
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
O, Foça’nýn Aynur Hanýmý
10 yýl önce Foça’ya ilk geldiðim günlerde kovboy þapkalý bir kadýn görürdüm. Kullandýðý jipinin içinde neredeyse kaybolacak kadar ufak tefek narin bir haným! Sürekli Baðarasý ve Foça arasýnda gider gelirdi. Kendisini her görüþümde iþi gücüyle meþgûl, topraðý seven þehirli bir çiftçi herhalde diye düþünürdüm! Sonralarý adýný daha sýk duymaya baþladým, zeytinlik ve üzüm baðlarýndan elde ettiði çeþitli ürünleri ve çiftlik hayvanlarýyla sakin bir yaþam sürdüðünü duyar oldum.
Zamanla kendi topraðýnda yöresinin ürünlerini yetiþtirirken yeni denemeler yapan, eski gelenekleri mütevazi duruþuyla yaþatmaya çalýþan bir insan olduðunu öðreniyordum Aynur Acar’ýn. Tabi o yýllarda yerel-yöresel yiyecek olgusu þimdiki gibi popüler kültürün bir parçasý deðildi. Slow Food ve Slow City kavramlarý da henüz Türkiye uzantýlarýný oluþturmamýþtý!
Ýstanbul’daki okul ve iþ dönemlerinden sonra ata topraklarýna dönen Aynur Hanýmýn, annesinin dedesi ve onun da babasýna kadar uzanan bir Foça kökeni var; yani, Foça’nýn yerlilerinden. Babasý, Cumhuriyet öncesi Osmanlý döneminde Eskifoça’nýn Kale içinde yaþamýþ. Babasý için Kale içi çýkýþlý diyor kendisi. Anneannesinin Midillili olduðunu, dedesinin de savaþ döneminde Yunan bayraðýný indirip Türk bayraðýný Foça Hükümet Konaðý’na diken Hacý Veli Bey olduðunu önemle belirtiyor. Bu vesile ile, Baðarasý'ndaki Hacý Veli Mahallesi'ne adýný veren kiþinin dedesi olduðunu öðrenmiþ oluyorum. Aynur Hanýmýn bugün o mahallede atalarýndan yadigâr güzel bir baðý ve sýmsýcak bir baðevi var.
Bu baðevine konukluðum, bir baðbozumu ritüeli olan pekmez yapýmýna denk geliyor. Salt pekmez yapýmý dersem haksýzlýk olur, o gün bir tarafta Slow Food gönüllülerince üzümler ayýklandý, þýrasý ezildi, sirke ve þaraplýklar ayrýldý. Diðer taraftan pekmez kazaný üzüm suyuyla dolduruldu, kaynayan kazanýn yüzeyinde oluþan köpükler geniþ kepçeler ile alýndý. Baðevinin odalarýnda küplere konmuþ þarap ve sirkeliklerin üzerleri tek tek kontrol edildi. Sirke sineðinin rahatça girip çýkmasý için küplerin üzerine örtülen ince dokumalý tertemiz tülbentler elden geçirildi. Geçmiþ hasatlarýn ürünü olan þaraplarýn tadýna bakýldý, pekmez ve sýzma zeytinyaðýna ekmekler banýldý. Ýþtahla yenen zeytinlerin çekirdekleri sayýldý…
Aynur Hanýmýn ata yadigârý bu küçük çiftliðini görünce Foça’nýn geçmiþ belleðine adeta ýþýnlandýðýmý sanmýþtým! Nesilden nesile aktarýlan demirbaþlar, iki katlý evin aný dolu eþyalarý dile gelmiþlerdi sanki. Kimler oturdu bu sedirlerde, masanýn etrafýnda? Kimler neler paylaþtý bu ocak baþýnda, aynalý konsolun önünde, ardýnda? Kimler dolaþtý bu ahþap evin odalarýnda, kimler aðýrlandý sirke ve zeytinyaðýyla piþmiþ lezzetli yemeklerle, pekmezlerle, ev yapýmý þarap ve üzüm sularý ile…
Eski zamanlara ait yaþam parçalarýna her dokunuþumda, o dönemin seyir defterini gizlice okuyormuþcasýna heyecanlanýrým. Halen yaþatýldýðý için Foça - Baðarasý yerel tarihinde önemli bir yeri olan bu bað ve baðevinin, giderek etnografik bir müze haline dönüþeceðini umuyorum.
Baðarasý baðlarýnda, bilinen 27 çeþit üzüm yetiþirmiþ eskiden; misket, belerce, çavuþ, haným parmaðý, pembe çekirdeksiz, sultaniye üzüm; çok önceleri karafoça ve daha niceleri… 60’lý yýllarla baþlayan göç furyasý ile giderek azalan iþ gücü nedeniyle üzüm baðlarý bakýmsýzlýktan ve hastalýktan yok olmuþ. Þimdiki baðýn fýþkýran canlýlýðý ve üzümleri 80’li yýllardan sonra yeni baþtan dikilen asma omcalarý sayesinde bugünlere gelebilmiþ. Sultaniye çeþidi ile baþladýk, Chardonnay ve Volkan Sucukçu’dan temin ettiðim Foça karasý ile yola devam ediyoruz diyor Aynur Haným. Kendisini, Pazar günleri Foça Öðretmen Evi arkasýnda kurulan Foça Yerel Pazarý’nda görebilmek mümkün. Minik bir tezgâhta kendi ürettiði sirke, pekmez, zeytinyaðý, üzüm, zeytin, sabun, incir gibi bað ürünlerini pazar ziyaretçilerine sunuyor.
Sözcüklerimi noktalamadan önce Aynur Haným hakkýnda küçücük bir dedikodu yapmama izin verin lütfen. Baðarasý’ndaki bað komþularýnýn yalancýsýyým; üzüm baðýnýn asma yapraklarý yeþillenip de ilkbaharda taze yaprak sarmasý mevsimi baþladýðýnda, sürgünler zarar görecek diye sarmalýk tek bir yaprak kopartmazmýþ baðýndan.








Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com
10 yýl önce Foça’ya ilk geldiðim günlerde kovboy þapkalý bir kadýn görürdüm. Kullandýðý jipinin içinde neredeyse kaybolacak kadar ufak tefek narin bir haným! Sürekli Baðarasý ve Foça arasýnda gider gelirdi. Kendisini her görüþümde iþi gücüyle meþgûl, topraðý seven þehirli bir çiftçi herhalde diye düþünürdüm! Sonralarý adýný daha sýk duymaya baþladým, zeytinlik ve üzüm baðlarýndan elde ettiði çeþitli ürünleri ve çiftlik hayvanlarýyla sakin bir yaþam sürdüðünü duyar oldum.
Zamanla kendi topraðýnda yöresinin ürünlerini yetiþtirirken yeni denemeler yapan, eski gelenekleri mütevazi duruþuyla yaþatmaya çalýþan bir insan olduðunu öðreniyordum Aynur Acar’ýn. Tabi o yýllarda yerel-yöresel yiyecek olgusu þimdiki gibi popüler kültürün bir parçasý deðildi. Slow Food ve Slow City kavramlarý da henüz Türkiye uzantýlarýný oluþturmamýþtý!
Ýstanbul’daki okul ve iþ dönemlerinden sonra ata topraklarýna dönen Aynur Hanýmýn, annesinin dedesi ve onun da babasýna kadar uzanan bir Foça kökeni var; yani, Foça’nýn yerlilerinden. Babasý, Cumhuriyet öncesi Osmanlý döneminde Eskifoça’nýn Kale içinde yaþamýþ. Babasý için Kale içi çýkýþlý diyor kendisi. Anneannesinin Midillili olduðunu, dedesinin de savaþ döneminde Yunan bayraðýný indirip Türk bayraðýný Foça Hükümet Konaðý’na diken Hacý Veli Bey olduðunu önemle belirtiyor. Bu vesile ile, Baðarasý'ndaki Hacý Veli Mahallesi'ne adýný veren kiþinin dedesi olduðunu öðrenmiþ oluyorum. Aynur Hanýmýn bugün o mahallede atalarýndan yadigâr güzel bir baðý ve sýmsýcak bir baðevi var.
Bu baðevine konukluðum, bir baðbozumu ritüeli olan pekmez yapýmýna denk geliyor. Salt pekmez yapýmý dersem haksýzlýk olur, o gün bir tarafta Slow Food gönüllülerince üzümler ayýklandý, þýrasý ezildi, sirke ve þaraplýklar ayrýldý. Diðer taraftan pekmez kazaný üzüm suyuyla dolduruldu, kaynayan kazanýn yüzeyinde oluþan köpükler geniþ kepçeler ile alýndý. Baðevinin odalarýnda küplere konmuþ þarap ve sirkeliklerin üzerleri tek tek kontrol edildi. Sirke sineðinin rahatça girip çýkmasý için küplerin üzerine örtülen ince dokumalý tertemiz tülbentler elden geçirildi. Geçmiþ hasatlarýn ürünü olan þaraplarýn tadýna bakýldý, pekmez ve sýzma zeytinyaðýna ekmekler banýldý. Ýþtahla yenen zeytinlerin çekirdekleri sayýldý…
Aynur Hanýmýn ata yadigârý bu küçük çiftliðini görünce Foça’nýn geçmiþ belleðine adeta ýþýnlandýðýmý sanmýþtým! Nesilden nesile aktarýlan demirbaþlar, iki katlý evin aný dolu eþyalarý dile gelmiþlerdi sanki. Kimler oturdu bu sedirlerde, masanýn etrafýnda? Kimler neler paylaþtý bu ocak baþýnda, aynalý konsolun önünde, ardýnda? Kimler dolaþtý bu ahþap evin odalarýnda, kimler aðýrlandý sirke ve zeytinyaðýyla piþmiþ lezzetli yemeklerle, pekmezlerle, ev yapýmý þarap ve üzüm sularý ile…
Eski zamanlara ait yaþam parçalarýna her dokunuþumda, o dönemin seyir defterini gizlice okuyormuþcasýna heyecanlanýrým. Halen yaþatýldýðý için Foça - Baðarasý yerel tarihinde önemli bir yeri olan bu bað ve baðevinin, giderek etnografik bir müze haline dönüþeceðini umuyorum.
Baðarasý baðlarýnda, bilinen 27 çeþit üzüm yetiþirmiþ eskiden; misket, belerce, çavuþ, haným parmaðý, pembe çekirdeksiz, sultaniye üzüm; çok önceleri karafoça ve daha niceleri… 60’lý yýllarla baþlayan göç furyasý ile giderek azalan iþ gücü nedeniyle üzüm baðlarý bakýmsýzlýktan ve hastalýktan yok olmuþ. Þimdiki baðýn fýþkýran canlýlýðý ve üzümleri 80’li yýllardan sonra yeni baþtan dikilen asma omcalarý sayesinde bugünlere gelebilmiþ. Sultaniye çeþidi ile baþladýk, Chardonnay ve Volkan Sucukçu’dan temin ettiðim Foça karasý ile yola devam ediyoruz diyor Aynur Haným. Kendisini, Pazar günleri Foça Öðretmen Evi arkasýnda kurulan Foça Yerel Pazarý’nda görebilmek mümkün. Minik bir tezgâhta kendi ürettiði sirke, pekmez, zeytinyaðý, üzüm, zeytin, sabun, incir gibi bað ürünlerini pazar ziyaretçilerine sunuyor.
Sözcüklerimi noktalamadan önce Aynur Haným hakkýnda küçücük bir dedikodu yapmama izin verin lütfen. Baðarasý’ndaki bað komþularýnýn yalancýsýyým; üzüm baðýnýn asma yapraklarý yeþillenip de ilkbaharda taze yaprak sarmasý mevsimi baþladýðýnda, sürgünler zarar görecek diye sarmalýk tek bir yaprak kopartmazmýþ baðýndan.










Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com
"Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN" bütün yazýlarý için týklayýn...