
Sebahattin Karaca
TURİZM BARIŞI, HUZURU, GÜVENLİĞİ VE GÜZELLİĞİ SEVER
1976'nın kış mevsimiydi. Avusturya'da Alp DaÄŸları’nın tepesinde bulunan, Kleine Walsertal kasabasında, bir otelde eÅŸi ile beraber çalışan ve aynı zamanda arkadaşımız olan, Schwarz ailesini ziyarete gittik. Bu doÄŸa harikası kasabada, eÅŸimle birlikte, birkaç sene önce, biz de çalışmış ve yaÅŸamıştık.
Kasaba dediğime bakmayın. Tam teşekküllü bir şehir gibiydi. Tiyatrosundan - sinemasına, kültür merkezinden - kütüphaneye, spor salonlarından - spor sahalarına kadar her şey vardı. Daha da önemlisi, çok miktarda kayak pistleri ile ün yapmıştı. Yaz aylarında, bizim Karadeniz gibi yemyeşil, kış aylarında ise en az 5-6 ay boyunca bembeyaz kar örtüsü ile kaplı olurdu. K. Walsertal hem yaz ve hem de kış aylarında çok turist çekerdi. Giderek, ziyaretçi sayısının attığını duyuyorum. Buna bağlı olarak, konaklama tesislerinin ve diğer turizm işletmelerinin çoğaldığının haberini alıyorum.

TURİZM BARIŞI SEVER
O gün, arkadaÅŸlarımızın izin günüydü. Yakın dostumuz olan İsviçreli Herr Schwarze ve eÅŸiyle birlikte, bir lokalde, şömine başında, Dünya’da turizm hareketi üzerine sohbet ediyorduk. Sohbet, dördümüz de aynı meslekten geldiÄŸimiz, konu uluslararası turizmle ilgili olduÄŸu için, giderek koyulaÅŸtı.
Bir ara Herr Schwarz:
-Bakın! Turizm, barışı ve güzelliği sever dedi ve devam etti.
-Bizim dördümüze ücretsiz uçak bileti gönderseler, otel ağırlama giderlerini üstlenseler, oraya gittiÄŸimizde, özel bir rehber eÅŸlik edecek olsa bile, savaÅŸ ortamının sürdüğü, Beyrut’a gider miyiz?
(O zaman Beyrut’ta acımasız bir iç savaÅŸ vardı.)
Soru hepimizi şaşırttı.
Cevabımız ani ve kesin oldu.
-Hayır !..
Herr Schwarz devam etti.
-Yani, hiçbirimiz iç savaşın ve kargaşanın olduğu bir ülkeye davetli de olsak, gitmeyiz. Çünkü insanoğlu için, en önemli şey, şüphesiz önce can güvenliğidir. Bombaların atıldığı, ölülerin sokaktan toplandığı, temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir ortamda, davetli dahi olsa, kimse tatile gitmez.
Bana göre de doÄŸru söylüyordu. Gerçekten turizmi baÅŸlatan ülkeler; önce barışı, huzuru, güzelliÄŸi tesis etmeliler. Barış, huzur, güvenlik; tesis – haberleÅŸme – yol – su – elektrik kadar önemlidir.
Lübnan'da yıllardır hüküm süren iç savaÅŸ, Vietnam için de geçerliydi. İran’da benzer ÅŸeyler oldu. Hatta, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi azalma yaÅŸandı.

ŞİMDİ İSE RUSYA KRİZİ
2016 ve sonraki birkaç yıl, Türkiye turizmi, uçak düşürme olayı ile başlayan Rusya krizinden dolayı, bugüne kadar olmadığı biçimde, büyük darbe alacaktır.
Yukarıdan beri söylediğimiz ve verdiğimiz örneklerden de görüleceği gibi, barışı seven turizm, barıştan ne kadar çok uzaklaşılırsa, ülke turizmi için o kadar çok kötü oluyor.
Türkiye’ye bu yıl Rusya’dan daha az turistin geleceÄŸi kesindir. Türkiye’ye yılda yaklaşık dört milyon Rus turistin geldiÄŸi bilinmekteydi. Bu yüksek bir rakamdı. Åžimdi bu sayının %75 azalacağını var sayarsak, ki durum onu gösteriyor. Rusya’dan gelecek turist sayısında 3 milyon azalma olacaktır.
Bu, olumsuz tabloya bir de ülke içinde yaÅŸanan terör olayları da eklenirse, turist sayısı daha da azalacaktır. Ankara ve İstanbul’da patlayan bombaların turizm ekonomisine zararı dokunacaktır.
Paris’te vuku bulan terör saldırısından hemen sonra Eyfel Kulesi’ne ziyaretler azalmıştır. Bir yıl öncesine göre ziyaretçi sayısı %3 düşmüştür. Oysa normal koÅŸullarda her yıl ortalama % 4-5 artıyordu. Eyfel Kulesi’ni iÅŸleten firma yetkilileri; bu çok büyük bir kayıptır. Kayıpları kapatmak için hemen çalışma baÅŸlattık, demiÅŸlerdir.

SONUÇ
İptaller nedeniyle, Antalya otelleri iç piyasaya dönmeye başladılar. Ön satışlarla doldurabilirlerse ne âla, dolduramazlarsa bu sefer işçi çıkarmaları söz konusu olacaktır. Sektörde çalışan bir milyondan fazla insan, işsiz kalacak. Tedarikçi firmaların çoğu, kepenkleri kapatacaktır. Zaten, Antalya bölgesinde geçen sene yaşanan olumsuzluklardan dolayı irili ufaklı onlarca otel, satışa çıkmıştı. Bu yaz sonunda eğer bir mucize olmazsa, çok daha fazla otelin sektör dışında atıl kalacağını düşünmekteyim. Umarım ben aldanırım.

KISACA
Son zamanlardaki yaşananlara baktığımda, aklıma 1976 yılında, Herr Schwarz ile yaptığım sohbet geliyor. Sanki bu günler için konuşmuşuz.
-Bir ülke, turizmle tanışmadan önce, barışla tanışmalıdır. Turizmde ne kadar çok geliÅŸmek istiyorsa, ülke içinde ve dışında, o kadar çok barışı – huzuru – güvenliÄŸi ve güzelliÄŸi yaratması gerekir. Aksi taktirde, ülke turizmi her zaman olumsuz etkilenir. Bu olumsuzluÄŸu ortadan kaldırmak için devlet politikaları üretmek ÅŸarttır. Ülkemizde ve bölgemizde barışın, huzurun, güzelliÄŸin saÄŸlanması ve korunması dileÄŸiyle.

Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com

1976'nın kış mevsimiydi. Avusturya'da Alp DaÄŸları’nın tepesinde bulunan, Kleine Walsertal kasabasında, bir otelde eÅŸi ile beraber çalışan ve aynı zamanda arkadaşımız olan, Schwarz ailesini ziyarete gittik. Bu doÄŸa harikası kasabada, eÅŸimle birlikte, birkaç sene önce, biz de çalışmış ve yaÅŸamıştık.
Kasaba dediğime bakmayın. Tam teşekküllü bir şehir gibiydi. Tiyatrosundan - sinemasına, kültür merkezinden - kütüphaneye, spor salonlarından - spor sahalarına kadar her şey vardı. Daha da önemlisi, çok miktarda kayak pistleri ile ün yapmıştı. Yaz aylarında, bizim Karadeniz gibi yemyeşil, kış aylarında ise en az 5-6 ay boyunca bembeyaz kar örtüsü ile kaplı olurdu. K. Walsertal hem yaz ve hem de kış aylarında çok turist çekerdi. Giderek, ziyaretçi sayısının attığını duyuyorum. Buna bağlı olarak, konaklama tesislerinin ve diğer turizm işletmelerinin çoğaldığının haberini alıyorum.

TURİZM BARIŞI SEVER
O gün, arkadaÅŸlarımızın izin günüydü. Yakın dostumuz olan İsviçreli Herr Schwarze ve eÅŸiyle birlikte, bir lokalde, şömine başında, Dünya’da turizm hareketi üzerine sohbet ediyorduk. Sohbet, dördümüz de aynı meslekten geldiÄŸimiz, konu uluslararası turizmle ilgili olduÄŸu için, giderek koyulaÅŸtı.
Bir ara Herr Schwarz:
-Bakın! Turizm, barışı ve güzelliği sever dedi ve devam etti.
-Bizim dördümüze ücretsiz uçak bileti gönderseler, otel ağırlama giderlerini üstlenseler, oraya gittiÄŸimizde, özel bir rehber eÅŸlik edecek olsa bile, savaÅŸ ortamının sürdüğü, Beyrut’a gider miyiz?
(O zaman Beyrut’ta acımasız bir iç savaÅŸ vardı.)
Soru hepimizi şaşırttı.
Cevabımız ani ve kesin oldu.
-Hayır !..
Herr Schwarz devam etti.
-Yani, hiçbirimiz iç savaşın ve kargaşanın olduğu bir ülkeye davetli de olsak, gitmeyiz. Çünkü insanoğlu için, en önemli şey, şüphesiz önce can güvenliğidir. Bombaların atıldığı, ölülerin sokaktan toplandığı, temel ihtiyaçların karşılanamadığı bir ortamda, davetli dahi olsa, kimse tatile gitmez.
Bana göre de doÄŸru söylüyordu. Gerçekten turizmi baÅŸlatan ülkeler; önce barışı, huzuru, güzelliÄŸi tesis etmeliler. Barış, huzur, güvenlik; tesis – haberleÅŸme – yol – su – elektrik kadar önemlidir.
Lübnan'da yıllardır hüküm süren iç savaÅŸ, Vietnam için de geçerliydi. İran’da benzer ÅŸeyler oldu. Hatta, Kıbrıs Barış Harekatı sırasında Türkiye’ye gelen turist sayısında ciddi azalma yaÅŸandı.

ŞİMDİ İSE RUSYA KRİZİ
2016 ve sonraki birkaç yıl, Türkiye turizmi, uçak düşürme olayı ile başlayan Rusya krizinden dolayı, bugüne kadar olmadığı biçimde, büyük darbe alacaktır.
Yukarıdan beri söylediğimiz ve verdiğimiz örneklerden de görüleceği gibi, barışı seven turizm, barıştan ne kadar çok uzaklaşılırsa, ülke turizmi için o kadar çok kötü oluyor.
Türkiye’ye bu yıl Rusya’dan daha az turistin geleceÄŸi kesindir. Türkiye’ye yılda yaklaşık dört milyon Rus turistin geldiÄŸi bilinmekteydi. Bu yüksek bir rakamdı. Åžimdi bu sayının %75 azalacağını var sayarsak, ki durum onu gösteriyor. Rusya’dan gelecek turist sayısında 3 milyon azalma olacaktır.
Bu, olumsuz tabloya bir de ülke içinde yaÅŸanan terör olayları da eklenirse, turist sayısı daha da azalacaktır. Ankara ve İstanbul’da patlayan bombaların turizm ekonomisine zararı dokunacaktır.
Paris’te vuku bulan terör saldırısından hemen sonra Eyfel Kulesi’ne ziyaretler azalmıştır. Bir yıl öncesine göre ziyaretçi sayısı %3 düşmüştür. Oysa normal koÅŸullarda her yıl ortalama % 4-5 artıyordu. Eyfel Kulesi’ni iÅŸleten firma yetkilileri; bu çok büyük bir kayıptır. Kayıpları kapatmak için hemen çalışma baÅŸlattık, demiÅŸlerdir.

SONUÇ
İptaller nedeniyle, Antalya otelleri iç piyasaya dönmeye başladılar. Ön satışlarla doldurabilirlerse ne âla, dolduramazlarsa bu sefer işçi çıkarmaları söz konusu olacaktır. Sektörde çalışan bir milyondan fazla insan, işsiz kalacak. Tedarikçi firmaların çoğu, kepenkleri kapatacaktır. Zaten, Antalya bölgesinde geçen sene yaşanan olumsuzluklardan dolayı irili ufaklı onlarca otel, satışa çıkmıştı. Bu yaz sonunda eğer bir mucize olmazsa, çok daha fazla otelin sektör dışında atıl kalacağını düşünmekteyim. Umarım ben aldanırım.

KISACA
Son zamanlardaki yaşananlara baktığımda, aklıma 1976 yılında, Herr Schwarz ile yaptığım sohbet geliyor. Sanki bu günler için konuşmuşuz.
-Bir ülke, turizmle tanışmadan önce, barışla tanışmalıdır. Turizmde ne kadar çok geliÅŸmek istiyorsa, ülke içinde ve dışında, o kadar çok barışı – huzuru – güvenliÄŸi ve güzelliÄŸi yaratması gerekir. Aksi taktirde, ülke turizmi her zaman olumsuz etkilenir. Bu olumsuzluÄŸu ortadan kaldırmak için devlet politikaları üretmek ÅŸarttır. Ülkemizde ve bölgemizde barışın, huzurun, güzelliÄŸin saÄŸlanması ve korunması dileÄŸiyle.

Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
"Sebahattin Karaca" bütün yazıları için tıklayın...