Anadolu : Bir Slow Food Cografyasi..
Slow Food düsüncesi ile tanisali bes yil olmus… Hareketin kurucusu Carlo Petrini ile önce Istanbul ardindan da Izmir’de çarsi-pazar dolasip, Petrini’nin ellerinden uçan bir kus isareti yaparak Izmir’deki convivium çalismalari için görevlendirmemizin üzerinden ise neredeyse 4 yil geçmis…
Aradan geçen yillarda Anadolu’nun bir slow food cografyasi olduguna beni defalarca inandiracak o kadar çok olay yasadim, o kadar çok zamani paylastim ki…
Önce temel felsefeden baslayalim. Iyi, temiz ve adil… Anadolu topraklari onca kargasaya, onca savasa karsin, hala bozulmamis, hala omurgasini koruyan, o kadar güzel ve iyi insanlarla dolu ki… Anadolu’nun evleri tertemiz, hele su yaziyi yazdigim bayram arefesinde biliyorum ki, tertemiz insanlar, tertemiz evlerde, zor ama tertemiz hayatlarini sürdürmeye devam ediyorlar… “Hararet nardadir, sac’da degildir/ Keramet bastadir, tac’da degildir/ Her ne arar isen, kendinde ara/ Kudüs’te, Mekke’de, Hac’da degildir” diye düsünen insanlarin henüz varliklarini güçlü sekilde koruduklari bir cografya Anadolu…
Adil bir cografyadir Anadolu… “insanin alni açik ve cesur dolasmasi için her seyden önce adaletli olmasi gerektigini” kendilerine yüzyillardir düstur edinmis insanlarin ülkesidir öte yandan…
Uygarliklar besigi Anadolu’nun zengin kültür mozaigini, bozmadan; parçalamadan; farkliliklariyla; sevgi ve hosgörü temelinde biraraya getirerek ve tasavvufla yogurarak ögretisini yayan Haci Bektasi Veli gibi düsünenlerin sayisinin hiç de azimsanmayacak durumda oldugunu bilenler için Slow Food’un evrensel felsefesi tam da gelip Anadolu’ya yakismaktadir…
Sadece Slow Food ana felsefesi mi… Ilk Citta Slow’umuz kuruldu, ilkeleriyle hizla büyüyor… Ikincisi, üçüncüsü, dördüncüsü yolda…
Anadolu öte yandan Carlo Petrini’nin ‘lezzet insan hakkidir’ düsüncesine de uygun bir cografya… Tam bir Lezzet Yelpazesi… Unutulmus yiyecekleri gün yüzüne çikarmak, kataloglamak, tanimlamak ve tanitmak için 1996 yilinda, Slow Food tarafindan baslatilan proje bugün hâlâ varligini sürdürmekle birlikte endüstriyel tarim, çevresel bozulma ve standartlasmanin tehdidi altinda bulunan lezzetleri kataloglamayi da hedefliyor. Izmir’de çogu bugün SF Izmir Bardacik üyeleri arasinda yer alan Ege Mutfagini Yasatma Dernegi de 1992’den beri tam 7 bin yemek reçetesi derledi. Simdi bu birikim Slow Food’un içinde…
Anadolu’nun lonca geleneginin zaten içinde olan ‘Üretim ortagi’ prensibi Slow Food’un Anadolu’da yayginlasmasiyla güvence altina alinacak. SF ilkelerine inananlar, dogru insanlar, tüketicilerin tercihi besinlerin yetistirilme ve üretimi üzerinde büyük degisikliklere neden olabilegine de inaniyorlar. Slow Food, “üretim ortagi” kavramini ortaya sürmüs… Tam da Anadolu Pazarlarina uygun bir anlayis… Üretim ortagi, tüketicinin edilgen rolünden çikip soframiza gelen ürünleri üretenlerin islerini nasil yaptiklarini ve bu süreçteki problemlerini merak eden kisiye denir. Bizler de gida üreticilerini aktif olarak destekleyerek de üretim sürecinin bir parçasi haline geliyoruz.
Günlük besin alimi ile ilgili Anadolu’nun anlayisi da örtüsüyor: Slow Food, çevresel ve sosyal bilince sahip üreticilerce üretilmis gidalarin günlük gida tüketimimizde önemli bir yer kazanmasi için çaba gösteriyor. Gelin Ödemis Pazari’na, Bergama’ya, Denizli Çarsisi’na, bakin Mugla Pazari’ndaki Aykakali daha dogrusu Kariali kadinlarin yüzüne, onlarin kendilerini korumakla çevrelerini korumak arasindaki iliskiyi nasil da kendiliginden anladiklarini görebilirsiniz… Cânim Gökova’ya termik santral dikmek isteyenlere öyle bir bakmisti ki o Kariali kadinlar… Sadece bakislarindan ürkmüs ve nereye kaçacaklarini bilememisti doga katilleri…
Saydigim bu pazarlarin hepsi aslinda çiftçi Pazari… Inegöl’de var, Trabzon’da, Aglasun’da, Yalvaç’ta… Hem de bin yillardir… Dünyanin en eski çiftçi pazarini gezdiriyoruz Priene antik kentine gelen dostlarimiza… Slow Food felsefesini benimseyen üreticilerin ürünlerini sergiledigi çiftçi pazarlari dünyada yayginlasiyor ama burada hep varlar… Tüketicilerin katkisiyla gerçeklestirilen bu pazarlar yerel üreticilerin çevresel olarak sürdürülebilir yöntemlerle ürettikleri saglikli ve kaliteli ürünleri uygun fiyatlarla tüketiciyle bulusturdugu sosyal bulusma noktalari. Bu üreticiler bir yandan da yerel gida kültürünü korur, yenen bitkilerin çesitliligine ve islah çalismalarina katkida bulunur. Anadolu’da en azindan 2500 yildir böyledir…
Öte yandan soframizdaki gida maddeleri ve üzerinde yasadigimiz dünya arasindaki güçlü bagin, ayrica gida seçimlerimizin çevrenin ve toplumun sagligi üzerindeki etkisinin farkinda olmak zorunda oldugumuzu ‘Koca Karia’ ilaçlari ile anlamak mümkündür…
Bir cografi bölgede, belli bir gida maddesinin üretimini yapan ufak ölçekli üretici gruplarini önemsiyoruz… Ilk cografi isareti Ayvalikli dostlarimiz aldi Türkiye’de simdi küçük üreticilerin aldigi 70’den fazla cografi isaret var ve SF birlikleri bunlari destekliyor… 2004 yilinda, ilk Terra Madre bulusmasinda Slow Food tarafindan tanitilan bu proje gida, tarim, gelenek ve kültüre dayali yeni bir yerel ekonomi kurma istegiyle baslatilmisti. Anadolu için bundan güzel bir model olabilir mi? Gida topluluklari sürdürülebilir ve kaliteli ürünlerin üretimiyle ugrasan küçük üreticilerden olusur. Bugün Terra Madre aginda 150 ülkeden iki binin üzerinde gida toplulugu bulunuyor…
Evet üç ilkemiz var:
Iyi; yerel kültürümüzün bir parçasi olan taze, lezzetli ve mevsimsel beslenme tarzi ve benimsiyoruz.
Temiz; çevreye, insan ve hayvan sagligina zarar vermeyen gida üretim ve tüketimi, destekliyoruz.
Adil; tüketicilerin satinalma gücünü asmayan ve ufak ölçekli üreticiler için adil bir düzenden yanayiz…
Ne güzel ki Anadolu’da yasiyoruz… Ana-dolu!
|