamın çocuÄŸu olunca, yengem artık bana bakamayacağını söyledi. Bunun üzerine okulu bırakıp Foça’ya döndüm. Babamın mali durumu müsait olmadığı için beni Menemen veya Karşıyaka’daki okullara gönderemedi. Böylece tahsilim yarım kaldı.

Ne zaman ve kiminle evlendiniz? Kaç çocuğunuz oldu?

Foça Halk Kütüphanesi’nde yönetici olarak görev yapan Mehmet Çoklu kızı Sabiha Çoklu ile 1970 yılında evlendim. 1971 tarihinde Selda, 1972 tarihinde Seray isimli iki kızım dünyaya geldi. Büyük kızım, Manisa Celal Bayar Üniversitesi Beden EÄŸitimi Bölümü’nü bitirip, halen Murat Germen İlköğretim Okulu’nda beden öğretmeni olarak görev yapmaktadır. Küçük kızım ise, EskiÅŸehir Anadolu Üniversitesi İktisat Bölümü’nü bitirmiÅŸtir. Foça Adliyesi’nde Zabıt Katibi olarak çalışmaktadır.

O dönem Foça’da hüküm süren yaÅŸamdan biraz bahseder misiniz?

Foça’da o tarihlerde Rumlarla birlikte yaÅŸamış Türk ailelerden bazıları ticaret iÅŸleri ile uÄŸraşıyorlardı. Bunlardan, Cemil Midilli, Esat Kaan, Süleyman Köklü, Hasan Basri, Mehmet, Tevfik, Cahit Hüseyin CoÅŸkun kardeÅŸler, ekmek fırını, bakkal dükkanı ve kahvehane iÅŸletiyordu. İsmail YirmibeÅŸoÄŸlu kahvehane ve fotoÄŸrafçılık iÅŸi yapıyordu. Laz Hasan Usta lokanta iÅŸletiyordu.

Daha sonraları, Limnililer de iÅŸyeri açmaya baÅŸladı. Bunlardan bazıları: “Hüseyin Sevi ekmek fırını, Mehmet Belek, Hasan Utku, Haydar Harik, Ali Püryan, Halim Argun ayakkabıcılık Haydar Akcura, Ahmet Çamlıbel tenekecilik yapıyorlardı.”

Babam Ahmet Hamdi ise o tarihlerde denizcilik ve nakliye iÅŸlerini yapıyordu. Büyük bir yelkenli teknesi vardı, Foça’dan aldığı kavun, karpuz, üzüm, armut ve sebzeleri, Çanakkale’ye kadar gider, limanlarda satardı. Dönerken, Foça’da ihtiyaç duyulan mangal kömürü getirirdi.

Ayrıca, Foça Küçükdeniz çarşısında Ramazan Merul (Tayfur ve Rüştü’nün babası) ile ortak olarak bakkaliye ve manav iÅŸletiyordu.

Daha sonra denizcilikten vazgeçip, Belediye Park ve Gazinosu’nu Bahtiyar Özgirgin ile ortak çalıştırmışlardır. Foça’da Atatürk Mahallesi, Talatbey Mahallesi ve FevzipaÅŸa mahallesi olarak üç mahalle vardı. Bugün yine üç mahalle var, yalnızca Talatbey mahallesinin ismi İsmetpaÅŸa Mahallesi olarak deÄŸiÅŸtirildi. İki semte ayrılmıştı, Küçükdeniz ve Büyükdeniz olarak, iÅŸyerleri genelde Küçükdeniz ve Büyükdeniz çarşılarında bulunuyordu. Hükümet Konağı, Adliye, Belediye ve diÄŸer resmi dairelerin tümü Büyükdeniz Atatürk mahallesinde bulunduÄŸundan, Atatürk mahallesinin çarşısı da daha hareketliydi..

Büyükdeniz, Küçükdeniz çarşılarındaki yollar Arnavut kaldırımı taÅŸla döşeli, ÅŸehrin diÄŸer yolları ise stabilize toprak yol ÅŸeklinde idi. Küçükdeniz sahilinden giden yol ÅŸimdi ki J. Komando Okulu önüne kadardı. Büyükdeniz sahilinden giden yol ise, ÅŸimdiki Carrefoursa iÅŸyerinin bulunduÄŸu noktada bitiyordu. Kaleiçi’nin bulunduÄŸu yarımadayı saran yol, Küçükdeniz bölümünde Liman Restaurant önünde biterdi. Büyükdeniz’de ise durum farklı deÄŸildi. Yol, eski PTT binasının (ÅŸimdi Liman BaÅŸkanlığı) önünde bitiyor, deniz ise Kale duvarlarına kadar dayanıyordu. Yaya olarak bile geçebilmek mümkün deÄŸildi..

Yenifoça nahiyesine, karadan at ile denizden ise kayıkla gidilebiliyordu. Foça – İzmir arasındaki yol, tek arabanın geçebileceÄŸi ÅŸekilde dar ve stabilize idi.

Binaların durumu ise, çok kötüydü. Yunanlılar kaçarken büyük bölümü kale içinde olmak üzere, birçok binayı yakıp, yıkmış kullanılmayacak hale getirmişlerdi.

Durumu kötü olan binaları, Limni’den gelenler tamir ettirerek kullanmışlardır.

Foça’da o tarihte Fatih ve Kayalar Camii ile Süleyman AÄŸa Mescidi bulunuyordu. Bunlardan yalnızca Fatih Camii ibadete açıktı.

Biri şimdiki muhtarların bulunduğu yerde, diğeri kale içinde olmak üzere iki adet kilise vardı. Bunlar Rumların gitmesinden sonra kullanılmamışlardır.

İsmetpaÅŸa mahallesinde bir tane ilkokul vardı. O da bir dönem Öğretmenevi olarak da kullanılmış ÅŸu anda ise restore edilmekte olan, taÅŸ binadaydı. İlkokuldan sonra tahsiline devam etmek isteyenler Menemen ve İzmir’deki ortaokula giderlerdi.

Okuma imkanım olmayınca ben de terzi Süleyman Kibar’ın yanında terziliÄŸe baÅŸladım. TerziliÄŸi tam öğrenince Halis Aksoy ile kendi başımıza ortak terzi dükkanı açıp iÅŸlettik.

Sokak aydınlatması, sokak başlarına belediye tarafından asılan büyük cam içinde gaz lambası ile yapılıyordu. Gece karanlık olduğundan bu fenerleri gece bekçileri yakar, sabah saatlerinde de söndürürlerdi.

Daha sonraki yıllarda Foçalı Nevin Sanlı isimli bey, bir jenarötör kurup resmi dairelere ve evlerin bazılarına elektrik vermiştir.

Foça’nın içme suyu, Mersindere, Künkdere, Bayramdere ve Sütdede menbalarından künk borular içinde, cazibeli (kendi akışı) ile ÅŸehir içindeki beÅŸ çeÅŸmeye veriliyordu. Kullanma suyunu herkes bahçesindeki ve sokaklarda bulunan kuyulardan saÄŸlıyordu.

Foça – İzmir arasındaki ulaşım, Sadi ve Tahsin Benel ile Esat Kaan‘a ait iki minibüs ile yapılırdı. Sabah giderler, akÅŸam dönerlerdi. Yolcu az olduÄŸunda, bazen Menemen, bazen Karşıyaka’ya kadar gidip yolcuları oralarda bırakırlardı.

1960 yılında yapılan askeri darbenin Foça’ya olan etkileri nelerdi?

Foça’da o tarihlerde 4500 civarında nüfus yaÅŸardı. dört adet tuz deposu vardı. Vardiyalı olarak 500 kiÅŸi çalışıyordu. 1960 yıllarında sıkıyönetim koÅŸullarının uygulanması sonucu, İzmir Çamaltı Tuzlası’ndan, tuz santrifüj ve yükleme kanallarıyla doÄŸrudan gemilere yüklenmeye baÅŸlayınca, tuz depoları atıl kaldı ve kapandı. İşsiz kalanların önemli bir bölümü iÅŸ aramak için baÅŸka yerlere giderken, bir bölümü ise köylerde ziraat iÅŸinde çalışmak üzere Foça’dan ayrılınca nüfus 2200’e kadar düştü.

Sıkıyönetim gereÄŸi, yabancı uyrukluların da Foça’ya giriÅŸi yasaklandı. O derece ki, bu durumdan haberi olmadan gelen bir yabancı uyruklu, Foça giriÅŸinde durdurulup gözleri baÄŸlanarak, garnizona getirilip, ifadesi alındıktan sonra, Foça sınırından dışarı çıkarılıyordu.

Foça’daki akrabasına misafir olarak gelenlerin, Foça giriÅŸinde yanına muhafız olarak bir asker veriliyordu. Misafir gideceÄŸi yere kadar asker nezaretinde gidiyor, akrabası geleni kabul ederse, asker geleni orda bırakıp görevine dönüyordu.

İş, meslek, uğraş ve çalışma hayatınızdan bize aktarmak istediğiniz neler vardır?

Yukarıda açıkladığım sebeplerden dolayı, Foça ekonomisi bozulmuştu. Halkın yarısı göç etmişti. Herkes bir arayış içindeydi. Bu yaşam koşullarında halk zeytincilik ve balıkçılıkla geçimini sağlamaya çalışıyordu. Ancak bu kolay olmuyor, bazıları ailelerini geçindirmekte çok zorlanıyordu. Foça, ekonomisi günden güne daha çok bozuluyordu.

O tarihlerde Bahtiyar Özgirgin ile ortak Belediye Park Gazinosu’nu iÅŸleten babam 1953 yılında vefat edince, ben terzilikten ayrılıp, Bahtiyar Özgirgin ile beraber Park Gazinoyu iÅŸletmeye baÅŸladım.

Çok geçmeden askerlik sıram geldi. 1955 yılı Kasım’ında askere alındım. Hava askeri olarak Kütahya Hava EÄŸitim Alayı’na gittim. Orada eÄŸitimimi bitirip, Telsiz Operatör Kursu görmek üzere İzmir – Gaziemir Kurslar Komutanlığı’na gönderildim. 4,5 aylık kursu baÅŸarı ile bitirdiÄŸim için onbaşı olarak Adana İncirlik Hava Atış Bombardıman Okulu Muhabere Bölüğü’ne gönderildim. İncirlik’te önce uçuÅŸ kulesinde, daha sonra bölük yazıhanesi idari iÅŸlerinde görev yaptım. 03.05.1957 tarihinde yapılan imtihan sonucu çavuÅŸ oldum. Çok iyi askerlik süresi geçirdim.

21.11.1957 tarihinde terhis oldum. Memleketim Foça’ya döndüm. Bir müddet dinledikten sonra, 1958 yılında Belediye BaÅŸkanı Kemal Gür döneminde Belediye Zabıta memuru olarak göreve baÅŸladım.

O tarihte Belediye Binası, Belediye Parkı içinde Eski Rum Okulu olan taş binaydı. Belediyede 1 başkan, 1 muhasip, 1 zabıta memuru (benimle zabıta memuru iki olmuştu) 1 kasap, 1 park - bahçe işçisi, 2 temizlik işçisi, 1 elektrik makinisti ve yağcısı, 2 şoför, 2 şoför muavini vardı. Tüm belediye işleri bu kadar personelle yürütülüyordu.

Muhasibimiz devamlı hasta olduğu için, ben zabıta memurluğu yanında muhasip yardımcılığı, yazı işleri ve evlendirme memurluğu, elektrik sayacı tespitinden tahakkukuna kadar tüm bu işleri yürütüyordum. 1968 yılında muhasibimiz Bayram Oğuz vefat edince, asaleten muhasip ve yazı işleri amiri oldum.

Belediye imkanları o kadar az ve kısıtlıydı ki memur ve işçi maaşlarını ödemede çok zorluk çekiyorduk. Çalışan iki belediye otobüsü vardı, bunların geliri ile maaşlar ödendiğinde, benzin ve lastik almakta zorlanıyorduk.

Kemal Gür, 1958 yılında vefat edince yerine Mustafa Konuk Belediye BaÅŸkanı olarak seçildi. Mustafa Konuk görevde iken 27 Mayıs 1960 tarihinde Askeri ihtilal olunca görevden alındı. Kaymakam ve Belediye BaÅŸkanlığı görevi, Foça Askerlik Åžubesi BaÅŸkanı sonradan albay olan, Yarbay Mehmet Salman’a verildi. Mehmet Salman Belediye BaÅŸkanı olarak belediye personeline çok iyi davrandı. Kimseyi iÅŸten çıkarmadı. Bana da çok geniÅŸ yetkiler verdi. Kendisinden sonra kaymakamlardan, Esat Ölçer, Åžerafettin Kaya, Hüsnü Tüzün, M.Necati Umurca ile çok uyumlu çalıştım.

1963 yılında yapılan yerel seçimler sonucu, Selçuk Dirim Belediye BaÅŸkanlığı’na seçilmiÅŸtir. Selçuk Dirim, 1963 ila 1967 yılları arasında görev yapmış, 1967 yılında vefat etmiÅŸtir.

Ardından yapılan seçim sonucu, bu defa belediye başkanlığına Mustafa Konuk seçildi. 1967 ila 1970 yılları arası görev yapmış ve 1970 yılında vefat etmiştir.

Yapılan yerel seçimlerde 1970 yılında belediye başkanlığına, Hasan Onay seçilmiş ve 1970 ila 1973 yılları arasında görev yapmıştır.

1973 yılında yapılan yerel seçimler sonucu belediye başkanlığına, Reha Midilli seçilmiştir. Reha Midilli 12 Eylül 1980 ihtilalinde görevden alınmıştır.

Biliyorum ki 1980 ihtilalinde belediye başkanlığı koltuğuna oturdunuz. Bu dönemin zorluklarını ve başkanlık döneminizde yaptıklarınız veya yapamadıklarınızdan biraz bahseder misiniz?

13 Eylül 1980 tarihinde, belediye baÅŸkanlığı görevi, Foça Kaymakamı N.Asım HACIMUSTAFAOÄžLU ve Garnizon Komutanı General Kemal SEHER‘in teklifi sonucu, İzmir Valisi Nazım ÇENGELCİ’nin onayı ve ataması ile belediye baÅŸkanlığı görevi bana verilmiÅŸtir. Bu görevi 18 Mart 1984 tarihine kadar yürüttüm.

Görev sürem içinde yaptığım işler sırasıyla şöyledir.

1- Foça’nın Büyükdeniz semtinde deniz kenarında, Foça’ya yakışır büyük bir Cumhuriyet Alanı ve resmi elbiseli (üniformalı) ATATÜRK heykeli yaptırılmıştır. Atatürk mahallesindeki Akarca deresi duvarları ıslah edilerek üzerine halen muhtelif iÅŸyerleri olarak kullanılan 18 iÅŸyeri 1 umumi wc ve depo yaptırılmış, Garaj ıslah edilmiÅŸtir.

2- Foça İsmetpaÅŸa Mahallesi 3. Mersinaki mahallesindeki 58000 m2’lik bataklık alan doldurularak, Turizm Bakanlığı’ndan saÄŸlanan proje ve 750.000.00 TL’si ile gazino, wc, soyunma kabinleri, idare binaları, elektrik - su tesisatı yaptırılarak, halk plajı haline getirilip halkın hizmetine sunulmuÅŸtur. Åžimdi bu alana yap – iÅŸlet devret modeli ile FOKAİ Otel isimli büyük bir otel tesisi yaptırılmıştır .

3- Şimdi zemin katı hatıra eşya satılan işyeri ile üst katı Foça Tarihi Müzesi olarak kullanılan iki katlı bina yaptırılmıştır.

4- Palmiye Gazinosu’nun ikinci katı 25 yataklı otel haline getirilmiÅŸtir.

5- Köprübaşı Meydanı düzenlemeye tabi tutularak bugün Turizm Müdürlüğü olarak kullanılan bina halkın oturup dinlenmesi için banklı sistemde oturma yerleri ile üzerine Foça’nın simgesi fok balığı olan bir umumi çeÅŸme yaptırılmıştır.

6- Belediye binasının önündeki deniz görünüşünü kapatan, kafeterya yıktırılıp, meydan genişlettirilerek, yeniden düzenletilmiş, şimdiki palmiye ağacının bulunduğu yere, halkın oturup dinlenmesi için oturma köşesi yaptırılmıştır.

7- Belediye meydanı ile köprübaşı meydanı arasındaki caddenin genişletilebilmesi için yola tecavüzlü bahçeli büyük bina yıktırılarak, cadde bugünkü durumuna getirilmiştir.

8- Atıklar ve derelerin getirdiÄŸi teressübatlarla dolup kirlenmiÅŸ Büyükdeniz ve Küçükdeniz limanları, limanlar 3. Bölge Müdürlüğü’nden saÄŸlanan ekskavatör ve manavlalarla tamamen temizlettirilerek, denizimizin her yerinden yüzülebilir hale getirilmiÅŸtir.

9- Yeşillik ve ağaç dikimine önem verilerek, şehrin uygun olan her yerine çam ve çeşitli ağaç fidanları diktirilmiştir.

10- Halkımızın televizyonlarını daha iyi seyredebilmesi için TRT Genel Müdürlüğü’nden alınan yardımla yeni mezarlık yolundaki tepeye Televizyon Aktarma İstasyonu kurulmuÅŸtur.

11- Konut sıkıntısını gidermek için, İmar İskan Bakanlığı’ndan 25 adet prefabrik konut satın alıp Foça’ya getirilmiÅŸ, fakat görev sürem sona erdiÄŸi için benden sonra gelen BaÅŸkan Serdar Mersin bu konutları monte ettirerek, ihtiyaç sahiplerinin kullanımına vermiÅŸtir.

12- Åžehrin imarında büyük etkisi olacak yeni imar planı 1981 yılında, o günkü Bakan (İmar – İskan Bakanı ) Sayın Ahmet Samsunlu‘nun yardımı sonucu bitirilip İller Bankası tarafından Foça Belediyesi’ne gönderilmiÅŸtir. Uygulamaya konulan yeni imar planı ile Foça’da büyük imar hamlesi olmuÅŸtur. Åžehre su veren daÄŸdaki içme suyu menbaları temizlettirilip tamir ettirilerek suyun debisi arttırılmış, çeÅŸme depoları yenilenerek Foça halkı bol ve temiz içme suyuna kavuÅŸmuÅŸtur.

13- Yetersiz durumda bulunan tazyikli suyumuzun arttırılması için, Gerenköy’de her biri 50 Lt/s’lik iki adet sondaj kuyusu İller Bankası 3. Bölge Müdürlüğü’ne açtırılıp mevcut ÅŸebekeye baÄŸlattırılarak 25 Lt/s olan suyun debisi 65 Lt/s yükseltilmiÅŸtir.

14- Hibe suretiyle Turizm Bakanlığı’ndan iki adet itfaiye aracı, Çevre Bakanlığı’ndan bir adet çöp traktörü alınarak hizmete sokulmuÅŸtur.

15- Cenazeler omuzda mezarlığa taşınırken, belediyede bulunan bir pikap, cenaze aracı haline getirilmiş, Foçalılar cenazelerini omuzda taşımaktan kurtarılmıştır.

Çok kısıtlı bir bütçe ile 7 memur 14 işçi ile belirtilen hizmetler yürütülmüştür. Bu hizmetlerin yürütülmesinde (yapılmasında) Foça Jandarma Komando Okulu, Deniz Amfibi Alay Komutanlığı, Foça Açık Cezaevi, İzmir ve Manisa Köy Hizmetleri’nden gerekli usta, işçi, mühendis, malzeme, araç gereç saÄŸlanmıştır.

Ayrıca Kaymakamımız Sayın K.Hacımustafaoğlu, bana her zaman, her konuda destek ve yardımcı olmuştur.

Hizmet sürem içerisinde yapmayı düşünüp yapamadığım konular arasında Foça’da ev pansiyonculuÄŸunu geliÅŸtirip, yatak kapasitesini arttırmak, balıkçılık, ziraat iÅŸleri, Foça – Yenifoça arasındaki koyların turizme açılması, Foça’nın dış dünyaya daha fazla tanıtılması, konuların bütçe imkansızlığı ve o günün ÅŸartları içinde yapamadığım ve bugünde yapılmasını en çok istediÄŸim ihtiyaçlardır.

Ömrünü Foça’da geçirmiÅŸ ve Foça’ya adamış birisi olarak, aynı zaman da siyasetin içinde de uzun yıllar bulundunuz. YaÅŸadıklarınızı, edindiÄŸiniz tecrübeleri ve varsa tavsiyelerinizi bizimle paylaÅŸabilir misiniz?

1984 yılında yapılan yerel seçimler sonucu, emekliliğimi isteyip görevden ayrıldım.

Görevim sonunda, İzmir Valisi Sayın Hüseyin Öğütçen ile ANAP İçişleri Bakanı Sayın Ali Tanrıyar tarafından Takdirname Teşekkür ve Başarı Belgeleri ile onurlandırıldım.

BaÅŸkanlıktan ayrıldıktan sonra 1984 / Mayıs ayında Emlak – İnÅŸaat Bürosu iÅŸyerimi açtım. Halen bu iÅŸe devam etmekteyim.

Siyasetteki durumum ise 1953 yılında çocuk yaşta siyasete başladım.

1953 yılında Foça Genç Demokratlar TeÅŸkilatı’nı kurdum. 1955 yılında askere gidinceye kadar baÅŸkanlığını yürüttüm.

Askerden gelince, belediye memuriyetine girince siyasete ara verdim.

Belediye görevimden emekli olunca, Foça’da DoÄŸruyol Partisi’nin Foça ilçe teÅŸkilatını kurdum. 17 yıl baÅŸkanlığını yaptım. Artık Demokrat Parti’nin üyesi olarak siyasi hayatımı devam ettirmekteyim.

İnsanın partilerde çalışıp bu yolla ülkeye hemşerilerine hizmet vermesi, çok kutsal, zevkli ve insana haz veren olgudur.

Ancak siyaset çok ta nankör bir iÅŸtir. Siyaset yapanlar ne kadar çok ve iyi hizmet ederse etsin, bazı kesimler bunu yeterli görmeyip her zaman haklı haksız – yerli yersiz tenkit ederler.

Bu duruma siyaset yapanlar alışkın olduğu için kızmayıp, tenkitlerden faydalanıp daha iyi hizmet vermeye çalışmaktadırlar.

Varsa eğer, unutamadığınız birkaç anınızı bizimle paylaşır mısınız?

Unutamadığım iki anımı sizinle paylaşmak isterim. Bunlardan ilki;

27 Mayıs 1960 Askeri İhtilali sonucu memuriyetten atılmayı beklerken geniş yetkiler vererek görevime devam ettirildim.

12 Eylül 1980 Askeri İhtilali sonucu, Belediye BaÅŸkanının görevden alınmasıyla birlikte benim de görevimden alınacağımı beklerken, Foça Belediye BaÅŸkanlığı’nın bana verilmesi, benim için büyük sürpriz olmuÅŸtur.

Süleyman bey, bir yandan hayatınızı anlatırken, diÄŸer yandan Foça’nın 1940 yılından, 1984 yılına kadar olan tarihine önemli ölçüde ışık tuttunuz. Benimle yaptığınız bu güzel söyleÅŸi ve Foça tarihinin bir dönemine ait yaptığınız deÄŸerli açıklamalarınız için çok teÅŸekkür ederim.
















Sebahattin Karaca

sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com



10 Ocak 2018 Çarşamba / 3887 okunma



"Sebahattin Karaca" bütün yazıları için tıklayın...