
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
Kartpostallar
Bizim zamanýmýzda postacý amcalarýmýz vardý, elleri kollarý mektup zarflarýyla dopdolu, paltosuna yaðan karlarý silkeleyerek çalardý kapýlarýmýzý. Yýlbaþý ve bayramlarda heyecanla beklerdik postacý amcamýzý. Kapý zilimizi çalýp "p" harfini uzatarak bir "postaaa" deyiþi vardý ki, sesini duyunca soluðu kapýda alýrdým . Zarflarý yapýþtýrýlmamýþ tebrik kartlarý dolu olurdu kucaðý ve "bu sizin, bu deðil, bu filancanýn" dedikçe nasýl da heyecanlanýrdým ve bizim olan zarflarý hele de benim adýma gelenleri alýp da odama gidiþim ve her birine tek tek dokunuþum bugün gibi...
Parlak renkler ve simlerle resmedilmiþ Noel Baba'lar, Ren Geyiklerinin çektiði hediye paketi dolu kýzaklar, kardan adamlar, süslenmiþ çam aðaçlarý ve bacasý tüten neþeli þirin evlerle dolu kartpostallar, hayal perilerimin fýsýldaþtýðý rengarenk masal dünyamdý. Kartpostal resimlerindeki manzaralara bakarken uyuyakaldýðým, sýmsýký sarýldýðým simli kartlarýn avucumda buruþup annemin bile alamadýðýný sonradan öðrendiðim masalsý yýlbaþýlarýmýn karlý kýþlarýndayým yine iþte...
Hangisini yazýp göndersem, hangisini alýkoysam kendime! Deðerliydi kartpostallarým benim için. Yýlbaþý yada bayrama birkaç hafta kala biriktirmeye baþlardým harçlýklarýmý, yýlbaþýna 15 gün kala Kapalý Çarþý'nýn Belediye Sarayý tarafýna kurulan büyük kartpostal pazarýnda harcamak için. Okuldan çýkýnca soluðu orada alýrdým arkadaþlarýmla. Her fiyata kartpostal bulunurdu, ekseri 25 kuruþtu, zarfýyla ve zarfsýz olanlar diye ikiye ayrýlýrdý. Kapaklý olup kat kat açýlanlar, kokulular, müzikliler, mizahi yazýlýlar hepsi farklý fiyata satýlýrlardý. 10 Kuruþa satýlan kartvizit þeklindeki miniklerden de alýrdým en az 10 tane. Onlarýn ucuz oluþu kendime birkaç tanesini alýkoymama olanak verirdi. Kapaklý kartlarý çok önemli saydýðýmdan büyüklerime gönderirdim. Özellikle öðretmenlerime gönderdiklerimi seçmek saatlerimi alýrdý.
Ders çalýþmak kadar saçma bir þey olamazdý o kartpostal seçme zamanlarýmda!
Kartlarý seçmekle iþ bitmiyor ki! Asýl keyif; onlarý en güzel uçlu renkli kalemlerle yazmaktaydý. Ýnci gibi yazýlarla, en farklý sözcükleri sarfedebilmekti aslolan. Herkesin kullandýðý kalýplaþmýþ dilek ve temenni cümlelerini beðenmez, kullanmazdým kartlarýmda. Yeni ve orjinal dilekler bulmak hoþuma giderdi, bu þekilde öyle çok öðretmenimin dikkatini çekmiþimdir ki... Orta birinci sýnýftayken Türkçe öðretmenim Ýnciser Haným tarafýndan ilk bu þekilde keþfedilmiþimdir! (Öyle olduðunu sanýyorum kompozisyonlardan aldýðým iyi notlarýn rolü yoksa!) Sesi bugün bile kulaklarýmda, nasýl da aðýrdan incecik ve buðulu bir anlatýmý vardý Ýnciser Hanýmýn. Ýsmi; bana inci gibi incelikli bir müstesnalýðý hissettirirdi. Sevdiðini, ses rengiyle belli edebilen, vermek istediði mesajý sesindeki yaptýrým gücüyle verebilen özel bir insandý o.
Ahh, hele de o dünyalar tatlýsý ilkokul öðretmenim Mübeccel Haným yok mu... Ne çok severdim onu ve ona dair bir þeyler yapmayý. Sanýrým ilk kartpostal tutkumu, ilk tanzim (dizayn) zevkimi biraz ona borçluyum. Özel gün ve bayramlarý coþkuyla karþýlamayý Mübeccel Hanýmdan öðrendiðimi her fýrsatta zikrediyorum zaten. Oldukça geç yaþýnda evlenmiþti hiç unutmam; üçüncü sýnýftan dördüncü sýnýfa geçtiðimiz senenin Eylül'ünde okula baþladýðýmýzda, öðretmenimizde birtakým deðiþiklikler vardý fakat neydi anlayamamýþtým. Taa ki, annemle baþka bir öðrenci velisinin konuþmalarýna kulak misafiri oluncaya kadar; Evlenmiþti Mübeccel Haným ve Paris'lerde Porto Fino'larda balayý yapmýþtý! Allah; geçten geçe (kýrkýndan sonra) talih kuþu kondurmuþ benim öðretmenimin baþýna, mutlu bir evlilik yapmýþtý. Çocuk kalbimin biraz kýskandýðýný hatýrlýyorum sanki...
Ýþte o zaman anlamýþtým, bize derste gösterdiði Paris ve Porto Fino kartpostallarýnýn mahiyetini ve melodikamla çaldýðým "i found my love in portofino" ezgisinin birden bire niçin moda oluþunu!
Bütün sevdiðim ve kartpostal gönderdiðim öðretmenlerimi anlatmaya kalkarsam bu yýlýn baþýna gelebilmem zaman alacak, iyisi mi döneyim yine kartpostallarýma.
Yine ilk o zamanlardý kart ve postal sözcüklerinin niçin biraraya getirildiðini soruþum ve tatminkar bir yanýt alamayýþým. Posta kartýnýn (post card) (postal) posta'nýn nasýl postallaþtýðýný anlayamayýþým... Kart'ý anlamak daha kolaysa da, kartýn postallaþmasýný reddediþim, hey gidi günler 1970'lerin baþlarý...
O dönemde ne Can Yücel ne Ece Ayhan polemikleri yoktu tabi, (vardýysa da ben çocuktum ufacýktým kar topu oynayýp acýkmakla meþguldüm, duyamazdým) Rahmetli Duygu Asena da röportaj yapacak olgunluða eriþmemiþti sanýrým, "Kart sensin, postal da senin k.ç.na... g..s.n" sözü söylenmemiþti henüz 1970'lerde... Nazým Hikmet'in kartpostal þairliðinin (!) konuþulmasýna da daha çook vardý!
Kartpostal diyorduk; Hindinin ve horozun kartýna tazesine dikkat ederek, postallarýn tabanýna demir çaktýrýp söküðünü diktirerek, postallar giyip hippilik yuppilik yapamadan, kuzu postunda kurtlaþmadan, prostat bile olmadan, Marcel Proust, Faust, post-modernite, post-tost derken kartpostallarýn e-karta dönüþtüðü yeni zamanlarda, eskiye tatlý bir serzeniþtir dile gelenler...
Postlarý deldirmeden, dostlarý gücendirmeden, kartpostallar kadar güzel antik bir kentten kartpostal tadýnda þiirler ve þarkýlar gönderiyorum tüm insanlýða...
Mutlu Yýllar...
26 Aralýk 2008 (Phokaia) Foça
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com
Bizim zamanýmýzda postacý amcalarýmýz vardý, elleri kollarý mektup zarflarýyla dopdolu, paltosuna yaðan karlarý silkeleyerek çalardý kapýlarýmýzý. Yýlbaþý ve bayramlarda heyecanla beklerdik postacý amcamýzý. Kapý zilimizi çalýp "p" harfini uzatarak bir "postaaa" deyiþi vardý ki, sesini duyunca soluðu kapýda alýrdým . Zarflarý yapýþtýrýlmamýþ tebrik kartlarý dolu olurdu kucaðý ve "bu sizin, bu deðil, bu filancanýn" dedikçe nasýl da heyecanlanýrdým ve bizim olan zarflarý hele de benim adýma gelenleri alýp da odama gidiþim ve her birine tek tek dokunuþum bugün gibi...
Parlak renkler ve simlerle resmedilmiþ Noel Baba'lar, Ren Geyiklerinin çektiði hediye paketi dolu kýzaklar, kardan adamlar, süslenmiþ çam aðaçlarý ve bacasý tüten neþeli þirin evlerle dolu kartpostallar, hayal perilerimin fýsýldaþtýðý rengarenk masal dünyamdý. Kartpostal resimlerindeki manzaralara bakarken uyuyakaldýðým, sýmsýký sarýldýðým simli kartlarýn avucumda buruþup annemin bile alamadýðýný sonradan öðrendiðim masalsý yýlbaþýlarýmýn karlý kýþlarýndayým yine iþte...
Hangisini yazýp göndersem, hangisini alýkoysam kendime! Deðerliydi kartpostallarým benim için. Yýlbaþý yada bayrama birkaç hafta kala biriktirmeye baþlardým harçlýklarýmý, yýlbaþýna 15 gün kala Kapalý Çarþý'nýn Belediye Sarayý tarafýna kurulan büyük kartpostal pazarýnda harcamak için. Okuldan çýkýnca soluðu orada alýrdým arkadaþlarýmla. Her fiyata kartpostal bulunurdu, ekseri 25 kuruþtu, zarfýyla ve zarfsýz olanlar diye ikiye ayrýlýrdý. Kapaklý olup kat kat açýlanlar, kokulular, müzikliler, mizahi yazýlýlar hepsi farklý fiyata satýlýrlardý. 10 Kuruþa satýlan kartvizit þeklindeki miniklerden de alýrdým en az 10 tane. Onlarýn ucuz oluþu kendime birkaç tanesini alýkoymama olanak verirdi. Kapaklý kartlarý çok önemli saydýðýmdan büyüklerime gönderirdim. Özellikle öðretmenlerime gönderdiklerimi seçmek saatlerimi alýrdý.
Ders çalýþmak kadar saçma bir þey olamazdý o kartpostal seçme zamanlarýmda!
Kartlarý seçmekle iþ bitmiyor ki! Asýl keyif; onlarý en güzel uçlu renkli kalemlerle yazmaktaydý. Ýnci gibi yazýlarla, en farklý sözcükleri sarfedebilmekti aslolan. Herkesin kullandýðý kalýplaþmýþ dilek ve temenni cümlelerini beðenmez, kullanmazdým kartlarýmda. Yeni ve orjinal dilekler bulmak hoþuma giderdi, bu þekilde öyle çok öðretmenimin dikkatini çekmiþimdir ki... Orta birinci sýnýftayken Türkçe öðretmenim Ýnciser Haným tarafýndan ilk bu þekilde keþfedilmiþimdir! (Öyle olduðunu sanýyorum kompozisyonlardan aldýðým iyi notlarýn rolü yoksa!) Sesi bugün bile kulaklarýmda, nasýl da aðýrdan incecik ve buðulu bir anlatýmý vardý Ýnciser Hanýmýn. Ýsmi; bana inci gibi incelikli bir müstesnalýðý hissettirirdi. Sevdiðini, ses rengiyle belli edebilen, vermek istediði mesajý sesindeki yaptýrým gücüyle verebilen özel bir insandý o.
Ahh, hele de o dünyalar tatlýsý ilkokul öðretmenim Mübeccel Haným yok mu... Ne çok severdim onu ve ona dair bir þeyler yapmayý. Sanýrým ilk kartpostal tutkumu, ilk tanzim (dizayn) zevkimi biraz ona borçluyum. Özel gün ve bayramlarý coþkuyla karþýlamayý Mübeccel Hanýmdan öðrendiðimi her fýrsatta zikrediyorum zaten. Oldukça geç yaþýnda evlenmiþti hiç unutmam; üçüncü sýnýftan dördüncü sýnýfa geçtiðimiz senenin Eylül'ünde okula baþladýðýmýzda, öðretmenimizde birtakým deðiþiklikler vardý fakat neydi anlayamamýþtým. Taa ki, annemle baþka bir öðrenci velisinin konuþmalarýna kulak misafiri oluncaya kadar; Evlenmiþti Mübeccel Haným ve Paris'lerde Porto Fino'larda balayý yapmýþtý! Allah; geçten geçe (kýrkýndan sonra) talih kuþu kondurmuþ benim öðretmenimin baþýna, mutlu bir evlilik yapmýþtý. Çocuk kalbimin biraz kýskandýðýný hatýrlýyorum sanki...
Ýþte o zaman anlamýþtým, bize derste gösterdiði Paris ve Porto Fino kartpostallarýnýn mahiyetini ve melodikamla çaldýðým "i found my love in portofino" ezgisinin birden bire niçin moda oluþunu!
Bütün sevdiðim ve kartpostal gönderdiðim öðretmenlerimi anlatmaya kalkarsam bu yýlýn baþýna gelebilmem zaman alacak, iyisi mi döneyim yine kartpostallarýma.
Yine ilk o zamanlardý kart ve postal sözcüklerinin niçin biraraya getirildiðini soruþum ve tatminkar bir yanýt alamayýþým. Posta kartýnýn (post card) (postal) posta'nýn nasýl postallaþtýðýný anlayamayýþým... Kart'ý anlamak daha kolaysa da, kartýn postallaþmasýný reddediþim, hey gidi günler 1970'lerin baþlarý...
O dönemde ne Can Yücel ne Ece Ayhan polemikleri yoktu tabi, (vardýysa da ben çocuktum ufacýktým kar topu oynayýp acýkmakla meþguldüm, duyamazdým) Rahmetli Duygu Asena da röportaj yapacak olgunluða eriþmemiþti sanýrým, "Kart sensin, postal da senin k.ç.na... g..s.n" sözü söylenmemiþti henüz 1970'lerde... Nazým Hikmet'in kartpostal þairliðinin (!) konuþulmasýna da daha çook vardý!
Kartpostal diyorduk; Hindinin ve horozun kartýna tazesine dikkat ederek, postallarýn tabanýna demir çaktýrýp söküðünü diktirerek, postallar giyip hippilik yuppilik yapamadan, kuzu postunda kurtlaþmadan, prostat bile olmadan, Marcel Proust, Faust, post-modernite, post-tost derken kartpostallarýn e-karta dönüþtüðü yeni zamanlarda, eskiye tatlý bir serzeniþtir dile gelenler...
Postlarý deldirmeden, dostlarý gücendirmeden, kartpostallar kadar güzel antik bir kentten kartpostal tadýnda þiirler ve þarkýlar gönderiyorum tüm insanlýða...
Mutlu Yýllar...
26 Aralýk 2008 (Phokaia) Foça
Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN
www.ascifok.com
"Aþçý Fok
Nurdan ÇAKIR TEZGÝN" bütün yazýlarý için týklayýn...