Çağdaş bir insan, öncelikle ilerici, doğmaları ve tabuları yıkmış, kara yazgılara boyun eğmeyecek kadar hür iradeye sahip ve bilimsel bir kültürle donatılmış olmalıdır. İnsanı alçaltan küçük çıkar hesaplarından uzak, kendini bir yere getirmeyecek boş uğraşlardan da vazgeçmiş olmalıdır.
Unutulmamalıdır ki, sosyal sorumluluklar çağı olan günümüzde, her bireyin toplum içinde bir görevi vardır. Hayvanların vahşetinden bile insanın sorumlu olduğu gözden ırak tutulmamalıdır. Çünkü hayvanlar bilinçsizdirler.
Alkolizm ve aşırı eğlence düşkünlüğünün, bunalımların, problemlerin bir uzantısı olduğu bilimsel bir gerçektir. Eğlenmenin, görevini yapmış insanların hakkı olduğunu düşündüğümüz de, görevimizi yapıp yapmadığımızı kendimize sormalıyız: Toplum içindeki yerimiz nedir? Tutum ve davranışlarımızla, bireylere yararlımı yoksa zararlı mı oluyoruz? Topluma yaptığımız katkı var mıdır? Yarının dünyasını oluşturmada bizim rolümüz oluyor mu? Haksızlık, sömürü, yobazlık ve kaba kuvvet, bizi karşısın da buluyor mu?
Bütün bu sorulara olumla bir yanıt verememiş olanlar, çağdaş insan değillerdir. Çağdaş olmayanlar ise çağdışı sayılırlar. Ve çağın dışında kalanlar ise, yer çekiminden kurtulmuş, uzay boşluğundaki bir canlı gibi yalpalayıp duracaklardır.
Onların, olaylar karşısında bir tutum ve tavrı olamayacaktır. Olayları tahlil edip, yorumunu yaparak gerçeğe ulaşmaları da beklenemez. Bir diğer insana, yardımcı olma gibi bir mutluluğu da tadamayacaklardır. Onlar insanlar içindeyken bile yalnız yaşayacaklardır. Daima yanlışlık içinde olacak ne kendileri nede yakınları huzur bulacaktır.
O halde çağın insanı olmanın edinimlerine şimdiden başlamalı, sürekli okumalı, gerekli birikimimizi yaparak, toplum içinde ve olaylara karşı bilinçli bir yapıyla yerimizi almalıyız.
