ISSN 1308-8483

Tarık Dursun K.'nın "Domat Bastı"sı
Siyaz'ın Yedinci Katı   

Nurdan ÇAKIR TEZGİN    
  Yayın Tarihi: 11.8.2008    


Tarık Dursun K.'nın "Domat Bastı"sı



Geçen gün Tarık Dursun K.'nın evindeyiz, muhabbetin ortasında laf nereden geldiyse artık, birden "canım domat bastı istedi" dedi!

"Domat bastı", o da ne ola der demez başladı anlatmaya; rahmetli anacığının yaptığı zeytinyağlı bir yemekmiş domat bastı. Anlattıkça, ısrarla favaya benzetti domatesten yapılan bu zeytinyağlıyı. Durur muyum kurcaladım işin aslını ki bilmeme rağmen bu Ege yaz yemeğini "nasıl oluyor fava gibi?" der demez sıraladı içine konan malzemesini domat bastının.

Bir kere, ne ham ne de çok olgun olmalıymış domates, önce soğan zeytinyağında kavrulacakmış ondan sonra doğranmış yeşil biber ve sert domatesler ilave edilip biraz yumuşayınca ardından pirinci ve acı pul biberi ve de mutlaka sarımsağı ilave edilip tabağa dökülecekmiş. Tabakta biraz soğuyunca, pirincin de helmeleşmesiyle fava gibi koyulaşan bir bütünlüğe kavuşacakmış.

Merakımın devamında hemen araya bir virgül koyarak, romanı Kutup'un bende de olup olmadığını sordu ve içeriye seslendiğinde, yardımcısı Naciye Hanım her zamanki gibi yine kucak dolusu matbaa mürekkebi kokan kitapları getirip koydu önümüze.

Tarık Abiyi ziyaretlerimin galiba en çok bu faslından hoşlanıyorum.

Yazdıklarından keyif aldığım yazarlarla ne vakit tanışmış olsam, çoğunlukla pişmanlık çökerdi yüreğime eskiden. Tabloyu tersine çevirip, yazarla önce tanış olduysam ve geç kalınmış okumalara daldıysam, işte o vakit göklere çıkardı sanki yazar ve yapıtı...

Anlamadım elbet. Anlamamıştım Kutup romanını niçin elime tutuşturduğunu ve ısrarla oku dediğini...

"Eski İzmir'deki her evin bahçesinde hala Ege ağaçları vardır (ben hala vardır sanıyorum). İncir gibi, nar gibi, turunç gibi.
Annem turunç reçelini severdi, Rıdvan bey 'Altın Damlası' kolonyasını.

Evet, bir de asma. Dallı budaklı, uzun kollu, sarmaşıklar kadar arsız asmalar. Koruğa durunca ekşisi tatlanmadan salkımları ev makasıyla bin dikkatle kesilir, salatalarımızda limon niyetine kullanılırdı. Annem gelirken çeyizinde getirdiği tunç havanda korukları döver, bir güzel suyunu çıkarırdı. *

"Ne yemek yapacaksın bugün Hayriye?" diye sormuş.
Ne diyebilirmiş ki yengem zavallı? Allahın bildiği, o da o gün ne yemek yapacağını bilmiyormuş henüz.
"Domat bastı yapayım istersen, yanına da kıymalı patates, olur mu? diye sormuş kocasına. O gün Balçova'nın da pazarıymış."
**

Yaşıyor gibi yazmak, yazıyor gibi yaşamanın inceliğine kapılıyorsunuz Tarık Dursun K.'yı tanıyıp da yazdıklarını okuyunca. Gavur İzmir’in kaybolmuş ve kaybolmaya yüz tutmuş tatlarının tarihi tanığıdır sevgili Tarık Dursun K.

Onunla aramızda garip bir alışveriş gerçekleşir bir iki ayda bir. O, bizim www.focafoca.com için de yazı yazar, (çok iyi bilgisayar kullanmasına rağmen e-postayla arası iyi olmadığından, yazılarını çıktı alarak elden teslim eder) ben de ona zeytinyağlı dolma veya sarma yapar götürürüm. Bahardan bu yana taze asma yaprağı diye tutturdu vazgeçirene aşkolsun.

Dolmalar elimizde domat bastı dilimizde, hadi bakalım...

Ne alışveriş ama?

Neredeyse altmış yıla yaklaşan profesyonel yazın hayatının getirdiği alışkanlıkla Tarık Dursun K. bu becayişe oldukça hevesli bakar ve canı çektikçe "yazı hazır dolmalar nerede?" der kendine özgü o çocuksu muzipliğiyle.

Ne denir? Şart oldu sarmaların yanına bir tabak domat bastı. Bir dahaki sefere artık…

*Sayfa: 11 - Kutup
** Sayfa: 130 - Kutup / Tarık Dursun K.


Nurdan ÇAKIR TEZGİN




Okunma: 4166









   |   Hakkımızda    |    İletişim    |    Yasal Uyarı    |


    © FocaFoca.com tüm hakları saklıdır.   (03/2005)