ISSN 1308-8483
   ISSN 1308-8483
Emine Bacı’nın ateşi yaz kış yanıyor -

   .::


Seyfi GÜL     
  Yayın Tarihi: 28.7.2012    



Emine Bacı’nın ateşi yaz kış yanıyor



İzmir’in Foça İlçesi’nde yerel lezzetler denilince adı ilk sıralarda anılır Emine Bacı’nın. İki çocuğu üç torunu var. Soyadını merak edip soranlara ”Ben de unuttum artık Emine Bacı deyin gitsin” diye cevap verir. Yaşı 60, ama yerinde duramayan yaramaz bir çocuk gibidir, kıpır kıpırdır Emine Akıncı.

Yeni Bağarası Köyü’nden girilip 7. Jandarma Alay Komutanlığı yönüne 3-4 kilometre gidildikten sonra ulaşılır mekanına. Her biri birbirinden hayli uzak tek tük evler vardır çevrede. Burada işyeri mi açılır diye şeytan dürter görenleri.

Oysa müdavimleri vardır onun. Haftanın belirli günleri aynı saatlerde uğrayan devamlıları vardır. “Kulaklarım çınladı, geldiğinizi anladım, sizinkileri ocağa attım” diye karşılar onları.
Aslen Balıkesir’in İvrindi İlçesi Bozören Köyü’nden. Evlilik ve ekmek parası onu Foça yollarına düşürmüş. Tarlalarda çalışmış. Menemen Pazarı’nın Otçu Emine’si olmuş. Bağarası, Yeni Bağarası, Foça dağlarından toplayarak sattığı otlardan ne yapılır diye müşterilerine anlata anlata usanmış. Bir gün ben bunları neden yapıp pişirmiyorum demiş. Sarılmış oklavaya. Dağlara, tepelere kendi için çıkar olmuş. Mevsimine göre çeşit çeşit topladığı otları gözlemelerine katmaya başlamış. Yiyen bir daha istemiş. Giden bir daha gelmiş. Yanında birilerini de getirmiş. Derme çatma kulübesi müşteri almaz olmuş. Bahçeye sarkmış. Kulübeyi genişletmiş, ocağı büyütmüş. Kızı, gelini sarılmış işe. Yetmemiş. Komşulardan yardım istemiş.

Foça’dan, Menemen’den, İzmir’den, Manisa’dan; gelmeden, geliyoruz telefonları başlamış. Komşular Emine Bacı’yla birlikte çalışmaya başlamış. Ocağı yıllarca terk etmemiş, yüzü çalı çırpı alevinden yanmış kavrulmuş. Ama vazgeçmemiş.

Ebegümeci, istiflu, köpeküzümü, pazı, tirken, horozibiği, ısırgan, gelincik, taze soğan, radika, oğlankolu, sığırdili, kazayağı, kafkalida, keşkiş, gelin çantası ve adı kendinde saklı 30 dolayında otlardan yaptığı gözlemelere ne doktorlar, ne mühendisler, kimler kimler talip olmuş. Sonra sonra isteyenlere kıymalı, mantarlı, peynirli gibi bildik ama malzemesi kendine özel çeşitler de yapmaya başlamış. Ünü memleket sınırlarına dayanmış.

Bir gün bir televizyon ekibi çekim için geldiğinde (CNN Türk) program yapımcısına, (Hava durumunu sunan) “Bünyamin’e söyleyin hafta sonu yağmur var demesin. Müşteri kaçıyor” deyivermiş. Şimdi geleni gideni ona “yağmur var mı Bünyamin’e söyleyelim mi” diye takılıyor.

Yine her gün sabahın köründe dağlara tepelere tırmanıp otlarını topluyor. İncecik dilimleyip harmanlıyor. Elinden midir bilinmez anlatılmaz güzel bir lezzet elde ediyor. Sarıp sarmalıyor kocaman yufkalara. Çırpılardan ateşini yakıyor. Arada dallarla ateşi besliyor. Bir porsiyonu iki kişiyi doyuran gözlemeleri evire çevire pişiriyor.



Bir yıla yakın bir zamandır artık Mantı’da yapıyor. Herkesin gözü önünde yufkalar açılıyor. Kesiliyor, dolduruluyor, tencerede kaynayan suya atılıyor. Gene iki kişi yiyecekmiş gibi bolca tabaklara konuyor. Foça’nın mis gibi yoğurdunun üzerine dökülen halis Foça Zeytinyağı ve baharatlarla yapılmış sosuyla servis ediliyor. Ya gözleme ya mantı diye gelenler ikisinden de yemeden gitmiyor.

Emine Bacı’nın her konuda herkesle çene yarıştıran dili ayrı bir çekim, arabaların o yöne çevrilme nedeni. “Lezzet Muhabbetsiz Olmaz” diyor.

Haftanın yedi günü çalışıyor. Sabah yedide mekanı açılıyor. Müşteri olduğu sürece açık kalıyor. Kimi kapattığı halde evinden seslenip çağırıyor. Kırmıyor.

Onca yorgunluğa rağmen elinden lezzet, dilinden muhabbet, gözlerinden mutluluk aktarıyor.
Gelen parmaklarını yalayarak çıkıyor.

Emine Bacı’nın ateşi yaz kış yanıyor.



Seyfi GÜL









Okunma: 4597
Okunma: 4597

















Booking.com


   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)