
Işık Teoman
Molivos, balık ve uzo…
Åžirince, gözleme ve ayran…
Paralı ve parasız otopark…
Binlerce zeytin aÄŸacı ile ünlü Ege Denizi’nin üçüncü büyük adası Midilli’ye iki kez gittim. İlk gittiÄŸimde iki gün, son tatilimde ise dört gün kaldım. Adanın dört bir yanını gezdim, girip çıkmadığım, dalıp yüzmediÄŸim koy kalmadı. YeÅŸillikler arasından sıyrılıp giden patika yollardan ulaşılan köylere kadar gezdim durdum adayı… Her yerleÅŸim bölgesi birbirinden güzel kendine has güzellikler taşıyor. Bayılıyorum çatıları kırmızı kiremit ile kaplanmış küçük bahçeli evlere… Hepsi ama hepsini barındırıyor Midilli adası diÄŸer bilinen adıyla Lesvos… Gitmek kolay dönmek zor. Çok seviyorum bu adayı…
Nereden çıktı ÅŸimdi Midilli diyenler olduÄŸunu duyar gibiyim. Åžuradan çıktı Midilli Adası… Adaya gittiÄŸimde sokaklarını doya doya gezdiÄŸim bir bölge var ki tadına doyum olmuyor. 500 yıllık bir köy Molivos, evleriyle, sokaklarıyla öylece korumuÅŸlar günümüze kadar gelebilmiÅŸ. MuhteÅŸem kalesiyle, asırlık sarmaşıklarıyla, asırlık aÄŸaçlarıyla, asırlık evleriyle, balık lokantasına dönüştürülmüş fabrikalarıyla Molivos… Molivos’da yaÅŸamak isterim günlerce, haftalarca ve hatta yıllarca… Olur mu olur, neden olmasın ki…

Geçen yıl AÄŸustos ayında AyÅŸe ile birlikte Ayvalık’ta bir gece konakladıktan sonra sabah feribot ile Midilli’ye yol almaya baÅŸladığımızda gözümün önünde canlandı Molivos… Sokaklarında bıkmadan usanmadan yürürüm yürürüm… Canlı tarih, fotoÄŸraf çekebileceÄŸiniz o kadar çok görsel malzeme var ki anlatamam. Neyse feribot iskeleye yanaÅŸtığında kısa sürede pasaport kontrollerinden geçtik ve limandan çıkış yaptık. Araç kiraladığımız firmanın çalışanı bizi karşıladı. Birlikte firmaya gittik, iÅŸlemlerimizi yaptık sözleÅŸmeyi imzaladık otomobilin anahtarlarını aldık ve dört gün boyunca kalacağımız Petra’ya ulaÅŸmak için yola koyulduk.
İlk defa başımıza geldi çifte rezervasyon yaÅŸadık. Ki ben bu iÅŸi düzenli olarak www. booking.com sitesinden yapıyorum ve ÅŸimdiye kadar hiçbir sıkıntı yaÅŸamamıştım. Aynı köyde baÅŸka bir pansiyon ayarlandı hem de denizin dibinde, bulunduÄŸumuz bina neredeyse kumsalı öpecek kadar yakın duruyor. Otele yerleÅŸtikten sonra çevrede kısa bir tur yaptık ve AyÅŸe’ye 1. gün bugün Molivos’u gezeceÄŸimizi söyledim. Aracımızla yaklaşık birkaç kilometre uzaklıktaki bu tarihi köye ulaÅŸtığımızda otopark yeri nasıl bulacağımı düşünüyordum. Köye giriÅŸ yaptığımızda otopark levhalarını takip ederek zeytinliklerin içinde yüzlerce aracın park ettiÄŸi bir alana ulaÅŸtık. Otopark giriÅŸinde kolunda kırmızı bantlı park görevlisi yazan elaman ararken ardımdan gelen araçların teker teker gidip park ettiÄŸini görünce parkın ücretsiz olduÄŸunu anladım.

Midilli adasının en çok konaklama yapılan en çok gezilen ve görülen popüler köyleri arasında yer alan Molivos’a her gün binlerce insanın geldiÄŸini öğrendik. Araç sayısı ise yüzlerle ifade ediliyormuÅŸ. Hemen bizim ülkemizi düşündüm. Böyle turistik bir bölgede her gün en az beÅŸ yüz araç park edecek… 10 TL’den günlük hasılat beÅŸ bin lira… Ama adamlar böyle bir yerden gelir elde etmeyi akıllarına bile getirmemiÅŸler. Gelen turistlerin sıkıntı çekmeden araçlarını park etmelerini saÄŸlamışlar. Bizim ülkemizde artık bu otopark iÅŸi öyle ahlaksız bir boyuta geldi ki, günlük otoparklar saatli çalışmaya baÅŸladı. Doymadılar, doyamadılar. 0-6 saat ÅŸu kadar… 6-12 saat bu kadar….
Yahu! Adamlar en çok turistin geldiÄŸi gezdiÄŸi, yiyip içtiÄŸi ve konakladığı turistik bir köyde insanların sıkıntı çekmeden huzurlu ve güvenli bir ÅŸekilde araçlarını bırakacağı alanlar yaratmışlar. Gece yarısını geçiyordu Molivos’tan ayrıldığımızda ve gelen her araca yer vardı zeytin aÄŸaçlarının altındaki bu ÅŸirin otoparkta… Gezdik dolaÅŸtık, balık yedik uzo içtik, hediyelik eÅŸyalar aldık ve biliyoruz ki aracımız güvende… Kimse çizmeyecek, kimse bizden zorla para almayacak ve kimsenin gözü bizim aracımızın ve cüzdanımızın üstünde olmayacak. Gelelim ülkemize ve Molivos’un birebir benzeri sayılacak tarihi ve turistik bir köyümüze… Bu köyde sadece deniz yok…

Yaklaşık 20 kilometre giderseniz deniz de var… KuÅŸadası’na çok yakın… Selçuk ilçesinin koynuna yatmış. İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi köye ulaÅŸan her iki yolu da pırıl pırıl asfaltlamış bal dök yala derler ya aynen öyle… Selçuk’un içinden giden bir yol ve Selçuk giriÅŸinden gelinen bir köy var Åžirince’ye… Epeydir gitmiyordum ve AyÅŸe ile bir anda aklımıza düştü ve çıkalım dedik. Yollar temiz, çevre yemyeÅŸil, aÄŸaçlar büyümüş çok keyif aldık köye ulaÅŸmaya çalışırken. Köyün giriÅŸinde bir levhada araç ile giriÅŸin yasak olduÄŸunu yazıyor. GiriÅŸte bir otopark 10 TL… Otomobil deÄŸilsen aracın cinsine göre 15-20 liraya kadar uzuyor tarife…
Köyün giriÅŸinde yolun solunda bir otopark daha paralı… Köyün içine girdikten sonra bir otopark daha paralı… Araçların biri geliyor biri gidiyor. Otoparkları iÅŸletenler mutlu para basıyor… Bir Molivos’u düşündüm bir de ÅŸu yaÅŸanan araç kapma rezilliÄŸini… On liradan ne çıkar demeyin… Molivos da turizm hedefli bir köy, Åžirince de… Åžirince’nin belki de üç beÅŸ katı aracın giriÅŸ çıkış yaptığı Molivos’ta otoparklar ücretsiz turizme katkı… Åžirince’de müşteri kapmaca… Bir garip araç trafiÄŸi karşılıyor Åžirince giriÅŸinde insanları… Molivos’ta ise köye girmeden aracınızı yüzlerce araçlık otoparka bırakıyorsunuz…

Bizim turizm anlayışımızda otopark gelirleri oldukça önemli bir yer tutuyor. KuÅŸadası’nda saatli otopark insanların cüzdanını boÅŸaltıyor adeta… Ama Marmaris’e gidiyorsunuz, yolun sağında ve solunda levhaları okuduÄŸunuzda ÅŸaşırıp kalıyorsunuz. Ücretsiz park edebilirsiniz yazıyor. Molivos, Åžirince ve KuÅŸadası ve de Marmaris… Varın anlayın artık turizm anlayışının ilçeden ilçeye, köyden köye deÄŸiÅŸtiÄŸini… Nereden geldik buralara… Molivos’u gezerken Åžirince’yi düşünmüştüm çok benziyorlar diye birbirlerine… Her iki köy asırlık, her iki köy korunmuÅŸ, her iki köyün insanları sıcak kanlı… Molivos’ta balık, kalamar, ahtapot ve uzo… Åžirince’de gözleme ayran…

Almak istersen çakma Åžirince ÅŸarabı… Ben Åžirince’ye çıkarken, gezerken ve dönerken hiç üzüm bağı görmedim desem yalan olmaz. Bir ÅŸarap dükkanında sordum: “Hiç bağınız yok ama her dükkanda çeÅŸit çeÅŸit Åžirince ÅŸarapları satılıyor” diye… Delikanlı dedi ki: “ Abi buradan göremezsin, ÅŸu dağın ardında bilmem nerede ve arkamızdaki dağın ardında bilmem ÅŸurada üzüm baÄŸlarımız var” Ben görmedim ya da göremedim. Gören varsa bildirsin, buradan yazalım… Molivos, balık ve uzo… Åžirince, gözleme ve ayran… Paralı ve parasız otopark…








Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
Åžirince, gözleme ve ayran…
Paralı ve parasız otopark…

Binlerce zeytin aÄŸacı ile ünlü Ege Denizi’nin üçüncü büyük adası Midilli’ye iki kez gittim. İlk gittiÄŸimde iki gün, son tatilimde ise dört gün kaldım. Adanın dört bir yanını gezdim, girip çıkmadığım, dalıp yüzmediÄŸim koy kalmadı. YeÅŸillikler arasından sıyrılıp giden patika yollardan ulaşılan köylere kadar gezdim durdum adayı… Her yerleÅŸim bölgesi birbirinden güzel kendine has güzellikler taşıyor. Bayılıyorum çatıları kırmızı kiremit ile kaplanmış küçük bahçeli evlere… Hepsi ama hepsini barındırıyor Midilli adası diÄŸer bilinen adıyla Lesvos… Gitmek kolay dönmek zor. Çok seviyorum bu adayı…
Nereden çıktı ÅŸimdi Midilli diyenler olduÄŸunu duyar gibiyim. Åžuradan çıktı Midilli Adası… Adaya gittiÄŸimde sokaklarını doya doya gezdiÄŸim bir bölge var ki tadına doyum olmuyor. 500 yıllık bir köy Molivos, evleriyle, sokaklarıyla öylece korumuÅŸlar günümüze kadar gelebilmiÅŸ. MuhteÅŸem kalesiyle, asırlık sarmaşıklarıyla, asırlık aÄŸaçlarıyla, asırlık evleriyle, balık lokantasına dönüştürülmüş fabrikalarıyla Molivos… Molivos’da yaÅŸamak isterim günlerce, haftalarca ve hatta yıllarca… Olur mu olur, neden olmasın ki…

Geçen yıl AÄŸustos ayında AyÅŸe ile birlikte Ayvalık’ta bir gece konakladıktan sonra sabah feribot ile Midilli’ye yol almaya baÅŸladığımızda gözümün önünde canlandı Molivos… Sokaklarında bıkmadan usanmadan yürürüm yürürüm… Canlı tarih, fotoÄŸraf çekebileceÄŸiniz o kadar çok görsel malzeme var ki anlatamam. Neyse feribot iskeleye yanaÅŸtığında kısa sürede pasaport kontrollerinden geçtik ve limandan çıkış yaptık. Araç kiraladığımız firmanın çalışanı bizi karşıladı. Birlikte firmaya gittik, iÅŸlemlerimizi yaptık sözleÅŸmeyi imzaladık otomobilin anahtarlarını aldık ve dört gün boyunca kalacağımız Petra’ya ulaÅŸmak için yola koyulduk.
İlk defa başımıza geldi çifte rezervasyon yaÅŸadık. Ki ben bu iÅŸi düzenli olarak www. booking.com sitesinden yapıyorum ve ÅŸimdiye kadar hiçbir sıkıntı yaÅŸamamıştım. Aynı köyde baÅŸka bir pansiyon ayarlandı hem de denizin dibinde, bulunduÄŸumuz bina neredeyse kumsalı öpecek kadar yakın duruyor. Otele yerleÅŸtikten sonra çevrede kısa bir tur yaptık ve AyÅŸe’ye 1. gün bugün Molivos’u gezeceÄŸimizi söyledim. Aracımızla yaklaşık birkaç kilometre uzaklıktaki bu tarihi köye ulaÅŸtığımızda otopark yeri nasıl bulacağımı düşünüyordum. Köye giriÅŸ yaptığımızda otopark levhalarını takip ederek zeytinliklerin içinde yüzlerce aracın park ettiÄŸi bir alana ulaÅŸtık. Otopark giriÅŸinde kolunda kırmızı bantlı park görevlisi yazan elaman ararken ardımdan gelen araçların teker teker gidip park ettiÄŸini görünce parkın ücretsiz olduÄŸunu anladım.

Midilli adasının en çok konaklama yapılan en çok gezilen ve görülen popüler köyleri arasında yer alan Molivos’a her gün binlerce insanın geldiÄŸini öğrendik. Araç sayısı ise yüzlerle ifade ediliyormuÅŸ. Hemen bizim ülkemizi düşündüm. Böyle turistik bir bölgede her gün en az beÅŸ yüz araç park edecek… 10 TL’den günlük hasılat beÅŸ bin lira… Ama adamlar böyle bir yerden gelir elde etmeyi akıllarına bile getirmemiÅŸler. Gelen turistlerin sıkıntı çekmeden araçlarını park etmelerini saÄŸlamışlar. Bizim ülkemizde artık bu otopark iÅŸi öyle ahlaksız bir boyuta geldi ki, günlük otoparklar saatli çalışmaya baÅŸladı. Doymadılar, doyamadılar. 0-6 saat ÅŸu kadar… 6-12 saat bu kadar….
Yahu! Adamlar en çok turistin geldiÄŸi gezdiÄŸi, yiyip içtiÄŸi ve konakladığı turistik bir köyde insanların sıkıntı çekmeden huzurlu ve güvenli bir ÅŸekilde araçlarını bırakacağı alanlar yaratmışlar. Gece yarısını geçiyordu Molivos’tan ayrıldığımızda ve gelen her araca yer vardı zeytin aÄŸaçlarının altındaki bu ÅŸirin otoparkta… Gezdik dolaÅŸtık, balık yedik uzo içtik, hediyelik eÅŸyalar aldık ve biliyoruz ki aracımız güvende… Kimse çizmeyecek, kimse bizden zorla para almayacak ve kimsenin gözü bizim aracımızın ve cüzdanımızın üstünde olmayacak. Gelelim ülkemize ve Molivos’un birebir benzeri sayılacak tarihi ve turistik bir köyümüze… Bu köyde sadece deniz yok…

Yaklaşık 20 kilometre giderseniz deniz de var… KuÅŸadası’na çok yakın… Selçuk ilçesinin koynuna yatmış. İzmir BüyükÅŸehir Belediyesi köye ulaÅŸan her iki yolu da pırıl pırıl asfaltlamış bal dök yala derler ya aynen öyle… Selçuk’un içinden giden bir yol ve Selçuk giriÅŸinden gelinen bir köy var Åžirince’ye… Epeydir gitmiyordum ve AyÅŸe ile bir anda aklımıza düştü ve çıkalım dedik. Yollar temiz, çevre yemyeÅŸil, aÄŸaçlar büyümüş çok keyif aldık köye ulaÅŸmaya çalışırken. Köyün giriÅŸinde bir levhada araç ile giriÅŸin yasak olduÄŸunu yazıyor. GiriÅŸte bir otopark 10 TL… Otomobil deÄŸilsen aracın cinsine göre 15-20 liraya kadar uzuyor tarife…
Köyün giriÅŸinde yolun solunda bir otopark daha paralı… Köyün içine girdikten sonra bir otopark daha paralı… Araçların biri geliyor biri gidiyor. Otoparkları iÅŸletenler mutlu para basıyor… Bir Molivos’u düşündüm bir de ÅŸu yaÅŸanan araç kapma rezilliÄŸini… On liradan ne çıkar demeyin… Molivos da turizm hedefli bir köy, Åžirince de… Åžirince’nin belki de üç beÅŸ katı aracın giriÅŸ çıkış yaptığı Molivos’ta otoparklar ücretsiz turizme katkı… Åžirince’de müşteri kapmaca… Bir garip araç trafiÄŸi karşılıyor Åžirince giriÅŸinde insanları… Molivos’ta ise köye girmeden aracınızı yüzlerce araçlık otoparka bırakıyorsunuz…

Bizim turizm anlayışımızda otopark gelirleri oldukça önemli bir yer tutuyor. KuÅŸadası’nda saatli otopark insanların cüzdanını boÅŸaltıyor adeta… Ama Marmaris’e gidiyorsunuz, yolun sağında ve solunda levhaları okuduÄŸunuzda ÅŸaşırıp kalıyorsunuz. Ücretsiz park edebilirsiniz yazıyor. Molivos, Åžirince ve KuÅŸadası ve de Marmaris… Varın anlayın artık turizm anlayışının ilçeden ilçeye, köyden köye deÄŸiÅŸtiÄŸini… Nereden geldik buralara… Molivos’u gezerken Åžirince’yi düşünmüştüm çok benziyorlar diye birbirlerine… Her iki köy asırlık, her iki köy korunmuÅŸ, her iki köyün insanları sıcak kanlı… Molivos’ta balık, kalamar, ahtapot ve uzo… Åžirince’de gözleme ayran…

Almak istersen çakma Åžirince ÅŸarabı… Ben Åžirince’ye çıkarken, gezerken ve dönerken hiç üzüm bağı görmedim desem yalan olmaz. Bir ÅŸarap dükkanında sordum: “Hiç bağınız yok ama her dükkanda çeÅŸit çeÅŸit Åžirince ÅŸarapları satılıyor” diye… Delikanlı dedi ki: “ Abi buradan göremezsin, ÅŸu dağın ardında bilmem nerede ve arkamızdaki dağın ardında bilmem ÅŸurada üzüm baÄŸlarımız var” Ben görmedim ya da göremedim. Gören varsa bildirsin, buradan yazalım… Molivos, balık ve uzo… Åžirince, gözleme ve ayran… Paralı ve parasız otopark…








Işık Teoman
isikteoman@gmail.com
"Işık Teoman" bütün yazıları için tıklayın...