
Sebahattin Karaca
FOÇA’NIN GERÇEK VE HÜZÜNLÜ HİKAYELERİ
Foça deyince akla KarataÅŸ gelir, fok gelir, kedi gelir. palmiye gelir. Bunların her biri hakkında hikayeden, efsaneye kadar türlü - türlü söylemler vardır. Mesela bugün nerede olduÄŸu belli olmayan Foça’nın Karataşına, basanın Foça’yı kolay - kolay terk edemeyeceÄŸi veya mücbir sebeplerle gitse bile, bir gün muhakkak geri geldiÄŸi veya geleceÄŸi söylenir.

Foça’nın kedileri meÅŸhurdur.
Foça’nın kedileri meÅŸhurdur. Balıkçı kasabası olmasından dolayı yavru penguenin; midesindeki balıkla okyanustan gelen annesini beklediÄŸi gibi, Foça kedileri de balıktan dönen tekneleri beklerler. Her kedinin kendi balıkçısı vardır. Kedi tekneyi uzaktan gelen sesinden tanır. Nereye baÄŸlayacağını bilir. Oraya gider. Kendisinden önce gelen varsa sıraya girer. Nasibini almak için sırasını bekler. Aramızda az da olsa kedi sevmeyenin bulunduÄŸu gibi, aksine kedileri çok seven insanların yaÅŸadığı yer olan Foça’da, pek çok insan balıkçıdan aldıkları küçük balıkları kedilere vermekten keyif duyar. Hatta bazıları balığı kızarmış veya haÅŸlanmış olarak kedilere verir. İzmir’de saat kulesinde bulunan güvercinler, Konak için ne kadar vazgeçilmezse, Foça için kediler de o kadar vazgeçilmezdir. Bunun somut örneÄŸi, Foça turizminde faaliyet göstermek için kurulan bir turizm derneÄŸinin ambleminin fok ve kedi figürünün kullanılmasında görülür.

Fok deyince
Fok deyince bu konu ile ilgili sadece birkaç satır yazıp geçmek doÄŸru olmaz. Çünkü “Foça” (Phokaia) antik çaÄŸdan beri adını foklardan alarak günümüze kadar deÄŸiÅŸmeden gelen bir isimdir. Bu noktada fokları önemsememek, üremeleri ve korunmaları için gerekli tedbirleri almamak, haklarında yazıp çizmemek, bilgilendirmemek hiçbir ÅŸekilde doÄŸru olmaz. Akdeniz fokunun anavatanı olan Foça, foklara asırlarca ev sahipliÄŸi yapmıştır. Siren Kayaları civarında üremiÅŸ çoÄŸalmışlardır. Karaburun’da nasıl ayı balığı nesli tükendiyse Foça’da da fok balığı nesli tükenme riski hiçbir zaman olmadığı kadar yüksektir. Fokların karşılaÅŸtığı ilk tehdit, orta çaÄŸda Akdeniz’de hüküm süren korsan ve ticaret gemileri Foça’ya gelip gittikleri sırada Siren Kayaları civarında üreyen, yaÅŸayan fokların etinden - yağından faydalanmak amacıyla acımasızca ve bilinçsizce avlanmaları olmuÅŸtur. Bunun dışında fok balıkları günlük balık tüketimleri yüksek olduÄŸundan, balıkçı aÄŸlarına zarar verdiklerinden balıkçılar tarafından da öldürülmüşlerdir. Ayrıca, Foça ve ÇeÅŸme hudutları dahilinde bulunan balık üretim çiftliklerinde deniz içindeki havuzlara saldırdığı sırada her yıl onlarcasının silahla vurulması sonucu sayıları bitme noktasına gelmiÅŸtir.
Bugün Foça’nın meÅŸhur fokları koruma altındadır. DoÄŸup büyüdükleri Siren Kayaları da fok balıkları koruma alanıdır. Ancak maalesef bu konuda çok geç kalınmıştır. Gene de en azından ortada bir karar, bir alan ve bir amaç vardır. Bütün mesele gerekli olan hassasiyet ile amaç uÄŸruna çalışmayı baÅŸlatmak, devamlı kılmak, halkı bilinçlendirmek ve Foça’ya yakışan fok balıklarının çoÄŸalması için gereken önlemleri almaktır.

Foça'nın palmiyeleri
Son atmışbeÅŸ yıldır Foça'da palmiyeler hakkında da, Foça insanının severek dilden dile dolaÅŸan hikayeler olmuÅŸtur. 1950’li yıllarda Foça Belediyesi, Türkiye'nin tüm sahil kasabalarında olduÄŸu gibi, palmiye aÄŸacı dikme modasına uymuÅŸ, devlet fidanlıklarından yüzlerce palmiye fidanı almıştır. Alınan fidanlar, baÅŸta İsmetpaÅŸa Mahallesi sahili olmak üzere, Foça’nın muhtelif yerlerine belli aralıklarla dikilmiÅŸtir. Özellikle dikilen her palmiye yerini bulmuÅŸ, İsmetpaÅŸa Mahallesi’nin sahilini “gerdandaki inci” gibi süslemiÅŸtir. Durumdan memnun olan ve Foça’ya her yönden yakıştığı düşünen sonraki yönetimler de ara ara Foça’nın baÅŸkaca yerlerine de palmiye fidanları dikmiÅŸlerdir. Palmiyeler kendi halinde büyürken, bir tanesi var ki başına gelmeyenin kalmadığı söylenir. Şöyle ki: Elde kalan son palmiye fidanı ÅŸimdiki Foça Restoran’ın yanındaki boÅŸluÄŸa (ÅŸimdi boÅŸlukta iki tane kafe var) dikilirken, meydana cephesi olan bir pastanenin sahibi ve aynı zamanda meclis üyesi olan Hasan .. feryat etmiÅŸtir.
“Neden bu palmiyeyi benim dükkanımın önüne dikiyorsunuz?” diye itiraz edip meclisi birbirine katmış, o palmiyenin oraya dikilmemesi konusunda tehditler savurmuÅŸtur. Sonuçta karar, karardır diyen dönemin belediye baÅŸkanı, zabıta ve diÄŸer çalışanlarla sabah erken saatte meydana gelerek palmiye fidanını dikmiÅŸler, etrafını 2 metre çapında 40 santim yüksekliÄŸinde duvarla çevirip içini toprakla doldurmuÅŸlardır. Uzunca bir süre başına da nöbetçi koymuÅŸlardır. Bu tek palmiyenin zaman içerisinde geliÅŸip büyüdüğü gibi, sahilde dikilmiÅŸ tüm palmiyelerin de büyümesi sonucunda Foça birden palmiyeler diyarına dönüşmüştür.

Peki sonra ne oldu?
70’li yıllara gelindiÄŸinde palmiyeler İsmetpaÅŸa mahallesinin sahilini, gerdanı süslercesine muhteÅŸem görüntü sunarken, “TaÅŸ evler kurul tarafından tescillenecek, koruma altına alınacak o zaman bir çivi bile çakamayacaksınız“ söylemleri ile halk korkutulmuÅŸ ve taÅŸ evlerin yıkımı adeta teÅŸvik edilmiÅŸtir. Ve maalesef sonuçta öyle olmuÅŸtur. TaÅŸ evlerin önemli bir kısmı yıkılıp, yerine bildik üç katlı binalar yapılmıştır. Bu arada özenle hatta kimi yerde ise kavgalı gürültülü dikilen ve büyütülen palmiyelerde TaÅŸ evlerin yıkımı veya yeni bina yapımı sırasında köklenmiÅŸ, kesilmiÅŸ bir kenara atılmış veya diplerine kezzap gibi kimyasallar dökülerek kurutulmuÅŸtur. Geriye kalanlar da genelde okul ve hastane gibi kamu binalarının önünde ve sayısı 35 – 40 taneyi geçmeyecek kadar azalmıştır. Foça’ya güzellik katsın diye düşünülmüş, bin emekle dikilmiÅŸ ve bin bir emekle büyütülmüş, palmiyelerin bir tanesine bile kıymak, hangi gerekçe ile olursa olsun, son derece ayıp ve günahtır. Aynı zamanda hayatını kazandığı, geçimini saÄŸladığı Foça’ya ihanettir. Bu zihniyet üzüntü vericidir.

Sonuç
Sonuç olarak, foklar da, palmiyeler de, taÅŸ evler de yaÅŸanan durum, umut ederim kedilerde yaÅŸanmaz. Şükür Allah’a Foça’nın “Efsane Karataşının” nerede olduÄŸu bilinmiyor.
Bilinse ÅŸayet, bu zihniyet ile KarataÅŸ, tez sürede yerinden alınır, ya bir duvarın temelinde, ya da bir hamamın kuytusunda, veyahut herhangi bir yerde, Tıpkı Foça su kemerlerinin yapımı sırasında Antik çaÄŸa ait, yüzlerce oyulmuÅŸ- kabartılmış – iÅŸlenmiÅŸ taşın örüldüğü gibi, dolgu malzemesi olarak kullanılır.
İlçemizde ve ülkemizde de alınan kararlarda ve uygulamalarda ortak değerlerin, ortak aklın hakim kılınabilmesi ümidiyle..
“Ortak deÄŸerler, ortak bilinç ve ortak kültürle korunur.”







Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
www.sebahattinkaraca.com
Foça deyince akla KarataÅŸ gelir, fok gelir, kedi gelir. palmiye gelir. Bunların her biri hakkında hikayeden, efsaneye kadar türlü - türlü söylemler vardır. Mesela bugün nerede olduÄŸu belli olmayan Foça’nın Karataşına, basanın Foça’yı kolay - kolay terk edemeyeceÄŸi veya mücbir sebeplerle gitse bile, bir gün muhakkak geri geldiÄŸi veya geleceÄŸi söylenir.

Foça’nın kedileri meÅŸhurdur.
Foça’nın kedileri meÅŸhurdur. Balıkçı kasabası olmasından dolayı yavru penguenin; midesindeki balıkla okyanustan gelen annesini beklediÄŸi gibi, Foça kedileri de balıktan dönen tekneleri beklerler. Her kedinin kendi balıkçısı vardır. Kedi tekneyi uzaktan gelen sesinden tanır. Nereye baÄŸlayacağını bilir. Oraya gider. Kendisinden önce gelen varsa sıraya girer. Nasibini almak için sırasını bekler. Aramızda az da olsa kedi sevmeyenin bulunduÄŸu gibi, aksine kedileri çok seven insanların yaÅŸadığı yer olan Foça’da, pek çok insan balıkçıdan aldıkları küçük balıkları kedilere vermekten keyif duyar. Hatta bazıları balığı kızarmış veya haÅŸlanmış olarak kedilere verir. İzmir’de saat kulesinde bulunan güvercinler, Konak için ne kadar vazgeçilmezse, Foça için kediler de o kadar vazgeçilmezdir. Bunun somut örneÄŸi, Foça turizminde faaliyet göstermek için kurulan bir turizm derneÄŸinin ambleminin fok ve kedi figürünün kullanılmasında görülür.

Fok deyince
Fok deyince bu konu ile ilgili sadece birkaç satır yazıp geçmek doÄŸru olmaz. Çünkü “Foça” (Phokaia) antik çaÄŸdan beri adını foklardan alarak günümüze kadar deÄŸiÅŸmeden gelen bir isimdir. Bu noktada fokları önemsememek, üremeleri ve korunmaları için gerekli tedbirleri almamak, haklarında yazıp çizmemek, bilgilendirmemek hiçbir ÅŸekilde doÄŸru olmaz. Akdeniz fokunun anavatanı olan Foça, foklara asırlarca ev sahipliÄŸi yapmıştır. Siren Kayaları civarında üremiÅŸ çoÄŸalmışlardır. Karaburun’da nasıl ayı balığı nesli tükendiyse Foça’da da fok balığı nesli tükenme riski hiçbir zaman olmadığı kadar yüksektir. Fokların karşılaÅŸtığı ilk tehdit, orta çaÄŸda Akdeniz’de hüküm süren korsan ve ticaret gemileri Foça’ya gelip gittikleri sırada Siren Kayaları civarında üreyen, yaÅŸayan fokların etinden - yağından faydalanmak amacıyla acımasızca ve bilinçsizce avlanmaları olmuÅŸtur. Bunun dışında fok balıkları günlük balık tüketimleri yüksek olduÄŸundan, balıkçı aÄŸlarına zarar verdiklerinden balıkçılar tarafından da öldürülmüşlerdir. Ayrıca, Foça ve ÇeÅŸme hudutları dahilinde bulunan balık üretim çiftliklerinde deniz içindeki havuzlara saldırdığı sırada her yıl onlarcasının silahla vurulması sonucu sayıları bitme noktasına gelmiÅŸtir.
Bugün Foça’nın meÅŸhur fokları koruma altındadır. DoÄŸup büyüdükleri Siren Kayaları da fok balıkları koruma alanıdır. Ancak maalesef bu konuda çok geç kalınmıştır. Gene de en azından ortada bir karar, bir alan ve bir amaç vardır. Bütün mesele gerekli olan hassasiyet ile amaç uÄŸruna çalışmayı baÅŸlatmak, devamlı kılmak, halkı bilinçlendirmek ve Foça’ya yakışan fok balıklarının çoÄŸalması için gereken önlemleri almaktır.

Foça'nın palmiyeleri
Son atmışbeÅŸ yıldır Foça'da palmiyeler hakkında da, Foça insanının severek dilden dile dolaÅŸan hikayeler olmuÅŸtur. 1950’li yıllarda Foça Belediyesi, Türkiye'nin tüm sahil kasabalarında olduÄŸu gibi, palmiye aÄŸacı dikme modasına uymuÅŸ, devlet fidanlıklarından yüzlerce palmiye fidanı almıştır. Alınan fidanlar, baÅŸta İsmetpaÅŸa Mahallesi sahili olmak üzere, Foça’nın muhtelif yerlerine belli aralıklarla dikilmiÅŸtir. Özellikle dikilen her palmiye yerini bulmuÅŸ, İsmetpaÅŸa Mahallesi’nin sahilini “gerdandaki inci” gibi süslemiÅŸtir. Durumdan memnun olan ve Foça’ya her yönden yakıştığı düşünen sonraki yönetimler de ara ara Foça’nın baÅŸkaca yerlerine de palmiye fidanları dikmiÅŸlerdir. Palmiyeler kendi halinde büyürken, bir tanesi var ki başına gelmeyenin kalmadığı söylenir. Şöyle ki: Elde kalan son palmiye fidanı ÅŸimdiki Foça Restoran’ın yanındaki boÅŸluÄŸa (ÅŸimdi boÅŸlukta iki tane kafe var) dikilirken, meydana cephesi olan bir pastanenin sahibi ve aynı zamanda meclis üyesi olan Hasan .. feryat etmiÅŸtir.
“Neden bu palmiyeyi benim dükkanımın önüne dikiyorsunuz?” diye itiraz edip meclisi birbirine katmış, o palmiyenin oraya dikilmemesi konusunda tehditler savurmuÅŸtur. Sonuçta karar, karardır diyen dönemin belediye baÅŸkanı, zabıta ve diÄŸer çalışanlarla sabah erken saatte meydana gelerek palmiye fidanını dikmiÅŸler, etrafını 2 metre çapında 40 santim yüksekliÄŸinde duvarla çevirip içini toprakla doldurmuÅŸlardır. Uzunca bir süre başına da nöbetçi koymuÅŸlardır. Bu tek palmiyenin zaman içerisinde geliÅŸip büyüdüğü gibi, sahilde dikilmiÅŸ tüm palmiyelerin de büyümesi sonucunda Foça birden palmiyeler diyarına dönüşmüştür.

Peki sonra ne oldu?
70’li yıllara gelindiÄŸinde palmiyeler İsmetpaÅŸa mahallesinin sahilini, gerdanı süslercesine muhteÅŸem görüntü sunarken, “TaÅŸ evler kurul tarafından tescillenecek, koruma altına alınacak o zaman bir çivi bile çakamayacaksınız“ söylemleri ile halk korkutulmuÅŸ ve taÅŸ evlerin yıkımı adeta teÅŸvik edilmiÅŸtir. Ve maalesef sonuçta öyle olmuÅŸtur. TaÅŸ evlerin önemli bir kısmı yıkılıp, yerine bildik üç katlı binalar yapılmıştır. Bu arada özenle hatta kimi yerde ise kavgalı gürültülü dikilen ve büyütülen palmiyelerde TaÅŸ evlerin yıkımı veya yeni bina yapımı sırasında köklenmiÅŸ, kesilmiÅŸ bir kenara atılmış veya diplerine kezzap gibi kimyasallar dökülerek kurutulmuÅŸtur. Geriye kalanlar da genelde okul ve hastane gibi kamu binalarının önünde ve sayısı 35 – 40 taneyi geçmeyecek kadar azalmıştır. Foça’ya güzellik katsın diye düşünülmüş, bin emekle dikilmiÅŸ ve bin bir emekle büyütülmüş, palmiyelerin bir tanesine bile kıymak, hangi gerekçe ile olursa olsun, son derece ayıp ve günahtır. Aynı zamanda hayatını kazandığı, geçimini saÄŸladığı Foça’ya ihanettir. Bu zihniyet üzüntü vericidir.

Sonuç
Sonuç olarak, foklar da, palmiyeler de, taÅŸ evler de yaÅŸanan durum, umut ederim kedilerde yaÅŸanmaz. Şükür Allah’a Foça’nın “Efsane Karataşının” nerede olduÄŸu bilinmiyor.
Bilinse ÅŸayet, bu zihniyet ile KarataÅŸ, tez sürede yerinden alınır, ya bir duvarın temelinde, ya da bir hamamın kuytusunda, veyahut herhangi bir yerde, Tıpkı Foça su kemerlerinin yapımı sırasında Antik çaÄŸa ait, yüzlerce oyulmuÅŸ- kabartılmış – iÅŸlenmiÅŸ taşın örüldüğü gibi, dolgu malzemesi olarak kullanılır.
İlçemizde ve ülkemizde de alınan kararlarda ve uygulamalarda ortak değerlerin, ortak aklın hakim kılınabilmesi ümidiyle..
“Ortak deÄŸerler, ortak bilinç ve ortak kültürle korunur.”







Sebahattin Karaca
sebahattinkaraca35@hotmail.com
"Sebahattin Karaca" bütün yazıları için tıklayın...