
Sebahattin Karaca
BODRUM’UN EN GÜZEL YANI GALİBA KOS’A KAÇIÅžIDIR
Ankara Otelcilik Okulu mezunlarının (anomed) toplantıları
Okulumuzun Mezunlar DerneÄŸi “Anomed” (Ankara Otelcilik Okulu Mezunları DerneÄŸi) her yıl Türkiye’nin güzel bir köşesinde üç gün üç gece buluÅŸma düzenler. Bu durum yaklaşık otuz yıldır sürer gider. İtiraf edeyim çok güzel olduÄŸu gibi çok yönden de faydalıdır. Önce yıllarca birbirini görememiÅŸ aynı sınıfta, aynı sırada okumuÅŸ, aynı yatakhaneyi paylaÅŸmış aynı karavanadan üç yıl boyunca çorbasını içip, yemeÄŸini yemiÅŸ, aynı ekmeÄŸi bölmüş arkadaşına vermiÅŸ dostlarla bir araya gelmenin, birbirini görmenin sevincini; birbirine sımsıkı sarılarak ayrılığın hasretini gidermenin keyfine ve tadına doyum olmaz. Bu kardeÅŸlikten öte bir ÅŸeydir. Duygu yüklü anlar yaÅŸanır. Sevinç gözyaÅŸları döken de olur. Yıllar sonra birbirini tanıyamayan da.
Toplantılar yapılır. Olabilecekler üzerine görüşler – fikirler – tecrübeler aktarılır. Turizm sezonunun nerede nasıl geçtiÄŸi ve bir yıl sonra nerede nasıl olacağı ile birlikte Türkiye’nin turizm konusunda rakip ülkelerle nasıl baÅŸ edebileceÄŸi üzerine konular masaya yatırılır. Birlikte günübirlik turlar düzenlenir. Ören yerlerine gidilir. Yenilir içilir her ÅŸeye doyulur da, sohbetlere doyulmaz. Türkiye içinden gelenler olduÄŸu gibi İngiltere, Almanya, Fransa, Amerika ve hatta Avustralya’dan bile katılan olur. Bazen bu toplantıların yer ve otel seçimiyle ilgili beklenmedik sürprizlerle de karşılaşıyoruz. Son 30 yıl boyunca bu toplantılardan 3 tanesi Bodrum’da yapılmıştı. Ancak son defa toplantı yaptığımız otel bize 2-3 gün adeta kabus yaÅŸattı. 5 yıldızlı olmakla beraber tesis ve iÅŸletmecilik bakımından 3 yıldız ayarında bile deÄŸildi. Temizlik, tertip, düzen, yerleÅŸim, klima, teknik, internet, televizyon… Banyolarda da her türlü eksik olduÄŸu gibi, kahvaltı büfesinden yemeÄŸine kadar zevkli, lezzetli deÄŸildi. Memnun edici hiçbir yanı yoktu. Yönetimimizle anlaÅŸma yapılırken verilen sözlerin çoÄŸu tutulmamıştı. Otelin çevresinden gelen trafik ve motor gürültüleri cabasıydı. Turist mevsiminin çok yoÄŸun olmadığı Kasım ayında bile Bodrum sokakları, caddeleri meydanları temizlikten nasibini almamıştı. Yazlıkçılar evlerine dönmüş nüfus azalmıştı; ama trafik buna raÄŸmen bıktırıcıydı. Fiyatlar olması gerekenin çok üstündeydi. Ayrıca Bodrum içinde küçük gruplar halinde yürümek mümkün deÄŸildi. Kısaca çoÄŸumuz bu defa hem otelden hem de Bodrum’un genel durumundan memnun kalamamıştık.
Yönetim kurulumuzun ikinci gün sunduÄŸu seçeneklerden bir tanesi günübirlik Kos Adası gezisi oldu. Oraya da ancak pasaportu ve vizesi olanlar gidebiliyordu. Şükür benim pasaportum ve vizem hazırdı. Sabah saat 9.00 suları Bodrum Limanı’ndan hareket eden gemimizle - yolculuk süresi 20 dakika olarak bildirilse de - Kos’a 40 dakikada ulaÅŸtık. Gümrükten çıktıktan sonra gördüğüm Türk ve korunmuÅŸ Türk eserleri karşısında gözlerime inanamadım. Türk kalesi, kale içindeki cami, kent merkezindeki diÄŸer camiler, hamamlar gayet güzel bakımlı ve korunmuÅŸ durumdaydı.

Bodrum’un en güzel yanı galiba Kos’a kaçışı
ArkadaÅŸlarımla bir müddet beraber olup bir kafede keyifli bir sohbetten sonra kendilerinden ayrıldım ve tek başıma kentin sokaklarını, caddelerini, ören yerlerini, antik ÅŸehir kalıntılarını, kafelerini, restoranlarını, otellerini bir turizmci gözüyle izlemek için tüm gün yürüdüm. Açıkça itiraf edeyim ki gördüğüm ÅŸeyler beni ÅŸaşırtıyordu. Mesela kale kenarındaki 700 yıllık kauçuk aÄŸacı yana doÄŸru yere paralel 20 metre uzanmıştı bir aÄŸacın gövdesinde “bu aÄŸaç 1760 yılında dikilmiÅŸtir” diye yazıyordu. Binaları, mimarisi, bahçeleri, yeÅŸil alanları, caddeleri, sokakları, meydanları birbiriyle uyumluydu. Renklerin birbiriyle uyumluluÄŸu, insanın içini ferahlatıyordu. Yarım asırlık bir turizmci olarak orada içimden ÅŸu sözleri geçirdim: Koslular turizmi benimsemiÅŸler, önemini anlamışlar, iÅŸlerini severek yapmayı öğrenmiÅŸler, bilimsel yaklaşımla, garsonundan esnafına, tüccarından patronuna kadar tatlı dilli güler yüzlü olmanın faydasının farkına varmışlar. Bu ve belki de almış oldukları eÄŸitim görgü ve kültür sonucunda doÄŸaya, tarihe, kültüre, insana saygılı olmanın farkındalığını yakalamışlar. Bugün edindiÄŸim tecrübelerimle akÅŸam Bodrum’a dönüş yolunda kendi kendime üzülerek şöyle dedim; Bodrum’un en güzel yanı galiba Kos’a kaçışıdır.







Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

Ankara Otelcilik Okulu mezunlarının (anomed) toplantıları
Okulumuzun Mezunlar DerneÄŸi “Anomed” (Ankara Otelcilik Okulu Mezunları DerneÄŸi) her yıl Türkiye’nin güzel bir köşesinde üç gün üç gece buluÅŸma düzenler. Bu durum yaklaşık otuz yıldır sürer gider. İtiraf edeyim çok güzel olduÄŸu gibi çok yönden de faydalıdır. Önce yıllarca birbirini görememiÅŸ aynı sınıfta, aynı sırada okumuÅŸ, aynı yatakhaneyi paylaÅŸmış aynı karavanadan üç yıl boyunca çorbasını içip, yemeÄŸini yemiÅŸ, aynı ekmeÄŸi bölmüş arkadaşına vermiÅŸ dostlarla bir araya gelmenin, birbirini görmenin sevincini; birbirine sımsıkı sarılarak ayrılığın hasretini gidermenin keyfine ve tadına doyum olmaz. Bu kardeÅŸlikten öte bir ÅŸeydir. Duygu yüklü anlar yaÅŸanır. Sevinç gözyaÅŸları döken de olur. Yıllar sonra birbirini tanıyamayan da.
Toplantılar yapılır. Olabilecekler üzerine görüşler – fikirler – tecrübeler aktarılır. Turizm sezonunun nerede nasıl geçtiÄŸi ve bir yıl sonra nerede nasıl olacağı ile birlikte Türkiye’nin turizm konusunda rakip ülkelerle nasıl baÅŸ edebileceÄŸi üzerine konular masaya yatırılır. Birlikte günübirlik turlar düzenlenir. Ören yerlerine gidilir. Yenilir içilir her ÅŸeye doyulur da, sohbetlere doyulmaz. Türkiye içinden gelenler olduÄŸu gibi İngiltere, Almanya, Fransa, Amerika ve hatta Avustralya’dan bile katılan olur. Bazen bu toplantıların yer ve otel seçimiyle ilgili beklenmedik sürprizlerle de karşılaşıyoruz. Son 30 yıl boyunca bu toplantılardan 3 tanesi Bodrum’da yapılmıştı. Ancak son defa toplantı yaptığımız otel bize 2-3 gün adeta kabus yaÅŸattı. 5 yıldızlı olmakla beraber tesis ve iÅŸletmecilik bakımından 3 yıldız ayarında bile deÄŸildi. Temizlik, tertip, düzen, yerleÅŸim, klima, teknik, internet, televizyon… Banyolarda da her türlü eksik olduÄŸu gibi, kahvaltı büfesinden yemeÄŸine kadar zevkli, lezzetli deÄŸildi. Memnun edici hiçbir yanı yoktu. Yönetimimizle anlaÅŸma yapılırken verilen sözlerin çoÄŸu tutulmamıştı. Otelin çevresinden gelen trafik ve motor gürültüleri cabasıydı. Turist mevsiminin çok yoÄŸun olmadığı Kasım ayında bile Bodrum sokakları, caddeleri meydanları temizlikten nasibini almamıştı. Yazlıkçılar evlerine dönmüş nüfus azalmıştı; ama trafik buna raÄŸmen bıktırıcıydı. Fiyatlar olması gerekenin çok üstündeydi. Ayrıca Bodrum içinde küçük gruplar halinde yürümek mümkün deÄŸildi. Kısaca çoÄŸumuz bu defa hem otelden hem de Bodrum’un genel durumundan memnun kalamamıştık.
Yönetim kurulumuzun ikinci gün sunduÄŸu seçeneklerden bir tanesi günübirlik Kos Adası gezisi oldu. Oraya da ancak pasaportu ve vizesi olanlar gidebiliyordu. Şükür benim pasaportum ve vizem hazırdı. Sabah saat 9.00 suları Bodrum Limanı’ndan hareket eden gemimizle - yolculuk süresi 20 dakika olarak bildirilse de - Kos’a 40 dakikada ulaÅŸtık. Gümrükten çıktıktan sonra gördüğüm Türk ve korunmuÅŸ Türk eserleri karşısında gözlerime inanamadım. Türk kalesi, kale içindeki cami, kent merkezindeki diÄŸer camiler, hamamlar gayet güzel bakımlı ve korunmuÅŸ durumdaydı.

Bodrum’un en güzel yanı galiba Kos’a kaçışı
ArkadaÅŸlarımla bir müddet beraber olup bir kafede keyifli bir sohbetten sonra kendilerinden ayrıldım ve tek başıma kentin sokaklarını, caddelerini, ören yerlerini, antik ÅŸehir kalıntılarını, kafelerini, restoranlarını, otellerini bir turizmci gözüyle izlemek için tüm gün yürüdüm. Açıkça itiraf edeyim ki gördüğüm ÅŸeyler beni ÅŸaşırtıyordu. Mesela kale kenarındaki 700 yıllık kauçuk aÄŸacı yana doÄŸru yere paralel 20 metre uzanmıştı bir aÄŸacın gövdesinde “bu aÄŸaç 1760 yılında dikilmiÅŸtir” diye yazıyordu. Binaları, mimarisi, bahçeleri, yeÅŸil alanları, caddeleri, sokakları, meydanları birbiriyle uyumluydu. Renklerin birbiriyle uyumluluÄŸu, insanın içini ferahlatıyordu. Yarım asırlık bir turizmci olarak orada içimden ÅŸu sözleri geçirdim: Koslular turizmi benimsemiÅŸler, önemini anlamışlar, iÅŸlerini severek yapmayı öğrenmiÅŸler, bilimsel yaklaşımla, garsonundan esnafına, tüccarından patronuna kadar tatlı dilli güler yüzlü olmanın faydasının farkına varmışlar. Bu ve belki de almış oldukları eÄŸitim görgü ve kültür sonucunda doÄŸaya, tarihe, kültüre, insana saygılı olmanın farkındalığını yakalamışlar. Bugün edindiÄŸim tecrübelerimle akÅŸam Bodrum’a dönüş yolunda kendi kendime üzülerek şöyle dedim; Bodrum’un en güzel yanı galiba Kos’a kaçışıdır.







Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
"Sebahattin Karaca" bütün yazıları için tıklayın...