ISSN 1308-8483

DÜNYA GÖRÜŞÜ
Büyük Ayı'nın Soluk Yıldızı   

Oğuz ÖZÜGÜL    
  Yayın Tarihi: 2.4.2012    


DÜNYA GÖRÜŞÜ


Felsefe sözlüğü dünya görüşünü, insanın bütün düşünce ve duyguları arasında tutarlık sağlayan genel bilimsel kanı, diye tanımlar. Herkes dünyayı kendince tasarlar. Hatta gelişmiş memeli hayvanların bile çevreleri hakkında duyusal bir tasarımı vardır. Ancak dünya görüşü kavramı bilimsellik nesnelliğini içerir ve bir dünya görüşü kazanmak için insanın gerçekten aydın olması gerekir.

İnsanlar yakın çevrelerinin dışına çıkabilir. Ve her sınır onlara bu sınırı aşmak için bir neden oluşturmuştur. Örneğin Grekler ve Romalılar, kendileri dışındaki halkları barbar saymışlar, ama genişleme çabaları yüzünden onlarla uzlaşmak zorunda kalmışlardır. Geç Ortaçağ’da yeni ticaret yolları aramaya ve yeryüzünü araştırmaya başlanmış, öte yandan dünyanın, evrenin merkezi olduğu konusunda kuşkular doğmuştur. Gökbilimcilerin yeni “evren imgesi” bu evren anlayışını değiştirmiştir.

Felsefe ise kısmen başka yolları izler, yüzeysel evren imgesini genişletmeyi değil, evreni ve onu yöneten ilkeleri idrak etmeyi ister. Bu spekülasyonun doruk noktası, Hegel’in mutlak idealizmidir. Hegel, kendi mantığını, evrenin yaratılışından önce tanrının düşünceleri olarak ve maddi ilkeleri ise tanrının insanda ifadesini bulan özbilinci olarak belirler ve bu konuda ayak direr.

Hegel’den sonra felsefe, ilkeler sisteminin yerine bir “dünya görüşü” geçirir, böylece evreni bütün olarak bir sistem içinde kavramanın olanaksızlığına, öte yandan da evrenin bütünlüğüne dayalı bir görüş tarzına duyulan ihtiyaca tepki verir. Zira insan, bütün olarak bir evren yorumundan ayrılamaz, onun bir bütünlük bilincine ihtiyacı vardır, bu olmadan rasyonel bir varlık olarak varoluşunu sürdüremez. “Dünya görüşü” olarak bir felsefe birçok sorun içerir. Evrene bütün olarak bakmak mümkün değildir. Güneş merkezli evren imgesi bile bir imge değildir, çünkü çıplak gözle asla gözlemlenemez.

Bu yüzden felsefenin ilkesel bilgileri ve tekil bilimlerin yasalara ilişkin bilgileri sona erdiği zaman, akıldışılık, ideoloji, boşinanç ve dinsel saçmalıklar yayılmaya başlar. Evrensel ilkeler sistemini olanaksız diye idrak eden ve “dünya görüşü”nü her zaman akıldışılığa bağlı gören bugünün düşünce dünyası da bu ikilemden kurtulamamıştır.

Felsefi disiplin olarak etik’te de gerekçeli bir ahlak yasası vardır, buna göre insana karşı sırf bir araç değil, daima bizatihi amaç olarak davranmalıdır; ama ebedi bir barışın hüküm sürmesi için, bunun insan dünyasında nasıl başarıya ulaşacağı ise çözülmemiş bir sorundur.

Evrene ilişkin eksiksiz sistematik bir ilkeler bilgisi mevcut değildir. Geriye, bilgilerimizdeki bu boşluğa razı olmaktan ya da araştırmaya devam etmekten başka bir şey kalmıyor. “Dünya görüşü”, bugün hâlâ evreni kavramak istemeyi reddetmektir.

Oğuz ÖZÜGÜL
oguzozugul@hotmail.com



Okunma: 1239









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)